ğ» g Mavi bir tabla B u"'!Tînı birkaç haftadanbezi| kocasını buldurmağa adamlar çı- dönmüş, fakat çılgınlıkla. Cik o Makikada takdir ede- HÜtik hareketine dikkat etme- Tüvafık olacağını düşünmüş- 'q"" oturduklarındanberi Ri * tabağına ne koymuş ise ye. , Udağına ne boşaltmış ise Şimdi de kafası her kes. g,, “Sa neşe akseden billür bir | .kg»:ıdönaymdu. Ü. d ile dün gecedenberi ev. İaaçiler. Bu sabah ta otomobille Sıkmaşlar bu köy lokantasın- hlklımıılıniı. Burada ye - dikten senra yeniden yola Saklar, uzaklara, çok uzak- Yepyeni yolda sadete doğ. —“&qklcrdi. MA örtüsünü — muhafaza için Ş olan beyaz kâğıdın üze. K ârceline her cihete doğru: İ seyahati,, “balayr seyaha İ düye Basn #İdş a 7* yazmış sonra bir köşeye | N%udm" kelimesini ilâve et. Richard da masanın bu ha yt kalmamış “mesudt “Sinin altına: “Kocası ta; ©kunmuş ve iştirak edil. », ” tümlesini yazarak imzala. Şta | | B aa kır . kahye, getirmişti. W İ Öner, ufak tefek, çok güzel İ adı Sarışın ve uzun — boylu t e celine'nin içine ilk defa t di Acaba ulak tefek, N' BU garson kız gibi iri siyab Slsaydı kocası daha mem. İhp a Maz mıydi? Bereket ver- Richard karısını hiç bir kıy- y "ınumıu edilemiyeceğine eee çok me j sigaratından igara Ve o zaman tabla olmadığını Ü Kalktı, kasa vazifesini Masanın üzerinden mavi, İ ş%hir tabla aldı. tline ile Richard başbaşa '-oııımaı başka kimsecik. ç Etu. Hizmetçi kız da bir kö. Yle meşgüklü. Derhal tab. A Çantasına saktu: : B“hu götürüyorum, bir ha- & lür, SÜ 5, $ n Mi © Richard dikkat bile etme- Kalktılar, otomobilelrine Ve uzaklaştılar. N kız kapıya kadar gel- , ÜN üzerinde gittikçe ula. t bir nokta gibi kaybo. b bile bakmış, sonra iç içeriye girmişti. ...- İalea, gün akşam üzerine doğ. ._N"!ı sahibi Madam Aram- q;:j'n orada olmadığını gör- h Üstü muayyen bir şe- tiçay iM edilmişti. Madam A- Üa p, Bişe dediği bu cilâl: ma. gi < eyin bir yeri varkdlı. Her- Bt ? seyin değişmiş olması ) u.q"ltın Mikkate çarpardı. Beş Armance her şeye bir yer ETe bir şey,, der sonra bu le müdafaa ederdi: her S€ bir şeyi karıştırıp, son- İ birbirine karıştırma- ha Ü karıştırmak kelime- " Aramce büyük bir Ytt verirdi. esİn ) Üabiye _ırnding göre bir ider- MİSE, “Bakat bağkalarırın İSması tabil kabul edil. de. ol nt Ard; Bt a aç çV NCe hemen herkes a. Tpi Allah bilir Madam Bi ç N kendine Bgöre âz der- İsn On senedenberi, ©- ."iy'f zî_imleğîyıı çıkıp bir Rözüni “nmiyen kocasının res- Bir ü ün önünden ayırmıyor. N otej T sabahı Mösyö A. V bir kıyafetiyle, başı açık, M'!'Y'n.. diye çık. Bir â daha da geri dönmemiş- at sonra Madam Azamce AYAYti karmış, fakat hiç bir netice elde edememişti. Tam çılgına dönece- ği zamanlarda da kocasından baş. ka bir kadını sevdiğini bir daha geri dönmiyeceğini, bildiren ©o müthiş mektubu almıştı. Işte bu vakadan sonra Madam Aramce artık lokantatım işinin ve mücadele etmekten ziyade haya. lâta dalmaktan hoşlanan on üç ya. gadaki oğlu Hurbert'in mesuliye- tin! omuzlarına yükletti, Artık boğayı boynuzlarırıdan yakalayıp idare