En aziz ve pek eski dostlarım- dan birinin ölümüyle müteelli- mim, Eskiwashington büyük elçi- miz, es.bak Ankara mebusu Ahmet , Rüstem artık aramızda değildir. Bir ışık daha söndü. Gazeteler bu bapta hemen hiç bir şey yazmadı- lar, Kokarım ki büyük bir vatan- perver, hamiyetli bir Türk bildi- ğim Ahmet Rüstemin izi kaybola- cak. Mezarı bile kalmıyacak. Bu haksız unutulmıya karşı gelebil- mek için şu satırları yazıyorum. Lehistan parçalanırken bu mil letin münevver evlâtlarından bir haylısı şarka, garba hicret etmiş- İerdi. Bunlardan Bilinski isminde mıza girdi, ordumuza hizmet etti. Bu zatın Türkçe ismi Nihat Paşa- dır. Ferik iken ölmüştür. Nihat Pa şa mezhebini değiştirmemişti. Nihat Beyin Bursa İngiliz kon- solosu İskoçyalı bir zatm kızıyle evlenmesinden Alfred Rüstem is- minde bir çocuk dünyaya gelmiş- tir, “eğ Rüstem Bey İngilizçeye bun- dan dolayı gerçekten sahipti; Fransızcası da ana dili derecesin- de kuvvetli idi. Her iki dildeki eserleri cümleyi kalem ve hüner- inehayran etmiştir. Nihat Paşa oğlunu, bir aralık © zaman Avusturya (idaresinde bulunan Galiçyaya göndermiş ise de Rüstem Bey baba dilini (opek az öğrenebilmişti. “dttihat ve erakki) devrinde “Amerikaya büyük elçi nasbolunan — Kifred Rümtem Bey velet plan. hr beşinci Mehmet huzuruna çı- kıyor ve takriben diyor ki: “Ben duygu (itibariyle halis muhlis bir o Türküm. Türkiyede doğdum, büyüdüm, büyük elçi - lik makamma kadar çıktım. Mez- hepçe her nasıl katolikim. Lâkin ermeni, frenk, maroni gibi hiç bir cemaate mensup değilim. Mezhe- bim beni aranızda altıncı parmak veya üvey evlât vaziyetinde bıra- kıyor. Zaten vicdanen hiristiyan- We ile münasebetim yoktur. Büs- bütün sizlerden olmak için (o res- men ihtida ediyoruz..,, Şaşırıp kalan beşinci Mehmet, Rüstem Beyin alnmdan öpmüş ve yeleğinden kordonu . ile birlikte saatini çıkarıp vermiştir. Yaşı geçen, her rütbeye nail olan Rüstem Bey bir menfaat için mi ihtida ediyordu? Asla, çünkü mesleğinin en büyük memuriyet- lerinden birini ihraz etmişti. Rüstem Beyn pek kısaca tercü- imei hali şudur: Üç defa Amerika» da, Yunanistanda, Romanyada se- farct kâtipliği, Pariste müsteşarlık O — e—VARIT 12 Teşrinlevel 1934 sanmam et Rüstem merhum bir zat Türklüğü ihtiyar etti, ara- | Bey Yazan: Celâl Nuri | — Atinada vatanımız aleyhinde isnatlarda bulunan bir binbaşıyı ve diğer birini düelloda yere ser- mekle, gençliğinde, şöhret al -| mıştır. 1897 muharebesinin ilânımda | Rüstem merhum sefaret kâtipliği- ni derhal bırakıp gönüllü. olarak | cepheye koşmuş ve bir nefer gibi | cenketmiştir. O muharebede fah- | ri yüzbaşı rütbesini (o kazanmıştır ki üniformasını, cümhuriyetin ilâ- nına değin, merasimde giyerdi. Vaşingtona giderken bana de- mişti ki: Gayem Amerikaya büyük elçi olmaktı. Senelerce bu hayal ile vakit geçirdim. Londraya değil, Vaşingtona gitmek! Çünkü ana betim olduğundan oraya tayinimi tarafımdan İngilizlerle -münase- istemezdim. İngilizcem mader - zattır; onun için Amerikada dev- letimi temsil etmek nazarımda İ- Memleket Haberleri : Adanada Karı koca R, © —e— " Bir garsonu soymuşlar ve boğmak istemişler Adanada dikkate değer bir hâ- dise olmuş, bir tali eseri olarak büyük bir cinayetin yapılmasının önüne geçilebilmiştir. 