2 — VAKIT işaratler : —— Dedikodu ile mücadele “Bir dokün bin ah işit kâsei fağ furdan,, mısrar yapılan bir hare- ketin aksülâmelidir. Kımıldanan sükütun aksülâmeli kısaca dedi- kodudur, Dedikodu iki çene ile bir ağız arasında doğar, birkaç ağız ara- sında ürer, ağızdan çeneye, çene- den ağıza intikal ede ede dünyayı dolaşır. Dedikodu hakikat değildir. Ha- kikat olsa ona bu adı vermeye lü- zum kalmaz. Dedikoduda hakika- te benzemek iddiası vardır. Haki- katin alacakaranlığı dedikoduya “doğru olmak,, iddiasmı ileri sür- mak cesaretini verir. Dedikodu insan psikolojisinde dikkate lâyık bir loş noktadır. Za- man zaman sağanak halinde rub- ları sarar. Hiç bir zaman İnsan meclislerinden eksik olmaz, deği- şen sadece dozudur. Kesafet pey- da ettiği anlar, insanların bol bol sustukları, susmaya kanıksadıkla- rı, ve her saniye bâdiselerden lch- lerine bir şeyler ümit ettikleri za- anlardır. Bir fikir, bir mütalca serbestçe söylenemezse, enillete açıkça, hür- riyet budutları içinde anlatıla- mazsa, efkârrımumiye kapak ka- lan hâdiseleri kendine göre tefsir eder. Bu tefsir sükütun aksülâmeli o- 5 MART 1939 Etrüsk vapuru tahkikatı Komisyon âzaları ara- sında ihtilâf çıktı Almanyada Inşa edilen vapur- lar Üzerinde tetkiklerde bulun- mak üzere şehrimize gelmiş 0- lan Krop ve Neptün şantiyeleri müdürleri dün Etrüsk vapuru- nu muayene etmişlerdir. Vapu- run kazanlarını ve diğer aksa- mıgı tetkik edecek mütohassıs- ların bugün, yahut yarin Alman yadan şehrimize gelmeleri bek- ienmektedir. Diğer taraftan vapurun ka - zanları Üzerinde tetkikler ya - pan komisyonun dünkü son bir toplantısında Azalar arasında ihtilaf çıkmıştır. Bilhassa ke misyon reisi Abdürrahim ile ba- İzi Azalar arasında münakaşalar olmuş, söylendiğine göre birkaç âza komisyonun mesa şekline itiraz etmişlerdir. Tevkifhanedeki yaralama mahkemede Suçluyu katil Abdullah mı teşvik etmiş Dün sabah Sultanahmet bi- Fuat KÖRERİ Dün Üniversite profesör ve talebeleri tarafından büyük bir tören yapıldı Fuat Köprülü diyor ki: jübilesi “Hayatını gençliğin hizmetine vakfetmiş ol- maktan başka hiç bir meziyeti olmayan bir ada- ma karşı gösterilen büyük teveccühler karşısında küçüldüğümü hissediyorum.” İsrak ekseriya hakikate tetabuk'rinci sulh ceza mahkemesinde, etmiyen mübalâgalaria doludur.|tevkifhanede bir hafta kadar Olup bitenlerin gizli kalmış olma- İ evvel işlenen bir yaralama va- sının tabii neticesi böylece kulak-|kâsinin muhakemesine bakıl- tan kulağa korka, korlm nakledi- İen rivayetlerlir, Gizli bir surette olup biten hâ: diselerin tefsiri çok defa hâdise- mabiyetinden ziyade olması edilen bir hâdisenin olmuş gibi gösterilmesinden ibaret kalır, Birtakım arzular, küçük, küçük esüşabehetler, yahut ihdas edilen sözde mantıki sebeplerle birbirine raptedilir; ve bir sürü yanlış istid- il yapılır. Dedikodu böylece alır yürür, O yalnız bir mantık hatasmdan #yarst değildir. Bir arzunun da ta- haklcuk etmiş veya etmek üzere olduğunu işaret eder, Dedikodu kendisinden korkul- dukça hücumunu arttırır. gölge gibidir; üstüne hakikat ışığı #er- pildikçe İnsanları terkeder, Dedikodunun bir sosyete içinde nelir