etmenin zamanı gelmiş olduğunu takdir etti. Oğ- lunu bir ustanın yanına vererek aşçılık öğrettirdi. Kendisi de gişe- ye oturdu. Ancak salonda müşte. riler tenhalaştığı zaman kasay: ki. ıütliyerek yemeğine gidebiliyordu. Bu hayat onu biraz yoruyor, fakat kayığını çok güzel idare €- diyordu. Borçlarını muntazaman ödeyerek hafifletmiş, itinast saye- sinde birçok yeni müşteri tutmuş- tu, Yalnız artık ağzınım kenarla- rında derin izlerin belirdiğini gö- yor, canlı boynunun yavaş ya. vaş bluzunun içinde kaybolarak mânasızlaştığını hissediyordu. Bütün bunlar önun miçin böyle gert, asabi bir kadın olduğunu i. zah ediyor, hattâ kendi oğlu Hur« bert bile onu “Patron,, diye çağı- rıyordu. â ... Madam Aramce küçük hirmet- çi kızı karşısıma almış; — Söyle Lora, mavi tabla her. halde buradan uçmadı. YA Diye çıkıştyordu. Bu sual karşısında Loranın bü. tle çe ci i dudağı kıvrıldı.. Hürbert ile göz- leri karşılaşınca — kızıl bir gonca gibi açılıp tebessüm eden bu ağır- da bu sefer acı bir mâna okunu- yordu: — Bilmiyorum, bilmiyorum.. di. ye cevap verdi. Patron, söz dinliyecek halde Geğildi. ' — “Bilmiyorum,, diye tekrar ceğin bu mu?.. Ortada muhakkak olan bir şey var: Dün öğleyin ben yemeğe giderken mavi tabla ye. rinde idi, şimdi yok.. — Evet, biliyorum.. Ben de gör- müştüm, sanın üzerini çok iyi bilirdi, her yerin bir eşyası ve her eşyanın bir yeri vardı. Hattâ mavi hokka şıc kırmızı hokka bile yer değiştir- mezler, daima mavi sağda, kırmı. Z solda dururda, Şimdi bu mâsa. Gan yalnızca mavi tabla eksilmiş. ti.. Loranın Bakikaten tabladan haberi yoktu. Fakat verdiği iza- hat patronu tatmin etmedi, çile- den çıkardı: — Demek tablayı gördün, ora- da idi, şimdi görmüyorsun, orada İyok, vardığın neticenin hepsi bu mu?, Sen benimle eğleniyor mu- sun?. Buranın temizliğinden, ne. zaretinden sen mesul değil misin? Kimse bu gişeye yaklaşamaz, Şu halde mavi tabların kaybolmasını nasıl izah ediyorsun — Size söyliyecek, başka hiç bir şeyim yok Madamı, Nası! kay. bolduğunu ben de anlamryorum, fakat sizi temin ederim ki, ben... Sustu, sözünü tamamlayamadı, kelimelerin boğazını sıktığırı his- setti, ne söylese faytda etmiyece- gini, mağlüp olduğunu — anladı. Patton bu süküta daha çok sinir- lenmişti. — Bir de ağlıyor musun?.. Ba. Ti göz yaşların bir işe yarasa, Ağ. hıyacağına tablanın hoşuna gitmiş, olduğunu itiraf etsen daha iyi o, 1 | ur, Hübert, mutfağa çıkan merdi- | , etti. Cevap olarak bütün söyliye.| YAZAN: Muzaffer ACAR venin üst başında göründü, kü- çük ince yüzü, boynundaki önlük- ten daha beyaz bir renk almış, bir. denbire büyümüş, — olgunlaşmıştı. Herhalde münakaşayı gdinlemişti ; — Annce.. dedi.. haksızlık edi. yorsun, seni temin ederim ki, Lo. ra,.. klüye hizmetçi kızı müdafaa e- descek oldu, fakat sözü kesildi ve Madam Aramce oğluna dönerek: — Sen ne karışıyorsun?.. diye sordu. Haydi ocaklarının başına dön ve benim — işlerime burnunu sokma.. Bu sözler o kadar buz gibi bir Hsanla söylenmiş idi ki Hurberti'n cesâreti birden eriyiverdi. Lora