di ki Ğİ «— 6 —VAKİT 12 Teşrinisani 19 AĞ az o Bir kaza Tavşan avcısının beyni param parça oldu! Adanada Helvacı köyünde bir av kazası olmuş, ağanın oğ- lu Hamit av tüfegile yaralana - rak ölmüştür. Hâdise şöyle ol - muştur: Hamit; Tavşan avı yapmak ü- sere yanına kardeşini, amca z0- 'desini ve iki arkadaşım alıyor. Bunlar hep atlıdır, Hamidin ya - nmda dolu bir çifte tüfeği ve za- garı bulunmaktadır. Bu avcıları Hamidin on bir yaşlarındaki oğ- İu İzzet te merkeple takip etmek. tedir. Köyden henüz on dakika ka- dar uzaklaştıkları sırada çalıla - rın arasından bir Tavşan fırlı - yor ve kaçmağa başlıyor. Bunu avcılardan biri atiyle kovalıyor, yetiştiği bir sırada tavşan istika- metini değiştiriyor ve Hâmidin önüne düşüyor. İşte bu sırada hayvanın ayağı tümseğe çarpı - yor, yuvarlanıyor, bu âni sarsıl. madan Hamit hayvanım sırtın - dan beş metre ileriye o fırlıyor. yere yuvarlanmakla beraber iki metre kadar daha ( sürükleiyor. Elinde tutmakta olduğu çifte bir- den bire patlıyor, çıkan barut ve saçmalar zavallr adamın sağ taraf çene, yüz, göz ve beynini parçalıy8r ve onu cansız bırakı- yor. Arkadan koşan tazı da tam bu sırada tavşanı yakalamış bu - lunuyor. Geride kalan avcılar köpeğin ağzındaki tavşanla ken- dilerine doğru gelmekte olduğu- nu görünce Hamidin tavşanı vur- duğunu sanıyorlar ve onu köpe- ğin ağzından alıp Hamidin ya - nma geliyorlar, onun yürekler sızlatıcı feci manzarasiyle karşı- laşıyorlar, hemen jandarma ka - rakoluna haber veriyorlar. Kaza yerine giden tahkikat heyeti lâzım gelen muayene ve tahkikatı yapıp ölünün de gö - mülmesine İzin verdikten sonra 'Adanaya dönmüştür. Zonguldak motörü battı Ereğliden Zonguldağa yük ve yolcu He hareket eden “Zonguldak, motörü Çamlı ocağına eşya çıkarırken birden bire dibi delinmiş ve batmıştır. Motö- rün yolcu ve tayfaları tamamen kurta. rılmaştır. VAKIT'ın Mili Romanı: 9 Daha güneş yeni doğmuş, Bal vada hâlâ taze bir gecenin ne - mi vardı. Belki henüz kalkmı - | yanlar vardır diye ayaklarının ucuna basarak pencerenin önü - ne gitti. On beş gün zevkle ya- şadığı bu güzel Akdeniz kıyısı - nı doya doya seyretmek istiyor- du. Akdeniz gümüşi bir duman al tında henüz uyanıyor gibiydi. Bir yelkenli hava bekliyerek kü- mi hi eledi dan iniine ödüm ine 34 Mardin, (Hususi): — Mardin şehri vilâyetin dağlık ve ova kı- sımlarınm birleştiği (yerde bü- yük bir dağın cenuba bakan ge- niş yamacını kaplar. Bu dağın İ tepesinde Mardin kalesi vardır. Kale, kırk elli metre yüksekli - ğind şakuli ve yekpare kayalar- la çevrilidir, ve çok eskiza- manlarda kısım kim in- şa edilmiş duvarlarla tahkim o- lunmuştur. Kaleye, O tuğlalarla örülmüş yüksek kemerli bir tü- nelden çıkılır. 1200 metre raka- mında olan bü kalenin üst sathı oldukça düz ve geniştir. Büyük harabeler, müteaddit yağmur kuyuları, burada umran devre leri geçirmiş ve bu devreleri asır- i larca ve belki binlerce sene de- vam etmiş bir kasabanın açık iz- leridir. Madrinde ilk hayat bu- rada başlamış, ve sonraları yer, yer su kaynakları bulunan ce- nup yamaca inmiş, ve tedricen şimdiki Mardin © şehri vücude gelmiştir. Şehrin vasati metredir. Binaları kâmilen beyaz “Kalker,, taşmdan inşa edilmiş ol- duğundan uzaktan azametli bir manzara görülür. Zeminin sat- ğünden uzaktan o azametli bir ht takriben 40—S0 derecelerde meyilli olduğu için “Anfiteater,, şeklinde (görünür. Uzaktan gösterdiği bu heybetli manzara- ya rağmen; içerisi, yani sokak- ları çok