E wi J . ...... / .. A j let mükâfatı 9e hoculara vsrilen bir fazi- İı * vardır. Bu sene de bu | Peş, nesi eski müderris- Tl Beye verilecekmiş, Mi. “yi. hatırladığım zaman s ii tarihini, prüzsüz bir doğ- Beçen ömrü aklıma geli- » “enelerce ders okudum. O- Pele, © tanıdım. | * »f v cls. Kk e iŞ gi si ve Türk divan edebiya- teferrüatiyle, teferrüatiyle Sünkü Divan edebiyatını İsi, SİN, tasavvuf, ve şeri ilim - yi, Sereketir. Ferit Bey bu bar varlıktır, Ayni zamanda fi, Yeyanlarını, felsefe hare — İm, adım takip etmiş ve i m Şeşnisini anlamış, onun iL bir fikir adamıdır. İsi it Beyi asıl karakterlen: 4), 0 İstiklâl harbinde bu yaşlı “İ Otadığı heyecanlı seneler - yl oluna gazete idarehanele- Mh udan gelecek haberleri vi yakla bekliyen sabirli bir gördüler. Gün oldu ki, o | dı sevindi, Yalnız sevindi- iniz i. Etrafındaki in - ii ve neşe aşıladı. Gün ol İı, “ar haliyle bozuncularla uğraştı. İstanbalun *emtlerinde ümit mihrakı ol- € & Meberler geldiği zaman onun ZİP eken bir vatanın tâ hen İsi i vi s4 di 4 g İ " il Yaşlandı, istirap çekti. Fa- | ularla döğüşmekten, et - | ümit aşılamaktan geri iş rvetleri, fasatçı tertipler | “m Ümidi, imanı ve dü - “nünde zerre kadar tesirli İ tüm Mei A Kendisine vatan için iş tün ©, köşesinde artık ih- ( geçiriyor. | Dara mükâfatını bu ihti- mesi hakikaten yerin- ” Hateçeş olacaktır. Sadri Etem '&al senelerinde milli bir İ i İ NK ği Ti i.. A p > Merika elçisi Bı Türkiye elçisi M. e mt müddetini ge - İki, ,* Parise gitmiştir. ii, * iki ay kadar sonra Ya İmam'a Gevher Bey le mebusu Ziya Gev - ETLER | perl enrerien , eye C. H. Fırkası umumi deki açık azalığa ta- | İyi mermmuniyetle ha - | ağ kmek fiyatı a a, ediyesinden: N Me beşinci gününden Lı” dokuz ve France- A uruştur. | hangi bir sebeple diyeceğim yok. Bir kadın kocası» | Avusturya ile ticaret anlaşması Şehrimizde Hariciye vekili tarafından imza edildi ; * Avusturya ile aramızda tütün *leringi namiyle bir anlaşma ve ti- caret anlaşması namiyle diğer bir itilâfname mevcuttu. Bunlardan ikicinsi (o tarafımız- dan mukavelede tayin edilen müc- det zarfında 'Denonse,, edildiğin - den yeniden ve tediye muvazenesi esaslı bir anlaşma yapılmak üzer müzakereler devam ediyordu. Anlaşma cuma günü şehrimiz” de hariciye vekili Tevfik (Rüştü Beyle Avusturya elçisi tarafmdar| imzalanmıştır. Yeni anlaşma umumi klering ve tediyat muvazenesi esaile »i ihti- va etmekte ve Türkiye mallarının Avusturyaya serbestçe ithalini te- min etmektedir. Buna (mukabil bizimle ve klering mukavelesi ak- tetmiş memleketlere verilmiş olan münhasır için de emtendan bir k'smına olmak üzere Avusturya serbest ithal edebileceği tesbit olunmuştur. Tütün kleringi teşrinievel s0- nunda, müddeti bittikten sonra hesabı tesviye edilecek ve bu #u- retle tütün de dahil olduğu halde Avusturya ile olan bütün mübade- lâtımız imza edilen yeni mukavele esasları dahlinde cereyan edecek- tir. perne Yeni ilaf2T temmuz 1Y3ata: rihinden muteber olmak üzere İcra Vekilleri Heyetinin tasdikine arze- dilmiştir. mallar 0—— Maarif Vekili şehrimizde Maarif Vekili Abidin Bey dün sabah Ankaradan şehrimize gel miştir. Vekil Bey bir müddet is- tirahatten sonra üniversiteye uğru yarak rektör Cemil Beyle görüş- müş, öğleden sonra Bakırköy bez fabrikasınm açılma merasiminde bulunmak üzere Bakırköyüne