—i—VANT nin güneşlik bir yönü sıcaktı. Çocuk, yerde topraklarla oy */ mış. Anasını görünce çocuğu bı -| rakıp kaçmış. O kargaşalıkta /” İ RADYyo nuyordu. Biraz ötede, Cemile ha- nrmefendiyle Şefika oturuyorlar- dı, İhtiyar hanrmefendi bir şey ö- rüyordu. Genç kad, dikişini'diz- lerine bırakmış, çocuğa bakıyor- du. Birden gözleri yaşardı, yanak- ları ıslandr. Cemile hanımefendi, elini genç kadının dizine koydu: — Şefika kızım, biraz makul ol.. - Elimde değil hanımefendi- cm. Bu bilememezlik çok acı s5. Üç aydır yaşamıyörüm 'san- k',, Tasavvur &diniz, şü üç adım ötede oynıyan çocuk, kendi çocu- ğum mu, değil mi?. Bir türlü öğ- womiyorum.. Bazan 'düşünüye- rum, benim çocuğum (diyorum. O zaman da, lüzümu Kadar sev- miyormuşum gibi geliyor Bana. Bazan da, hayır, benim çocuğum değil diyorum ve burada boş yere Bturduğumu düşünüp üzülüyo- ie Ve acaba çocuğum nereler- > . Kimlerin elinde diye Kendi dimi yiyorum.. — Kendini bu Kadar üzmeme- Be gayret et. Belki yakmda bir Wey öğreniriz. Kocam hep sorup söruşturuyor.. Seninle ne Kadar sun, “ — Beni daha dün tanrmıyordu- muz. Yanımıza aldmız, bana iş Buldunuz. Size minnettarım.. Fa- kat ne yapayım, çocuğum mu de- ğil mi?. diye çıldırıyorum.. Bile- miyorum.. On sekiz aylık bir be- bekle, üç buçuk yaşmda bir çocuk arasında çok fark vardır. O za- man ne giydiği bile hatırımda de- gil Biraz sustu, sonra yalvardı: — Hanrmefendi, çocuğu nasıl bulduğunuzu bana olduğu gibi anlattınız ya?. Biraz unutmadığı- nıza emin misiniz?. Cemile hanrmefendi başmı sal- ladı. Belki yüz kere anlatmıştı. Bütün teferrüatiyle bir kere daha anlattı. İhtiyar kadın sözünü bitirdik. ten sonra, Şefika gene dövündü: — Aman yarabbi, doğrusunu nasıl öğreneceğim?.. Birdenbire kalktı, çocuğu ya: nnda'diz çöktü, ta yakından bak: : —0O mu acaba? Omu?. Cemile hanımefendinin köşk girdiğini görmedi bile. » Biraz sonra kocası geldi. Cemile hanrmefendi o merakla sordu: — Bir şey öğrenebildin mi?. Kocası “evet,, der gibi başını salladı, oturdu: — Onun oğlu değil. Cemile hantm ürperdi: — Biçare kadın! Emin misin? — Eminim.. O zaman Çanak- Kaleden hicret edenlerden birka- çmm nerede oturduklarını tahkil ediyordum. Tesadüfen çocuğu ku. sağında taşıyan kizı ve ailesin Yuldum. Kız beni tanıdı. Ben de emi tanıdım. —E?. — Bu çocuk yetimmiş, onlar 1s AĞTSTON 1014 İHİKÂY SE me: z | 3 tim BERMEK ALA AZE Bir sonbahar günüydü. Bahçe-| Yazan : Selâmi izzet | bakıyorlarmış. Kız yolda anasiyle babasını kaybetmiş. Bize rasla- bittabi çocüğü aramak akıllarma gelmemiş. Belki de başlarından gitti diye sevinmişlerdir.. Üstün - deki elbiseleri de tarif ettiler. Hiç şüphem kalmadı. Cemile hanım mırıldandı: — Bu biçare kadma doğruyu söylemek lâzım. — Tabii saklıyamayız.. Hem şüpheden kurtulması daha iyidir.. — Pek şaşmaz. Zaten kendi çocuğu olduğuna pek inanamıyor. Daha biraz evvel.. Bir ayak sesi sözünü kesti. Tit- reyen bir ses duyuldu: — Hanrmefendi.. Hanrmefendi.. — Ne var Şefika?. Şefika, kucağında çocukla gir- di; — Benim oğlum hanrmefendi.. Artık eminim.. Tıpkı obabasma benziyor.. Biraz evvel bahçede ba» na baktı ve