masum gözlerini Huberte Çevirdi, sonra delikanlının bu aczi karşısında utanmış gibi gözlerini yere indirdi.. Hurbert son bir kuvvetle, omuzlarını silkerek: — Bütün bunlar bir & ha., Dedi, Bu sözler Mallam m- cede bir iğne tesiri yaptı, oğluna döndü, sert bir Hsanla: — Mevzuubahsoları bir tabla abla için Diye Lora patzonun sözlerini |değil, babanın nişan hediyesi ola- tasdlik etti. O bu masa bozması ka- |rak bana Lugaus'dan getirmiş ol. |duğu tabladır. Her şeyiden evvel bunun maddi kıymeti vardı, son. ra benim için de hususi bir ehem. miyeti haizdi. Nihâyet bu kasada yirmi senedenberi Uuruyor ve kim- se ona elini sürmüyordu. Şu hal- de buraya başka kimselerin gir- mekte olduğu da hatıra geliyor. Dedi, Bu itham Hurbert'i ken.; dinden geçirtti. | — Bunu göylemekten seni men. ederim, Biye bağırdı, başından ! madan dışarda hayatını kazanamı- yacağını biliyorsun.. Senin yanmış kebaplarına, tuzsuz yemeklerine göz yumuyoruz diye kendlini bir şey mi oldum zannettia?.. Ben ol mâazsam sen sokaklarda sürünür. sün zavallı mahlüz.. Diye oğlunu adamakıllı haşladı. Hurbert'in sesi kesilmiş ara sıra: — Rica ederim anne, rica ede. rim.. diyordu. Hissiyatının sarsıldığını hisset- ti, Demek anne dediği bu kadın onun düşmanı idi. Onu sevdiği kız karşısında düşüren, yerlere geçi- ren bir düşman.. Bu taş gibi sert incelikten uzak kadına anne diye- lür miydi?, Hizmetçi onları seyrediyor, göz yaşlarını #0r zaptedebilen — zayıf delikanlıya merhametle bakıyor: *Ne kadar ücir, ne kadar düşük, yecek, aslâ asla..,, diye düşünü. yordu. Bu Jâ,, kelimesi tâ kalbine kadar bir bıçak gibi saplanıyor ve bu acı ile ölmek istiyordu. Hurbert merdiven başında du. var& dayanmış hareketsiz duru- yor, hepsinden daha müteessir ©- lan Madam Armance bu hissini saklamak için gözlerini sabit bir noktaya dikmiş susuyordu. Lora kendisinin, yalnızca ken- disinin bir cesaret gösterebilece- ğini takdir etti: — Hesabımr görün, dedi. Git. mek iştiyorum. — Seni kovmuyorum.. Yalnızca tablayı iade edin. Diye Madam Aramce kızı tut. mak istedi. Fakat içinden bir ses rültü jile daha gerilere çekildi. Sonra üç tane yüz franklık masa. nın Üzerine vuruldu ve Madam Armance'in buz gibi sesi duyul. du: — Ayın yirmi beşi fakat ben sana tam aylığını veriyorum. Dedi. Lora soğukkanıılıkla ; — Normal bir iş gördünüz.. Diye cevap verdi. Sonra üç kâ. ğet parayı büyük bir itina ile bük. tü, Avucunun içine sıkıştırdı: — Yarın ablam gelip eşyalarımı alacak.. Di Artıik fazla söz söyliye- cek hali kalmamıştı. Sinirleri ha- tap olmuştu. Kapıya geldiği za- man dürdü; — Hurbert.. diye seslendi. De. Hkanlı avuçları içine alıp sarstığı başını bir lâhza bıraktı, Ağlamak. tan şişmiş gözlerini kıza çevirdi. — Söyle.. dedi. — Biraz cesaret misin?, — Nasıl istiyorsun ki?.. Genç kız kollarını. açmış, önü bekliyordu. Derhal koştu, başını sevgilisinin göğsüne bıraktı. Bu Bösterebilir İbiç bir zaman cesaret gösteremi. | vaziyete Madam Armance seyir. €i kalmıştı. Lora çıktı ve kapıyı öyle bir giddetle çarptı ki