— 3 — VAKIT Z1EYLOL 193 Dedikodu Bir bal ay * ı seyahati esnasında olanlar.. Mekki Bey İstanbulda evlen - dikten sonra bal ayını İzmirde çıkarmağa karar vermişti. Onun | için pazartesi günü düğünü olduk- tan sonra salı günü öğleden evvel kalkan İzmir vapuruna binerek İzmire gitmişti. Orada Kordonda maruf otellerden birisinde güzel | bir oda kiralıyarak genç zevcesile oraya yerleşmişti. Mekki Bey İzmiri tanıyordu. Çünkü orada vazife için iki üç se- | ne yaşamıştı. İzmirde bir kaç dostu da vardı. Tabii onları ziya- ret etmeğe vakit ve fırsat bulama- mıştı. Bal aymda olan bir adamm bu kusurunu affetmek lâzım ge - lir. Bir akşam karı koca, Kordon- da yeni açılan belediye bahçesin- de yemek yiyorlardı. Cazbant| yerine kaim olan radyo aletinin | gürültüsü kesildikçe tatlı tatlı ko- nuşuyorlardı. Onlar re konuşurlarken bir az ilerideki masayı işgal eden üç zet Mekki Beyle refikasını müte- madiyen süzüyorlardı. Bir ara- İk bü üç zatten birisi diğerlerine demişti ki: — Bak bizim Mekkiye, güzel bir şey yakalamış!, Bu söze diğer iki zat kahkaha ile gülmüşlerdi. O zamana kadar susan üçüncü zat ta şunu ilâve et: mişti? — Şu Mekkiye bir oyun oynı- yalım mı, ne dersiniz? gene — Oynıyalım, ama nasıl bir oyun?. Bunu bulmak lâzım! — Onu siz bana bırakınız. Üçüncü zat bunu söyliyerek sandalyadan kalkıp gitmişti. Bu aralık Mekki Bey de masa da oturan 6 üç zati görmüştü. Bu tesadüfe haddi zatinde hiç mem - nun olmamakla bere'er, gözleri gözlerine iliştiği için hafifçe ba - şmı eğerek onları selâmlamağa mecbur olmuştu. Bu selâmın farkına varan re- fikası başmı çevirip hayretle ko - casmm yüzüne bakınca Mekki Bey: — Eski meslektaşlarımdan üç zat. Diye karısına izahat vermeğe mecbur olmuştu. Fakat bu gibi işlerde gayet hassas olan kadın, bu işin içinde bir iş olduğunu fark ederek garip bir tavırla: — Ya, öyle mi? Demekten kendis'ni mıştı, Bu ufak hadise atlatıldıktan #orira, yeni karı koca yemeklerine devam etmişlerdi. Zaten tekrar müthiş bir gürültü ile bir fokstrot çalmağa başlıyan radyo makinesi konuşmalarına mani oluyordu. * Fakat bu aralık garson gayet ciddi bir tavırla masaya yaklaşa - rak Mekki Beye bir mektup uzat- mış ve Mekki Beyin kulağıma: şimdi — Size verilmek üzere bendenize verdiler!. Diye bir şeyler fısıldamıştı. Mekki Bey zarfın etrafını hay- retle muayene etmeğe başlamıştı. Tabii refikası Mekki Beyden da- ha fazla hayret içinde idi. Onun için merakla: — Bu mektup nedir?. Diye sormuştu. Fakat Mekki İ | du ki: İ de: Bey karısına cevap vermeden zar- | fı yırtmış ve mektubu okumağa başlamıştı. “Sizi İzmirde bir iki gündden- beri bir kadınla beraber görüyo - rum. O kadın kim olursa olsun | artık bu sefer susmıyacağım, Bu - na emin olabilirsiniz. İzmirde bu- lunduğunuz zaman bana neler vaad ettiğinizi her halde benden daha iyi hatırlarsınız! Her halde | sizi yarım saat sonra Hükümet konağı önündeki meydanda