İm «çe Mir geçi Bimsalidir. Bu abide tk cümhuriyetin taşlaş- ir, O devlet prensiplerinin e desi yurtta kanuna ve ta e vefilen mananın taş ahıdır. MA nin açtığı bu eser, Ş a fakat içi genç Konak ba, t Parçayı vermedi. Bu İT malrmmeninin, Anka ey bir medeniyete des Si, © gösterdi. Türk kafası, Bye Türk malzemesinin de May İÜ zamanları hep hatırlar davamızm O kudreti İnsanım üstünlüğü hal- dersi olmuşum, en İleri olabilecek Türk taşı, biz #vinin projesini hazırlı - © âi” rinde biz yalarz Türk en m si Mü kar: a kalıyor iz. Fe. Na taraftan da İş haya- fetheden Türk İnsanın ıma gibi güzel san- « Türk ustaları. üğü bu güzel bina- > olmuştur. Büzel eserin ustalarını, bu gü- tahakkuku imkâ- . ye kendisi gibi düşün. Yet evinin tahaldeu- Peliminim “ini nda çıkan ga- ba döriy sekiz yaşma : sevinç i - b dolay, tatl, sözl, bi iyi daşlarımızın a Minnet duygu- Sriz, <İiy elerimin sem. | erle kutlu. | Karısını, öldürdükten sonra döşeme tahtaları altına gömen adam! Maktul Nasiliğii dün mahkemede şahitlik eden arkadaşı Naciye Hanıma şöyle demiş:“Kocam bodrumda bir kuyu kazdı; beni diri diri gömecek! Karısı Nazmiyeyi feci bir su pi rette öldürdükten sonra döşeme | edildiği bildirilmekte idi. Osman | cağız? Soruyoruz! dedik. tahtaları atına gömerek gizlemek: ten suçlu Osman muhakemesine dün Ağır cezada başlandı. Osman Ağır ceza salonuna iki jandarma- nın muhafazasmda almdr. Suçlu, salona girerken, önce bütün seyir- cileri bir defa süzdü, sonra Hâ - kimler heyetine döndü. Birer birer baktı ve yerine (o oturdu. Osman; Kasımpaşada Bedrettin mahalle - sinde oturdukları evde, karısı Naz- miyeyi, boğazıma kayış takıp boğ- mak, döşeme (tahtalrını sökerek kazdığı iki metre derinliğindeki çukura gömmekle itham edilmek- te idi. Dün mahkemede (okunan ilk tahkikat evrakina göre, Osman, cinayetten sonra on beş gün daha evde öturmüş, sonra Samsuna git- miştir, Osman, odayı terkettikten sonra etrafa koku yayılmağa baş - lamış, ev sahibi meseleyi polise haber vermiştir. Derhal hâdiseye el koyan po - Vs, şüphe edilen yeri kazmış, ve cesedi bulmuş, çıkarmıştır; kom - şulara gösterilen bu kokmağa baş- lamış cesedin, Nazmiye Hanıma ait olduğu pek çabuk anlaşılmış - tr. Cesedin başı siyah bir örtü ile sarılmış bulunuyordu. o Üzerinde bir kombinezon vardı. Ceset buradan morga kaldırıl - mış, otopsisi yapılmıştır. Aradan yirmi güne yakm bir müddet geç - tiğinden ceset tamamile şişmiş ve saçları dökülmeğe (başlamış bir halde idi, Bununla beraber, Morg, onun boğularak (öldürüldüğünü tespit edebilmişti. Evrak okunduk- tan sonra, Osmanın isticvabıma başlandı. Suçlu, şunları söylüyor” du: “ — Evliydim. Nazmiyeyi karı - mın muvafakati ile almıştım. Dört sen evvel İstanbula geldik. Üç 8€- ve burada askerlik (yaptım. Bu müddet içinde Nazmiyeyi besli - yen ben değildim. O, rejide çalı - şryor ve kendini geçindiriyordu. Askerlikten sonra memlekete git- tim. İki buçuk ay kaldım ve Naz - miyenin yanına döndüm. Onu ben öldürmedim.,, Okunan evrakta, Osmanm Ya - kalandıktan