masaların Üze. rindeki sürahiler bardaklar daki- kalarca acaip sesler çıkararak dansettiler, ... — Evet canım burası idi. Diye Marçeline iddia ediyordu. Richard: — Haklısın, dedi. Az daha ta- nıyamıyacaktım. — Öyle bakımsız bir hale girmiş ki.. dan birkaçt kırılmış, kapının bo. yası kaçmış, bazı camlar çatlı- mış, her tarafı ot sarmıştı. Marçeline: — Bak şu bahçeye.. dedi.. Ev- velce çiçekler ne kadar canlr, ne kadar bakımlı idi, Sonra müteessir bir eda ile ilâ- ve ettiz — Tuhaf, evvelce burası ne ka. dar iyi idi, değil mi Richard?. — Evet, bu çok mesut hâtıra. lar olan yerlere bir daha gelmenin doğru olmadığını isbat ediyor. Marceline itiraz etmek istedi; — Bu çiçekler solabilir, fakat saadetimiz asiâ.. Dedi. İşte sekiz ay süren bir seyahat. ten dönüyorlar ve Marceline ya- kın bir saadetin ümidini taşıyor. dü. Kocasına baktı: — Gireyim mi? diye sordu, Şim- mde bir korku var, Kocası gülerek: — BHaydi gir, dedi.. Madem 'i buraya kadar bilhassa geldik. Ben seni otomobilde beklerim. Marceline camekânlı kapıyı aç. te. “Evvelce bu kapi arkasına ka. di Madam Aramce yerinden sıçra. 'onu rahat brrakmıyor: “Abdal, ab- | dar açıktı.., diye düşünüyordu. dr. Bu hiddet, bu isyan şüphele- rini teyit ediyordu. Esasen birkaç tamandanberi oğlu ile hizmetçi a- rasında gizli bir anlaşmadan şüp- helenmekte idi. Artık emin olabi. lirdi, oğlu Lorayı seviyordu. Fa. kat buna nasıl tahammül edecekti O ki oğlunu kasabanın - tüccarla. rından birinin kıziyle evlendirip bir dükkân sahibi etmek istiyor- du. Nasıl olur da onun bu fakir hizmetçi kızla anlaşmasını kabul €derdi, Sonra, demek ki Lora, Hurbertten cesaret alıyor, Huür- bert de utanmadan bu sefil kız i- çin annesine karşılık — veriyordu. Artık tahammül edemez, oğlunun bu küstahlığına göz yumamazdı: — Nazsıl, dedi.. Beni men mi e. diyorsun?.. Beni neden menedebi. Tirsin ki? Keni buradaki küiğer yşaklardan fazla bir şey mi zanne- diyorsun?.. Benim yardımım ol- dal sus.. Bu onları ayırmak için | sana taliin Witfü. Kız gidecek, her| şey bitecek..,, diyordu. | Bu kayıplan gelen sesin Hur-! bertin hıçkırıklarını duyurmamak | için biraz aha kuvvetli olması | lâzımdı. Lora: — Tablayı ben almadım, onun için size iadesine de imkân yok- tur, Hesabımr görün de gideyim, hirsız yerine konulmağa taham. mül edemem.. | Madam Aramce çekmeceyi aç. f tı, Bit dakika, iyilik ile kötülük, sertlikle merhamet, kovmakla, a. | Jakoymak arasında tereddüt etti. Fakat bu dakikada oğlunun tit. rek elleriyle hizmetçiye uzanıp ; — Lora, yavrucuğum, gitme, beni yalnız birakma.. Diye inlemesi, Madam Aramce- in kati bir karar vermesine yar- dım etti.. Çekmece büyük bir gü. Ortada kimseler yoktu. Nihayet deri ve kemikten yapılmış, siyah elbisesine sarılmış bir kadın gö. ründü, zavallı bir ses sordu: — Madam ne emrediyorlar. Marceline tereddüt etti. Söylen- |mesi biraz müşküldü. Fakat mu- hakkak söylemeliydi. Bunu saade- tini muhafaza etmek, doğacak ça. tuğuna en ufak bir lekeyi yükle. memek için istiyordu. Nihayet ka. râar