git- miştir. Et Kralı gitti! Beş gündenberi şehrimizde bu - lunan seyyah yatı dün gitmiştir. Yat İngiliz bandıralıdır, meş - hür ve zengin bir Fransız ailesi tarafından kiralanmıştır. Yatı kiralayan, Fransa hükü - metine et müteahhitliği etmekle tanınmış bir milyonerdir. EH Ri .. , Fakat evde çıplak gezmesini tavsiye ettiği için bir kadının.. Ko - CasIMI.. Og orammeşter e Efend sizi ie gli elikzi yük e a 7 seyyahlar gidiyorlar Mısırlı seyyahlardan bir grup (ortâ- daki zât Şeyh Aldülvahaptır). l On beş gündenberi şehrimizde bulunan Mısırlı seyyahların yirmi biri bugün, İzmir vapuru ile Hi re, oradan da Pireye uğrayarak| memleketlerine döneceklerdir. Kafileden Fehmi Lalâyli ismin-| de maruf bir Mısırlı tacir bazı ti-! cari tetkikatta bulunmak üzere bir hafta daha şehrimizde kala - caktır. İzciler ve meslek adamlarından müteşekkil kafile, İstanbulda bu- landuğu müddetçe, tarihi yerleri gezdikten başka şehir dışarısına, yakın uzak yerlere de gitmişler, Yalovayı, Adayı ve Boğaziçini de gezmişlerdir. .Seyyahlar İstanbul üniversitesini İ laşmışlardır. Mısirli seyyahlar dün gazetemi- ze gelmişlerdir. Kafile reisi, E'ezher müderris- lerinden Şeyh Abdülvahap Ennec- car, duygularını şu yolda anlat- | mıştır. “.- Kardeş Türkiyenin büyük inkılâp ve terakki (Oyolundaki — cihan medeniyetini hayretlere düşüren — muszzam eserini can- dan takip eden biz Mısırlılar fır- sat ve imkân buldukça bu kahra- manlar diyarını yakından görmek için can atarız. On beş gün evvel, üzerinde şan- k Türk sancağının dalgalandığı Ege vapuru ile İstanbula geldik. Türk gümrük memurlarının ve | Türk polisinin ecnebi -yolculara müşkülât gösterdiği yolunda düş- manlar tarafından hariçte yapılan propagandanm tamemen asılsız olduğunu : buraya (geldiğimizde gördük, anladık. Kalplerimizde daima yaşıyacak hatıralarla buradan ayrılırken İs- tanbul vali ve belediye reisi Mu- « « , Mahksmeye vereceğine ihti - mal yermezdim!... mann mai İlki laraf arasında arlaşa- ———— hittin Beyefendi Hazretlerinden | Vali Beyin açtığı | hakaret davası | mamazlık kalmıyor Esnaf Bankası meselesi etrafm- daki neşriyattan dolayı, “Milli-| yet,, gazetesi aleyhine belediye! ile vali ve belediye reisi Muhittin | B. taraflarından açılan davalara | ait muhakemeye, İstanbul üçüncü| ceza mahkemesinde dün devam o-| lundu. İ Dünkü muhakemede, gazetenin! vekillerinden Sabri Bey, aradaki sui tefehhümün zail olduğunu bil-. dirdi. Bundan sonra neşriyat mü- dürü Etem İzzet Bey, bu mevzu etrafındaki neşriyatta, belediye - | nin manevi şahsiyeti ve Muhitin Beyin sahsı istihdaf edilmediğini, | bunların yanlış alnaşıldığını kayt! ederek, © vaziyete, mahkeme hu- zurunda bu sözleriyle açıkça vu- | zuh ve sarahat verdiğini söyledi. Davacı tarafların vekilleri, bus! na karşı gazetede “Tırpan,, sütu- nunda cıkan bir fıkrasından do - layı Burhan Cebit Beyin de dava edilmiş bulunmasına göre, onun da mahkemeye gelerek vaziyeti | tavzih ve tasrih yollu söz söyle - mesi lüzumunu ileri sürdüler. Fe- rağatle davanın düşmesi için bu- hun lâzım olduğunu, aksi takdir- de Burhan Cahit Beye ait dava - dan dolayı neşriyat müdürü aley- hindeki davanın yürüyeceğini an- lattılar. Müddeiumumi muavini, davacı lerinde davadan ferağat hususun-! da salâhiyet yazılı olup olmadığı-! nı araştırdı.. Kendilerine bu hu- | susta