GMEŞİNEE Ne. rk Bakımından girik Mevzuu lacak Film / ha Süller birleşince; filmi, l “iğ “Melek,, sinemasında Yere Ng film, Norma Serer d P Arşal, Robert Montgo Oyna Kempel taraflarm- ki tiny ge FE. Avrupa salon İn filmde aksi, ...... mev- K badurş run gazetelerinde Sony “kunan haberler var- öl, R #kandallere dair. lp seviye i v 9 t, ama eski âşrkile l o, Pmaktar da kendini ala - Ocasr, gazetelere akse - Yin, m zerine karısmı bo- y â,, Ma böşryamyor. Çün « # e. Kendisini bu dediko- ay almak tehlikesinden pi. Map da salişıyor. Evet, ka - , iy değilse ağır başlı dav- ii ie mMuhakkaksa da, koca- p İ Manasiyle ihanet ettiği N vie Bu kadarı ihanet sayı- i X 2. Gerçi gazetelere, ala, yağ kayıp yere düşen d m eski aşıkmı, has- Bi, kta öperken resmi i i ii bu öpüşün manası va“ ünl Bakalım, evlen- tile; © Olduğu gibi şimdi de ye ma mi?.. Hu- a * sakin davranıyor, ka- ni maa arıyor, kendiken- dn T şey olmadığına i- k telin, > olmu tutuyor. “Ka - hi ir ©, kocasının tered- n dak iz buluyor. Ha- yilentiy, ileri gitmemişlerdir. 3 kaşla, du, az Fazlaca içmiş- ». çiçeklerden, meh- Mm , i " l j 4 4 ii yk, imdir... Filmi, bu Filmg, ç *Memasında gösle- | la e Adı mevzuuna uy- vk Kreş e filmde rol alan- j Yang “rd. Gari Kupeer, ön, i Franşot Ton... ka lr ( ay dye ârtistlerin oynayış- hatırlatıyor. Bu, tibariyle bir ha - iL © hal ve tavuz iti Mak, Mei ii m, 1 ku, ei ye teşiyi rek... Dolayısiyle, l wi Pak e kendisi için bir ği ti MER ümkündür? aş N ir, ismi konulan tay Beciya, ti "ile, © O zamana NO , iğ çok filmde “P sahnelerinin Ül Filmin büyük bir 9es Bu doldurus, aşması, ilti - $ 7 # ; Yay, ellerini benimse - | le Con Kravford, xi and otel, in | l e l İN gl age Kravfordun, | » büyük harp! taptan bahsetmişler, sonra eski kanlı, yeni hareketleriyle zamanları hatırına getiren Lordun Amerikalı hoppa karısını öpüver- miştir. Sonrada kadm, evine kaçmıştır!. Ha, daha evvel de fazlaca neşeye kapılarak bir çok kişinin gözü önünde ikisi birden elbiseleriyle havuza atlamışlar - dir!... Dans ede öde..... Bunlar ve daha bu kabilden teferruat, aile bağını bozar mı,.... Makab- lini bir tarafa bakalım, bunun daha mabadi de, yani ileriye gi - i diş te var. Çünkü kadın, kocanın kendisine inanmamasma kızıp te- heyyüce kapılıyor, işin ilerisine gitmekten de çekinmiyor. Ve bü- İtün bunlara rağmen, boşanma safhasında, tekrar birleşiyorlar.. “Gönüller birleşince,, ayrılmak ne mümkün! Filmdeki bu mevzuun, “Sosye- tede ahlâk telâkkisi,, ne ait cep- hesi, birçok kişinin yadırgayışla bir bakıma hareketlendiriş te sa- yılabilir. Filmde hem havadan, hem denizden hücumlar var. Bu sahnelerin bazıları muvaffaktır. Fakat, bazılarında da ifrata ka - | pılış göze çarpıyor. Meselâ, düş- İ man tayyare filoları ortasında ka» lan tek tayyareden açılan ateş, hemen bütün düşman tayyareleri- ni sapır sapır yere düşürüyor. Bu İ ateşi açan da bir tayyareci değil, İ tayyareci tarafından bu hava ge- zintişine misafir olarak davet e- dilen bir babriyeli! Ayni zaman- da, gene bu sahnelerden bazıla- rının geçişi makul göründüğü hal- de, bazıları da çocuğun