saat kulesinin önünc: bekliyeceğim. Gelirseniz ne âlâ, gelmezseniz siz bilirsiniz. Betbaht Hicriye,, Mekki Bey bu mektubu oku - duğu zaman evvelâ yüzünün sa - rardığını hissetmişti, Fakat son- ra derhal kendisini toplamış ve mektubu cebine atmıştı. Fakat refikası endişe ile kocasına bakı- yordu. Mektubun kendisine gör terilmiyecek bir sır ihtiva ettiğini anlıyordu. Mekki Bey karısının bu haleti ruhiyesini anlıyarak ona demişti ki: — Bir iki dakikaya kadar her şeyi anlıyacaksın, karıcığım! Bunun Üzerine şarap kadehini kaldırarak gayet keyifli bir tavır» la kadehi boşaltmıştı. Karısı da şarap kadehini ağzına götürmüş- | tü, Fakat merakmdan çatlıyordu. Aradan bir iki dakika geç“ tikten sonra Mekki Bey karısına doğru eğilerek yavaşça ona de - mişti ki: — İzmirde bekâr olarak yaşa- dığımı sana anlatmıştım. Hanım, başını eğerek bu sözü tasdik etmiş, fakat: — Ya o mektup nedir?. Diye sormaktan kendis'ni ala- İ mamıştı. Mekki Bey gülerek şu cevabı vermişti: — Karşıdaki masâda oturan üç zat benim evlendiğimi bilmi - / yorlar. Onun için karşımdaki ka- dının sevgili cici karım olduğunun | farkında değiller. Bana bir oyun oynamak istediler ve bu mektubu gönderdiler. Al, oku. Fakat rica ederim, h'ç bir şey belli etme!. Mekki Bey mektubu çıkarıp karısına vermişti. : Tabii küçük banım mektubu bir anda yukar - | dan aşağı okumuş ve kocasına | bakarak: — Tabii bunlarm hepsi şaka değil mi?, Diye sormuştu. Mekki Bey ba- şını eğerek tasdik etmiş: — Evet şaka, ama her halde pek kaba bir şaka!, demişti. — Şimdi sun? — Biz'ım için yapılacak yegâne sey buradan kalkıp gitmek ve © teldeki odamıza cekilmektir. Mekki Bey böyle düşünmekle yanıldığını anlamıştı. Çünkü ka- rısı: — Hayır öyle yapmıyacağız. Diyerek mektubu almış, boş sayıfasının üzerine: “Kocam maalesef meşguldür, gelemiyecektir.,, Cümlesini yazmış, Mekki Beye Mektupta deniliyor - | ne yapmak istiyor- | — Malümunuz olsun ki, biz | '—TAKViM—) $ CUMA zı Eylâ İl Gün doğuşu Cumar tesi 12 C Abir 46 18.10 448 “ 1207 1447 18.10 19.48 406 0s Ajans baberle- (Ekerm, | Vesihe, © Nedime) Natan Feridim Hânrmlar o Ovrik Efendi) 21.20 Ajans ve Borsa haberleri Orkestranm de-| Plâk. 2045 Konfe. | rana, 21 Ori tile taganni, 2120 Radyo orkestr: 2 Konferans. 77 yo orkentram, 23 Haberler. M5 Khz. BUDAF & Karo kanser gik radyo temsili, Friedlin kiaresinde opera KOMA - NAPOLİ - BARİ: 592 Khz. ANA, 307 m. 0,20 Memleket neşriyatı, bafta haberleri, 11,06 Yeni operetlerilen parçalar. 22 bert'in eserlerinden piyano Habe Dans m Hizalarında yıldız işareti olani lerinde 20 Eylülde iwamele Ratimlar kapanış Hatlsrm Nukut (Satış) * Viyana * Marie » Berlin —| « Budapeşte —! 