yapabileceğini herkes kendi aklı nisbetinde idrâk eder. Onun şerrinden kurtulmak için mıştır. Tevkifhanade bulunan mer- kuflardan Recep, Hasanla kav ga etmiş, kendisini yaralamış, o da bıçağını çekerek onu vür- muştu. Mahkemeye getirilen mev- kuf Hasan, şu şayanı dikkat /- fadede bulunmuştur: Hasan de. miştir ki: — Recep beni teşvik ile öl dâürmek için vurmuştur. Kendi- sini, beni vürması için teşvik €- den de Galata postahanesi vez- nedarının katili Abdullahtır. Sebebi de şudur: Abdullah tev- kifhanede eroin satıp ticaret yapar. Bu hal beni çok kızdırı. yordu. Bir gün kendisine: — Yaptığm şey günahtır; bu zehiri satıp herkesi zehirleyor- sun, vazgeç bu Işter, dedim. Bu- na kızdı ve Recebi beni vurması için teşvik etti.” Recep, Hasanın bu 'dâlasını verilecek fidyei necat sadece bol|reddederek, evvelâ Hasanın ken hakikattir. Dedikoduya karşı ancak haki- katleri her tarafa yaymakla zafe- disini vurduğunu, oda müdafaa için yaraladığını söylemiştir. Bundan sonra şahitler dinle- re varılabilir. Harice karşı olduğu | nilmiş, mevkuf Ragıp! gibi memleket içinde de en güzel — Vaka yerinde yalnız ben politika hakikati olduğu gibi 8ÖY- | yardım. Hasan Recebi vurdu. lemektir, Ama elinde biçak olup olmadır Hattâ sw denilen şeyin hudu- | genr görmedim, demiştir. “dunu ancak aklıselimin tayin ede- ceğina inanmak şartiyle. SADRI ERTEM İki gündenberi Karadenizde adl Delikleri eden fırtına dün çok şiddetlenmiştir. Selerde bulun; manlara sığ müşter. z Pszr (Pazartesi! — ğ ii DESEK MART İ6 MAR < 13 Muharrem! 14 Muharer pa İ M4 Kasım | 115 Kasım Va'x'ler! Vası Ezanı) Vasa Ezan! Md O VE lg aunaş | 62 3) onla og'e Jun 68li32) en kime Jia; aHlıas) «22 Akşam (1405 1200(1805)1209 Yatsı 10; 10 (1904) 199 imsak le 2048p dalinda | Diğer şahit Sami ise: — Evvelâ Recep Hasana vuf- du. Elinde bir bıçak vardı, de- miştir. Hâkim, bıçağı şahide göstere rek, bu bıçak olup olmadığını sordu. Bıçak 20 santim uzunlu” jpunda sap tarafı paçavralara İsarılmış, sivri bir demir parça- s1id). Sami o olduğunu söyledi. bütün vapurlar W-İ Bundan sonra hâkim Reşit, şa- şlardır. Ereğli Hima-| hit olarak veznedarın katili Ab- nında tahmil, tahliye tamames dur- dullahın çağırılmasına karar ve- rerek muhakemeyi başka bir güne bıraktı. i ver rip Komite secimine davet İ Beşiktaş Halkevinden: Hâl kevleri talmatnamesinde yazı) çalışma müddetini ikmal eden 1 — Dl, Tarih, Hdebiyat. 2 — Ar. 3 — Göaterit. 4 — Spor şube- leri komite şeçimleri $ Mart 59 çarşamba günü saat 18 de Evi- İmiz konferans salonunda yapr- lacaktı r. Bu şubelere kayıtlı W- iye arkadaşalrımızın seçimde bulunmaları rica olunur. Istanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi profesörlerinden Fuat Köprülünün profesörlüğünün yir- mi beşinci yıldönümünü kutlamak maksadiyle Edebiyat fakültesi ta- lebeleri tarafırklan dün kir jübile terbit edilmiştir. Jüblleye saat on beşte Üniver- site konferans salonunda başlan- mıştır. İlk olarak Edebiyat fakültesi doçentlerinden Nihat Tarlan söz almış, demiştir ki; “ — Edebiyat fakültesi ailesi bugün muhterem profesör Fuat Köprülünün yirmi beşinci tedris yılını kutluyor. Yirmi beş