b İ dlan tü Sülerae S Ti Te a. z AA S AM n gö . aa aA İdalaa Si 'YLVİA'nın köşede sossiz sessiz otururken birden - bire: , — Haydi amca biraz dolağa - İm., Diye yanıma gelmesinden bile Muhakkak bir derdi olduğunu an- ladım, Henüz yirmi beş yaşındaydı. Halbukl ben kırkımt çoktan geç- Miştim; çocuğum yoktu, onu ha- kikt bir evlât gibi severdim.. Ba- Basile birçok müşterek işler yap- Riştık, kardeş gibiydik. Onun i- Sin Syiyin bana daima “amca,, derdi.. Bundan beş sene eyvel Silviayı tanrmıştım, o zaman ken Gi yaşımda bir kadınla sevişiyor, düha doğrusu ıztırap çekiyor * düm, Onunla o kadar anlaşmıştık ki kederlerimizi, neşelerimizi pay - laşmakta hiçbir mahzur görmü - Yorduk. Fakat bu sefer onun ba- ;l ihtiyacı vardı, bu görülüyor - ll Çiktık., Masum gözlerinde ke- derin derin izleri okunuyordu. . — Amca, dedi.. Sana verilecek yle havadislerim var ki.. Sesi titriyordu. — Muhakkak Sylvia dedim.. Bir kalbi mesele olsa gerek.. Her balde sana yazdımım dokunmalı.. Asabiyetle başını çevirdi, yan- dan dudaklarını ısırdığı görünü- Yordu., — Söyle, Syivia.. Bana her şey den bahsedebilirsin.. Ehemmiyet vermediğini gös - termek ister gibi kayıtsızca ba - Hu salladı, dudaklarını büktü. — Ne olacak, konuşalım.. He- hüz onu tamamen tanımıyorum b“h O da sizin gibi mimar.. * — Fena meslek değil.. — Fakat mesleğinde pek ateşli bir genç.. Sanatte bir yeni bü. Yük bir Hamle yapmük istiyor! — Herkes gibi.. Evvelâ ben de Zevklerimi müşterilerime - teklif tderdim., İnsan ilk defa — kendi #vlerine göre müşteri arar, fakat et müşterilerin istediği ev - keri yapar.. — Belki doğru.. adam sizi çok iyi tanryor ve hiç Sevmiyor., Aynı klübe devam edi Yormuşsunuz.. — Ah, anladım.. Jorj Perot... Ü delikanlıyı mr seviyorsun?.. da seni seviyor mu? Hakikati itiraf etmek lâzim- S2 ben bu Jorj Perot deniler deli- fnlıdan hiç de hoşlanmıyordum, Aynt klübe devam ettiğimiz hal- Se kafalarımızın ayrı ayrı oldu - Sunu görüyor ve iki kelime olsun Ohuşmuyordum. Maamafih bu yislerimi saklamam daha mu - “Afik olurdu.. s, Devam et Sylivia, dedim.. Çti dinliyorum. Öyle zannedi - î,î;'“m ki bu genç ile geçen ta - üi tanıştın.. Aldanmıyorsam hu daşın Lüce onu çok sevimli Mluyordu., Sylvia uzun uzun anlattı, ben de dinledim ve gülümsedim.. İlk lıî’? Seven bir kız aşkında her - hi:î Müşterek veya aykırı olan maş | Muhakkak ki tefrik © 5; z_ Heor şeyi, her düşünüşünü öyler., .-- AKSIZLIK etmiyelim.. Bu beni gn SCAS ve ateşli meslekdaş Ben tıkıyorsa bu biraz da bana Tntty iğimdeki hatalarımı hatır « esk Tdandır. - Hattâ klüpteki Zdi arkadaşlar onun bana ben * ŞBini de göylemişlerdi.. — İn.:ny Ada kendilerine benziyen K nefret etmiyen bir r;;:.ğ vvur olunamaz.. ÂN - Olurga çavan Sylvianın nişanlısı © zaman onu sevmek lâ Bahsettiğim | e İsevip sevmediğini anlamıyorum.. | U Onu ben sana söyliyebilirim yavrum.. diyorum.. Ben bu ka -| rakterde olan delikanlıları çok iyi tanırım., Katiyen kıskanç olma - dığına sen) temin ediyor, fakat bir yabancı ile dansettiğin za - man önündeki çay bardağını kır- kta bir mahzur görmüyor de- ğgil mi? — Daha fenaamı yaptı nmc?