4 Bükreş , <<İ # elgrat , -İ # Yokahama » Alia - İ » Mecidiye İ « Haşim 0.97! Berlin 13861)» V 150—' Ruda 4 Milâne yora 1088, | | Pre , Maskora Tİ Anadols Reji Sir. Harrtye Bomonri tahviller | Elektrik i Trarsvay ğ ul İtrheimm ksAzıDahili 5 al Aslen -ââ10 ! Anadola Anadöla İM o, A 4435 istikrazlar «193 —mİ Mümessi | | karı koca bal ayı seyahatindeyiz! | Cümlesini ilâve etmişti, Ondan sonra garson çağrılarak mektup biraz ötedeki masada o- turan üç zata gönderilmiştir. Üç zat mektubu hemen oku - muşlar, aptal aptal birbirlerine bakmışlar ve ondan sonra parala- | rını vererek hemen kalkıp gitmiş- lerdi. | o Karı koca arkalarından gülü- | yorlar ve yeni saadetleri şerefine » manasına İ ton Hoto” tesmiye olunan “Ur- | ga,, şehrine kadar çifte hatta de - | giştiriliyordu. | İ yade nüfuz etmesini 45,00 |! kadehlerini boşaltıyorlardr, Dedikoducu Bir Gün Dünya Alevlenirse,. Çeviren: A.C Yazı Nu.sı: 71 i Karanlıktan sık sık kurşun yağıyor ve bu kurşunlar hedeflerini buluyordu! Uzak Şarkta Kiyahta - Ulan » Buton - Hoto demiryolu inşaatma cehennemi bir faaliyetle devam e diliyordu. “Baykal” gölünün ci «| varındaki petrol sahasında (yeni kurulan “Naftadar” adında bü - yük sanayi (şehrinden Rusya» Mongolistan hududundaki “Ki - yahta” şehrine kadar çoktan beri tek hatlı bir demiryolu vardı. Şim- di bu hattı Mongolların mukad - des şehri olan ve Ruslar tarafın - “Kızıl kahramanlar şehri” gelen “Ulan Bu dan Moskovanın bu suretle Mon - golistana doğru gittikçe daha zi » Mongpollar büyük bir endişe ile takip ediyor- lardı. Hattın ve ona müvazi suret- i te giden sekenenin toprak düzelt- me işleri olup bitmiş ve hat “Ur- | ga' ya yaklaşmıştı, Keutay dağla- rının eteklerinde ve Manhatay bo- ğazındaki tünel inşaatı Ameri « kan, Alman, İsveç ve İsviçre mü- hendislerinin nezaretleri altında en fazla hızla devam ediyordu. “İro” nehri üzerine kurulan köp » rü bitmişti. İnşaat için omalzeme taşıyan kamyonlar bu köprü üze- | rinden gece, gündüz gelip geçi - yordu. Asrın en yeni inşaat vasıtaları muazzam makineler binlerce a » melenin yapabileceği (işleri bir günde bitiriyordu. Bu makinelerin çıkardığı gü - İ rültülerden ürken vahşi hayvan - lar dağların en yüksek tepelerine ve ormanların iç taraflarına ka - dar kaçmağa © mecbur olmuştu. Yalnız ortalık (O karardığı zaman aç kurtların sürüler halinde ame- le barakaları civarmda dolaştık - ları görülüyordu. Güneş Bugunşara tepesinin ars - kasında kaybolup gidince büyük elektrik lâmbaları ve projektörler inşat sahalarını gün gibi aydınla- tırdı, Amele üç takıma ayrılmıştı. | Ter takım sekiz saat çalışmak şar- tiyle inşaat durdurulmadan yirmi dört saat devam ettiriliyordu. Bu amele, tepeden tırnağa kadar si - | lâhlanmış olan kuvvetli asker | müfrezelerinin himayesi altnda bulunuyordu. Bütün inşaat yerle- ri sıkı bir askeri kordonla çevril- | İ mişti, Bu tedbir beyhude değildi. Çün- kü uzaklarda kalan kararnlık için- de sık sık silâh patladığı, bir kurs | şunun hava kamçılıyarak inşa ye- rine doğru geldiği ve daima da he defe isabet ettiği görülüyordu. Bu kurşunlar her defasında bir âame- lenin ölü