Sırnaşık âşık köpekten neden korkmuyormuş? # Sıcak bir yaz gecesi Erenköyü taraflarındaki bağlı, bahçeli köşk- lerden birisinin üzerinden kamer on dokuzuncu gününün donuk zi- yaşımı neşre çalışıyor. Bahçedeki çam ağaçlarının gölgeleri insana derin derin içini çektirecek bir his veriyor. Köşkün duvarına tır - manmış olan yaseminin kokulari. e. İe çam ağaçlarının kokuları biri - birlerine karışıyor. İnsan o esne- da bülbül sesi işitmek istiyor. Fa- kat bülbüller çoktanberi dut ye - yip sustukları için onlarm yerine canhraş nakarat ile iri bir köpeğin ulumasını işitiyor, Bu köpek tehli- kesinden başka bir de üst tarafı dikenli; tellerle örülü olan harici duvarda asılı duran levhada: "Dikkat! Bahçede kapanlar vardır!,, yazısı okunuyor. Beyaz boyalı, üç katlı köşkün birinci katmdaki balkonunun al- tında genç bir adam duruyor. Bu adam arada sırada hafif hafif 1s- lık çalıyor. Bir müddet sonra bal- konun kapısı açılıyor ve güzel bir z hanım kızın parmaklıktan aşağı - ya baktığı görülüyor. Bu hanım i kız yavaşça soruyor: f — “Kim var orada?.,, : “— Benim Nedime hanım!,, “— İbrahim bey siz misiniz?.,, “— Evet benim, hayret mi edi- yorsunuz?.,, “— Bu saatte buralarda ne arı: yorsun?.,, “— Ne arıyabilirim (Nedime hanım, sizi arıyorum!,, “— Beni mi?.,, “— Evet, çünkü size âşıkım!,, “— Bunu söylemek için gece yarısını mr buldunuz?., w “— Bunda hayret edecek ne var? Size karşı olan hislerim bu © — gece fevkalâde galeyan ettiği için bakın, pencerenizin altma kadar | geldim!,,. “—bBu cesaretinizin sebebini anlıyamadım, Ben size hiçbir za- , man cesaret vermedim ki..,, “— Yo öyle şeyler söyle - meyiniz, şimdiye kadar ihmal et- latmakta mana var mı?.,, “— Doğrusunu söylemek Jâ- zımgelirse ben sizi biraz, biraz... “— Rica ederim, cümleyi ta- mamlamayınız. Bakmız sizin için bu gece ne tehlike atlattım. Tel © © örgünün üzerinden geçerken elle- © timi yarttım, kanıyor.,, “— Siz hiç sempatik bir adam : değilsiniz ki!,, “ Ben mi sempatik değilim. © Karşmızdaki insan Afrikadaki ırklardan birine mensup değil ki! Yabana atılacak hiçbir tarafım yok! Daima şık giyinirim. Moda- lara riayet ederim, “— Ben artık çekiliyorum, İb- rahim bey, Ya böyle fısıldaştığı- mızı, evdekiler duyarlarsa sonra © ben ne yaparım?.,, Mir “— Müsaade ederseniz şu dire- © fe tırmanarak balkona çıkayım, © orada bizi kimse görmez.,, “.— Doğrusu cesaretinizin dere- cesine hiç diyecek yok!,, ip © — maktan çekinmez, Nedime hanım! © O Buaralık köpeğin tekrar tek- © rar acı acı uluması bu muhavere- © yi kesti. Köpek sustuktan sonra © dime hanım dedi ki: © “ Aman yarabbi, ben köpeği © #nutmuştum. Ya sizi ısırrsa?.. i i miş olduğunuz bir şeyi bana hatır- | “— Hakiki aşk dağları bile aş- Genç adam müteessirane bir ta- İ i | zibe salâhivettardır. yırla cevap verdi; “— Madem ki bana karşı lâkay diniz var, size ne?. Varsın MSIFsIN.,, “— Fakat köpek çok azılıdır, sizi parçalar!,, “— Sesinizin endişe ile titre- mesi bana ümit veriyor, Nedime hanım.,, , “— Hem amcam bahçeye hir- sızlara karşı kapan kurmuştu, Ya ayağınız tutulursa?.,, “— Kalbi esasen güzel bir ka- pana tutulmuş olan bir insan yer- de gömülü kapanı düşünür mü, Nedime han n?.,, , “— İbrahim bey, rica aklınızı başmıza alınız!,, “— Aklım başımda değil! Sizi o kadar seviyorum ki mütemadi - yen sizi düşünmekten, bende ne akıl kaldı, ne fikir!,, “.