sonra üzerinde bazı mektuplar bulunduğu ve bu mek- ... kaynanamla refikam, kızımla tuplarda insan kanı lekeleri tespit buna karşı da şunları söylemekte- dir: haberim yoktur. Bir gün eve gel- diğim vakit Nazmiye yoktu. Ara - dım; her tarafı aradım, bulama - dım. Samsuna (gitmiş olduğunu düşündüm. Ben kaçmıyordum. O- İ nu aramak için Samsuna gidiyor- dum. Üzerinde leke bulunan eşya- lar evde bulunmuş.. Reis Aziz Bey sordu: — Peki Nazmiye kaybolduktan sonra on beş gün kadar evde kal » mışsın, Bu müddet zarfında ce « set kokmuş, hiç bir koku duyma - dın mı? — Hayır.. Ben böyle bir şeye ihtimal vermediğim için koku duy- İ madım. Cesedin gömülü olduğunu bilmiyordum, ki., Sonra oda rutu - betli idi, — Nazmiye kaybolduktan son- ra niçin polise haber vermedin? — Efendim Nazmiye ile resmi nikâhrmız yoktu. Askerlikten çık- tıktan sonra vaziyetimi düzelte - miyordum. Uğraşıyordum. Polise i karım diye müracat edebilmem İ- çin nikâh kâğıdının bulunması lâzımdı. Bundan sonra şahitler dinlen - meğe başlandı. İlk dinlenen şahit, Naciye Hanım, Nazmiyenin arka - daşı idi. Naciye (OHanım şunları söylüyordu: — Nazmiye ile Rejide beraber çalışıyorduk. Bana < kocasmdan vakit kendisini yorgana sarıp döğ- düğünü söylerdi. Hattâ bir gün: kur kazdı. Bana: “Seni onun içine gömeceğim.,, dedi, çok korkuyo - rum,, diye bana dert yandı. Bir pazar günü Nazmiye gelmedi. A - radan günler geçti. Belki hastalan- dı dedik. Kâtip bir gün: — Nazmiyenin evine gidiniz, belki hastadır. Kendisinde iki fiş var, Parasını alsm.. dedi. İki arkadaş Kasımpaşda Naz - Nazmiye Hanımı sapsarı oldu. — Ne yapacaksmız? diye sor - Görüyor? ... Her gün münakaşa.. Her gün an- laşamamazlık.. Her gün kavga... ği VEN — Benim kan lekelerinden hiç | meuru var, İstersen ona haber ve - | | görmüştü. O da sörmuş, ve Osman bahseder, çok fena olduğunu, her | Ester Hanım: “« Kocam bodrumda bir çu- | dr. miye Hanımın evini aradık. Bu » | bulurdert yanardı: “Osman bir rada Osman Efendi ile karşılaştık. | kuyu kazdı, beni öldürecek, gö - sorduk. Rengi | mecek derdi. Bir hayli defa mer - — 3 — VAKİT XY Teşrinlsar! 1587... KONUŞUMLAR Büyük günlerin heyecanı Cumhuriyetin on birlaci ; Sina kufe luladığımız gece, annemle beraber Be,rglu caddesinde kalabalığın aras sında rahat rahat yürürken, annem eski zamanları yadetti; — Neydi o padişahın donanmaları, dedi, “sokağa çıkmağa ödümüz patlar. dı. Ertesi gün kulaktan kulağa, işle- nen cinayetlerin, soyulan evlerin, ya- ralananların, kaldırımlarda muşta yi- yenlerin sayısızlığını haber alırdık. Hakikaten eski devirlerde bayram günleri, cülus geceleri sokağa çık - mak hayli tehlikeli idi. Hazinesi ev- rak kavıştırı'ır. bıta vak'alarının 6 gün ve o gecelerde fazlalaştığı görü- lür. Halbuki bugün milli bayramları « mızda zabıta vakası kaydetmek şöyle dursun, en kalabalık caddelerde,iğne atılsa yere düşmiyen yerlerde çıt çıle- mıyor, Kimse kimseye yan balemıyor, Bu canir vakar, bu şerefli eğlen. celer, Cumhuriyet idaresinin en bü « yük