— i—VAKIT 8 TEMMUZ İ Güzel bir siyasi nutuk DA” (Başmakalederi devam) bunun içindir ki son nutkunda ge- lecek seneye ait vaitler ve projeler! daha şimdiden gözlerimizde ta - hakkuk etmiş gibi bir manzara a- iyor, İsmet Paşa Hazretleri, devlet ve! milet işlerinde şimdiye kadar ba - şarılmış olan büyük işlerden bahs- ederken Gazi Hazretlerinin yük - sek rehberliklerini hatırlatıyor: — Büyük Reisicumhurun hükü- met faaliyetlerini kolaylaştırmak! ve müvaffakiyete sevketmek ve| milli hayatın ber sahasmda bir fe- yiz kaynağı olmak suretindeki yüksek tesirini anmak, bizim için şükran borcudur. Bulucu ve ya J ratıcı kudreti mütemadiyen artan Büyük Millet Reisinin iktisadi, iç- timai ve kültür sahalarında ve biz- zat Cumhuriyet ordusile yakın a - âkası, memleket için mütemadi bir yükselme temin etmektedir.,, Diyor. İsmet Paşa Hazretlerinin bu sa” deca, bu samimi, bu açık ve temiz sözleri hakikatin tam kendisidir. Bu hakikati görüp anlamak için milli hayatımızın her hangi bir kö- şesine şöylece bakmak kâfi gelir. Ondan sonra, yürekten gelen bir kanaatle diyebiliriz ki Gazi gibi büyük bir millet ve devlet reisi, İsmet gibi, onu herkesten daha iyi bilen ve anlıyan ve direktiflerini herkesten fazla muvaffakiyetle tatbika muvaffak olan bir hü- kümet reisi rehberlik ettikçe Türk milleti her sahada hukuk ve haya- tından emin ve müsterih olabilir. 944 l tiren bir gencin boğazından, teda- hastanede tedavi neticesinde, derek, dışarıya çıkmıştı. zeri İstanbul üçüncü ceza mahke- mesinde bakıldı. besinden Ömer Yılmaz Bey, veki- i Ji eski müdeiumumi Esat Beyle, dava edilen dişçi Koco Ağnidis Bey de, vekili Armanak Beyle bir- | likte mahkemeye gelmiştirdi. © İki tarafın hüviyetleri tesbit olunduk- tan sonra, dosya gözden geçirildi. Davanın tedbirsizlikle yirmi gün hastalığa sebep olmak davası ol- duğu, ceza kanunun 459 uncu maddesine göre açıldığı anlaşıldı. Davacı, tedavi ücreti ve beş bin lira tazminat ta dava ediyordu. Davacı anlatıyor Önce davacı Ömer Yılmaz Bey badiseyi şöyle anlattı: — Nisanm yirmi üçüncü günü idi. Ötedenberi dişlerimi tedavi eden bu dişçiye gittim. Bir dişi - min sinirini öldürecekti. İğne gi- > Mehmet ASIM Üre Ağaç kestirmek! Seyrek rast gelinen bir , dava görülüyor | İstanbul üçüncü ceza mahkeme- sinde, dün akşam üzeri pek sey- rek rasgelinen bir dava görüldü. Yeşilköyde “Yeni çiftlik, kira- cısı Artin kâhyanın karışı Şıranuş hanım, çiftlikteki bir ceviz ağa- ni kestirdiği | için dava edilmiş bulunuyor. 1521 numaralı olan “Yabani ağaçları aşılama,, kanu- nuna göre, böyle yemiş veren a- ünçların kesilmesi yasak olduğu halde, Siranuş hanımın bu ceviz ağacını kestirmesi üzerine, hak- kında zabıt tutulmuş. Şimdi bu| suretle hükümet emrine muhalif hareket maddesinden muhakeme ediliyor. Elli yaşında olduğunu söyliyen Siranuş hanım, mahkemede şun- ları anlattı: — Kocam, bu çiftliği kira ile tutmuştur. Orada hep beraber zi-! raat yaparız. Çiftliği biz Anna hanımın vekili Acemyan Beyden tutmuşuzdur. Bu, balıkçı başının çiftliğidir. * Sahibi Ohanes — bey; ama bizim tuttuğumuz kısım, An- na