21 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 16

21 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Faydalı Bilgiler J Otomobil kullanmak.. Otomobil kullanmak, etmek, göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Her gün gazete - lerde okuduğunuz veya işittiğiniz kazalar, bu işin öyle pek kolay olmadığını gösterir, Her millet kazaların önüne geçecek tedbir - idare leri arayıp bulmakla meşgul olu- yor. Yollar düzeltiliyor, İşaret- ler konuyor, otemobil kullanacak: lar sıhhat muayenesinden geçirili- yor, imtihan ediliyorar, yukardaki resimde gördüğü - nüz İngiliz gocuklarıdır. Bir me- mur kendilerine daha şimdiden arabala 2 ürü ilâ di larmı nesil yürütmeleri lâ -; rını ve ehemmiyetini birer birer | Ir seldiği : , zım geldiği, . işaretlerin manala - anlatmakla meşgul oluyor. ıngilizler yep yeni ve büyük bir vapur yaptılar i İngilizler, 85.000 tonluk yeni bir vapur yapmışlardır. Bu büyük vapurla b tır, Mercan nedir, nerede çıkar ? Şarkta çok sevilen mercanım ne | olduğunu ve nerede çıktığımı bil- üyük denizler aşılacak- | mek ister misiniz , zi Mercan 1723 senesine kadar Bu vapurun tahlisiye sandalla- | nebati bir madde sanılmakta idi. | Yı, Yepyeni bir şekildedir. Yirmi | Halbuki 1723 senesinde Fransız sekiz #andaldan her biri, on altı | doktorlarından Peisonel nammda ton ağirlığındadır. Hepsi, tama- | bir zat, mercanın nebat değil, can- miyle çeliktendir. Motörle işliye- | li hayvan olduğunu tesbit etmiş» cektir, Makineşi istenilen saniye- | tir, de harekete getirilebilecektir. İ Mercan denizde üç yüz, dört yüz Motör ilâvesi, bu sandalları | metre derinliğinde yaşayabilmek- Şok emniyetli bir hale koyacaktır. | tedir. Bundan daha derine düş - Kullanılacak ağır yağlar, hem ko- lüğü zaman canlılığı bozulmakta laylıkla - depo edilebilecek, hem | ve dağılmaktadır. de ateş almıyacaktır. Büyük Okyanusun bir parçası» ” Bu sandallarda telsiz ve ve is- | na Mercan Denizi adı verilmekte- tikamet aleti bulunacaktır. Her| dir. Bu deniz Avusturalyanm gis | sandal yüzkırk kişiyi rahatça mal taraflarında bulunmaktadır. taşıyabilecektir. Sandalların şa - | Bu denizin bir parçasına Mercan | mandıra tankları, şimdiki gibi | Denizi denilmesinin sebebi bu de- | altta olmayıp güvertenin üstünde» | nizde mercanm birikmesinden vü» dir. Dolayısile sandallar kolay | cut bulmuş bir çok adalardan ile- kolay batmıyacaktır. İri gelmektedir. Gözleri görmiyen san'at- | kârlar ve orkestra Gözleri görmiyen bir adam, orkestra şefliği yapabilir mi?. Londrada bir musiki mektebinde, gözleri görmiyen musikişinaşla - rm orkestrayı idare edebilmeleri için, hususi dersler açılmıştır, Bu suretle gözleri görmiyenle- rin de, Bizde mercan doğrudan doğru- ya süs olarak kullanıldığı halde Napolide mercandan yapılan süs» | leri ancak matem halinde bulu » nan kadınlar taşımaktadırlar, Akdeniz ve Adryatik denizi | | kıyılarından bir çok yerlerde mer- | can çıkarılmaktadır. İ —-—”"2 EAA tini hiç aksamadan idare edebile- orkestrayı ve koro heye. İ cekleri neticesine varılmıştır, ! J Mektebim Mektebimi çok severim En güzel şey, mektep derim. . .. Mektebimde okuyorum: Dünya nasıl yaratılmış, Işık neymiş. Ve nasılmış Yer yüzü, gök; dağ, uçurum. ğin Nerde başlar, nerde biter, Yurdumun hür sınırları, Yaylâları, şen kırları Biliyorum birer birer, ... Titriyerek, sevinerek um, satır satır; Türk çocuğu ne yaratır, Türklük nedir, Türk ne demek, Mektebimi çok severim En güzel şey; mektep derim. A. 5, Londrada açılan bir sergide hoşa san İngiliz gazetesi bu köpekle yanında Hikâye ye giden köpeklerden birisi. Bu resmi bâ- gördüğünür küçük sahibi arasmda bü- yük bir dostluk olduğunu da işaret edi yor. ——— KORKU! Küçük Hüsnü pek korkaktı. Çünkü onu cahil olan annesi böy- le yetiştirmişti. Ağlamasın, yara- mazlık etmesin deye ona umacı « TÜÖĞÜTLER | i A 22 ASKER aa 23 A3 57 Anlamazsanız | sorunuz! Okuduğunuz satırlarm ne de- mek istediklerini anlıyamıyorsa- nız atlayıp geçmeyiniz. Bu satır. ların üzerinde biraz düşününüz. Gene anlıyamıyorsanız bilenlere sorumuz, öğreniniz. Sorup öğrenmemek, atlayıp geçmekten bilmemekten daha fe- İnseir. esdi 0 Gezmek, yürümek, oynamak koşmak en tabii (o haklarınızdır. Bunlar çalışmak, öğrenmek kadar faydalıdır. yı besler. Büyüklerinize ve arkadaşlarını» za güler yüz, tatlı (o dil gösteriniz. Surat asan, aksilik (edenleri hiç kimse sevmez. bu kadar salışırım demeyiniz. Şunu yap * Ben şunu yaparım, | tum, bu kadar çalıştım deyiniz. İşittiğiniz her sözü, dinlediğiniz her hikâyeyi sahi diye dinlemeyi - niz. Bunları kafanızın içindeki a» kıl ve düşünce süzgeçinden geçiri- niz ve dikkat ediniz süzgeçten ko» laylıkla geçmiyen © birçok şeyler bulacaksınız., Oynamak, yürümek | vücudü; çalışmak öğrenmek kafa lardan bahseder, kara dev masal- ları anlatır ve zavallr Hüsnü kü- çük kafasının içinde pek korkunç tesirler bırakan bu masalları din- ledikçe oturduğu köşeye büzülür. dü. Ne bahçeye çrkrp oynayabilir, ne yalnız kalabilir, ne de gece - leri karanlıkta yatabilirdi. Hüsnü büyüdükçe korkusu da beraber büyüyordu. dedik ama, bu büyümek yalnız boy atmaktan ibaret kalıyordu. Yüzü daima sarı, koşmamaktan, oynamamaktan - vücudü kuvvetsiz ve zayıftı. Kendi yaşındaki ço - cuklar onu bir tutuşta yere atabi- liyorlardı. Çocuk bunun için ken- di arkadaşlarının yanma bile gi- demez olmuştu. Annesi neden sonra işin farkı- na varır gibi oldu. Fakat artık para etmedi. Ne söylerse çocuk inanmıyor, kara dev masalları « nın, umacıların tesirinden kendi- ni kurtaramıyordu. Annesi çocuğunun bu halini gördükçe (gittikçe telâşlanıyor, böyle aslı olmıyan şeylerle çocu » ğun kafasını doldurduğuna çok pişman oluyordu. ... Hüsnü bir gece yarısı birden - bire uyandı. Ne o... Ortalık kap karanlıktı. Her gece başı ucun - da yanan elektrik lâmbası yanmı» yordu. Hüsnü korkudan zangır zangır titreyen kolunu yorgandan güç halle çıkararak lâmbayı yak- mak istedi, Düğmeyi çevirdi, bir Bilmece beş harfli bir kelimeyim, Ben, Okuduğunuz o bu sayıfanın içinde bile beni kolaylıkla — bulabilirsiniz. Dördüncü, ikinci, Gçüncü harfle « rimi tutmayın, bu sefer eliniz ya- nar. İkinci ve dördüncü harflerimi yanyana getirirseniz, dikkat edin, belki elinizden uçup giderim. Doğru halledenlere saat, bisküi, kitap ve çikulata gibi muhtelif he- diyeler verilecektir. Geçen bilmecemiz Geçen haftaki sayıfamızdaki bil- mece “Mektep” kelimesiydi. — Bu bilmeceyi doğru bularak hediye ka» zananların adlarını Çarşamba gün kü sayımızda yazacağız, Büyüdükçe | | kere daha, bir kere daha çevirdi. | Lâmba bir türlü yanmadı, O vakit çocuk ölektriklerin ke- silmiş olduğunu anladı, Fakat ayni dakikada korkusu iki kat fazlalaştı. Şimdi ne yapacaktı. Yandaki odada yatan annesine seslenmek fakat çıkmıyordu. Yorganı yüzüne kadar çekerek büzüldükçe büzüldü. Her tarafı ayrı ayrı titriyor, bir çıtırdı duy» sa tüyleri diken diken oluyordu. Bir aralık gözlerini açarak etrafa bakacak kadar cesaret gösterdi. Dışarda ay olduğu için oda ilk göründüğü Kadar Kâp karanlık değildi, hafif bir aydınlık vardı. Odanın eşyası büyük gölgeler gi- bi * farkediliyordu. o Hüsnünün gözleri bir aralık tavana doğru kaydı. Eyvah bu da ne?, Ta vanda koca bir kafa sallanıp du» ruyordu. Bu, olsa olsa kara devin kendisi olurdu. Hüsnünün boğa- zı kurudu, Göğsü gümbür gümbür çarpmağa, (gözleri (Obüyümeğe başladı. Derhal kafasmı tekrar yastıkların arasma soktu. istedi, sesi de Kaç saat geçti, Hüsnü bunu bir türlü bilmiyor, artık sabah oldu - ğunu anlıyor, fakat hâlâ kafasmı yorgandan çıkaramıyordu, Bir a- ralık evin içinde sesler işitince birden kafasını çıkararak kara devi aradı. Ne görse beğenirsi- niz, bir gün evvel annesinin ken- disine hediye ettiği balonu gördü. Onu karyolasının demirine bağla» mıştı. İpi uzun olan balon da ta- vana doğru çıkmış, sallanıp dur- muştu, Demek ki kara devin kafsı | diye Hüsnüyü gece sabaha kadar İ yorgan altında çivileyen bu kü » gücük balondu.. Hüsnü kendi kendinden ağla - i yacak gibi utandı. Yataktan tit- ! reyerek çıktı ve bir daha korkma mak için kendi kendine yemin İ etti, ... Korku çok fena bir şeydir. Ço cuklar dünyada korkacak hiç bir şey yoktur. Kara devler, umacr- lar ancak budala kafaların için - i de yaşar. Siz ancak vazifelerini zi yapmamaktan korkunuz. Çün kü bu hal insanı milletine karşi, | bütün dünyaya karşı mahcup e - der,

Bu sayıdan diğer sayfalar: