AŞ gg — 4—VAKIT 738 TEMMUZ 1997 Avusturya hadiselerine Bizanslaşan umumi bir bakış / syan hareketi nasıl başladı, nasıl bitti ?— Alman- yanın mesuliyetten kurtulmak için aldığı tedbirler, Jtalya neden dolayı her memleketten ziyade Avus- turya hadiseleri önünde le diğer taraftan onun manevi nüfu - zunu da hayli sarsmıştı. Bu itibarla Hitlerin, eski manevi nüfuzunu yeni- den kazanmak için, bazı teşebbüslerde bulunması lâzm geliyordu. Bunun i- çindir ki, Avusturya dahilinde bu memleketi Almanyaya ilhak etmek ga- yesi ile bir sıra isyan ve tedhiş hare- ketleri başlayınca bu hareketlerin Hit- ler tarafından musyyen bir maksat ve lüzum üzerine uyandırılmış olması ih- timalleri zihinlere geliyordu, İşte Viyana Başvekili Dolfusun katli ile neticelenen isyan hareketi bu ahval ve şerait içinde vuku bulmuştur. Miktarları kırk, elli ile yüz kişi a rasında tahmin edilen asilerin kismen Avusturya askeri, kısmen de polis kı- yafetine girmişlerdir. Ondan sonra iki kola ayrılarak bir kısmı Viyana rad- (Baş tarafı 1 nci sayıfada) | Fusun istifa ettiği bareberini neşret - mişler, Başvekâlet o binasma girenler de Dolfus ile beraber nazırlardan iki arkadaşını tutmuşlardır. Ayni zaman- da Dolfusu üzerine ateş ederek öldür- müşlerdir. Eğer bu sırada nazırların hepsi Dol fusun yanında içtima halinde bulun » saydı ibtimal ki, asiler hükümeti elle- rine alabilirlerdi. Alamamış olsalar bi- le isyan ve ihtilâl hareketi daha çok genişlerdi. Fakat asiler bu vaziyeti bu- lamamışlardır. Dolfusun yanında ol - mıyan diğer nazırlar asilerin başvekâ- | let binasına girdiklerini ve hükümet | reisini tutup öldürdüklerini derhal ha: | ber almışlar, bunun üzerine Harbiye nezaretinde müdafaa ter » Übati almışlar; esiler © Başvakğlek binasının içinde olduğu sırada bi- nayı asker ve zabıta kuvvetleri ile mu- hasar etmeğe muvaffak olmuşlardır. Vaziyet bu şekli aldıktan sonra asi- lerle muhasara eden kuvvetler arasın- takdirde asilerin elinde esir olan ili na- zının hayatı da tehlikeye düşecekti. Onun için Esir nazırlar asileri müsait şersit altında teslim olmağa davet si mişlerdir. Şayet müsademe etmeksizin teslim olurlarsa kendilerini Almanya hudutlarına kadar muhafız kuvvetle- rin himayesi altında götürmek vadin- de bulunmuşlardır. Asiler de Alman- yanın Viyana sefiri bu şartlara razı ol- duğu takdirde kendilerinin de muvafa- kat edeceklerini söylemişlerdir. Fakat asiler bir kere teslim olduktan sonra Avusturya hükümeti taahhüdünü tut- mamız, asiler hududa giderken yolda öldürülmüşlerdir. Hâdisenin bu tarzı vukuu Alman hükümetini mes'ul mevkis koyabilir- di. Bilhassa Dolfusu öldüren asilerin Almanyaya götürülmeleri şartı ile tes- lim olmaları ve bu teslim tarzına Al» manyanın Viyana sefirinin da muvafa. kat etmesi bu mesuliyeti teyit eden bi- rer delil olarak gösterilirdi. Onun için Berlin hükümeti bu hâdiseleri haber alır almaz Viyanadaki sefirini azlet - miştir. Azil sebebi olarak ta Berlin hü- kümetine müracaat etmeksizin kendi rey ve kararı ile asiler hakkında Al - termiştir. Bundan başka gene Alman- ya hükümeti Avusturya hudutlarının kapanması emrini vermiş, Almanyada bulunan Avasturyalı Nazilerin karışık- lik arasında Avusturyaya geçmelerine mümanaat edilmesini bildirmiştir. Al- man hükümetinin bu ikinci tedbirin - den maksadı da gene Avusturya işle- rinde kendi parmağı olmadığımı isbat etmek gayretidir. Bu