e 65 a a ka, askerler suyun Pılarak gidiyorlardı. tin cesetleri şişkin tu- ! İ suyun üstünde srralan- cesetlerin arasında ki daha evvel bo- suyun dibine ba- 1 a Riley cali bir telâş eseri tie Yustular.. hal Bören geri müfreze- | Ni “Prünün basında dur- RI Kahramanlar; e P Taspa... Br ihaneti hazırlıyan eşin tarafta kalmışlardı. iy a Diye Taspanın öl - “pat edeceklerdi? kılıcını, miğferi » #rini bulup götürse - 3 Asker üzerinde fena kalan zabitler: ızda düşmandan eser keli yolları aşıp ne - z ve kiminle dövü - N Sani #em köprü) yü dönmüştü, ÜN tekrar geçit mev - Sn kl lamışlardı İ fh Matem içinde dövünü » eba, Kiş *» Misa kadar gelen Kaur bir kumandan asel da in köprüden ge - rada mı beklemiş - en fazla kalma - ğ hi gönderdiler. Ai betin ordusiyle çarpı - : Vet Yardış ge bile, ne de bir baş - Di a iha iyet zabitlerinden yle e bitleri olmak i üzere bütün $*spanın ölümüne . a O, bu kadar ko- EM mıydı? i a ie Babilden da- vü Yün (Merfis) e İşti, İçlerin- Yaslı bir sabi. sderek (Sey- Srketilar.. Ve yo: a e“ Meyer a hançeri era, : hükümdarının Mİ Kum A. “Beri dönen or- rini çağırdı: biliyorsun Şa arzusiyle F Yrd İdürdükleri muhak » | İki inu (Seytanlar geçi -| yiyin öldürülmüştür. o Fakat, nasılsa nehrin cereyanına kapılarak cese- di bulunmamıştır. Ve Taspanın ölüm haberini müj- deliyeceksin! Yarın derhal | yola çikarak (Babil) e gideceksin. ; Ulus, valinin sadık ve fedakâr | zabitlerindendi: — Derhal yola çıkarım, fakat, *-“kümdar benden bir hatıra ister- se, Be cevap vereceğim? Ulusun tereddüdü pek te boş ve | manasız değildi. Dârâ Mısır va- i isine yazdığı mektupta onun ya meşhur hançerini veyahut kanlı gömleğini istemişti. Vali bir müddet düşündü: “ — Hakkın var, Ulus! Dârânın yerinde ben de olsam, inanmam.. | Hükümdarı inandırmak için bir çare buldum: (Dârâ) DAR A ve 7 İSKENDER EN Taspaya | verdiği hançerin bir eşini de ba- | | na hediye etmişti. Bu hançeri sa | lardı. na vereyim. Babile gittiğin Zza- YAZAN: İSHAK FERDİ âSpa) nın cesedini bulamıyorlardı. İran ordusu geri dönmüştü İS valisi, maiyetindeki zabitlerden birine kendi hançerini verdi: “Bunu, | işte Taspanın hançeri, diyerek Daraya verirsin! , Asker meyustu.. Zabitlerin yü- zü gülmüyordu. Vali tribünlerden misafirlerini şu sözlerle selâmlamıştı: — “Eski mabutların üstünde yürüyen" İranlı kahramanlarm yüzleri neden gülmüyor? (Güneş mabudu) nun önünde genç ve gü- nahsız kızların eliyle sıkılıp ezil miş bu nefis şaraptan neden iç- miyorsunuz? Selâm size ey kuş- ların geçmediği çölleri aşıp gelen kahramanlar! Sizi dünyaya geti - ren aziz anaların oOve babaların ruhları etrafımızda uçuşuyor. On- larm istirahatı için haydi kalkı- İ nız, şarap içelim!,, Misafirler sarap kadehlerini te- reddütsüz midelerine boşalttılar.. Fakat, İran zabitleri ve bilhassa Taspayı sevenler, ellerindeki ka - dehleri dudaklarıma götürmiyor - Onlar da Taspanın ruhunu gö - man: “İşte Taspanın hançeri,, di- | yorlar: İ yerek