oyunca - | gıyla oynayışı gibi! Seyredende i böyle bir intiba uyanıyor. Hulâ- sa, bu safhalar kısmen muvaf « | fak, kismen değil! Vakası büyük harp zamanın * da geçen filmler!.. Büyük- harp bir türlü unutulamazdı. Aradan eski | Şerer karşılayacağı bir cephedir. Ko- âşıkı, Amerikalı delişmen deli - | casını seven ve kocası tarafından | Zu ortaya konulmuştur. sevilen bir kadının, bu derece ha- fiflik göstermesini mazur göstere- cek bir sebep, filmde yoktur. Ko- canın aldığı vaziyet te, sevgi tesi- riyle de olsa, hoş görülmeğe mü- sait olmaktan hayli uzaktır. Bu itibarla, ahlâki oluş ve olmayış noktasından, bu film, üzerinde durulacak bir filmdir!. Sanat cephesine gelince, Nor- ma Şerer, kendisine gittikçe artan sanat üstünlüğü temin ediyor. Yıl- dızm, iyi hazırlanmış olmıyan bu filmde bile, eski iyi oynayışı ile yeni iyi oynayışı arasındaki üstün fark, barizdir. Onun moda cephe- sinden de göz önünde tutarsak, yüzünün düzgün ve tertemiz gü- zelliğini muhafaza etmesini bilen bu kıvrak oynayışlı kadınım, bu filmde bilhassa şık giyindiğini not edebiliriz. Giyinişi, şık gi- yiniş meraklıları için görülmeğe değer! Hayat, Bizimdir / İk, Havaş Filminde Artistler, Benimseyişle Oynuyor sık filmlere........ dekor teşkil €- diyor. Galiba harp sonundan sonra yapılan “Büyük reşmigeçit,, gibi bazı harp filmlerinin rağbet kazanması, film şirketlerini, yir » mi sene evvelki zamana sık sık el uzatmaya tahrik ediyor. Bu, büyük facianın dehşetini insanla” | rın batırmdan çıkarmamalarıma yaramak noktasmdan faydalıdır! “Hayat bizimdir,, filmi, geçen| mevsimde ayni sinemada göste - rilen “Kartallar uçarken,, filmi İ gibi baştan sona kadar sıkıntı bastırıcı, yekmasak bir film ol- maktan kurtulmuştur. Büyük harp dekoru arasına, ateş ve duman, gürültü patırtı muhiti ortasına, bir kadınm iğreti olmıyarak gir - mesi suretiyle...... Sevginin muh- telif istihaleleri, daha kuvvetli ve insicamlı tebarüz ettirilebilirdi. Fakat, ne de olsa, bir kaç taraflı sevgi... İhtirasla sevişme, ihti» yirmi sene geçtiği halde, hâlâ sik | rassız sevişme, şefkat sevgisi, gay gg yl 1 yy yy yy gg 'AMOK! Ekzotik Muhit Çeşnisi Kuvvetli Film, Ancak .. “Amok,, yahut “Malezya deli- si,, bu hafta “Sumer,, sinemasın- da gösterilen bu filmin mevzuu, Stefan Tsvaâygin bir eserinden a « İrnmıştır. Oynıyanlar, Marsel Şan- tal, Jan Jonnel.. | İnkijinofun da filmde küçük bir rolü var, “Amok,, bunaltıcı derecede $ı- cak memleketlerde yaşıyan insan- ların uğradığı bir delilik nöbeti- dir. Çılgına dönen insan, ne yap- tığmı bilmez. Vurup kırar, öldü- rür ve ölür. Sıcak memleketteki bu tehlikeli tezahür ve beyaz bir kadının sevgi macerası... Âşıkın- dan olan çocuğunu gizlice düşür- tüp, bunun tesiriyle ölmesi... Bun- lar birbirine bağlanarak, bir mev- O tehlikeli tezahürle bu sevgi macerasının birbirine ( bağlanışı sahnelerin birbirini takibi, kuv- vetli ve maharetli olarak yapılmış değildir. Temsil de orta derece » dedir. Marsel Şantal, yüksek bir artist olan bu manalı kadın, bu filmde en iyi oynayışlarından bi - riyle görünüyor, denilemez. E - sasen, senaryo