salâhiyet verilmemiş olduğu! görüldü. İ Vekâletnamelerdeki bu eksikle! rin tamamlanması için, muhake - me, on dokuz ağustosa bırakıldı. Şale eğ. SELEN Maarif müsteşarı Bir haftadanberi (o şehrimizde bulunan Maarif Müsteşarı Rıdvar Nafiz Bey bugün Ankaraya gide-! cektir. | bu güzel şehirde kaldığımız müd- det zarfında hakkımızda ibzal bu- yurdukları fevkalâde alâka ve hüsnü kebulden ve İstanbul mat- buatının hakkımızda gösterdiği teveccühten çok memnunuz. Kardeş Türkiyenin refah ve sa-| adetini candan temenni ederiz.,, | Mısırlı seyyahlara dün Mısır İ sefiri Abdülmelik Hamza Bey, sa- at yedide konsoloshane binasında bir cay ziyaleli vermiştir. Ce O rt — Neden? i 3 — VAKIT 14 AĞUSTOS 1934 mi SOHBETLER me . Spiker Sahnede hımhım aktör, perdede kekeme ektris, kürsüde peltek hatip ne kadar dinlenmezse, radyoda iyi söz söyliyemiyen spiker de © kadar çe - kilmez. Spikerlerin beliğ konuşması, selis söz söylemesi, dinliyenlere sesinin a- henği ağzından çıkan sözlerin selâ - setiyle zevk vermesi şarttır. Cihan radyo âlemini tetkik edecek olursak, radyoda spikerin ne derece mühim solü, ehemmiyeti, değeri ol - duğunu görürüz. Radyoda, ecnebi is- tasyonlarını ararsak, spikerlerin ko huşuşuna hayran oluruz. Macarcayı, Romenceyi bilmeseniz bile, Bükreş ve Peşte istasyonlarında konuşan ka- dın spikerleri zevkle dinlersiniz. Ben, 6 iki kadm spikerin sesini, bir musiki dinliyormuş gibi, vecd içinde dinli - yenleri çok gördüm. Berlin, Moskova, Marşova, Paris istasyonlarında, spi - İ ker saatlerce konuşur. Uzun hrvadis- ler verir, programları okur. O spiker- lerin bir gün, ne bir sürcü lisanı du- yarsınız, ne kekelediklerini, ne durala- yıp yutkunduklarmı. Akan, berrsk bir su gibi konuşurlar. Söylediklerini zevkle dinletirler, haz duyarak dinle- tirler. Geçen gün bizim spiker, Nafia Ve» kilimizin nutkunu okudu. Yani keke- ledi. O güzel, kiymetli sözlerin zev- kine, ancak ertesi günü, gazetelerde okurken vardık. Halbuki, bize o nu - tuk radyoda söylenirken sanki resmi küşatta söyleniyormuş gibi tesir et - meli, örada bulunuyormuşuz kadar heyecan vermeliydi. Aksi teşir yapacak olduktan son « ra, nutukları, bhavadisleri, tebliğleri radyoya vermekte ne fayda vardır? ... Bir arkadaşım: — Bizim radyonun binbir kusuru var. Birincisi: Musiki yok, alt tara - fınt saymıyayım, dedi. Ben radyoyu yalnız bir eğlence â- leti, bir Kafe konser vasıtası, zevk * Programların ıslahı, musikiyi iyi- leştirmek . para meselesidir. Bu bir gün elbette olacaktır. Bence, her şeyden evvel, radyoda söz söyliyenin, bize memleket ve dünya haberlerini verenin iyi, dürüst, kekelemeden, yutkunmadan, öksür - meden, hecelemeden, duraklamadan, selis ve pürüzsüz konuşmasinı temin etmek lâzımdır. Haydi bizde, Avrupadaki caz, filârmonik O erkestra yok diyelim. Doğru dürüst konuşacak spiker de mi yok?... Selâmi izzet ————— Lâstik—Deri rekabeti meselesi Lâstik — Deri rekabetini hal için çalışan komisyon dün toplan- mış ve şimdiye kadar yapılan tet- kikatta elde edilen neticeleri ve mütalaalar:, fabrikaların cevapla” rını, Sofya Ticaret Odasının ra - porunu, iktisadi ve sıhhi vaziyet - leri konuşmuştur. Neticede deri - cilerle bir defa daha © görüşmeğe karar verilmiştir. Dehri Efendi — Ayol kadın'arın ekserisi sokaklarda yarı çıplak gezi « yorlar!.. id ke am Se il ere