_,..A) lerim! parça parça etmiş. — Hattâ bir randevunuza da | gelmiyebilir, fakat sizi görmek i- çin binlerce kilor mekten de çekinmez., — Geçen ay İsviçreye gitmesi İlâzımdı.. Halbuki anu Bistaro'da karşımda gördüm.. Yaş günümde çiçek bile yollamadı, sanra blr_ - çok kitaplar, resimler göndermiş. |Az daha kabul etmiyecektim.. | — Dinlo beni Sylvia, bana doğ le, yalnız kaldığınız za- | ruyü N |man gayet sıcak bir lisanla hrft- tâ gair gibi konuşuyor değil mi?. | |Halbuki herkesin içinde olduğu- İnuz zaman müstehzi hattâ alay- cı bir tavır takmıyor.. — Fakat siz bunları biliyorsunuz amca?. — Yalnızca gözlerimi kapatıp yirmi sene evvelsini hatırlıyo - rumu.. Ben de anun gibi tatlı sfrt' O muhakkak seni seviyor Sylvia.. Nasıl ki ben de bütı"ıfı kuvvetimle sevdiğim insana bir dakika bile saadeti tattırmamış tım.. Sylvia gülerek: — Demek size çok benziyor amca.. Bunu ona söylerseem mu- |hakkak kızar.. — Bana benziyen bir adamı sevmek?.. Acaba gülünç mu?.. — Aacaba o da beni seviyor - |mu?z. — Tabif yavrucuğum, Bu Per- rot muhakkak seni seviyor.. .—jmu hayatını vermeğe ve senin öm - rünü cehennem azabına çevirme- İğe hazırdır. Bizim tabiatimizde Volan erkekler böyle severler yav- | rum.. Eğer habersiz gelir de seni İevde bulamazsa muhakkak ıztı - |rap çeker.. Telefon ettiği zaman İhattınız meşgulse yine mütees - 'ıir olur.. Eğer yalnız dişçiye git- nereden JEAN PREVOST zamanlarda bir şey söylemek te- etmek beyhudedir.. Ne ka - se idar müşfik davransanız karşınız- | da taş gibi sert bir insan bulur - gunuz.. Elimi işin candamarıma &t - miştim. Aralarında ne - kavgalar geçiyordu.. Sylvia hep- sini anlattı.. Yollardan geçenleri düşünmeden ağladı.. Buna ben sebebiyet vermiştim.. Yavaşça e- Tini tuttum: — Pardon yavrum, seni mü - teessir ettim.. dedim.. — Af dilemeyin amca.. dedi.. Bunların hakikat olduğunu bili- yorum. Babam da ondan haşlan- mıyaor. — Görüyorsun ya, baban da amcan da aynı fikirde.. Fakat ta- bit bütün bunlara rağmen sen söz dinliyecek halde değilsin edğil mi? Sizi geçen sene bu kadar 8e - ven Rober'in hisleri değişti mi?. — Hayır, zavallı Rober.. — Tahsilinin bitmesini bekli- yordunuz.. İşte şimdi doktor ol- du.. Parlak bir istikbali var.. Sa- na karşı da fevkalâde müşfik.. — Zavallı Rober, gimdi ne ka- dar müteeesirdir.. — Diüşüncesiz çocuk.. Rober gırf senin gibi ü senin istediğin gibi hareket ettiği için nazarında kiymet bulmuyor.. — Belki.. Fakat Roberi hiçbir zaman Jörja tercih edemem. — Olabilir.. Aşki bir mücadele şekline sokmak belki de bir ihti- yaçtır. Bu daha ziyade genç ve zeki kızların düştükleri bir hata bir. kaprisdir. Fakat umumiyetle fona neticeler vermektedir. Hiç - bir zaman zafere erişilmez, datma iki kişi yaralanır.. Tutturduğumuz yolda kanuş - madan gidiyorduk.. Sükütu yine Sylvia bozdu: — Haydi amça dönelim, kon - sori kaçıracağız, dedi.. Artık nasihat edecek zaman değildi.. Atoş bacayt sarmıştı.. Akşam konserde ve konserden sonra hiç bu meselelerden bah - setmedik.. Havadan, sudan konuş tuk, :-:ııvhp__ Maamafih Syivia bu hu-’dğînl_d d“?'::— diğ Köllerinin | a onra da uzun müd ._::;ı henüz tereddüt etmektedir.. | ıc!dıgmı:î:: Jo:;ı e aha ğ det Sylviayı görmedim.. Ç ı:;"'di ufak bulutlar var.. Blı SAA onu acındırıyorsunuz.. ... biş yaak tefek yağmurlarda ek 'Im Wom sakramız. ; Çünkü. YLVİA, Jorj Perrot ile Voyme Uyor.. Syivia katf karar| — — n zaman düğün ile davet edi!medim.. evli | benziyor.. Bizim '.