kasvetlidir. Plânsız ve iptidat göreneklerin ilham ettiği duygularla yapılmış o olduğun- dan sokakları girytili, çıkmtılı, yokuşlu, inişli, vimsizdir. Vaktiyle, yani şehrin sur ile çevrili olduğu zamanlarda biri garp, biri şark, diğeri cenup ci- hetlerinde olmak üzere üç kapısı varmış: Diyarıbekir kapısı, Sa- vur kapısı, Yeni kapı. Yıllar geçtikçe sur yıkılmış, kapılar or. tadan (kalkmış, yerleri birer methalden ibaret kalmış, bunun- | la beraber 'bu medhaller el'an o isimleri muhafaza ederler. Garap — Şark istikametinde, şehri boydan boya iki kısma ayı. ran bir sokağı vardır ki, weları rakamı 1060 biçimsiz ve se- Burhan Cahit l reklerinin yardımiyle ağır ağır | yol almağa çalışıyordu. Ege kıyıları, renk, koku ve güneş mabetleri hep bu kıyılar - ida. Mavi ve yeşil renklerin dudak dudağa geldikleri bu ılık kıyı - ların havasında daima bir taze çiçek ve portakal kokusu vardı. Ergin sert asker ruhunun bu ince ve yumuşak tabiat karşısm- da ne kadar değiştiğini ilk defa MEXML EK EET; Mardinde açılan yeni yollar Eski Urfa — Ana cadde — Kazalara giden yollar — Başlangıç şenliği nasıl oldu? — Güzel sözler Urta Valisi Talât ve Başmlihendis Neşet Beyler. Diyarıbekir ve Savur kapıların- da nihayet bulur. Bu sokak, şeh- rin yegâne caddesi olduğu ve eski “İstanbul — Bağdat, cad- desinin biç kısmını teşkil ettiği halde; saltanat devirlerinin ih- mali yüzünden araba geçmesine bile müsait bir hale (getirilme. mişti. Umumi harp yıllarında nakliye kamyonlarınm geçebil. mesi için bazı kısımları biraz ge- nişletildi, fakat gene cadde | vasfmı . taşıyabilmekten çok u- zaktı. Birçok yerlerinde genişli- ği dört metreyi (Ogeçmiyen bu caddede otomobillerin, arabala- rın, kamyonların, kervanların, insanların, hayvanların gidiş ge- liş vaziyetleri hazin bir manza- ra teşkil ediyordu; heyecansız, korkusuz, ihtiyatsız O yürümek mümkün değildi. Hele mektep- lerine yalnız başlarma gidip gel- mek (mecburiyetnde bulunan yavrucuklar için burası daimi bir tehlike sahasıydı. Valimiz Talât Bey Mardine geldiğindenberi vilâyetin idari ve inzibati muhtelif işlerini yo- luna koymakla beraber memle- ketin umranına da çok çalıştı; bilhassa nafıa idaresiyle elbirliği ederek eski vali Tevfik Hadi Bey zamanında tesviyei turabiyeleri yapılmış olan yolların islah ve ik - maline ve taraf, taraf yeni yollar açılmasma ehemmiyet verdi. Bu hissediyordu. Geniş bir nefes aldı. — Artık bugün mektebe dönü - yordu. İki üç ay sonra o manevralar başlıyacaktı. (o Artık her tatilde gözlediği meşin kokusuna bu yıl da kavuşacaktı. Fakat bugün o özleyişi hissetmiyordu. Ciğerlerini dolduran bu r- lık, nemli ve çiçek kokulu havayı ne çocukluğunda Dramada, ne de Edirnenin Meriç kıyılarında, Sarayiçi bahçelerinde, hattâ ne de İstanbulun dillerde dolaşan Adalarında teneffüs etmemişti. Bir daha nefes aldı. Evde henüz kimse kalkmamış tı. Artık son akşamları diye dün gece çok oturmuşlardı. Yengesinin erken kalkmak &- deti olduğu halde bu sabah top - dll viii Süğle yüzden vilâyetin bütün kaza ve nahiyelerine otomobil ve kamyon seferleri temin edilmiştir. Vali- miz Talât B., yeşillikden ve sudan mahrum bulunan O Mardinlilere birkaç havuzlu ve gayet zarif bir park ta yaptırdı; şimdi de Diya- rıbekir — Mardin — istasyon, Di- yarıbekir — Mardin — Cizre ve Diyarıbekir — Mardin — Siirt yollarının müşterek kısmını teşkil eden, darlığı ve biçimsizliği ha- sebiyle umumi seyrüseferi ve hal- kın huzurunu bozan yukarıda söylediğim caddenin ıslahma ça- lışıyor. Caddenin genişliği on iki metreye çıkarılacak ve kısım kı- sım muntazam parke taşlariyle döşenecektir. 