5 Bu hüdise hakkında taarruza uğrıyan Mustafo oğlu garson Sab- ri başından geçenleri şu suretle anlatmıştır: — Ben Tarsus kapısı mahalle- sinde oturmaktayım. Garsonluk yaparak geçiniyorum.. Eski ha- mam mahallesinde oturan Erzu- rumlu Cafer oğlu Abdullah ile ta- nışıyorum. Evvelki gün bu adam bana bir kadın göstereceğini ve bununla görüştüreceğini söyliye - rek evine davet etti. Gittim, Ev - de Ali kızı Gülbeyaz ve diğer adı Müveddet olan bir de kadın var - dı ki bu Abdullah karısı idi. O « turduk, rakı getirttik ve içtik. Ben biraz fazla içtiğimden sar- hoş olmuştum. Bunu fırsat bilen deal idi, Böyle olduğu ohalde, mahza hamiyetinden dolayı, Türklüğe edilen kaba muamelelere dayana- mıyarak o makamdan istifasını verdi! Ahmet Rüstem merhum gayet sinirli bir adamdı. Milletinin ha- | kir görünmesine asla dayanamaz- dı. Bu itibarla imtizaçsız olmuştu. Derhal köpürürdü. Hangi devlet nezdine elçi tayin edilmiş ise, en hafif bir teşrifat yanlışlığı üzeri - ne bir canlı ültmatum kesilirdi! Yazar, daima yazar, dinlen - mez yazar, dilinin dei AA Amamilzam man, Fransız matbuatına İürk- İ lüğü tezkiye için yazılar gönderir- di. Bu yazılar kendisinin istediği tesiri hasıl ederdi. Büyük Millet Meclisinin ilk devresinde mebusluk ettiğinden bahis © geçmişti. Lâkin, Büyük hamiyet ve diyaretler gösterdiği halde, Ankarada kalamadı. İsti- fa etti. İtalyada bir köşeden da” ima kuvayi milliyeyi müdafaa et- Evrakı içinde mükemmel bir 6 serin müşvedesi mevcuttur ki on- da Türkleri hakkiyle tavsif etmiş” tir. Eğer bu kitap günün birinde basılmazsa yazık olur. Celâl Nuri (Sonu yarın) one aaa Doktor Hafız Cemal Bey geldi Bir mürdettenberi seyahatte ve tıbbi tetkikatta bulunan Dok- tor Muallim Hafız Cemal Bey av- det ederek vazifelerine ve kabine- sine müracaat edecek hastaları tedaviye başlamıştır. —ere— "| avini Tabir efendiler ağır surette karı koca hemen üzerime çullan- dılar. o Neye uğradığımı bilme- dim, Aramızda bir boğuşmadır baş- ladr. Bir yandan da bağırıp istim- dat ediyordum. Bunlar foyala- rmın meydana çıktığını görünce boğazıma sarılıp boğmak istedi - lersede muvaffak olamadılar, Çün kü bu sırada imdada yetişilmiş ve kurtarılmıştım. Yalnız bu boğuş- ma esnasında üzerimde bulunan otuz üç lira paramla, saatini alm- miş ve gömleğim yırtılmıştı. Karı ve koca haklarında tutu - lan tahkikat evraklariyle birlikte elim einen dir eee Kamyon uçtu! ağam Üç kişi ağır surette yaralandı Kuşadası — İzmir yolunda fe- ci bir otomobil kazası