ı—euu» a hauhiddcm çok yakındır. Böyle | yemeğine MÜY değildir: n ilmiyorum ki diyor.. Beni) müz | Çeviren : M. ACAR maamafih böyle ölduğu daha iyi | idi.. Sylvia nasihatlerimi muhak - Çünkü Perrot beni görüyor, gör- bkin dlisim “Bütün bunlara rağmen diüğün Mmerasimini görmek için kiliseye gittim.. Mevsimin geçmiş olma - sıtna rağmen düğün merasiminin kasabadaki kilisede yapılmasını mMuvafık görmüşlerdi.. Ağaçlar yapraklarını dökmüş, — yerlerde, toprak yollarda ölgün sarı yap - raklar sürünüyordu, Sylvianm elbisesi üzerine de cansız yapraklar düşmüştü.. Babası önüne geçilmez bir fe- Mlletin seyrine kapılmış gibi kızı nı kiliseye sokuyordu. Sylvlanm ıslak yanaklarında uçan tebessü- mün arkastndaki mânayr bir tür- lü anlıyamıyordum. YalnızcaJorj Porrotun, benim küçük modeli - min yüzünde sandeti, daha doğ - Jrusu gururu okunuyordu. Genç çiftleri en son tebrik e- | den ben oldum.. Damat beni gör- | memezliğe gelmek için akraba - sından iyla uzaklaştı.. Sylvia - nın elini sıktığım zaman dudak - larında açık, mert bir tebesslim gözlerinde içli bir mâna gördüm, fısıldar gibi bir sesle: — Bolki çok bedbaht olmıya - olanlar muhakkak çok haasastır. Kızımı dinletken, ben de artık onu tamamen kaybetmiş oldu - ğumu düşünüyordum., Bir kadı- nın dostluğu, dostluk ile alâkası olmıyan birçok sebeplerle kaybe- dilir. Evlendikten sonra Sylviaya a- ra sıra bir kitap, bir plâk, bir kartpostal yolluyor, benim tara - fımdan olduğunu hisaettirmeden kocasına ufak fakat kârlı işler temin ediyordum.. Onlar hakkında klüpte dönen dedikodular ve babasınım sükü - tundan başka hiçbir malümatım yoktu.. Jorjun karısı için: “Hırslı bir mahlük, fakat ona ağız açtırmı - |yacağım..,, dediği söyleniyordu.. Acaba Sylviayı hirpalıyor muy - du? Geçen sene de benim köşküm den bahsederken: “O da ev mi? O herkesin ayağına uygun bir kunduradır..,, demişti. | Evet Jorj Perrot benden nef - |kak kocasma tekrar etmmi..' cağım amca.. dedi.. Siz tabiatte | * ret edebilir.. Nitekim ben de o - nun yerinde olsam aynı hisleri beslerdim.. Hakikaten bu küçük bana çok benziyordu.. Bazan evlerinin önünden geçi - yor, fakat pencerelere bile bak - madan yoluma devam ediyor - dum.. IŞ günleri henüiz tüken * memişti.. Bir akşam evde mektuplarımı, resimleri sıraya koyüyordum.. Sylvianın elime geçen bir res- mino dalmıştım.. Kapı çalmdı.. Bir daha şiddetle çalındı., Gittim açtım.. Nefea nefese kargıma çı- kan kadın Sylvia idi.. Bir koltu- Za oturttum, uzun uzun hıçkırdı. — Şimdi babanızın, yahutta bir kadın dostunuzun evinde ol- saydınız daha doğru olmaz miy- dı? Dedim. — Hayır.. dedi., Korkuyorum. Artık her şey bitti.. Onu bir daha görmiyeceğim.. Asla.. Onun sü - künet bulmasımı beklememeliy - dim?.. Hayır.. Onüu benim evime kadar sürükleyen hâdise, belki acele bir müdahaleyi icap ettiri- yordu., Elimi bütün sami: timle omuzuna koydum: — Bana her şeyi anlatmak lâ- D zım.. Hem de şimdi.. Yoksa der- hal evinize dönünüz. — Siz, siz de fenasmız amca. Büyük yaşlı gözlerini kaldır - . Etrafına bakımdı., — Son günlerde yine kavga et- miştik.. Bu sabah Jörja yakında allemize yeni bir âaadetin karı - edim.. Hiçbir cevap vermeden çıktı gitti, beni hüzün içinde