kendisine verirsin... İnanır. Ulus valinin hançerini aldı. ! Beline taktı.. Ve yanına bir müfre- ze muhafız alarak (Nenfis) den i çöle doğru ayrıldı. | O gece (Mentis) valisi yeni İ- | İ ran ordusuna ziyafetler veriyor, | — “Beni ne çabuk unuttunuz, hainler.. Vefasızlar?, Diye bağırdığını işitir gibi olu - yorlardı. Vali bu manzarayı görünce hid- detinden dişlerini başlamıştı. (Devamı var) ...00100e ERME EEEEEE EEE EEE ESER EEE a Bü iyük hava yarışını ka- gıcırdatmağa | “3. — VAKİT 35 Teşrinlevel 1934 mamap VAKII ın Tefrikası: 88 Ölüme Susayan Gönü | | — Benim bir tek vazifem var, Feyyazla münasebeti kesmek. — Bunu nasıl yapacaksınız? — Doğruyu söyliyeceğim. — Kendinizi koruyunuz. Fey - adamdır.. Hiç hatta cinayet- yaz gözü pek bir ! bir şeyden yılmaz, | ten bile çekinmez... Şikita güldü: — İyi ya, hayatımın muamması halledilmiş olur. İstikbaldeki tehlikelere bu ka- dar (soğuk kanlılıkla göğüs ger- mek Cavidi titretti. Biraz sarardı ve dedi ki: — Kati karar verdiniz mi? — Evet, yarın İstanbula inece- o- ğim, Feyyazı çağırtacağım ve nunla görüşeceğim. — Ben de yanınızda bulunaca- ; — ğım. — Neye? — Sizi o haydutla yalnız, başa bırakamam. — İyi düşündünüz — Şimdi siz bana söz veriniz, benden gizli hiç bir şey yapmıya - cağmıza söz veriniz yoksa. — Yoksa? — Yoksa ben yarın erkenden Feyyazı bulurum, onunla kavga e- derim, döğüşürüm, boğuşurum ve muhakkak beni öldürür. Şikita elini Cavide uzattı: —— Bu kadar ileri gitmeyiniz, dedi, size haber © vermeden Fey- i yazla görüşmiyeceğime söz veri - yorum. li — İnanayım mı? — İnanınız. raber ineriz.. — Peki, Cavidi kapıya kadar Hizmetçiye seslendi: — Beyefendiye yol gösteriniz. Odaya girdi. Balkona çıktı geçirdi. zanan Skot, bir orkestra , Sr. Suman | Londra - Avusturalya arasında Paris, 24 (A.A) -—- Londra — Melburn müsabakasını pek bü - hizmet ederek iki defa İngiltere sürat rökorunu elde etmiştir. Arkadası Kampbel şark Afri- kası layyare hizmetinde seneler- him pilot zaferi elde etmiştir. Londra, 24 (A.A.) — İngilte- imtihanını 19 yaşında vermiş ve | dört sene İngiliz hava idaresinde | Singapura gelmişlerdir. ce hizmet etmiş ve üç defa en mü- | GERİ KALAN TAYYARECİLER | re — Avusturalya arasında yarışa | | şefinin oğludur uçan tayyarelerden yük bir mükememliyetle kazanan | derken 9,55 de Sket 31 yasında ve meşhur bir or- j inmişlerdir ve gece orada kala - kestra şefinin oğludur. Pilotluk | caklardır, selimlanıyor... biri vaziyeti şudur: Jones ile Valler, Şarlövile gi « Montisada yere Mac Groger ile Valker 7,02 de Hewett ile Kay, Renzon lunda Akyab üzerinde görülmüş - lerdir, Hânsen 7,49 da Allahabattan Kalkutta'ya gitmistir, yo - Mollisonlar Aleahabatta kel - makta devam etmektedirler. Stodard 4,29 da Allahabada | gelmiştir. Melrase 11,35 de Allahabada iştirak edenlerin bugün saat 13 te gelmiştir. İ dadığı denizin koyu parlak sula - rına daldı. Kötülüğün zaferi Saa* sekiz. Şikita henüz yatağından kalk- mamıştı. Kapıda