olmuş, üç kişi ağır surette yaralanmıştır. Kuşadası belediyesinde 16 nu- maraya mukayyet yük dolu bir kamyon öğelden evvel Kuşadasın- dan İzmire gelmekte iken oğlan anası Mersinli kahve (o civarında yedi metre irtifaıdaki köprüden aşağı uçmuş, parça parça olmuş- tur. Kamyonda bulunan Hacı Ah - metle şoförü Macit ve şoför mu - yaralanmışlar, tedavi altına alın - mışlardır. Kamyon köyrüden uçunca altı üstüne gelmiş ve kamyon — gayri | kabili istimal bir şekilde. parça parça olmuştur. Hâdise mahallinde - Torbalı jandarma kumandanı vekili gide- rek tahkikat icra etmiş, bilâhare Çetinyada ve Vaşingtonda orta . ve büyük elçilik, Mısırda gazete- cilik, son Osmanlı (o meclisinde "Ankara mebusluğu, Büyük Millet Meclisinin ilk devresinin başlan - gıcında ayni vazifenin temadisi, ömrünün sonlarında br şirket nez- dinde devlet komiserliği... Bu sıfatlar şöyle dursun Rüs- “tem merhum her şeyden evel Türk hamiyetini ifrata götürmüştü. Fransızca fazla (o vatanperver “Chauvin) derler. Bu kelime, Na- poleon muharebelerinde coşkun ve azgın vatanperverlik eden ve daima göğsünden yaralanan Ni- » colas Cauvin isminde bir neferi adından geliyor. İşte merhum da ———— Askerlik yoklaması Eminönü Askerlik şubesi riyase- tinden: 330 doğumlu ve bunlarla muame- leye tabi efradın 10 - 10 - 934 tarihin- de hitam bulacağı evvelce ilân edil - Tekirdağ, (Hususi) — Şehri- müş olan ilk ve son yoklamaları Teşri- | mizde belediye intihabatma baş- ml nihayetine kadar temdit edil - | lanmıştır. Bu münasebetle şehir Ma donanmıştır. Hatipler tarafından halka Cumhuriyetin faydaları, va- tandaşlara verdiği haklar, beledi- ye intihabatı ve intihap hakkının bir vazife ve hak olduğu hakkında hitabeler söylenmektedir. Halk her semtten akın akın ko- meselenin tahkikatma mahalli ad liyesi vaziyet eylemiştir. a Tekirdağında belediye intihabatı İlan Antalya Elektrik şirketi için bir elektrik makine mühendisi aranıl - maktadır. Talibin derecesine göre maaşı kendisiyle görüşülerek ka - rarlaştırılacaktır. Talip olanların bugüne kadar vesikaları ile birlikte Sirkecide Alâiye hanında Azak za- de Tevfik Beye müracaat etmeleri memleketimizin (Ahmet şöven) Iğ ilân olunur. (3522) İf) mektedirler. İntihap e vam edecektir. Kocasını lüzumundan fazla ke» | yifli görünce şüphelendi: — Bir müjden mi var? — Evet. Kadriyeye rastgeldim, Paristen dün dönmüş. Bir hafta > davet ettim. Bu akşam gele- cek, Şadan hanım birdenbire bir ka- rıs sıçradı: — Sen çıldırdın mı? — Neden? — Ayol Hayriyeyi davet ettiği- | mi bilyorsun? Hayriye de gelip | üç dört gün kalacak.. Bu oakşam geliyor. Fikri Bey anlıyamadı: — Hoş geldi safa geldi, neya - palım. Sen bunadın mr?.. Hayriye iye karşılıklı düşünce aldı. — Şimdi ne yapacağız? — İskeleye gideriz. Sen Kad- riyi, ben Hayriyeyi (o karşılarız, sen ona, ben (o ötekine vaziyeti söylerim. — Başka çare yok. ».. Hayriye