— VAKIT 11 EYLÜL 1934 anna / — Ben Venediğe gidiyorum... nun ne demek olduğunu bilir n? | Davit bu sabahtanberi Venedi- | ğin İtalyada olduğunu öğrenmişti e bir hafta sonra oraya gideceği» İ ni biliyordu. Fakat bu seyahati | henüz zihnine yerleştirememişti.. Herkesin şurada burada bir am- cası olabilir, bu amca ziyarete gi- lebilir. Bu tabiidir. Fakat Da. | .vitin amcası Almanyada mel yapmış, kovulduktan sonra İtal - yaya gitmişti. Şimdi de yeğenini İdavet ediyordu... Bu, peri masalı ibi bir şeydi. © Davit yol hazırlıklariyle meş - guldü. Bu da kolay iş değildi. Değildi, çünkü Kuzin Mina da beraber o gelecekti. © Babasının meyhanesinde, şişe ve bardak sey- Yetmekten bıkmıştı ve bu seyahat çin her ne alınsa az buluyordü. - Davit de her aklına geleni ali- yordu. Çünkü amcası Arnold bü- tün masrafın bana ait diye yaz- Bazan aldığı şeylere, (o dükkân atıcıları bile itiraz © ediyorlardı. Fakat Davit kızryordu: — Siz karışmayin, bütün pa - ralârı 6 vereck.. » Bir akşam, eve bir dükkândan, bir çift süvari çizmesiyle akor- on gönderdiler. Davit evde yoktu, Malları geri çevirdiler. Davit haberalınca (o fena halde kızdı, ama bir şey diyemedi. » Esasen artık herkes onunla a - y ediyordu: — Yahu, zelzele cimuş, Vene- batmır... — Bakalım Musolini ile neler görüşeceksin? : Hani Davit güzel Mina ile yola çıkmıyacak olsaydı, çoktan bu se- yahatlen vazgeçecek, amcasma da lânet edecekti... » Hele gitmeden bir gün © evvel neyin farkma vardı dersiniz?.. © Övey annesi, © önun hesabina, 'dükkânlardan alış veriş ediyor ve , yani Davidin övey kardeşi- küçük Sârâyr, tepesinden tır- ma kadar giydiriyordü.. Ses çıkarmadı. Burnunu sıktı, hiddeti, müshil yutar gibi yuttu. Fakat hareket edeceği akşam, le aşağıda yemek yerlerken yü- Karı çıktı. » Bir odaya girdi. | Bütün eşyalari hazırdı. Yepye- n? bavullar üstüste yığılmıştı. Ceplerini yokladı, — anahtarlar yerindeydi.. © Bir köşede, cankurtaran simit- leri vardı. Mina, Venedikte yol- Tarım su olduğunu, orada gondol- İa gezildiğini anlatmıştı Elindeki can kurtaran simidine ihtiyacı 0- CT? ir köşede de, övey annesinin, disden çaldığı, onun hesabına dığı mallarm sandığı duruyor» Davit ipi kesti. On iki yüzlü bir de izci çakısı almıştı. Kilitleri kırdı. Sandığı açtı... © Aman yarabbi!.. Neler, neler i HİKÂYE Hazirlik &“ Fransızcadan Davit öfkeyle bütün bu eşyaları / meydana çıkardı. Oraya buraya serdi, yaydı, attı, Fırlattı. Hepsini birden kesecek, lime, lime edecek.. Arkasından bir yı - gm paçavra bırakıp gidecekti... Bu aralık eline Sârâ için alman bir şapka geçirdi. Bu şapkayı mu- hakkak mektebin mükâfat verme günü giysin diye almışlardı... Göslerecekti onlara!.. Etrafına göz attı. Küçük don- lar, küçük gömlekler, küçük is- karpinler, küçük eldivenler karşı- smda, birdenbire, Sârânın. ona gülümsiyerek, şefkat ve samimi- yetle bakan gözlerini görür gibi oldu... Sârâ onu çok severdi. Yaydığı, serpelediği esyaları topladı, Yerli yerine sandığa yer- leştirdi. Kapağını kapadı. Aşağı indi. Giderken Sârânın kulağına e - ğildi: — Mektepte mükâfat dağıtıla - cağı gün #apkanı giydiğin zaman beni hatırla.... dedi. Ve övey kardeşini sıkı sıkı öp- tü. 