ç : yek ii vw.» Yo; Si > j reyisin kararı: “.Şe- ölmeyi tercıh R ay erim 5 Mideyi Bir $€ce saatlerce içti... İvan, ap küpü kadar irin, Yümüştü., k iy ktubunu elinden br» | dileri : iie namus ve şerefini, ayakları altına düş- "taracaksın, Arza - de w bu sözleri ihtiyar kulaklarında çınlı » İiyiy <9 bu vaziyet ka y rşisın » aka ne düşmana , . İN eekei ş “ er) «.ö e Mahı «öz vermişti. Ka- gi, 9! bir okun ucuna vw : may ram karargâhma at ma, şti, sn h,, e Yektiği vicdan aza - vw senin haberi yari . ii 9 darın mektubunu al- İN sl metanet ve ira- p al ülği Hükümdara bağlı kalmayı, an 9Yun eğmeğe, tercih e- İN bükme M DE çıkacaktı? Baver il, . : e orduları isyan et- d ) gibi bir kahraman ay ilarından kalkarak a YAYI işgal ede ede ar gitmiş, İran top- n başa zapt ve isti- l e e başta, Si Pegi büyük orduları 6 vi Le olis) in mukave- liği inin aslan karsısında du, 'etenekadar çok Kendiygitemadiyen hş d şarap 139 ölmez, seçmek, yavaş Ne düş istiyordu, Nea ane ei olaca vemet edece. a, Yapmağa da mukte « "i salhen a. Ni di düşmana, , Ni defa ye İş dala Ee akedonyalı kuman isti, rını gönder - a kğ yn dönüp sulh pda by, in cok gülü iy Dö Mzima e. e mç iki Ey, ; ; tl, * Etsiz ö 2 ve neşe » n ©sur tacidar! Niş gücendirdin? i kten yetiş- Ki den hk. Bibi j a yü a e Br Binden e İk en Ayk İran devletini Mes mi kurta V hüküm « im Pi “lan, bir il e MY ARA NS İSKENDER 4 RİN Sah kal olan zam, 0 ümeğe Karar vermişii sin Uşağı, parmağındaki yüzüğü uzatarak: un içi d : > . > çinde bir damlâ zehir vardır!,, dedi ve ağlamağa ONDA ağ bd. YAZAN: ISHAK FERDİ başladı mandan, kendisini cidden seven ve takdir eden efendisine kolay kolay ihanet edebilir miydi? Arzames çok duygulu ve vic- danlı bir kumandandı.. O, İran topraklarına derin bir vatan aşkı ile bağlı değildi. Ondan bunu beklemek te mânasız olurdu. Arzames'in İran toprakları ile alâ” kaşı yoktu. O (Lidya) lı bir asker- di.. Nasılsa Dârâya esir düşmüş, affedilerek tekrar kılıcına sahip olmuş ve İran ordularında büyük yararlıklar göstermişti. Arzames eşsiz bir kahramandı. O, aşılmaz dağlardan ordular geçirmişti. ” ile kahramanlıkta Megabizos yarışa çıkmışlardı. Arzames ön Asyada, Megabizos Trakyada yıl larca birer bükümdar gibi (yaşa mışlar, bir çok milletleri İran tabi» iyeti altına sokarak devletin şeref ve haysiyetini yükseltmişler, hazi» nesini zenginleştirmişlerdi. Arzame$.. Megabizos.. Bu iki büyük kumandan hak - g Ökonomi z Almanyaya gönderece- ğimiz mallar kolaylık görecek Geçen ayın yirmi dördünde, Al manyada, Türkiyeden yapılacak ithalâtr tahdit edecek bir komis - yon teşkil edilmişti. Verilen bir karara göre Almanyaya mal gön- dermek isiyen firmalar ilk defa bu komisyona müracaat edecekler, komisyon da müracaaları tetkik edecek, kabul veya ret kararı ve - recekti. Hükümetimizin Alman hükü - meti nezdindeki teşebbüsleriyle, Almanyaya gönderdiğimiz malla- rın fiatlarının düşmesine sebep o » lan mahzur ortadan kaldırılmıştır. Almanya, Türkiyeden gelen mal - İarın eskisi gibi kolaylık görmesi- ne fakat müracaatların Türkofis Berlin şubesi vasıtasile yapılma * sına karar vermiştir. Bir gizli toplantı daha Şehrimiz ticaret odası azasi çarşamba günü toplanacak ve bir ihtimale göre bu toplantı da gizli olacaktır. “ Gizli toplantılarda memleketin iktrsadi vaziyetini gösterir bir ra- por hazırlandığı şeklindeki şayi * aların aslı olmadığı söylenmekte » dir. Dış sergilere iştirak komitesi Son günler içinde birçok sergi ve panayırlardan davet mektupla” rı gelmektedir. Bu münasebetle ti» caret odalarma ve ihracatçı tacir» lere birer tamim gönderilmiştir. Tamimde, sergi ve panayırlarm kında şairlerin yazdığı zafer des- tanları bütün dünyaya yayılmıştı. Dârâ bir gün ordusunu teftiş e- derken: — m — Arzames sağ elim ve Mega - bizos sol elimdir. Diyerek ikisinin de öpmüştü, Arzameş geçen günleri hatırla» dıkça, yer yüzünü saran bu ihti - sam ve debdebenin ve yıkılmaz saltanatın bir anda çökeceğini tah- min etmiyordu. — Bugün isyan eden ordu, ya" rın gene hükümdarın huzurunda diz çökerek sadakat yeminini tek- rarlıyacaktır. Diyordu. Arzames çok yorgundu. Asa bma hâkim değildi. Sadık uşağına alnından sordu: 3 — En kolay ölüm nasıl olur, bi* lir misin? f Uşak birden bire titremeğe başladı: — Niçin soruyorsunuz? Arzames uşağın yüzüne bir kas deh şarap fırlattı: z — Haydi, bara cevap Ver» Bekliyecek ny e Uşak ağlıyordu. Göz a silerek sağ elini ku” mandana uzattı: — Parmağımdaki yüzüğü, ba - bam ölürken: “Bununla günün bi- rinde hayatımı rabilirsin!,, diyerek bana hediye etmişti. Için- de bir damla zehir varmış. şimdiye kadar açmadım. Arzames yü aldı. — Prens (Nati) nin âile hatı rası, Gerçek bu yüzük onundu.. i evve. değerli hediyeden şimdiye kadar istifade etmeyi dü - şünmedin mi? — Hayır... Çünkü ben bugüne kadar, hayatta bir karınca bile öl- dürmedim. Öldüremedim. Ölüm» yl yl e İle Şe mal göndermek hususunda çok mühim olduğu ve diğer memle - | ketlerin bu hususta nasıl açlıştık » lari “zikreditmektedir: Türkofis Ankara merkezi de bu hususta ba” zı teklifler yapmaktadır. Bu tekliflere göre, gelecek se » ne şehrimizde ticaret odasmda (Dış sergilere iştirak milli komi - tesi, ismi altında bir komite teşkil edilecektir. Bir döviz kaçakçısı kadın Bulgaristandan Türkiyeye ge * muhacırlardan bir kısmı, Bul * da ödünç buldukları parâ a yatırmak suretiyle; buna karşılık olarak Bulgar şekeri ve kumaşı almakta ve memleket mize kendi malları gibi sokmak is- temektedirler. Dört beş ay evvel, Muallim Bedriye hanım isminde bir kadın, aza memur! nın şüpbesi üzerine yakalanmak istenmiş fakat muvaffak olunama- maştı. Muhafaza memurları dün Bul- garistana gitmek üzere olan bir kadından şüphelenmişler ve üstü » nü aramışlardır. Araştırma netice- sinde içinde bin liraya yakın Türk parası bulunan bir zarf bulunmuş” len garistan' ları bankay' tur. İşin garibi, Zahide ismini taşı - yan bu döviz kaçakçısı kadın, dört beş ay evvel muhafaza memurla - rının elinden kurtulan kaçak mu - allim Bedriye hanımın kızkarde - şidir. — Zahide hanım müddeiumumi - liğe verilmiştir. Berat gecesi İstanbul Müftülüğünden: 1934 senesi T: sanisinin 22 inci günü şadanın 14 üne müsadif olmakla akşamı (cuma gecesi) leylei berat olduğu —- z 000 e k korkarım. Onunla, kendi karşılaşmak istemem! (Devamı var) den ço! isteğimle 3 VAKI1'ın Edebi Tefrikası No. 20 Almanyaya ihracat Ka yz nadı Yaralı K — Haydi, ikiniz de ayni cins mahlüksunuz. Ayni hamurdan$sı » nız. Bir beyazlığınız kalmasın di- ye muhakkak lekeliyorsunuz.. Mazeret arama, seni her hareke - tinde mazursun. Daima kendine eş olanlara gittin. Fakat buna aş- kı neye karıştırıyorsun. — Dur sana anlatayım... — Sus, bir şey anlatma... Din- le. O adamı bul, söyle bugün gö- züme gözükmesin. Yarın sabah sekizde mektupla beraber gelsin. — Evinde değil, — Evindedir. Herşey evvelin * den düşünülmüş. Arkadaşı falan yok. Bir hikâye uydur... Ben bu - nun ne demek olduğunu bilirim.. — Peki ben ne olacağım? — İstikbalden bahsetme. Bi - zim gibi insanların istikbali yok - tur. Hayatta yapılması lâzım ge - len hareketler yapılır, yük taşmır. — İki kişi bir olup. — İstersen.. — Görürsün! Görürsün! — Rica ederim bir şey vadet - me, — Şefik ya yok olursam? Şefik omuz silkti, fakat karısı” nın samimi olduğunu sezdi. Sel - manın sebebi mevcudiyeti mesut olmaktaydı. Kocasiyle