omuz silkti: — Kadri benim için yabancı bir adamdır.. Varsın olsun. Kadri aldırış etmedi: — Hayriye hanımdan bana ne. Varsın o da gelsin. »*. ahbap daha çağırmışlardı. Kala- balık arasında, eski karr okoca, yeni tanışıyorlarmış gibi selâm- laştılar. Ondan sonra biribirleri- le meşgul olmadılar. Fakat Kadri, arada bir yan gözle eski karısına bakıyor: — Hiç bu derece güzel olma- mıştı! diye düşünüyordu. İki gün geçti. Üçüncü günün akşamı Kadri, açık pencerenin önüne oturmuş, denize vuran ay ışığma dalmıştı... Kulağında bir ses çmladı: — Pokerde yok musunuz? Hayriye baş ucunda durmuş - tu, Kadri başını kaldırdı: — Fikrinin dalgınlığına şükre- diyorum. Bana sizinle görüşmek ve bir kaç gün olşun beraber bir çatı altımda yaşamak fırsatı verdi. Genç kadın kaşlarını çattı: — Kocam değilsiniz diye ilti- fat etmek mecburiyetini almayı- niz, — Parise giderken, sizi unut - mak icin buradan kaçarken; söle- | - mediğim, ancak yazdığım şeyle Kemalpaşada Yukarıkızılca kö- yüne bundan bir müddet evvel ha- riçten bir kuduz köpek gelmiş ve rasgeldiği köpekleri (— ısırmıştır. Köy ihtiyar heyeti bütün köpek - leri öldürmüş, fakat Nalbantoğlu Hüseyin efendi kendi köpeğinin ısırılmadığını söyliyerek öldürt - memiştir. Geçenlerde köpek ka - rısını ısırmış ve Hüseyin efendi de köpeği öldürmüştür. Köy muhta- rı, ısırılan kadını tedavi edilmek üzere göndermek istemişse de mu- şarak hakkını kullanmakta ve C. | maileyh köpeği kızgınlıkla öldür- H. F. namzetlerine reyletini ver- | düğünü ileri sürmekle ailesini has- üç gün de- | tahaneye göndermemiştir. Hali - 7 e hanım kudurmak suretiyle öl - Bir kuduz facicsi gi Nakleden: ri şimdi tekrar eGi — Mektup! açmadım. Anne mektüplarınızı Y7 — Valdeniz h cana minnet bil mediği malümdur. zaman sevmedi, © — Benden d — Bir şey den Ama &min olunuz” tesadüflere kurban * — Fena te kadmlarının indin€ İe geçiyor. Kadri anladı. “ çinde eski derdi — Sizi'temin e©* tığıma çok pişman” Genç kadın iti: gülümsedi: j — Saddeden ay” mazi bile olmıyan $* külünü eşeliyelimi pokere bekliyenler lar. Müsaadeni . * Dört gün sonra ğe hazırlandı. il bahı, köşkte bir kes fısıltı ile kon” gelince sözü kesiy9 — Ne var şada” 7 Şadan biraz te! hayet: — Senden sak! dedi. Filvaki kari ama, biribirini & de? Hayriye sarardı? — Kuzum ne 9 bir şey mi oldu?.. — Telâş etme. ğ& şey değilmiş... yatacak. Bu sab müş... — Şimdi neref — Yukarıda © Hayriye usul Doktor Kadri kolunu bandajin tirdikten sonra Fik — Korkulacak * di.. Bereket vers ra pek vahim di içinde iyileşir. Hayirye yali Kadri, yatağın genç kadını görü” içi güldü.. o Od çıktılar. Kadri fısıld — Yazık, ki 9 DUZ vd Havriye başıf" — Senin b cm varken beri müş ve aile halki dilmiştir . ğ kaç kadını £ hastahaneye muhtarı bugün” köpek öldürt! Ânkara 1” tasnif Adana 10 (A tihap encümeni * tasnifini bitir” Tasnif netic©* bölediye meclisi ”