bıraktı.. — Fakat heyecanlıydı değil mi?.. Buna eminim.. — Bilmiyorum.. O gün telefon ederek bana bin türlü sual Bordu. Hiçbir değişiklik Hattâ neşeliydi de., O gece so * kağa çıkacaktık, evde kalmamı - zın daha muvafık olacağını söy- ledi. Bu muhavere Üzerine akşam üstü eve döndüğü zaman benim gözlerim yaşlıydı.. Yine o fena tavrını takmdı: —Geceyi benimle başbaşa ge- Tirmek seni sıkryor mu?.. Dedi., AŞ —Hayır Jorj, niçin böyle dü- sünüyorsun?., Neden böyle sert- sin?.. — Kim.. ben mi?.. Acı acı güldü.. sonra ellerini arkasına koyarak asabi asabf o - danın içinde dolaşmağa başladı.. Ben de yeniden ağlamağa başla- dim.: Onun duymaması için se- göstermedi.. | sim! kısıyordum.. Gözlerim| men dilimle kapamıştım.. Yanıma gel di, bileklerimi yakaladı: — Artık bu ağlamayı kesmi « yecek misin Diye yüzilme bağırdı.. Soanra istemiyerek başımı koltuğa çarp mama sebebiyet verdi.. kalktım, odadan çıkıryordum.. — Durt.. Diye bağırdı, tabif aldırmadım, odama çıktım, arkamdan geldi, kapıyı kilitlememe vakıt kalma a dan o da odaya girdi.. — Haydi, dedi.. yemek yiye * ceğiz.. İşte bu hepsinden fecf idi.. Bü- ,|tün bu gürültülerden sonra ye « mek yimek.. Jorj tam ilç saaf eline kitap, tabla, ne geçtiysa yerlere attı ve bir kelime bile ko« nuşmadı, Artık ağlamaktan bile korku * yor, yüzüne bakmağa cesaret © - demiyordum.. Nihayet — birden gürledi: — Zor değil mi?.. Benimle baş- başa bir gece geçirmek seni &1 « kiyor., Bir şey söylemedim. Yeniden ağlamağa başladım.. Birdenbira cebinden bir gey çıkardı, yere fir lattı.. Saatinin yerde parça parça olduğunu gördüm.. Yavaş yavaş pencerenin kenarma kadar geri* ledim.. O karşımda sarhoş gibi sallanıyordu.. Yüzü korkunç bir müna almıştı. Bana doğru geli « yordu.. Korktum, pencereyi aç « tım.. O vahşi bir hayvan gibi ho- murdanarak üstüme geldi.. Ken- dimi pencereden bahçeye attım.. Otomobili nasıl çalıştırabildiği - me ben de gaşıyorum.. Sylvia bağgı önünde elleri diz- lerinde susmuş, dalgın lerini halımın melerinde gezdiriyi duü.. — Bak banâ, Sylvia., dedim., Buğgünkü hareketinde kabahat li olduğunu biliyor musun? Bili- yor musun ki yaşlarile kocu- tuün sana karşı yeni bir temayü- lünü baltaladın?.. Şimdi muhak- kak ki o senden çok ıztırap çeki- yar.. Tehlikede olan odur, sen de ğilsin.. Böyle sert insanların duyduğu kederin, hiddet şeklinde aksetti- ğini bilmiyor musun?.. ev köşesinde » Yaninda anahtarm sa kapıyı açar, içeri » göreceksin o kederile dur açar: "Seni seviyorum | Perrot,, dersin.. | Ben bu genci senden çok iyi ta j Riyorum Sylvia.. Tafnamen bana banziyor.. Haydi durma, koğ.. Sa- adetin başlıyor., Sylvia, Jorj ve ben tatil ayları- mizı uzak bir kasabada geçirdik. Şimdi yalnız Sylvianın amcası değil, Jorjun en yakın dostu va çocuklarmım vaftiz babasıyım., | Vakıt Kitapevi Düu ve yarın tercüme külliyatı No. — 31-40 4 cü seri — Kr. 3L Rasin külliyatı IV 60 32 Metafizik 40 38 Tİskender 60 34 Kadm ve sosyalizm 100 35 Demokrit 25 86 . Dinler tarihi 125 37 Filozofi ve sanat 40 38 Etika 100 39 Heraklit 25 40 Ruhi mucizeler 75 650 Bu serinin fiatı 650 kuruştur. Hepsini alanlara yüzde 20 İskon, to yapılır, Kalan 5.20 kuruşun 120 kuruşu peşin ahmarik mütte- bakisi ayda birer Nra ödenmek Üzere dört taksite bağlanır,