suretle hülâsa edilebilen Avus- turya hâdiselerinden müteessir olmı - yan Avrupa devleti yoktur. İngiltere, | Fransa, Italya devletleri başta olduğu | halde bütün Avrupa devletleri büyük bir hassasiyet ile bu hâdiselerin inki- şafını takip etmektedir. Fakat inkâr e- hassasiyet gösteriyor ? — dilemiyen bir nokta vardır ki, bütün bu devletlerin arasında Avusturya hâ- diselerinden en ziyade müteessir ve hattâ müteheyyiç olan devlet İtalya - dır. Onun içindir ki, İtalya hükümeti Avusturya hâdiselerinin ilk akisleri du- yulur duyulmaz hudutlarıma asker | göndermiştir. Diğet taraftan İngiltere ve Fransa ile alınacak tedbir hususun- da siyasi müzakerata girişmiştir. Acaba İtalya hükümeti Avusturya hâdiseleri karşısında neden dolayı bu kadar hassasiyet gösteriyor? Acaba İ- talya bu hâdiselerde doğrudan doğru- ya kendi siyaseti aleyhinde bir kast ve mana mı buluyor? Müteveffa Başvekil Dolfus ilk za- manlarda Fransız seyahatini takip © derdi. Fakat zaman ile bu siyaseti bı- rakınıştı. Ondan sonra İtalya Başve- kili Mosuliniye yaklaşmıştı. Dolfus sık sk Romaya gidiyor, Musolini ile isti- şare ediyordu. Bütün dahili ve harici siyasetini İtalyan siyasetine uyduru « yordu. Son zamanlarda İtalya ile A- vusturya ve Macaristan arasında ak- tedilen siyasi ve iktısadi teşriki mesai muahedelerinden sonra Avusturya » İtalya münasebatı bütün bütün yakın- lk peyda etmişti. Nihayet Dolfusun katlinden bir gün sonra gene Musolini ile aralarında bir mülâkat kararlaşmış- tı. Hattâ Dolfusun karısı daha evvel mülâkat mevkii olarak tayin edilmiş olan (Riccione) ye bile gitmişti. Mu. solini de buraya gelmişti. Dolfusu bek- liyordu. Dolfus bu tarihten evvel asi- ler tarafından katledildiği için mukar- rer mülâkat olmamıştır. Her halde Avusturya hâdiselerinin iç yüzü aydinlanmamıştır. Bu itibar ila arta Azranada sinilen Laraman ike bhfam işaretine hâdiselerin nasıl bir cevap vereceğini bu günden tayin et- mek kabil değildir. damkilüşm iliki rel Açıkta kalan iskân memurları Ankara, — Dahiliye Vekâleti 2577 numaralı kanunun tatbiki dolayısiyle yeni iskân teşkilâtın - da memur kadrosunu tanzim ede- rek vilâyetlere bildirmiştir. Buna nazaran iskân memurla - rmdan mutemet, fen ve iaşe, teç hiz, inşat, ambar memurları tama men açığa çıkarılmıştır. Yedinci sınıf iskân memuru de- recesini taşıyanlardan kırk me - mur vardı. Bunlardan dördü va- zifesinde kalmış, otuz altısı açığa çıkarılmıştır. Dördüncü smıftan yalnız iki iskân müdürü açığa çı karılmıştır. Açığa çıkarılan memurların a dedi 62 dir. Bunlardan yirmi ik' si yeni iskân teşkilâtı dolayısiyle iskân kâtipliklerine tayin edilecek lerdir. 16 memur yerinde kalmıştır Ayni unvanı taşıyacaklar ve ayni maaşı alacaklardır, Açığa çıkarr- lanlardan 3 memur yeni teşkilât tayin edileceklerdir. Yedi memur, merkez teşkilâtıma alınmıştır. Şimdiki halde açıktı kalmr memur 35 tanedir. EE Denizaltı gemilerinde usuller sıhhi Ankara, 27 (Hususi) — Deniz! üstü ve deniz altı gemilerinde ei bik edilen sıhhi usulleri tetkik et- mek üzere deniz işleri heyeti sıh- hiyesinden Dr. Salâhattin Beyin Fransaya gönderilmesi kararlaştı- rılmıştır. ——0 Milli Müdafaa Vekilimizin ği ge Avrupa MA Başmakaleden devam) lan bir “baş,, ın kendi kendine yaşamağa mecbur edilmesi gibi bir şeydir. Hemen hemen büyük bir Viyana şehrinden ibaret ol” bugünkü Avusturya bu halinde!66 kaldıkça çektiği iktısadi ıztırap - lardan kurtulabilmesi için ihtimal ki bazı çareler vardır. Fakat he: halde bu çareler ne bugünkü A| - manyanın İstediği anşlüste, ne İtalya için bir nüfuz mıntakas haline gelmesinde, nede diğer devletlerin Avusturya için ileriye sürdükleri idare ve tedbir şekille- rindedir. Çünkü her devlet Avusturyalı - ların yaşamasını, onların hayatmı ve refahmı değil, sadece kendi memleketlerinin menfaatini ken - dilerinin siyasi ve iktisadi emni » yetini düşünüyorlar. Onun için Avusturya hakkında her biri baş- ka başka kurtuluş plânları hazır - liyorlar ve hiç bir vakit muayyen bir ıslahat plânı üzerinde itifak edemiyorlar. Avusturyada isyan lavları kıp kızıl sokaklardan a - karken devlet adamları, kendi plânlarma ve prensiplerine yapış- mış, ateş nehrinin kesilmesini bek- liyorlar, Açlık ve işsizlik bir ara duman gibi bütün Avustur - yayı baştan başa bürümüşken devlet adamları birbirlerile bit - mez tükenmez nüfuz ve siyaset kavgalarına tutuşuyorlar. Avrupa diplomatları, bir taraf- tan ateş nehrinin kesilmesini bek- liye dursunlar, yahut nüfuz mücar delelerinde birbirlerini alt etmeğe çalışsınlar, kanlı “adiseler dur - muyor. Bugün Do'fusu ölüme sü iikliiy, . İfinerim Alü “demin ant b liyenleri tel ei diyor. Fakat işin en mühim tarafı şu dur ki bugün Avusturyanm başm- da olan gaileler yarm onu gaile - ye sokanlara da sirayet edecektir. Ve Avusturya ortadan kaldırıla- rak onu gaileye sokan memleket- ler arasında taksim edilmiş olsa gene tehlikenin önüne geçmek müşküldür. Onun için kimi A - vusturyayı maddeten, kimi de mas nen kendi memleketlerine ilhak etmek istiyen diplomatlara orta Avrupa plânları olduğu gibi tat - bik edilse bile, gene kendilerinin hakikaten istifade edebilecekleri belli değildir. . Nihayet bir mucizeyle diple - matlarm akılları başlarına gelmez ise, sıkı sıkr yalnız kendi menfa » atlerine yapışmış olan diplomat - lar ateş nehrinin kesilmesini bek- lerken bir gün kendileri tahaccür edip gideceklerdir. Mehmet ASIM geçirdiği kaza Çeşme'den bildirildiğine göre, Kaplıcalarda dinlenmekte bulur nan Milli Müdafaa Vekilimiz Ze- kâi Bey bir kaza geçirmiş ve bir gezinti esnasında kayalar üzerine düşerek başından hafif surette ya- ralanmıştı. İzmir askeri hastanesi operatörü Ahmet Bey Çeşmeye gi- derek Zekâi Beyin tedavisi için lâzım gelen tedbirleri almış, mü- essif hâdiseden haberdar olan İz- mir Valisi Közrm Paşada Çeşmeye giderek Zekâi Beye teessürlerini bildirmiştir. Zekâi Beyin sıhhi ah- vali çok iyidir. Milli Müdafaa Vekilimize geç- miş olsun diyor, ve çabucak ta- mamiyle iyileşmesini diliyoruz. Kisim. xml ij Şehirde görüşler ; Dikkat:Bu yaman dili sizide aldatabilir Ne yapacağımı bilmiyorum Beyef lardan kurtulamaz. Bu ıztırap * Vaziyetim elimdir. Asalet ve neci misali mücessemi, fazilet ve ulviyö Vapura yetişecektim. Kadıköy! nüyorum. iskelesinin hıncahınç kalabalığı a rasında kendime yol açmağa uğ- raşıyor, sıcaktan ve sıkıntıdan bu- ram buram ter döküyordum. Bir- denbire yolumun ortasına kazık gibi bir adam dikildi. Geçeme- dim. Durdum. bitkin tavırlı, süne- pe kılıklı adam hafifçe üzerime doğru eğildi. — Bir dakikanızı alabilir mi- yim, Beyefendi? Bu adamı tanımıyordum. ia hiç bir yerde görmemiştim, Onda kibar düşkünü bir bal vardı. Va-|den bir kâğıt sepeti.. So puru kaçırmak üzere olduğumu) yakan şık hovarda, “Ye? söylemekten utandım, — Sizi dinliyorum. Dedim. Muhatabım