'Halkevinin talebe yurdu açılıyor Halkevinden: 1 — Halkevinin Üniversite arka - smdaki (Yüksek Tahsil (o Talebesine mahsus) Talebe yurdu, Birinci Teş - rin 1934 te açılmış olacaktır. 2 — Yurdumuza girmek istiyen Yüksek tahsil talebesi, Yurda giriş ve Yurtta bulunuş şartlarmı öğrenmek ve bu şartlar deiresinde kayıtlarını yaptırmak üzere her gün Yurt reisli- ğine müracaat etmelidirler; 3 — İstanbul haricinde bulunanla- rm da Eylülün yirmi beşine kadar bi- rer taahhütlü mektupla Yurt reisliği- ne namszetliklerini bildirmeleri lâzım- dır. Denizyollari İŞLETMESİ Acemeleri . . Karaköy o Köprütay Tel.49362 — Sirkec Mühürdarzadle Hin Telefor 22740 İzmir sür'at Jskenderiye yolu Vapuru İZMİR MEylül SALI yide Galata rik tımından o kalkacak, (doğru İzmir, Pire, o İskerideriye'ye gidecek ve dönecektir. (5567) Ayvalık Yolu ANTALYA ip Çarşamba 45 4. Sirkeci rıhtımından Salkacaktır, (5638) Trabzon Yolu ANKARA ypg SALI 70 de Galata nhtımından kalkacak. Gidişte Zonguldak, o İnebo'u, Sinop, Samsun, Fatsa, Giresun, Vak: fhıkebir, Trabzon, Rizeye Dö- Düşte bunlara ilâveten Sür mene, Orduya uğrayacaktır. Elbiseler, kombinezonlar, is - arpinler, şapkalar, oyuncaklar... #ey almışlardı. (5569) Mall yazier arasında ikilik mi” Ankara Malül gaziler i cemiyetinin bir mektubu Ankara malül gaziler cemiyeti- nin İstanbul şubesinin senelik top- lantısı geçenlerde yapılmıştı. Hay- hi gürültülü olan bu toplantıda ma- lül gaziler arasında ihtilâf çıktığı, küçükzabitlerin ayrı bir birlik kur- mıya teşebbüs edecekleri ; yazıl mıştı. Ankara malül gaziler ce - miyeti merkez heyeti bu münase - betle bize bir mektup göndermiş» tir. Bunda deniyor ki: “1. Malül gaziler arasında halen ikilik yoktür. Bil akis bundan üç sene evvel müstakil ve dağınık olarak bü- lunati malül gaziler bir seneden beri (Ankara Malöl Gaziler Cemiyeti) etrafında toplanmış bir haldedir. 2 -—- Ankara Mall Gaziler Cemi- yeti; bundan üç sene evvel mütefer- rik teşekkülleri bir hüve etrafında top- İ Damak, mefsuh İstanbul Cemiyetinde heyeti umumiyeyi temsil teranesiyle her gün yeni bir safha alan yolsurluk- İara bir nihayet vermek emelile teşek» kül etmiş, mülhakatım çok temiz ve kalpten kopan temenni ve iştirakleri. ni idrak ile gayesine de halen müvaf- fak olmuş olup bu umumi birleşmeyi, milletimizin bizlerden Uesirgemediği yemizin yüksek 5 himayelerine İâyik malüllük şeferile müntetip bir seviye. ye yükseltmek için inkılâp ve istiklâl cephelerinde olduğu gibi fikir ve var- Hik cephesinde de kumandanlarımız olan zevatı aliyenin irşatlarını istir » ham eylemiş; ve aldığı kuvvet ve i - man ile büyük bir kongre hazırlığını; yeni baştan bir yasa tanzimi, meli ve idari hususatın esâsata raptolunması, dahili bir nizamname yapılermsı sure tiyle ikmal etmiştir: 3 — Büyük kongrenin yapılabil » mesi için temin edilmesi icap eden hu- susatm ve bu baptaki emrin telâkkisi ile beraber tanzim olunan yasa ve ni- zamnameler rüznameye ait tafsilât i- le birlikte mevcut şubelerimize gön - derilecek, heyeti umumiyenin bu ze- min üzerinde serdedecekleri mütalen- İ larını toplıyabilmek üzere icap eden zaman da nazarı dikkate alınarak mu- rahhaslar davet edilecektir. 