bir halde yere serilmesi- ne sebep oluyordu. o Silâhların kimler tarafından atıldığını tayin etmek bir türlü mümkün olamı» yordu. Her ne kadar bütün pro « jektörler silâh sesinin geldiği ta- rafa doğruluyor ve derhal o istis kamete askerler koşturuluyorsa da bu işi yapanlar bir türlü bulu- namıyordu. Silâhı atan sanki yer açılmış ta toprağın içine gömül - müş gibi hiç bir iz bırakmadan | ortadan kayboluyordu. Ölen ame | lenin ve askerlerin hiç bir zaman i ve hiç bir suretle intikamları alı - namıyordu. | Bu hâdiseler üzerine “Urga” da yapılan teşebbüslere her za - man ayni cevap veriliyor, hâdise ! hakkında tahkikat yapılacağı va- dediliyordu. Fakat mesele bu va - itten ibaret kalıyordu. o Bununla beraber demiryolunu (inşa eden heyetin müdürlüğü kurşunların kimler tarafından atıldığını pek - | âlâ biliyordu, Ölülerin vücutların dan çıkarılan mermilerin Japon mermisi olduğu kolaylıkla anlaşı- | İtyordu. Hürriyet muharebelerine de * | vam etmeleri için Mongollara si » lâh ve cephane veren devlet Ja - İ ponya idi. » . Akşam olmuştu. Nöbetten çı » İ kan amele barakalarına girmiş « | lerdi, istirahat ediyorlar (o ve ye- meklerini yiyorlardı. e Bu esnada günün hâdiseleri hakkında müba- haseler yürütüyorlardı. Ustabaşı » | larında İvanof bir kahkaha sa vurarak ve avucunu dizinin üstü- ne vurarak yanındaki arkadaşına diyordu ki: — “Ne dersin, bizim kırmızı İ saçlı Madayef elindeki vida anah- | atriyle, düşün tek bir vida anah - tariyle etrafındakı cşkiz« | rini kovalamağa ve geri püskürt- meğe muvaffak olacağını iddia e- i diyor. Onlardan biri bir daha gö İ rünecek ve üzerimize ateş edecek olursa Madayef onu vida anahta- riyle gebertecekmiş!” (Devami var) — aaa İstanbul asliye beşinci hukuk mahkemesinden: İ © Melek hanım tarafından Ada- pazrında Kozlukta mukim Saibe hanım aleyhine ikame olunan da” vanın ilânen tebligat icrasına rağ” men 9 — 7 — 934tarihli | celsei İ tahkikatında isbatı vucut etmedi” ğinden hakkında gıyap kararı ve- İ rilmiş ve emri muhakemenin 3 — 10 — 934 tarihine müsadif çar “ şamba günü saat 14 de tayin kı - lınmış olduğundan işbu gıyap ka” | rarımın tarihi ilânından (itibaren | 15 gün zarfında itiraz etmek hak | kma malik bulunduğundan müd- İ deti mezküre zarfmda ve tarifatı İ kanuniye dairesinde itiraz etmedi- İ ği takdirde hukuk usul mahkeme" leri kanununun 402 ve 405 inci | maddeleri mucibince bütün vakı- aları kabul etmiş (o addolunacağ! #'bi muhakemeye de kabul edil * İ miyeceği tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (2746) ll me şe ie akli ZAYİ — Saint Benoit lisesinin 10 uncu sınıfından aldığım 9 — 12-933 T. ve 597 No. lu tastikna” memi zayi eylediğimden ve yeni” kayit sureti alınacağından hükmü olmadığı ilân olunur. (254) » ” » Kadıköy kız orta mektebinde" aldığım nakil ilmühaberi zayi ol muştur. Yenisini çıkaracağımda” eskisinin hükmü yoktur. (2370) Nebahat e vr