yıl... Hocamız Darülfünun ve Üniver sitede ders vermiştir. Yirmi beş yıldanberi yurdun ber köşesine de feyz vermektedir. Evet, bugün bütün edebiyat hocaları onun üsu- lünden istilade ederek ders vere- bilmektedirler, Türk ırlanma velev cüri hür- met etmiş olsun, her ilim adamını takdir ve şükranla karşılamak mü- nevver zümrenin borcudur, Fuat Köprülür az sonra hulâsa- ten arzedeceğim büyük hizmetle- ri dolayısiyle bu takdir ve şükra- nı en büyük salâhiyetle halletmiş, Dim adâmimız beyrielmilel ilim &- lemine değerli İsmini duyurmuş müşteştiklerin birçok hatalarını tashih ederek kalemiyle de âlemi tethetmiş bir âlimdir. Elbette o, bizim takdir ve şükranlarımızdan müstagni ilim ve liyakatin yüksek liği ile ruhunu tatmin etmiştir. Büyük milletimiz, büyük liya- katlere karşı kadirşinaslığını unut maz! Gençlik bunu bilmeli, ilim yolunda onun yaptığı gibi bilerek çalışmalı, çalışarak bilmeli! Bundan sonra Profesör Riber kürsüye gelerek Fuat Köprülünün dünya Üzerinde tanınmış şöhreti- ni Avrupa âlimlerinin kendisine vermiş olduğu yüksek değeri an- latmış ve söelerini şöyle tamamla- mıştır; “ - Bütün âlimler Fuat Köprü- iüyü kendileri gibi, arkadaşlar: gi bi dünyanın büyük âlimlerinden biri olarak tanıyor. Biz Fuat Köp- rülüyü böyle bir sıfatı haiz olarak gördüğümüz için çek İftihar edi- yor ve bu İkrymetli işine tam bir canlılıkla devam etmesini temenni ediyoruz.,, Profesör Riberden sonra kürsü- ye çikan Ömer Lütfi “Fuat Köp- rülünün tarihi bakımdan, değeri, ni, Ziyaettin Fahri (içtima! cep- besini) Bakü Üniversitesi mezun- larından Bayan Süreyya da eski bir talebesi olmak sıfatiyle Köprü lüya karşı duygularını temiz bir lisanla anlatmıştır. En son olarak kürsüye Fuat Köprülü gelmiş ve sürekli alkış- lar arasında sözlerine şöyle başla- muştar? Çok sevgili arkadaşlar; Hayatını gençlik hizmetine vak Fetmiş olmaktan başka bir meziye- ti olmıyan bir adama karşı göste- rilen büyük teveccühler karşısm- da, büsbütün küçüldüğümü duyu- yorum, Kendisine yapılan en küçük bir hizmeti bile unutmamak ve onu €n büyük mükâfatlarla karşıla: mak, lütüfkâr ve âilcenap Türk mülletinin eski bir ananesidir. Ben, bu teveccühleri sadece bu asil ananenin bir tezahürü gibi te- lâkki ediyorum, sizlere on candan teşekkürlerimi sunuyorum. Milli bayat kadroları içinde kendisine düşmüş bir vazifeyi yapmaktan fazla bir iş görmiyen benim gibi âciz bir insan bu küçük hizmeti mulebilinde bu kadar büyük mü- hâfata lâyık değildir. Sehmizaze, Dumlupmar ve Lozana kadar mü- selles ve muhteşem zafer âbideleri kuran, düşman çizmeleriyle çiğ- nenmiş topraklarda müstakil ve mesut bir devlet kuran Büyük Şef lerin idaresi altında kanlarını, can ların veren İsimsiz kahramanları sonsuz hürmet ve minnetİş ana- inn! Onlar, ancak devlerin yapabile- ceği büyük işleri, mukabilinde hiç bir şey beklemeden sadece, milli bir vazife olarak yapmışlardı. Arkadaşlar ; Bugün Cumhuriyet ve inkılâp yolunda medeniyet ve itilâ yolun- da Milli Şefinin etrafında aşkla, şuurla birleşen büyük Türk mille- tinin idealist gençliğini sizin şa bıslarmazda sevgi ve saygı ile se- lâmlerken, çok yakın bir istikbal de saflarınız