4 — İradeli, muntazam ve kuvvetli disiplin altında işliyecek olan yeni bir- likte efrat, küçük zabit ve zabit me - seleleri mevzuu bahsolmayıp . istiklâl ve inkılâba hizmet uğurunda âdil kol mış her fert cemiyetin azayı tabiiye- sinden olup bittabi bu azalığın buku - kü tabiiyesine ve birmetice intihap et- mek ve intihap olunmak haklarımı has izdirler. Bedhahanın işan ettikleri gi: bi zabit ve nefer meselesi yoktur. 5 << Şu srada gerek mülhakatta ve gerekse İstanbulda yapılagelmekte olan toplantıların umumi kongre ile bir alikası olmayıp bundan üç sene ev- velki icabata göre tanzim edilmiş ku- yut ve şurutu ihtiva eden yasaya tev- fikan yapılan bir heveti idare intiha. bıdır, Binaenaleyh kısa bir zaman içinde toplanmasına © uğraştığımız o büyük kongrenin aktine kadar hâli hazır va- ziyetin idamesiyle beraber faal bir va. ziyete geçilmemesinin icap ettiğini, mürşitlerimizin verdiği iman ve kuv- vetle yeni birliğimizin tecelli edecek iradeli sekline bir müddet daha intizar zaruri bulunduğun beyan ayleriz." Fâtih İcrastnıdan : Bir deyinden dölayı tahtı hac- ze alınan bir adet bir buçukbey- Sir kuvvetinde elektrik motörü maa teferrüat 15 — 9 — 934 ta- ; ribinde “saat 15 te Tahtakalede | Balkapanı karşısında bilmüzaye » de satılacağından talip olanların mahallindeki memuruna müraca - atları ilân olunur. n (2192) ŞER mr e Arsen Lüpen'in Sergüzeştleri Kanlı İntikam! Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? büyük alâkaya, hükümeti Cümhuri - | nie o Yatan: Manriâğ Löbae —gg” Başımda da temiz bir şapka var - dı. Bu hali ile Tomas insan üze- rinde iyi bir tabakaya mensup bir şahsiyet tesirini - yapıyordu. To - mas çok küstahçasıma bir tavır al- mış olduğu halde ayakta duru - yordu. Raul ve Tomas dikkatle biri - birlerinin gözlerinin icine baktı - lar, Raul Tomasın ihtiyar Centil - meni tanıyamamiş olduğunun i derhal Farkına varmıştı. Tomasın, suya attığı bicare sarhasla "Kler- loji,, sahibi Raul d'Ayerni'nin ayni sahıs olduğutden haberi ol - madiğı belliydi, Ral dedi ki: — Tahkikat arnitelerindeni bi - ri vasıtasiyle (o Felisiyen arlS'in hayat ve mazisi hakkında malü - mat almıya memur ettiğim kimse sizsiniz, değil mi?. — Hayır.. — Ya öyle mi?.. Şü halde kim- siniz?. — Ben onün yerine geçmiş bi - riyim. —- Ne maksatla?, Tömas cevap vererek yerde, rek sordu: — Yalnız mıyız, bisi burada dinliyecek kimse var mı? — Demek konuşacağımız öz - lerin işitilmesinden korkuyotsu - nuz? — Evet. — Tuhaf şey! Bir korkuyu tekp ettiren sebep ne olsa gerek! - Bu korkuyu icap ettiren se- bep basittir. Söyliyeceğim sörle- rin dünyada yaln? bir tek adam tarafımdan işitilmesi lâzımdır. — Kimmiş bu? — Arsen Lüpen! Tomas, tahripkâr bir tesir yap- masını bekliyormuş gibi, obu iki kelimeyi yüksek sesle söylemisti. Vaziyeti hücuma geçen bir insanı andiriyordu. Tâatruz beşlyorda. Arsen Lüpen yerinden kımıl - damadı bile... o Ayni oda içinde Fostin de ona bu