beraber | mesut olmakta. | “Bizim gibi insanların istikba» | li yoktur” sözü onu mahvetmişti. ve resimlerle Ağlıyarak günahlarını itiraf ! ettiği zaman gençti. Ondan sonra ihtiyarladı. Amma,.gene doğuul - du. e Ta : Yolda tanıdıklara rastladılar. Onlara gülümsiyerek mukabel eti. Bir hanım: —— Güle güle, dedi, nasılsınız? — Teşekkür ederim, iyiyim... | Fakat bitkindi, yorgundu. Se- nelerden beri sanki bü kadar yol yürümemişti. Korku biraz gayret weriyordü.. Şimdi korkusu biraz azaldığın - dan, dizlerinin dermans$ızlığını hissetmeğe başlamıştı. Mırıldandı: — Kolunuza gireyim mi, düşe- ceğim... > İçine baygınlık geliyordu.. An- ladı, sabahtan beri bir şey yeame- mişti,. Karnı açtı, Bunu söyleme - sine imkân yoktu. —— Otelde o yemek salonuna inemeyiz... Caz! Kalabalık !.. Ben tahammül edemem, amma sen i- nip yemeğini yersin canım... — Hayır. Odalarına çıktılar. — Garsonlara karşı yemek 1s- | marlıyayım. Zile basıyorum, iki çorba, ik et istiyeceğim... Zili çal- dım. Dikkat et garson gelecek. — Bu telgrafı gördün mü? — izdi - vacımizın senei devriyesi... Şakir- le Nermin düşünmüşler.. Bu tel - graf Süheylâdan... Kapı vuruldu. — Giriniz... Biraz ayağım bur- kuldu.. O Aşağı © inemiyeceğiz.. Çorba ve et getiriniz, Bir küçük şise de maden suyu.. Babası her zaman “Dünyada asıl mesele sıhhatte (o olmaktır” derdi. Bu sözü düşündü. Fırtına geçiyordu, — VAâbdli Zü ikinci teşrin 1934 smmm pe sersseserssssnesersasasasensnman rin, daha rahat nefes alabiliyor » du. Damarlarındaki kan hareke - te başlamıştı. Vücudü ısınıyordu. | Canlanıyordu. Kalbi muntazam atıyordu. Şefik arkasını dönmüştü. Pen - 2 önünde ayakta duruyor « hu. : Selma yemeğe başladı. 4 5 ei Ne şey yemiyecek mi- sin?.. olur, hatırım için bi kaç lokma al.. a Cevap bile vermedi. Selma karnını (o doyurduklan sonra bir endişeye düştü... Koca - sene düşünüyordu? Gene bir plân imruyordu muhakkak... Nasil ol - sa bu işi de ört bas edecekti. Bu- na emindi. — Şefik ben yatıyorum... İyi değilim... Şefik yerinden kımıldamadı. Gene kapı vuruldu. Başını çe- wirmedi. Kapıcının yamağı gel - mişti Ferdi Bey yarın hanımefen- iÜrin ne yapacağını soruyordu. — Benim hasta olduğumu fa- kat Tekin Beyin kendisiyle görüş- mek istediğini söyleyiniz. Şefik homurdandı: — Yarın sabah sekizde beni Çamlıkta beklesin, anladın mı? — Anladım efendim. Çocuk çıktı. — Allah rahalık versin Şefik — Uyu. Yedin, karnın doydu. Sıhhatin yerinde. : Selma uyumuştu bile... nüve Selma sabahi yedide uyandı. Selma kocasının seslenmek İstedi, sonra vazgeçti. Yatmağı tercih etti. Artık araya giremezdi. Rolünü bitirmişti. Bu iş düzeldikten sonra İstan- bula inecekti, Bu akşam inebilir. di. Otomobil hazır... Ferdi ile kocasının neler ko - nuşacaklarını merak ediyordu. Her halde Şefik ondan saklıya - cak değildi.. Şefik kim bilir ne 8- ğır sözler söyliyecekti.. Amma has yır, bu bir pazarlıktan ibaret ka - lacaktı. Şefik çeki imza edecek - ti, Bir kâğıda imza atmak kolay» dır ve herşeyi düzeltir... Para kuv- veti!,. En büyük kuvvet!. Aynaya baktı: “Ne kadınsın!.. Gülümsiyor » sun!..” Ve dişlerinin düzgünlüğünü tetkik için biraz daha gülümsedi. Bundan sonra ciddi olacaktı. Kendini toplıyacaktı. Fakat gü - zellğine gene itina edecekti. Bu güzelilğini sade Şefiğe vakfede - cekti. Kocasına acıdı.. Ne müşkül va- ziyeteydi!.. Acaba hülya kurmıyor mıydı? İ Bu iş pek çabuk düzelecek miydi? Biraz daha mahzun olmak, yeisli durmak istedi. Muvaffak olama * dı. Odaya güneş, bol ışık dolmuf- tu. (Devam var) YENİ ÇIKTI Deliliğin Psikolojisi Fiat 50 kuruş Tevzi yeri - VAKIT Matbaası Derin bir nefes aldı. Daha de- | sal ide uş Nakleden : Selâmi Izzet jam |