gülümsedi. e Babası bakıp da gülümsüyor sandım. Nasıl oldu da üç aydır tanıyama- dım.. Artık şüphem kalmadı, Be- nim oğlum.. Hem gülüyor, hem hıçkırıyor- lardı, Doğruyu söylemek üzum- suzdu, acıydı, imkânsızdı. Cocu- ğun anası, ananın çocuğu vardı. Cemile hanım, Şefikanm yüzü- ne bakmıya cesaret edemeden sordu: — Mes'ut musun?. — Tabit hanrmefendi.. Nihayet oğluma Kavuştum.. Ve çocuğu gene bağrıma bastı- rıp öptü. İstanbul Birinci Noterliğine. Efendim, İstanbulda Marpuççularda Çar- sılı Hanında 4, 5, 6 numaralı o- dada mukim patik ve sandal ima- lâthanesi sahibi Mehmet Neşat Bey, Dairei aliyelerinde 14 Ağus- tos 1934 tarihinde tanzim ve tas- dik edilen satış senedinde cins ve müfredatı yazılı emtiai ticariye ile âlât ve edevat ve tesisatı bin beş yüz (1500) lira bedel muka- bilinde bana sattığı ve bu süretle Mehmet Neşat Beyin mezkür ima- lâthanede bir güna hakkı kalma - dığı gibi mumaileyh Neşat Beyin zamanı ticaretinde o mütehassıl kâffei matlubatı ticariye ve zime- matin kendisine ait olduğunun ilânını talep ve istida ederim & fendim. Beyoğlunda Toz koparanda İb- rahim bey apartmanının â'nu- maralı dairesinde RAFAEL SALAMON VENTURA (1807) Rİ Fatih İcra Mamurluğundan: Bir deyinden dolayı tahtı hacze alınan ( (5000) patlican, (2000) sırık domatesi, (3500) yer doma- tesi Şehremininde Menzilhane 40- kağında 11 No.'lu bostanda bu Kerre 21 — 8 > 934 saat 10 da mahallinde ikinci arttırması edi - leceğinden taliplerin yevmi mez- kürda mahallinde hazır buluna - cak memuruna müracaatları ilin olunur. (1810) e | Çarismba | Perşembe > 4 Ağustos | 15 Ağustos 2R. Ahir) 3 R.Abir Güm doğuşu 8.10 ga iv Gün batısı 19.10 19,08 Ni Sabah aamazı “2 * İ Öğle namazı dıs ızın İrtedi »amız 1605 10 Akşam namaz 010 19,05 Yatsı samazı 00.52 son Imsak 315 7 Yılın geçen gösler! 219 2.0 | Yılın kalan vönleri 15 18 8 ugün İSTANBUL : 18.50: Fransızca ders, 197 Mtneleg: Şehir tiyatrosu sirtistlerinden Muammer bay. 10.30 Türk musiki meşriyat; (Ekrem, Haşem, Cevdet, Mustafa beyler ve Vecibe, Semiha hanımlar.) 31.20: Ajans ve borsa haberleri, | 11.80: Seldyo caz ve tango örkestrüsi, 223 Khr. VARŞOVA, 1345 m. 18,iğ: Polonez musikisi, — Musahabe, ., 15; Askeri orkesirn İconseri, 10,45: İlarbi umumi hatıraları, 20: Muhtelif, 20;l8: Es. i mek piyadenin elindedir. ki şarkılar. 20,440: Tazanni (Piyano refa- katiyle). 2. Musahabe iü? Aktönlite, 31,12: Piâk. 2140: Popüler örkesten kön- seri. ölü; Maberler. 22,25: Hafif musiki, 33: Spor haberleri, 23,15: Neşeli neşriyat, 24: Musahabe, 24,05: Dans pihidarı, 423 Khz. BÜKREŞ, 364 m. 18 — 18: Gündüz nesriyotı. 10: Yinva “© poru, 18,05 Orkestra, 20: Üniversite. 20,15; Radyo orkestrasinın devamı 21: Keonfe- ran, 21,15 Radyo orkestrasnm devami. 31: Konferans. 31,15: Solist Konser (Viyo- Heasel söle). 2145: Musahahe. 11: Tagam ni. 2230 Kinrinet konseri, 23: Haberler. 73,30: Kahvehane konseri, 045 Khz, BUDAPEŞTE, 550 m. 31: Küçük radyo tiyatrosu, 2218: Mayarı Sian takımı. 28,80 Car orkestra. m. 215 Piyano konser. 2425 Veren san takımı. Khı. VİYANA, 507 m. 20,40: Vere Sehvrm iştirak ve Erich Mel- lerin piyane orefakatiyle şarkılar. 