isimle hitap et - mişti. Fostin de Tomas gibi, Si - mon Loryan ile münasebattardı. Lüpen gayet sade bir lisanla cevap verdi — Arsen Lüneni görmeğe gel- diniz, öyle mi? Doğrusu tam vak- tinde neldiniz. Bsn Arsen Küpe- İ nim. Ya siz kimsiniz? | — Benim adım:size bir şey ifa- İ de etmez, Tomas Rauwlün gösterdiği derin soğuk kanlılık yüzünden . biraz şaşalamıştı. Bunun için yeni bir tecarüz tarzı bulmağa uğraşıyor- du. Raul zile bastı ve odaya giren şoföre: — Efendinin başında tuttuğu şapkasını almz. Tomas hu dersin manasmı an « lamıştı.. Bunun izin sapkasımı şo - före uzattı. Fakat fevkalâde gi - nirlendiğinden soför çıkar çık » maz. gayet alaylı bir eda ile ba - gırdı: — Büyük bir senyör . tavırları takımıvorsunuz, öyle mi? Doğrusu Arsen Lüpen adı eski bir esalet ünvanı demektir. He, he, he..... Daima cepte gizlenerek © taşman .bir esalet ünvanı... Bütün bunlar benim takip ettiğim usullerle ta « ban tabana zıttır. Ben büyük bir #ehyör değilim ve büyük ünvan » larım yoktur. Bunun için, lütfen bir parça tenezzül buyurunuz ki, konuşabilelim. Bu kadar yüksek - ten atmazsanız daha güzel konu * $ür vâ anlaşırız. Tomas bir cicafa yaktı, öksür- dü, yere tükürmemek için kendini tültu ve alayla biyık altından gü - lörek »ö#ğine devam etti: — Bu sözler hosunuza gitmi « yor, değil mi?.. © Öyle ya, insan dök ve markilerle © münassbalta bulunmıya alısır vw. — karşısında, gözünü kırpmıyan bir herif bulur- sa böyle olur... Ravl gene katiyen soğuk kanlı” lığmı biralimadan vecap verdi: — Ben dük ve markilerle alış verişte bulunduğum zaman onlar kadar nazik ve terbiyeli olmağa gayret ederim. Karşımda (bir domuz taciri bulunduğu zaman... Tomas ayni küstahlıkla sordu: — Ona nasıl muamele edersi - niz? — Arsen Lüpen vari... Ve Raul küçük bir (o hareketle Tomasım ağzında duran cigarayı odanın hir kösssinn o fırlattrktsn “nra büyük bir şidetle: — Uzun lâfın kısası!.. Fikrin neyse söyle, zira vaktim yok! Ne istiyorsun? — Para... — Ne kadar? — Yüz bin fratik!, Raul hayret etmiş gibi: — Yüz bin frank mı? Demek bana teklif edecek büyük bir pro- jeniz var?. — Hayır. — Su'halde tehdit etmek - İsti yorsun? — Öyle bir şeyi. — Yani şantaiçılık değil mi? —'Tam buldun... — Velhasıl isetdiğin parayı vermediğim takdirde böha «karşı böyle bir muameleye kalkışacak» sın, öyle mi? — Evet — Ne yapacaksın bakalım? — Seni polise haber vereceğim. Raul dudak büktü ve bağıni'sal- ladı: mi — Hesabında yanlışsın, <dedi, böyle tehditlere kulak veren ; bir adam olmadığıma emin ol. — Vereceksini. — Vermezsem ne olür? —Vermezâen polis müdürlüğü» ne bir mektup gönderip Vesine ci- nayetleri meselesine karışmış o - lan Raul d'Averni'nni Arsen-kü » penden başka biri ( olmadığın bildireseğim. v —E... Sonra ne olur? " — Seni kodese tıkarlar. -— Ya ondan sonra ne olâcak?. Sen de viiz bin frangı alacaksın; değil mi? Raul, hakaretle silktikten sonra: -— Ahmak herif... dedi, benim üzerimde, ancak serbest kalır “ve yapabileseğin fenalıktan korkat” sam tesirde bulumabilirsin... Hay» vt! Pa kâfi değil, başka bir gi re bul! VE omuzlarmı (Devamr var) i 4 “ği