hanımın hissesine düşmüştür! Evet, ceviz ağacını keştirdi - ğim gerçektir. Ben, kesmedim; uşaklar kesti, lâkin “Kes!,, emri- ni veren benden başkası değildir. Zatınıza hilâf söylemem. Sözüm sözdür, dosdoğrudur, apaçıktır! “Niçin kestirmişsin?,, der ise- " niz, ona da cevabım şudur: Zira, ki bu ceviz ağacı çürümüştür. Na- 41! olsa, ölüme mahkümdu bu a - bi ve burgulu kücük bir âleti ağz- şırken, bu âlet elinden kurtuldu. Bana: “ Aman kıpırdama, ben şim- di onu pensle alırım.,, Dedi. Fa- kat, bu sırada âlet boğazımdan içeriye geçti. Merak etme! Ben, tabii bunun üzerine endi- şe ettim, “ Merak etme, bön bir yağ yuttururum, çıkar.,, dedi. Derken: “.- Hacet kalmadı. Bak, sen şimdi öksürürken, âlet kendiliğin- den dışarıya çıktı. İşte. Diye bana yerdeki başka bir â- eti gösterdi. Tabii bana âletin çıktığına dair kanaat gelmedi. Bu- nunla beraber, oradan eye dün - ilân ve tabelâ resimleri üzerinde Ajans umum müdürü Muvaf - fak Bey ile belediye daimi encü - meni arasında ilân ve tabelâ res - mi üzerinde yeniden bazı müzake- reler yapılmaktadır. İlân ve tabe- lâlardan alınan belediye resmi bir müddet evvel ziyadeleştirilmişti. Halbuki hazirandan itibaren İev- ha ve tabelâlardan alınan diğer resimler de arttırıldığı için birçok esnaf ilân ve afiş yaptırmamakta- dır. Belediye bunu nazarı dikka- te alarak ağans vasıtasiyle aldığı belediye resmini bir miktar indir- miye karar vermiştir. Hem biz iştiyoruz, ki çiftlikte a- ağaç kestireyim? Bıç.. Ama bilseydim, ki kanunca gene yasaktır bu iş, (kestirir mi idim (hiç, rel bey (o bazretleri? kuz temmuza bıraktı. Boğazdan kağnı Muhakemeye başlandı. Davacı, “ Dişçi tedbirsizlik gös- terdi,,diyor.Dişçi bu iddiayı kabul etmiyor , Geçen nisanda, Bakırköyde bir) düm, sonra da mektebe gittim. dişçiye giderek dişlerini tedavi et-| vi sırasında küçük bir âlet kaçmış, bu âlet, içerde tabif seyrini takip e- Bu hadiseden dolayı dişçi aley-| hine açılan davaya, dün akşam ü- Davacı, Harbiye mektebi tale -! öaç bol olsun. Ne diye yok yere Müddeiumumi Nurettin Bey, mütaleasını hazırlamak için, tet « kikat yapmağa lüzum gördüğünü hildirdi. Mahkeme, bu isteği isa- betli buldu. Muhakemeyi on do- Ertesi gün, tatbikata çıkarken ' ben yolda, şiddetli bir acı duyarak İ düştüm, bayıldım. Gülhane hastanesinde Ondan sonra, beni derhal Gülha- ne hastanesine kaldırmışlar, teda- vi altına almışlar. Alet bana hay- İ lr ıztırap çektirdi. Dışarıya çıkm- İ cıya kadar her gün rontken ile baktılar. Doktor M. Kemal, Sü - reyya Hidayet, Murat Beyler, gün- de üç defa yanıma gelerek vazi - yetimi yakından tetkik ve takip e- diyorlardı, Kulaklarım da ağrı - i yordu. Doktor Sani Yaver Bey tedavi etti. Alet, gerçi dışarı çıktı. Fakat ben hâlâ muztaribim. Barsakla - rım zedelenmiş, yara, bere içeri - sinde kalmış. Hâlâ muntazam ye-! mek yiyemiyorum. ihtiyatsız hareket var Sonradan bir çok dişçi, bana diş siniri öldürülürken, âletin ucu ince bir zincirle her ihtimale karşı dişçi nin bileğine, bağlı olmak lâzım geldiğini söyle- diler. Bundan başka, eğer âlet elinden kurtulunca kıpırdamama mani olmasaymış, şiddetli öksürük gelir, yahut kusma suretile âlet tekrar dışarıya çıkabilirmiş. Ya- man dişci kölayca geriye alabilir- miş. Bunu bana dişçiler böyle izah ettiler. Dişçi ne diyor? | İ Dişçiyene diyeceği soruldu. Ko! ço Ağnidis Bey de, şunları söy - ledi: — Bunda benim tedbirsiliğim yoktur. Böyle hadiseler bazan o - İ labilir. Eğer Ömer Yılmaz Bey, bu sırada ağzını kapatmamış olsa idi, âleti yutmazdı. Çünkü, âlet, dil üzerine düşmüştü. Ben, hemen yakalar, alırdım, Ağzını kapatın- ca, âlet tükrük ve pamuklarla ka- rıştı, bağlandı, içeriye kaçtı. Sonra, ben kendisine başka bir. âleti göstererek, onu aldatmak is- i Polis haberleri a Hakaret ve bıçak çekmek! Eyüpte İslâmbey mahallesinde! oturan Zekiye hanım evelki gece giracisı Bekir efendinin kendisine hakaret ettiği ve kayin ( biraderi Ali efendiye de bıçak çektiği yo - lunda zabıtaya şikâyet etmiştir. Suçlu yakalanmıştır. İ Çopur ismailin sâarhoşiuğu Çopur İsmail isminde birisi s0- kakta sarhoş olarak gürültü yapar ken yakalanmıştır. Söndürülen yangın Koca Mustafa paşada yazmacı Mihran efendinin evinde yazma - lar kurutulurken yangım çıkmışsa da etrafa yayılmadan sörlürül - müştür. Alacak yüzünden .. Çarşıda Ağa hanında marangoz çırağı on dört yaşında Adem ile ayni yerde çalışan Hüseyin alacak yüzünden kavga etmişlerdir. Hü - âlet davası | yahut parmağına! i caktır. seyin Ademi çakı ile yaraladığın»! dan yakalanmıştır. IGÜüNnÜüN “siyaseti | m temedim. O sırada öksürmükştü. Yuttuğu âletin tıpkı tıpkısma bir örneği yerde gözüme ilişti. Nasıl- oraya düşmüş. Ben, yuttuğu âleti öksürükle çıkardı sandım. Tabii kendisinden bir a- letin çıkmasma göre, yerdeki âlet, başka âletmiş. Ben, önce benzet- mişim. Sonradan anladım! sa evvelce Kaç senelik dişçi ? Reis vekili Ali Hikmet Bey sor- du: — Siz kaç senedir dişçilik eder- siniz? — İki senedir, 1932 de mekte- bi tamamladım. Ancak, diploma- yı, usulen bazı resmi muamelelerin ikmali lâzım geldiğinden henüz €- lime vermediler. Yalnız numara verdiler. Bu numara, dişçilik et- meğe kâfi mezuniyet ifade eder! — Diploma numarasını söyle - yiniz?, Diplomamın numarası 477-772 dir! Ömer Yılmaz Bey, Koço Ağnidis Beyin dört buçuk senedir dişçilik ettiğini ileri şürdü. Dişçi bu ifa- deyi kabul etmedi. Ömer Yılmaz Beyin vekili Esat Bey, müekkilinin hu küçük âlet te- siriyle karnında ve sol kulağında birer arıza kaldığını kaydederek. bi bir hadisenin önüne geçmek için ne gibi tedbirler almış olması lâ - zım geldiğinin adli tıp işleri mües- sesesinden sorulmasını istedi, Müddei umumi talebe iştirak ediyor Müddeiumumi Nurettin Bey bu isteğe iştirak etti. Aynı zamanda dişçinin diploması olup olmadığı - nın, dişçilik etmeğe mezun bulu - nup bulunmadığının mektep mü - dürlüğünden sorulması isteğinde bulundu. Ali Hikmet, Nusret ve Tahir Beylerle teşekkül eden mahkeme heyeti, bu isteği muvafık gördü. Muhakemeyi sekiz eylül cumarte- si günü saat ona bıraktı. İ Istanbul Zahire borsa- sının vaziyeti İstanbul zahire borsasının varis dat azlığı dolayısiyle müşkül vazi- yele düştüğü söyleniyordu. Dün | alâkadarlarla konuştuk. Anlatıl dığıma göre her yılın ilk altı ayın da mahsulün az olmasiyle muame- | le azalmakta ve bu yüzden borsa» nın mali vaziyeti bozulmaktadır. Maahaza bu yıl borsanın vaziyeti geçen senelere nisbeten daha çok iyidir. Bu ilk alı ayda o zahire kânunusani, şubat, mart, nisan,| mayış ve hazirandaki açığı 3--5 bin lira kadardır. Halbuki bundan! evelki senelerdeki açıkları 10 . 