1128: “Johun Mesteroy,, isimli temsli, 2540 Ha- berler, *i: Askeri Konseri, 140: Plak. Hizalarında yıldız işareti olanlar Üzer- lerinde 14 Ağtustosda.muamele, görenler, dir.) Rakamlar kapanış Hatlarını HÖSleriL Nukut (Satış) 3 » Nevyork 08055 » Paris 1205 # Miliso © 92715) «Berlin * Brükse! 33875|4 Varşova * Atina 53:0963) 4 Budapeşte 4 Cesevre (o 14355 | e Bükreş » Sofya 6477 İş Belgrat « Amsterdam 1.1727) 4 Yokoküma 1.6664 | * Prag 19,1497) Moskora (099 My Bankas İn Anadolu Re Şir. Hayriye — 18. Merkez Bankası 34, U. Sigorta Sürk m. ecza —00 Bomosti , Telefos —00 — — —— ————— istikrazlar oo tahviller | #1938Türk Bor. 7850) Elekirik “. . İisrasi Tramvay Mk Ritm İstikrâzı Dahilt 1 Anadolu! — 480011 »Ergani istikranı V6S5İ Anadöluli o 4800 1998 Mü A -,ön) Asadolulli —.,00 Bağdat -,0öle Mümessili 4 4000 00 | b - Beyoğlu dördüncü sulh hukuk | mahkemesinden: Beyoğlunda Taksimde Leylak sokağında 2 numaralı hanede sa - kin iken 15 — 7 — 934 tarihin- de vefat eden Madam Luçikanın vasiyetnamesi (açılarak (usulen tenfizine başlanmıştır. Kanunu medeninin 538 inci maddesi mu- cibince bu bapta itirazı olanların ilân tarihinden itibaren bir ay içinde Beyoğlu dördüncü sulh hu- kuk mahkemesine müracaatları lüzumu ilân olunur, (1896) | Buna rağmen Fransızlar bu günlük emin oldukları tiyeei lar. Biliyorlar ki, bomba tayyare- leri ne yapmıya kadir olurlarsa olsunlar, kat'i neticeyi istihsal et Kat'i muharebe süngü süngüye çarpışıl» dıktan sonra kazanılacaktır. Yaya giden asker nihayette düşmana memleketinin arzularını o cebren kabul ettirmeye muvaffak ola - caktır. Fransız milletinin harpten bu kadar korkmasına rağmen a$| keri hizmeti bir seneden on sakiz) aya çıkarmıya muvaffak olama - masına sebep gene bu büyük tah- kimattır. Böyle olduğu halde er' fena felâketlere muntazır bulu - nuyor. y Ceneral Valch, Alzaslıdır. 1 - | liklerine kadar Fransızdır. Al mancayı mükemmel surette konu- sur. Muhaveremizin sonunda ba - na dedi ki: “. Bu meseleleri düşüne dü- şüne başımız ağrıyor. Burada mü- temadiyen düşünmekten başka bir şey yapmıyoruz. Düşünüyor, dai- ma Almanları düşünüyoruz, Gele- ceklerini biliyoruz. Onlar OAlzas Loreni geri almak istemediklerini söylüyorlar. Fakat Alzas - Loren- de tek bir adam yoktur ki onla - rm bu sözüne inansın, O halde Almanları nasıl durdurabiliriz? Bütün düşüncemiz budur.,, U ğe Paris , Bundan kırk sene evvel Louis Barthou nafıa pazırliği mükâmma! giderken “Tan,, gazetesinde şahsı; hakkında bir şey okuyordu. Gaze-| te, onun engenç Fransız nazır! olduğunu yazıyordu. Filhakika Barthou 31 yaşında bulunuyordu. Yirmi sene sonra Fransanin başvekili olan Lowuiş (o Barthou meclisten bir kanun geçirmişti. Bu kanun mucibince askerlik hiz- meti üç seneye çıkarılmış oluyor - du. Aradan bir sene göçmeden u- mumi harp baş gösterdi ve Fran- sa o kanundan dolayı Barthouya medyunu şükran kaldı. Barthou yelmiş kir yaşında i- ken on sekizinci defa olarak na - zır oldu. Bu defa hariciye nazırı dır. Öyle'bir zamanda hariciye nazırı oldu ki birçok müdekkik - ler 1914 ile 