bir otomobil (durdu. | . ! Feyyaz indi. Kapıyı açtı, bahçeyi İ geçti. Köşkün (o merdivenlerini “| çıktı, Antreye ayak attr. Karşısına, gece Cavidin karşı» | sina çıkan hizmetçi geldi. İ — — Nasılsınız bakalım... — Şöyle böyle iyiyiz efendim. i © — Şöyle böyle ne demek? Ha- nım nerede? -— Yatıyor efendim. — Hasta mı? —Yorgun... —- Ne yorgunu? -- Hanımefendi bu geceyi bal» | Shav 17,47 de Buşire gelmiş- tir. Brook, dün 12,02 de Atinaya varmıştır. Berlin, 24 (A.A.) — İngilte - re —- Avusturalya yarışma iştirak elen'erin elde ettikleri müthiş sü- rati mevzuu bahseden Alman ga- zeteleri bundan çok az evvel ak- lin alamıyasağı su neticeyi kay- dediyorlar: Bağdat halkı cumar- İ tesi aksamı Londrada sabahlevin cıkan gazeteleri okumus ve Hin- ! distanda Delhi hallır da ayni gaze- İ teleri pazartesi sabahı okumuş A tur, el i i Yazan : Selâmi İzzet konda geçirdi. — Âli... Mehtaba dalmış ola - enk... — Hayır efendim, bir bey gel» di.de... — Ne diyorsun? — Bir bey geldi diyorum efen- dim. — Kimmiş bu bey? —Bilmem efendim.. Şık, genç bir beydi... Feyyazın kaşları kızdı, hiddetle sordu: — Benimle alay mı ediyorsun? — Hyaır efendim, estağfurul- lah! — Bu beyin ismi neymiş? — Cavit bey. Feyyaz bir müddet (düşündü, bafızasını topladı, zihnini yokla » dı, omuz silkti: çatıldı. ve — Tanımıyorum. — Ressammış... — Ha anladım.. Rıdvan Bey İstanbulda iken hanım muhakkak İ İ resim dersi alıyor.. — Zannetmem efendim. Bu söz üzerine Feyyaz ciddi « leşti: — Demek yeni haberler var? — Var efendim, çok şeyler i var, — Ya!... — Hanımefendi bugün © res samla beraber İstanbula inecek. sizinle görüşeceklerdir. — Sen bunları nereden biliyor» sun? — Bana emir (o vermiştiniz ya. i Vazifemi yaptım. Burada olup bi» -— Öyleise yarm İstanbula be - ! tenleri, söylenenleri görüyor O ve dinliyorum. Dün gece de, yan oda kapısına kulağımı dayadım, dinle» dim. — Anlat. — O beyle hanımefendinin ke- puştuklarını hep duydum. Herhal- de sizi çok alâkadar edecektir. — Gevezeliği bırak ta söyle. — Söyliyeyim efendim. Bir bir anlatayım... Hizmetçi Şikita ( ile Cavidin konuştuklarını cümle cümle Fey» yaza tekrar etti. Sözünü bitirdikten sonra Fey: yaz diş gıcırdatarak gülümsedi: — İyi, güzel, âlâ.. Tam zama İ nında ve sırasında gelmişim. Ha » nrmefendiyi İstanbula kadar yor » İ mamış oldum.. İrkildi, yere bir tekme vurdu: — Git haber ver. Hizmetçi gitti. Feyyaz dolaşa- rak düşünmeğe başladı. Bu Ca» vitte kim oluyordu?... (Devamı var) Isparta defterdarı İsparta vilâyeti defterdarı Ali Rıza Bey Amasya defterdarlı ğına naklolunmuş, yerine jandar- ma umum kumandanlığı muhase be müdürü Adil Bey tayin edil miştir, Yurttaş; Cümhuriyetin on birinci yrl'dö « nümü mesut günü olan 29 Teşrini. evvelde Devlet merkezini “ziyaret et, Bu borcunu ifa ederken bu bü- yük devrin yüksek feyizlerinden olan yerli mallarımızın bugünkü mütekâmil varlığını bir arada teş » hir edecek ilk sergi evini de gez. M.L veT,C Gk N