mazhariyetidir. Cumhuriyet yıl dönümü günlerinin büyük gün olduğu halim vekarlı terahüründen ne iyi an aşılıyor. Büyük günlerin heyecanı asaba sfi- kün verir. Bu sükündur, ki heyecanı vakur eder. Coşkunluk vardır. Se « vinç kalplerden taşar, eğlence ayuka çıkar. Herkes güler, söyler, eğlenir, fakat vakar içinde... Büyük günlerin heyecanı vakur ve asil olur. Hiç şüphe yok, ki bize coşkunluğu- muzdaki bu vakarı ve bu asaleti milli bayram günlerimizin kudsiyeti veri - yor. İLİ, a. Rİ aza” ) e OĞREİa ere merzn) ada entressan bir muhakeme — Arkadaşıyız. Nasil ne yapa- — Bilmiyorum! dedi. — Benim bir tanıdığım taharri relim, belki bir şey yapar, dedim. | Kızdı. — Siz ne karışıyors#nuz? ceva- bını verdi; korktum, fazla bir şey söyliyemedim. Birkaç gün evvel Osmanı başka bir arkadaşımız şu cevabı vermiş: — Onu kocasınm yanma gön - | derdim! Eski kocası ölmüştü. Bu cevap | büsbütün şüphemizi artırdı ve o - nun Nazmiyeyi öldürdüğünü anla- | dık. Reis Aziz Bey Osmana sordu: — Şahidin ifadesine karşı bir | sözün var mı? — Yalan söylüyor! Hem Naz - miyenin eski kocası ölmüş değil - dir. Bundan sonra Naciye Hanımla beraber Osman (Efendiyi gören Fatma H. dinlendi. Fatma Ha- arm: — Biz Nazmiyeyi sorduğumuz | vakit, gözleri yaşardı. “Beni yüz| üstü bıraktı, kaçtı!,, cevabını ver- di, dedi. Reis, Osmana tekrar sor- du: —Gözleriniz yaşarmış, ağlamı- şınız — Elbette yaşarır, Dört buçuk sene beraber yaşamıştık ! Bundan sonra, aynı evde otu - ran Şahit Ester (Hanım dinlendi. Selâmi Izzet Yün ihracatımız gün geçtikçe artıyor Son hafta zarfında Türkiyeden Almanyaya yüz bin kilodan fazla yün satılmıştır. Bir kısım Anado - lu yünleri o8-9iyiyünler ise 12 Son günlerde de bir firma Tür- kiyeden yüz bin (kiloluk bir yün partisi almak üzere müracaat et « miştir, — Yalan söylüyor. O, Nazmi « yeyei “Seni alacağım..,, diye kan- dırmak isterdi. (Şikâyet ettik bu ! yüzden mahallemizden değiştiril « di! ? Dedi, Bekçi: — Ben öyle bir teklifte bulum « madım. Ön bir senedir namusum- la bekçilik yapıyorum! dedi. Bundan sonra ev sahibi,, Bo « hor, Anna, Sultan, Virjin, Eliz, A» | ziz, Zülfiye isimlerindeki şahitler dinlendi. Suçlu, bütün şahitlerin doğra söylemediklerini, Nazmiyeyi 8l - dürmediğini iddiada ısrar etti. Kendisinin çok söyliyecek söz- leri bulunduğunu, hakkını müda - faa için vekil tutacağını anlatir. Muhakeme, bunun için 8 İkinci Teşrin gününe birakıldı. — Nazmiye kaybolduktan son- ra Osman gramofon çalar, ağlar « Dedi. — Niçin ağlardı? — Bilmem. Karısına sevdalıy - dı.. Başka birşey (bilmiyorum. Osman bir gün “Ben Nazmiyeyi a- rryacağım,, diye çıktı gitti. Betrettin mahallesi bekçisinin söyledikleri de şunlar: — Nazmiye Hanım bazen beni kezde şikâyet etmişti! Osman bekçinin de şehadetini | kabul etmiyordu: s.. Ya dünya sade kadınlardan iba. | ret olsaydı, acaba vaziyet nasıl olur du, çok merak ediyorum... | Dehri Efendi — Derhal bugün VA. | KIT ta tefrikasma başlanılan “Kadmlar adası,, nı okumaya başla dostum. Bu romanda merakını halledersin!,