arasından yetişecek vüyük ilim adamlarının hayali kar şunda daha şimdiden en derin if- tihar ve hürmet duygulariyle eği- liyorum.,, , Bir Sanat .y: : Hâdisesi Genc ressamlar Taksim- de bir sergi açtı Dün, Taksimde genç ressam» lar tarafından güzel bir sergi a-| çılmıştır. Şimdiye kadar açtık- ları muhtelif sergilerde eserle” rini teşhir ederek muvaffakı- yetler kazanan ressamlar yeni sergilerinde de değerli yetlerini göstermişler; birçok sanat sevenler tarafından gezi- len sergi haklı bir alâka ve te- veccühe mazhar olmuştur, Sergide eserlerini teşhir © den ressamlar şunlardır: Camal Tollu, Bedir Rabm!, E- ren Eyoloğlu, EW? Naci, Arif Kaptan, Muceoli Belk, Erci ment Kabuk, Zeki Faik, Ha Mi Dikmen, Allebur Dino, Züh- tü Müridoğlu, Hamit Görel, Şeref Cıkdık, Nusret Suman, Kemal Zeren. Avukatlar dün toplanamadı İstifa meselesinin geri alınması için imza toplanıyor İstanbul barosu avukatları dün adliyede, ağır ceza mabke- mesi önündeki koridorda topla- narak resileri Hasan Hayrinin İstifası meselesini görüşecek- lerdi. Fakat saat 2 de yapılacağı !- lân edilen toplantıya saat 3 © kadar ancak 200 avukat gelmiş” 4, Bu.syretle ekseriyet olmadı- kabili- Zından toplantı haftaya cumar'in emk gk diz Beken eee Yalnız dün bazı avukatlar) Vaziyet şu idi ve ink relsin istifasını geri alması İçin | şümüzle şu cluyor: bir dilek hazırlamışlar, Azalar arasında dolaştırarak imza top- Tamışlardır. Kâğıdı 150 ye yakın ayukat imzalamış, diğerleri imza etme- mişlerdir. —— Dörtyol portakalcıları- nın şikâyeti Yaş meyva tarım kooperati-|3' finin Jâğvını isteyen Dörtyol portakalcıları bugün Dörtyola dönecekler, orada müstahsiller- le temas ettikten sonra Anka- raya giderek slâkadarlar nez- dinde teşebbüslere başlayacak” lardır. Portakalcılar kooperatifinin ellerinde bulunan malları satın almadığından şikâyet etmekte, kendi kendilerine Ihracat yapa bilmeleri müsaadesini istemek» tedirler. KINA KOYSUNLAR Dün Taksimde, genç ressamların bir araya gelerek vücuda getirdik- leri galeri kapılarını açtı. Kendile- rini tebrik eder, gözel sanat merak- lılarının bu galeriyi yaşatmalarını temenni ederiz. Bu münasebetle, sanatta dahi si- yaset srayanbarı ukmâların geçen“ lerde dünyasın en büyük ressamı larının eserlerini nasıl mahvellik» lerini hatırlatalım: Teşrinisani ayı zarfında, Alman. yada Yahadilere karşı yapılan son hareket esnasında, Dusseldor? şeh» rinde, Rubens ve Von Dyck'a ait iki tablo parçalandı. Münihte, Boticelli'nin bir eseri, ve başka bir verde de Renoir'in bir tablosu parçalandı. Gene Düsseldorfda, Wollhein'in meşhur “bir dansözün portresi” ile Düsseldorf akademisi üstadlarının birçok eserleri yırtılmıştır. Asırlarca muhafaza edilmiş şahs eserler için ne hazin ölüm, Leh ve Aleyh SAKATLAR Tramvayın kapısının önüne #- kat bir adam gelmiş, durmuş, bir eliyle de yan demirleri tutuyordu, Adam inmeğe hazırlanıyordu. Fa. kat istasyona daha çok vardı. Arkasında iki genç, onun bu ha» line baakrak, sabırsızlandılar, Lâ- kin sakatlığına hürmelen sustular. Tıamvay istasyonda durdu. Sakat #dam inmek Için bir hayli güçlük çekti, Nihayet ıkına sıkına inebil- dl, Arkasından