— Ben sizin böyle bir adam olduğunuzu hiç bilmezdim, İbra- him bey! Sizin korkak, çekingen, erkeklere yakışmıyacak evsafı ha- iz bir adam zannederdim., Hal - buki..,, *“— Ne feci bir hataya düşmüş- sünüz Nedime hanım! Benim gibi bir erkek hakkında hiç öyle şey- ler düşünülür mü?. Dempsey bile bana nazaran he nüz emzikte bir çocuk sayılır!,, “ — Demek ki beni sevdiğiniz i- çin bahçemizde bütün tehilkeleri göze aldırdınız, öyle mi?.,, “— Hakkımda fikrinizi tashih edebildimse, kendimi çok bahti - yar addederim, sevgilim, Bu aralık köpek gene acı acı ulumağa başlar. Nedime hanım daha ziyade endişe ve telâş içinde İbrahim beye der ki: “.— Şimdi köpek sizi parçalı- yacak! Bari direke tırmanarak balkona çıkınız.,, Bu davet üzerine İbrahim Bey direğe sarılarak balkona çıkar. O- radaki kanapenin üzerinde Nedi- me hanrmla yan yana otururlar, Birkaç dakika zarfmda sözleşir - ler, nişanlanmağa ve sonbaharda evlenmeğe karar verirler, Bir saat sonra ayrılmak zamanı gelir. Kö- pek ise aci acı ulumakta devam ediyor. Nedime Hanımm donuk mehtap ziyasında bir kere daba sevgilisinin yüzüne baktıktan son- ra der ki: “.— İbrahim o kadar korkuyorum ki! Ya bahçeden geçerken köpek Mırırsa, yahut kapan bacağına ta- kılırsa!,, İbrahim bey bir atlayışta bal - kon direğinden aşağiya sıyrılarak iner. Yavaşça aşağıdan yukarıya doğru der ki: “— Bana bir şey olmaz, merak etme Nedimeciğim. Çünkü köpe- ğin ayağı kapana sıkışmış da o - nun için iki saattenberi . uluyup duruyor !.,, ederim Dedikoducu Yunan i tayyarecileri A” inş vara 3 ise sayfada) — Yunan tayyare filosu, 29 teşrinievel cümhuriyet bayramın- da, Türk'tayyare filosunun Ati - İ naya vaki olan ziyaretini, iki mil- leti bağlıyan sıkı dostluk bağları dolayısiyle iade © edecektir. Bu ziyaretle Yunan o milletinin dost Türk milletine selâmlarını bildi- receğiz. Yunan tayyare filosunun Bal - kan memleketlerine vaki olan 2zi - yaretinin üç gayesi vardır: 1 — Tayyare mektebi talebesi- ni talim ve terbiye etmek, 2 — Dost Balkan memleketle - rine Yunan tayyareciliğinin tes rakkiyatını göstermek, 3 — Dost Balkan milletlerine Yunan milletinin selâmlarını bil- dirmek. Buna benzer temaslar (o bugün sulh işinde çalışmalarını birleşti - ren Balkan milletleri arasındaki bağları kuvvetlendirir. Yunan hava (o nezaretinin şefi sıfatiyle, İstanbulu ziyaret eden Yunan tayyarecilerine gösterdik - leri iyi kabul ve samimi dostluk « tan dolayı Türk hükümetine, asil Türk milletine, ve sevimli Türk matbuatma teşekkürlerimi bildi. ririm. Maksadımız yalnız askeri tayyareciliğini değil, fakat Yu- nan sivil tayyareceliğini harici se- yahatlerle ıslah etmektir. Malümatımız, dost Türk aske- rİ ve sivil tayyareciliğinin terakki yolunda bulunduğu merkezinde -- dir. Bundan dolayı çok memnu - nuz,: Ayni hava programını ta - kip ettiğimizden dolayı da bahti - yarız. Oluz ağustos tayyare bayramı münasebetiyle Türk tayyareciliği- ne muvaffakıyetler temenni ede - rim, Yunan hava nazırı Yunan tay- yare filosu ile beraber, cümhuri - yet bayramında Ankarayı ziyaret edip etmiyeceği hakkmdaki suale şu cevabı vermiştir: — Şayet meşguliyetlerim mü- saade ederse, Türk hükümet mer- kezini ziyaret etmekten (o ve bu münasebetle dost Türk © zimam- darlariyle