verdi; — İşte Madam, sizden af dile- mek ve size.. Zayıt kadın sözünü kesti — Buyurun oturun Madam, de- di. Bir bebek beklediğinizi görü- yorum. Marceline gururla: — Evet.. diye cevap verdi. Çocuğundan bahsolunmas: ona cesaret vermişti: İ — Beni affetmeniz! rica edece. ğim. Evlendiğimizin - ertesi günü — idi, sevinçten çılgına dönmüş i- dim, Kocam ile birlikte burada ye. mek yemiş, burada içmiş idik, Ha. reketlerimin kontrolünü kaybet. miş olacağım ki şaka olsun diye —— bunu almışım... Ve çantasını açarak ilâve etti: — İşte. Bir hâtıra olarak gö- türmüş olduğum şu tablayı iade n geldim. Bu bir çocukluk ta- bit.. Affınızı rica ederim.. Dedi ve mavi tablayi Armanca uzattı. Madam Atmance kasırgaya tu- tulmuş bir ağaç gibi sarsıldı. — Benim mavi tablam.. mırıldandı, Sonra titriyen patmaklarının tablayı tutamıyacağını hissederek masanın üzerine bıraktı. Marceline kendisini affettirmek için gülerek sözüne devam ediyor. duü; — Biliyorum, kıymetli bir şey değil. Fakat yine ben onu almaz. dım. Havallik işte, hem tekrar i, adeye de karar vermiştim. Siz bel- ki kaybolduğunun farkıma bile varmamışsınızdır değil mi?.. Madam diye — Evet.. Fâarkedildi. Hem de gok iyi farkedildi.. Evet.. Ğ Bu sözler ile birlikte Madam — Armance masanın altına doğru kaydı, mânasız bir siyah paket gi- bi yığıldı kaldı. | Marceline'nin feryadına ve gü- |rültüye koşan patrondan daha ih. tiyar bir hizmetçi merdivenin ba. şında belirdi, — Madam, diye fetyat etti. Koştu. İkisi bizrden Madam Ar. mance'in zayıf vücudünü yerden kaldırdılar, sankda!yelerin uzattılar.. İki damla yaş gözleri- tin kenarında duruyor, beyaz du- dakları titriyordu. Hizmetçi ka- dın: Üzerine — — Zavallı Madam, dedi. Oğlu. — nu kaybettikten sonra ayakta du. ramıyor. — Oğlunu mu kaybetti?.. Marceline müstakbel çocuğu i. — çin ıztırap duyduğunu hissetti. Hizmetçi kadın devam ediyor. dü: — Evet Mösyö Hurbert bun- dan yedi sekiz ay kadar evyel ken« dini öldürdü. Onu boğazından ası: —— k buldular, Zavalir çocuk daha yirmi dört yaşında idi. — Fakat niçin kendine kıymış? — Oh.. Bu hikâyeler... O kadar uzun ki.. Dışarda Richârd iki kere klük. son çalarak artık içerde uzun — müddet kaldığını Marceline'e ih- tar ediyordu. Hizmetçi kadın de- vam eti. — İşte o tarihtenberi burası bu , — hale, Madam da bu şekle girdi. Marceline mütcessirdi: — Anlıyorum.. detdi. Artık gitmesi lâzımdı. Richard bekliyordu, çıktı.. — Ne oldun? kliye Richard sor- du. Çok uzun kaldın, hem de ha. linde bir başkalık var. Yoksa se. ni tahkir mi ettiler?, — Öh, hayir.. Lokanta sahibi Madam bir fenalık - geçirdi. Oğlu kerndini öldürmüş de.. — Bügüzlerde mi? — Hayır, sekiz ay kadar evyel. Tam senin yaşında imiş.. — Peki ama anlamıyorum.. Bü- tün bunların mavi tabla ile ne mü- fasebeti var?.. Marceline güldü; — Tablii hiç, ne münasebeti ola- bilir ki., dedi. di Otomobil yolda gitikçe uzakla. şan, uzaklaştıkça ufaaln bir kır. mızı nokta gibi yavaş yavaş göz- den kaybolurken bu kere lokanta. nn kapısından kimse bakmıyor- du. WZAFF ER ACAP