1934 arasında müka- yese yapmakla meşguldürler. Onun kadar hiçbir (Fransız yoktur ki Avrupadaki harp ve sulh ihtimallerini yakmdan tayin etmeğe muktedir olabilsin. Bir Alman ansiklopedisi ordan bah - sederken Barthou'nun muahedede yazılı olduğu veçhile sulhu kabul- den başka bir şey yapamaz. “Ya Habsbürg'llar? Fransa dev- leti Habsburg hanedanının tek- rar Avusturyada yerleşmesine mu vafakat edebilir mi?,, Nazır ihtiyatla cevap verdi: | — Fransanın vaziyeti Avustur- ya istiklâlinin muhafâzasiyle alâ-, kadar olması istilzam eder. Fa- kat bizim Çekoslavakya ve Yu- goslavya ile mukavelelerimiz var- dır. Bunlar Habsbura he-marmır | tekrar yerleşmesine şiddetle itiraz. ediyorlar, Biz bunu nazarı dikka- te almamazlık edemeyiz. Fransa Hariciye Nazırının bu günkü yörüş'ine ve kırk seneden beri elde ettiği tecrübelerine na- İ zaran f kirlerini şu suretle hulâsa etmek kabildir: lm Harp Olacak Mı? Amerikalı muhabir Knickerbocker'inihtisasi 1 — Harp muhtemel fakat mümkündür, hattâ nesinde bile. j 2 — Hitler şimdi harp i Yor, fakat hâdiseler höd” sulh arzusu nekadar kuvvet"! a olsun, herkesi harbe sürü bilir; İd 3 — En büyük tehlike Şâdir, ikinci tehlike ise SAH selesidir. 4 4 — Sulh'ancak İngiliz, b ve Fransa arasında bir itim cut oldukça muhafrza ölüp Sözüne devamla dedi kit — “Dünyada bugün sulli” yen yegâne bir adam varisi Hitlerdir. Alman teslihatr yi milletinin hissiyatını deği ten sonra Hitlerin vaziyetiril hal kesbedeceğini,, Alman, 7 inkişafının ne neticeler vere kimse kestiremez. Fakat, # dersem bugün Hitlerin sö inanmağa mecburuz: O hai” miyor. Harbi yaşayan bizler on" demek olduğunu biliriz. O seyi yaşamış olanların onul” türünü istemiyeceklerini mek lâzım gelir... — “Ya Sarre meselesi? | Sarre meselesi Almanya ile sa arasında husule gelöcek laşma neticesinde ortadan rılacak olursa bir harp izale edilmiş olmıyacak mi -— “Bu meselede de ii Kânları vardır. Bu is © serdi Kişaf edebilir ki sülhün id lunacağma dair ortaya atıl maller hen altöst olur. Fast sanın vaziyeti aşikârdır. B birkaç da'a tekrar ettik. Si selesi bir Alman, Fransız si detildir. — Bu measle müahedesine < imzalarını devletleri alâkadar eder mıntakasının idaresi de cemiyetine sittir. Frans, meselesinin Avusturya met dair Almanyaya verilen notayı düşünüyorum. | Bu nota kısa idi. hakiki cümleden ibaret bulunuy0”” kat bana kalırsa seneler# vukua gelen en mühim dif hâdise idi. Çünkü Avrup? için hayati bir ehemmiyeti” lan bir meselede üc deve") tehit olduklarını gösteriy9”” Hatırınızdadır ki bü rin sefirleri Almanya nezdinde teşebbüs yaparik turya istiklâlinin mul | devletlerinin. alâkadar oldi bildirmişlerdi. Fakat bu8f) tereken hareket etmişlerdi hesiz, bu müşterek sonra Almın hükmetini" hareketini değiştirdiğine eden bir emmare yoktur” hareketin Almanya . pılacak msceraperestan€ büsü ihtimal haricinde * kuvvetle zannediyorum: Sulhun idame olunma hasıl olan büyük ümit. meselesinde olduğu gibi boralina masalasibde Sd İtalya ve Fransa devlet!© terek hareketleridir. | hafaza edersek harp sulh mu olacak meselesi akademik bir mahiyett? ( sil