tanışmaktan bahtiyar olacağım. Şayet bu seyahate iş- tirak edemezsem (— ki bundan müteesif olacağım — Ankarayı ziyaret edecek olan Yunan tayya- re filosu ile yüksek rütbeli bir za- bit göndereceğim. F. Nazlıoğlu m ve Belediye seçimi MM aş taralı £ nci sayfada) Defterleri kontrol için tayin e- dilen memurlar intihap şubelerini dolaşacaklar, intihap encümen- lerinin tetkikatı neticesini teftiş ile anlıyacaklar, bu neticeye gö- re defterlerin askı gününü tayin ve ilân edeceklerdir. Askı gününün tayini keyfiyeti vilâyetçe tetkik o- lunduktan sonra verilecek direk - tif dairesinde defterler bütün $u- belerde ayni günde asılacaktır. Mülhak kazalarda da defterler A Devlet matbaası müdürü! 9ybi günde asılacaktır. Halk bu Vekâlet emrine alınmadı | Devlet matbaası müdürü Ham- di Emin Beyin, vekâlet emrine alındığına dair İstanbul gazetele- rinden birinde bir haber — intişar etmiştir. Anadolu ajansı, alâka - dar mekamlar nezdinde © yaptığı tahkikata istinaden bu haberi tek- (A.A) | defterleri tetkik edecek, defter - cümenlere müracaat ederek lerin asılr kalacakları müddet be- lediye kanununun 34 üncü mad: | desine göre tatil günleri hariç ol - mak üzere altı gün olarak tâyin e- dilmiş olduğundan bu müddet 40- İ nunda defterler kaldırılacaktır. İ yor, ne fena muamele ve çeşit çe- i İlerde isimlerini bulamıyanlar en - | iti- | razlarını bildireceklerdir. Defter » | Golç Paşa Türkiyede Harbiye mektebine vel harbe ait hatıralar... Çeviren: A. €. mam Yazı No.sı 4 “ Golç paşa bu garip muameleye de sükünetle tahammül etmişti, Aradan bir müddet daha geçtik - ten sonra İstidasını yenileştirerek, şayet İsmail muayyen o bir güne kadar Harbiye mektebinden uzak laştırılmıyacak olursa, 6 gün Al - maryaya geri döneceğini (haber vermişti. | Fakat bu istidadan da bir neti- ce çıkmamıştı. İsmail bilâkis Golç | paşaya karşı daha ziyade meydan okuyor gibi hareket ediyordu. Her türlü müdafaadan mahrum olan Harbiyelilere karşı İsmailin gös « terdiği şiddet ve tehevvürün hu - dudu yoktu. Bu aralık Golç pa - şaya bilhassa merbut olduğu bi - linen erkânıharp (o zabitlerinden birisi nazırların maaşlarına dair bir söz söylediği ispat © edilerek “Yıldızı hoşnut etmek için,, sene- lerce devam edecek pıranga hap- sine mahküm edilmişti, Golç paşa artık hakikaten se - yahat hazırlığına başlayınca gene saray memurlarından birisi ken - disini ziyaret etmişti, Bu me - mur paşaya yeşil ipekten mamul bir kese vermişti. Bu kesenin i - çinde 500 altın vardı. Golç paşanın halırat defterin- de yazılı olduğu veçhile bu ihsa- nın manası şuydu: “Artık aklını başıma al! Keyfine bak ve benim keyfimi kaçırma. İsmaili olduğu yerde bırakırsan istediğin kadar benden böyle yeşil keseler alabi lirsim!,, gr Koala mabel Padişahın bu gibi ihsanlar tev- zi etmesi mutat olduğundan onu reddetmek bir hakaret addedile - | bilirdi. Golç paşa onun için bu parayı almıştı, fakat parayı Bul - garistandan muhaceret etmiş © - lanlara yardım etmek üzere te - şekkül eden bir hayir cemiyetine hediye etmişti. Bir de mabeyin - cilerden birisine bir mektup ya - zarak aldığı maaşın (kendisine kâfi geldiğinin ve ayrıca ikrami - yeler gönderilecek olursa bunları | iadeye mecbur kalacağının padi - şaha bildirilmesini rica etmişti. Şimdi padişah artık başa çıkamıyacağını