beni tenha bir köşeye çekti. Kısık, ağlamaklı bir sesle konuştu. El pençe divan durur gibi, kollarını karnının üs- tünde bağlamıştı. Başını göğsüne düşürmüş, gözlerini hantal kun- duralarının patlak uçlarma dik- mişti, — Bendeniz hâyatr memuriye - timin bir cilvei elimi olarak bir sene evvel açığa sevkedildim. Hu- kukumun iadesi için icabı kanu- nisine tevessül ettim, İşimi henüz intaç edemedim. Servetim ve san- atim olmadığından ve maişetime medar olabilecek herhangi bir hiz aney İğ kesk eyy İİ çi 2 ziyetlere girdim, Mukadderatın en acı darbelerine, en hazin sademe- lerine göğüs gerdim, ezildim.Şim- di hayatın feci istirabatile inliyor, taliin bu müthiş muzlim tecelliya- tile titriyor, açlıkla, yokukla pen- geleşiyorum... Yabarcı adam mustalah konu” suyordu, Bir istida dinler gibiy- dim. — Ne yapacağımı bilemiyorum, beyefendi... Hiç kimsesi olmayan beş yaşındaki kızımın akibeti fe- cianesini düşünerek ölemiyorum.. Vaziyetim elimdir, bir lavhai fe- ciadir, vicdanı beşere vele vere- cek derecede hüznüengizdir. Asâ- let ve necabetin misali mücessemi, fazilet ve ulviyetin temsali mü- sahhası olan vicdanı zişanlarına bedbaht bir şahsiyet sıfatile iltica ya cüret ettim. Yüksek ve ulvi his- siyatınızın vaz: elimaneme merha met buyuracaklarına kaniim. Pek muüstar bir halde olduğumdan ve- lev en cüzi bir muaveneti nakdi- yelerine mazhariyetimi ve elleri- mi yüzüme kapayarak, hicap ter- leri ve göz yaşları dökerek, mah» Zunen- istirhama, bezli inayet ve merhametile omüştehir bulunan kalbi âlii asilânelerine ilticaya mü tecasirim, Beyefendi... Vapuru kaçırmaktan doğan öf- keyi unutmuştum. İçim burkulu- yordu. Bu zavallı adama acıyor- dum. Elimi cüzdanıma attım. Bir lira çıkardım. z Bedbaht adam, eteklerimi öp- meğe kalkıştı. Tatil günüm içime zehir oldu. Dostlarm, büyük bir neşeyle eğle- nirken, ben, tesadüfün karsıma çı- kavdığı betbaht insanın ıstırapla- rını düşündüm. a Gece yarısından sonra işten dö- mdindir 4 Beyaz deri eldiven mel kostümü, pırıl pır fötrü, rugan iskarpin! bir hovarda., Sarhoş. dan dönüyor. Tramvaya binecek: dırrmın kenarındaki yö) ucuna baktı. Tamam: Beyaz bir tabelâ: © rak.. Yerde bir sürü bilet Yeşil, mor, kırmızı... B vay durak yeridir. Di paketini buraya attı. — Pattt! Sepetin altı yoktu *€ düştü. Gece yarısından 400'5. O, bunun farkında def mutlak tramvayla dö Sis vardı. Hava rf Üşümüştü. Isınmak için mek Jâzımdı. Zıpladı Kendi kendine güldü: — En iyisi biraz yü kamdan yetişir! (diy Yürüdü., . »... İşten dönüyordum. Elektrik ışığının altınd# dinlenmeden çalışışın KP. yen şık hovardaya ai i Şaşılacak şey.. Evet, 4 Bu, köprüde yolumu © damdı. Bitkin bir tav £ bir kılıkla karşımda el #”; duran, mustalah kon adamdı. 4 Zil zurna sarhoştu. raber bir gün evvel be! Bü pek âlâ hatırlıyab madı; kaçmadı. Sırıttı — Mukaddaratın.. gi belerine.. “en hazin*'E göğüs gerdim... Ezild Hayatın feci istirahati talihin bu müthiş ma” yatile titriyor, açlık 9 pençeleşiyorum.... Suratıma vuran kokusundan kurtulmak Adımlarımı açtım. U y beyaz deri eldivenli Wi rını tutarak katıla k* du: — Yüksek ve ulvi 2 vaz'ı elimaneme mi | racaklarına kanjim !«* .”” Bu yaman dilenci 1 karşımıza çıktı. Beli 9 tıldımız. Eğer onu Turink klübü deri İ hrimize gelmişti. gf yi Reşit Saffet Be nasında Barbaros İona çıkmasının dönümünü teside# yesince verilen muştur. .. ki Marsilyada bir miştir. j