gençler, yaydan ho» şanmış ök gibi, bir hamlede fırla- dılar iy ralarında şöyle bir mü- — Nerde ise beriti bir dekmede yuvarlayacaktım. — Ben.de öyle. Hem de kapıyı tutmuş, herkese de mani oluyor. — Ain ne de olsa sakat. İns. nın eli varmıyor. — Evet, haklısın. Hoş... Hayat da böyle, Vücütça olsun, kafaca olsun bit takım sakatat kapıları tutmuş- Jar, merhamet hislerimizin müsa- #nahasına dayanarak, ilerlememize mani olmuyorlar mı? TUZUMSUZ BİR TEDBİR Nizamellin Nazif Nevyorka gön“ rin «İgorta edilip edilmediğini, o kendine mahsus, eda ile soruyor, Bizce, tarihi eserlerin sigorla €- dilmexi kadar Mizumsuz bir tedbir olamaz. Çünkü eser kaybolur, çalı- derilecek, kıymetli ve tarihi eserle-!plân dahilinde, Ter nırsa, biç bir vakit bir ayni inde! Türkiyesi, bu 2 edilebilir mi? Hayır. Verilecek şey sadece paradır! Ve maksat, para €- dinmekse sigortaya falan hacet yok, doğrudan doğruya satmık her xa- man kabil, YENİ ADAM “Yeni Adam” İsmali Hakkı Bal Hacıoğlu'nun çıkarmakta olduğu bir mecmua idi, Bir karaya — dahâ doğrasu bir beliya — uğradı ve do- kaz aydır, lohusa yatağında kıvra- nıp duruyordu. Memnuniyetle öğrendiğimize gö- Te, önümüzdeki perşembe günü tek- rar çıkacak, İnşallah, artık “Yeni Adam” es- ki adamların zülmüne uğramaz. »3 Arasıra: o İnkılâbı yarattığı © Yazan: hedi Üniversitemizde naryüş Profesör A! Alman Üniversiteleri zerinde, kabiliyet bal” 2 tığı bir müşahedeyi $V lâsa ediyordu: / * — Yirmi iki senedi le, fesörüm. Bu muddetii vi nesini Alman üniver sekiz senesini de nün ve İstanbul ÜS 8 geçirdim. Bu suretle mân Üniversiteleri 5 " rinde, kabiliyet ba” 't hede yapmak imkân g NN Vardığım netice şıfdu”' 7 bakımından Türk tai de oturu Alman tak” derecede, yüzde altmış üstündür. Bir Fransız Ordir sör de şunları söyl — Türk milletini “il Seri ği bir millet ol ay kaktır, Böyle olduğu ” N » # var riğ5 ” 5 um Türklerin ken görme hislerine er rı görülüyor ki, bu, sizdir. Bir kenm (o vatan” böyle bir haleti ruhiye Bu suale verilecek * teessüf, evettir ve bi Osmanli imparatorluğu j katmer, katmer in K Türkün manevi bünye" © , dan bozguna götüren biri olmuştur. g Türkü her gün bira AE yan ve canlandıran “4 devrimizin duyuş ve * vası önünde cançe gi ruh, emperyalizmin N daha esaslı sovabil” 0 iatuyı vasıtalar Gras fi 3 Ecnebi sermaye ve ie vetler için Osmanlı if yarı müstemleke idi. adliyesi maliyesi, i£” bir ağ içine alınmıştı. Demiryol yapmak bilere verilmiş taatiysi” ik da idi. . Çok kâr gereci Lam olan << , memleketin seilli po dıkkate alınm yalismin kati muvsf” temin edecek istikamf”” kıyordu. i Gümrük ii nin sanayileşmemi k bam madde memek kalması vk sö ” de tatbik ediliyordik ketleri, elektrik yy ketleri, tramvay f rindi. sef, İyi A, Ecnebi “a bankacılığı kakişat e Madenlerimizi ecn& si du. Maddi tiny manevi bünyeyi de yi rum etmeyi ihmal vasıta ile Türk yaşamak, hür yaşamak şuur ve lerine mani olun tokılâp ürkiye sna perpa feh ve, yaratıcılı gi bilecek bir ii 4 © “Ecnebilerde yl larını satın aldı; TE tekniki ile yeni “ etti, Bu zle malı bir şekilde Pİ dir, Cumhuriyet “yari demiryolları Pm / İktısadi munta' yetleri nazarı se ği YE, A TAY