anlamıştı. Bu Alman ne iyi sözlerle aldatılabili- onunla şit entrikalarla çığırından çıkarı- labiliyordu. Verilen bahşişleri de almayıp padişahın lütfünü (o ve gazebini dinlemeden doğru bildi. ği yoldan ayrılmıyordu. Bunun için padişah, kendisine pek ağır gelmekle beraber, sadık hafiyesini düşürtmüştü. Bu suret- ! le Golç paşanın yeni faaliyet sa- hasında faydalı şiler görülmesini sekteye uğratan en mühim mani ortadan kalkmış oluyordu. Bütün bu mücadele esnasında mevzuubahsolan yegâne şey, memleketin yalnız harbiye mek- tebinde görülen tüyleri ürpertecek ! $u ahvale bir nihayet vermek de - ğildi, Golç paşa bütün milletin maneviyatını bozan, fakat bütün Abdülhamit idaresinin en mühim istinatgâhını teşkil eden gizli ca- susluğa karşı da mücadele etmek istiyordu. Bu usul oan içinhü- kümdarın mevkiini takviye etmek | bir istidat gös'eriyordu. j Golç paşa yalnız Anadoluda” le beraber müruru zamanla onun nibayet müsebbibi aleyhine de bitmesi muhakkaktı, Demek ki Golç Paşanın bu hareketi ayni zamanda padişahın menfaatin | de hadim oluyordu. Almân paşasının bu fevkalâde kudretli mahlükuna karşı yaptiğ' hareket Türk zabitleri nezdinde büyük bir alâka ve hararetli bi” sempati uyandırmıştı. Golç pas” nm bizzat hükümdara karşı ger mesi ve kozunu herkesi hoşnut © decek bir mertebeye vardıracak İ neticeye kadar müdafaa etme kendisine karşı umumi bir mü” habbet ve hürmet uyandırmıği” Golç paşanın ecnebi olduğu hald* memlekette mutena bir (m kazanmasının esası bu suretle Kö rulmmuştu. ; Abdülhamit bu iş. ki mağlübi yetini hiçbir zaman unutm ve Golç paşa Türkiye hizmetin * den ayrıldığı için İsmaili gene ©* sus olarak Harbiye mektebinf göndermişti. ş Artık bmüntazaman yapılabi" len tatbikatta Golç paşa, harbiyf” li efendilerle zabitlerin yeni © talim ve terbiye için büyük bir & lâka gösterdiklerini ve onları ratle (öğrenmekte ( oldukla memnuniyetle görmüştü. işleri talimleri için celbedilen keri kıt'alarda da her bir nefe muharebede karşılaşacağı vazif€ leri öğrenmek hususunda nadi” © b İİ ve Arnavutluktan gelen askerle : » rin-yeğitliğe yakışacak kadar £ zel ölan ördamlarını, parlak göl lerini ve azimkâr çizgilerini ba” İ zabitlerin cılız ve gayri askeri rünüşlerini mukayese ettiği 24” man kaygulanıyordu. Golç paşa,, daha Türkiyeyi görmeder. ve tanımadan “Milleti müsellâha,, nammdaki eseri! şunları yazmıştı: “Münevver sınıflar zindeliği muhafaza ederlerse millet de i#€ yarar bir halde ve kuvvetli kalır Halbuki hâkim tabakaların inki” razı bütün milletin inkırazını df beraber sürükleyip götürür.,, (Devamı var) Sik Ingiliz sinemacıları şehri” mizde film çeviriyorlar . B.1, P. İngiliz şirketine me” sup dört filmci memleketimiZ€ gelmiştir. o Sinemacılar İstanbul da usulü dairesinde müsaade #l” dıktan sonra, şehrimizden b3#* manzaralar çekmeğe başlamışlar” dır. Filmciler, Goldşmit - isminde bir Avusturyalı rejisör, Blek g Godart isimli iki İngiliz muavi” ve Kanurek namında bir Çekos © lovakyalı operatörden ibaretti” Çekoslovakyalı operatörün karı** da kendisine refakat etmektedir” Filmeiler, sabahın sekizinde başlıyarak şehrimizin muhtel 5 yerlerinde manzaralar çekmekte dirler. Önümüzdeki | salı ! memleketlerine döneceklerdir: re m ge a iü DİŞ DOKTORU Übeyt Sait Fatih Karagümrük Tramvay, durağı No. 4 Ç i vi â