15 bin lira tutuyordu. Bu3 — 5 bin liralık açık ikinci alı aym mua- mele fazlalığı dolayısiyle kapana-| l | bu açığı ayni zamanda Borsa erkânı yalnız kapatmak değil, noksanlarını tamamlıyacak gelir» Arap ittihad | | >E Avrupa için nümune © bilecek bir muahede Taif muabedesinin Arap liğinden bahseden o kısımları” tarafta olduğu gibi Londrad4 derin bir alâka uyandırmış ( mis) gazetesi bu münasebetle rap kardeşliği namı . altınds baş makale yazmıştır. Taif müuahedesi, — hatırla olduğu üzere Hicaz ve Necit kümdarı İbnissuut ile Yemen kümdarı İmam Yahyanın im& yıp tasdik ettikleri muahedey€ rilen isimdir. (Taymis) gazetesi muaheö hulâsa ettikten sonra şu söğ i söylüyor: “Bundan böyle iki Arap de tinin münasebetlerine hakim cak fikir, islâm kardeşliği Arap birliğidir. Bu fikrin v€ fikir icabatının ehemmiyeti in olunamaz. Vehabiler öteden son derece mutaassıp bir deri sayılıyor ve onların Zeydileri fir bile saydıkları ileri sürülü; du. Yemende ekseriyeti ot eden, yahut en kuvvetli uns lan Zeydiler de müsamahakâr ! sanlar değillerdi. Bunların lerin akaidine benziyen itike' rı, Vehabiler nazarında, tır. Bütün bunlar iki tarafı İ kardeşliği ve Arap birliği m desi aktetmekten menetmedi. taraf da Müslüman Arap mille" nin birliğini (o yükseltmeğe, © nüfuz ve kuvvetini arttırmağfı nun haysiyet ve istiklâlini siya çalışacaklardır. Bu sözlerin, * evresi bir. ker ine ' termektedir. Muahede msi iki taraftan biri hariçten herhi bir taarruza uğrıyacak olursa ğer taraf, tam bir bitaraflık gö tecek, tehlikeye uğrıyan İ manevi her yardımı temin ed Arap yarım (adası bir tas uğradıkça iki taraf müttehit cephe vücude getirecek. Fakat müşterek mesai Arabistan Y adasına münhasır kalmamakti Çünkü iki taraf da hariçte ki fi si mümessillerinden istifade | mekte ve bunda istiklâline hiç bir taarruz görmemektedi!" Arap ittihadı fikri bu ilerlediğine göre hiç bir Avr! devlet, bilhassa son günler” mam Yahya ile dostluk ve ” kabil teşriki mesai muahedef' zaladığı için İngiltere, bunu "m dikkatten uzak tutamaz. Hele Taif muahedesinin zamanda Mekke, Kahire Hayfada neşri müfrit nistlerin (nazarı (dikatini bedebilir. — Çünkü. bunlf, listinin © bir Arap mem ti olduğunu ve Arap mel leriyle muhat bulunduğunu * etmiyorlar. Bundan başka ahede, (o ahiren Avrups ». muahedeleri (o yapan Hır devlet ricaline de bir örnek edebilir.,, Temiz ve iyi diy€ satılan sular Bazı seyyar sucuların ki kuyulardan su doldurs/?”, miz ve iyi su diye sattıklar!/” müş, bunlardan bazıları vi mıştır. Sıhhat müdürlüğü kuyuların kapatılması tetkikata © başlamıştır. sonra seyyar sucular sik; N lere sahip olmak daha çok alâka» dar etmektedir. a e Sal 2 02 rilerek suları muayene © tir. i»