1 aydanberidir humalı bir fanli- yetle bir taraftan binaların, cad- denin bu tabii ve lüzumlu hudut- larını geçmiş olan kısımları yıkıl. makta, diğer taraftan, mağara koyuklarına benziyen dükkânlar medeni şekle çevrilmekte, bir ta- raftan lüzumsuz ankaz kaldırıl. makta,diğer taraftan caddenin zemini düzeltilmekte ve kuvvet- lendirilmektedir. Umumi meclisin bütçeye koy- muş olduğu tahsisatla hazırlanı- lan güzel parke taşlarının döşen- mesine, ocaddenin öüdmküriyet meydanmdan geçer “ve zemini hazırlanmış olan kısmından baş- ladı. Başlangıç: Gündüzü ve ge- cesi çok samimi tezahürler, neşe ve eğlentilerle kutlulanan cümhu- riyet bayramının ertesi günü ve o büyük bayramın küçük, fakat samimi bir ilâvesi (şeklinde bir merasimle tesit edildi. Merasim, mülki, askeri bütün hükümet teşekküllerinin erkân ve mensuplarıyle büyük bir halk küt- lesinin ve halkevi bandosunun işti- rakiyle yapıldı. Vilâyetin değerli nafıa baş - mühendisi Neşet Bey vilâyet da- hilinde son on bir sene zarfında yapılmış olan uzun ve fenni yol- lar ve müteaddit köprü ve men- fezler hakkında müsbet rakamla- ra dayanan izahat verdi; sevinç- le alkışlandı. Vali Bey: Başlanı. lan işin büyüklüğü ve ehemmiye. tini Mardine ve bütün vilâyete te- İanamamıştı. Fakat bahçede bir hışırtı var- dı. Eğildi. Sık yapraklı ağaçların arasın- da biri dolaşıyordu. Her gün hizmete gelen bir Gi- ritli Ayşe kadm vardı. Fakat bu kadar erken gelmiyordu. Ayak seslerine çok hafif bir mrıltı karışıyordu. Gürültü etmemeğe çalışarak beline kadar pencereden sarktı. O zaman yan taraftaki küçük havuzun başında (Aysel) i gör- dü. Genç kız havuzun * yaninda güvercinlerine yem veriyordu. Onu bu kadar (o yakından ve devamlı olarak ilk defa görüyor- du. Sabah hali ile saçları omuz - larından beline doğru dalğa dal- a Alış veriş har? devam Lo Muğla, 11 (A.A) Td ön Milâs ve Fethiyede tütü la bararetle devam ediy0” çiy birinci ve ikinci smıf Ü. Atay 700 bin kilo, Milâss “a i da 400 bin, Fethiyede” (e Tün İo tütün satılmıştır. Yeni gelen kump bayaata henüz ba Ufak partileden ve V£ Jadan tek tük ve büy! den kumpanyalar ordif durmak için müba; k atay Yani beli diy maktadırlar. Fiatlar öl” a rasmdadır. # Mi Çankırıda b eski eserl€ Ali, Çankırı, 11 (A.A.) a ye trafından yapı / nalizasyonda bir ufak çıkmıştır. Evvelce de vir harabesi çıkmıştı. Pari” hükümdarlarına aittir. “© kadardır. A aş e Mersin fakirlerin€ Mersin, 11 (A.A) geniş bir programla kıf” na devam ediyor. Ev, yardımı, Himayeietli mer cemiyetlerinin bir aşevi binası yaptır 15 inden itibaren bu: de mevcut fakirlerin i lanacaktır. i min edeceği manevi 46 14 di faydalar hakkımda ler söyledi, bu imar başarılması için d gösterdiği alâka ve şekkür etti, halkım ? devamını diledi, sü dı, Cümhuriyetin duyduğu sevinç du lu olan halk Ulu ' daha kutlulıyarak b ç ve heyecan saçan Daf M.“ de şenlik yaparak ni arada silindirin yeri” dj sesleri halkı selâmli RE ki kamil 4) in ölmü arkasın” ei ğa dökülmüş, ) bir komiser ve Da dar meşğuldü ki, Cs bi 9 Sn Ne yecanla, eğilirke ş talarmda — çıkardığ' i duymadı. n Delikanlı şimdi ©*“ gaf metre yakından “il ti rediyordu. İri siyah gözle yir v al kaşları, duru be?*” < çi mi dı. Mi hatlar” VE Ni, Vücudün ; ettikçe belli alaya f bacakları olsi” cut tam bir ati 17 Ni ince bir beli ve ği m kalçaları vardı" ”