da, ona kendisini tam kudretiyle göstermek imkânı- ni bırakır şekilde hazırlanmamış» tır. Meselâ, geçen mevsimde ay- ni sinemada gösterilen “Aşk kur- banı,, filminde, ne kadar başka türlü, ne kadar üstün bir oynayışla görünmüştü! Filme ekzotik çeşniyi veren mu- hiti gösteriş, manzara, musiki, yerli dans v.s., bütün bunlar mü- i kemmeldir. Film, çekiliş itibariy- le de iyi, temizdir!. “Küçük daktilo,, bir zaman şöhret kazanmış, çok görülmüş bir filmdir. Bu hafta “Türk,, sinema- sı, “Daktilo evleniyor,, filmini gös teriyor. OOynıyanlar, Meri Glori, Jan Müra, Arman Bernar... Birincisinin şöbreti, ikincisini de görmek arzusunu uyandırmağa kâfidir. Fakat, görmeğe gidenle | kardeş muhabbeti falan...... Fik mi, sıkıntı bastırığı, yeknasak ol maktan kurtarıcı taraflardır, Bu arada hakikati hayalileştiren bir cephe ile de karşılaşılıyor. Bir ta» rafın saadeti için, diğer tarafın kendini feda etmesi!.. Bugün, bu gibi şeyler bayatta pek nadir o - luyor, değil mi?.. Lâkin, bu, mev- zuu ne kadar hayattan alınmış o- lursa olsun,...... : filmdir!.. Farz ediniz, ki bir roman... Her halde bir sanat eseri! Mübalâğaya yer ayrılabilir!.. Bir bakıma böyle!.. 7 — VAKİT 21 Teşrinievel 1934 mma Zombi Bu Film, Korku Filmlerinin En Alelâdesidir ! Bu hafta “Saray,, sinemasında gösterilen “Zombi,, diğer ismile “Yaşayan ölüler,, filmi, bir korku filmidir, Fakat, bu tarzdaki film- lerin en alelâdesi! Korku filmlerinde esas olarak aranan şeyler, esrar dolu bir mev- zu ve bunu besleyici teferrüattır. Gerçi bu filmde de bunlar vardır, ama ne mevzu ustalıklı işlenmiş, ne de teferrüat, iyi beslenmiştir. Vak'anın cereyanı, merak uyandı» rıcı olarak başlıyor ve bu vaziye- tin arkası, daha başlangıçta kesi- liyor. Seyreden, baş taraflarda neticeyi tahmin ediyor. Teferrü- atım besleyici oluşu için de, ayni şey söylenebilir. Bunlar da baş- langıçtan pek az sonra, birdenbi- re eksiliyor?.. Oynanışta da kay- de değer bir hususiyet yok! Bela Lugosi ve Mec Bellami- nin oynadıkları bu filme gelince- ye kadar, ne mükemmel korku filmleri yapıldı. Bunlardan bir kaçı, evvelce muhtelif tarihlerde İstanbulda da gösterildi... yl Gelecek Sayıfada: Napolyon! Çevireceği Filme Dair Şarlo'nun Anlattıkları.. “Daktilo, Filmleri Yenisi, Eskisini Gölgede Bırakmıyor! midir?... Bu, şüpheli!.. Niçin?... Çünkü, yenisi de fena bir film ol- mamakla beraber, eskisini gölge- de bırakacak derecede değil! Eğlenceli bir film olsun, ağır bir film olsun, bir film seyredenle- rin hoşuna gitti mi, şirketler, der- hal bir benzerini yapmak hevesi- ne kapılıyorlar. Halbuki, yenisi, re, öteki kadar zevk verebilecek İ çok defa eskisinden daha üstün olmuyor. Bilâkis... “Daktilo evleniyor,, filmi de, bu mahiyettedir. Eğer bir tercih mevzuu bahsolursa, bunu seyrede- cek yerde, “Küçük daktilo,, yu tek rar görmeği tercih, daha yerinde- dir. Bizce böyle! Bu bahis, büyük Alman edibi Götenin “Favst,, unu hatırlatıyor. Göte, bu isimde bir şaheser vücu- de getirdi. Sonra, bunun ikinci kısmını yazdı. İkincisi okadar kuvvetli olmadı. Yalnız birincisi şaheser sayıldı... Ve sayrlryor!