—— 8 VAKIT 2 MART 1934 (Hik a y e MENEMEN Büyük mille Bir Nevi Gevezelik... me söyliyemezler. Karıları derhal tuplar gelir, Falan bey, filân m- sele hakkında konferans verecek- tir, i Konferans verenlerin, bir veya bir kaç mesele hakkında muhak - | kak söyliyecek bir çok sözleri var- dı, Kimi zenci ruhunu keşfetmiş- tir. Kimi Patagonya iktisadın: . tet- kik etmiştir. Kimi dünyayı gezen biriyle gö - rüşmüştür. Kimi dünyayı gezip görmüştür Yazık, ki konferansı verenler- den bazıları ne avukattırlar, ne de muallim, yoksa, sözleri odinlenir- di. Berber de değillerdir. Dişçi de değillerdir. Eğer berber veya dişçi olsalar, kafanızı ellerinde tuttukları için, söylediklerini ister istemez dinlet- siniz. Ve işin asıl garibi var. Bu nevi konferansçılardan bir çoğu, evle - rinde de, ağızlarını açıp tek keli- me söyliyemezler. Karıları derhal çıkışır: — Sen sus, senin aklın ermez!, Evet, hazı Fonferans heveshileri vardır, ki sözleri dinlenmez... Amma geçen gün, bir hikâye | okudum. Size anlatayım: Vaktiyle, sözü dinlenmiyen bir zat, konferans vermeğe kalkmış... Kürsüye çıkmış, söze başlamış. Beş on dakika sonra, salonda, kimseler kalmamış. Bütün dinli- yenler, sözün sonunu beklemeden, hava almağa çıkmışlar. Yalnız salonda bir kişi kalmış. Tek bir kişi. Bu falan zat, bütün kulak kesi- lerek, dikatle konferans dinliyor, söz uzadıkça memnun oluyor, göz“ lerini içi gülüyormuş. , Bir aralık, saatini çıkarıp bak- miş, Konferansçı durmuş ve mültefit bir tebessümle: —Affedersiniz, sizi sıkıyorum... Telhis edeyim... — Efendim?. — Sözü kısaltayım dedim Dinliyen itiraz etmiş: — Kat'iyyen, ne kadar uzun sö; eniz, beni o kadar memnun edersiniz... Sayenizde geçiniyo- Tum... Konferansçı bir kat daha sevin- miş. Kendini dinliyen zatın tam bir entellektüel olduğuna kanaat Öyleya, bir zat, ki dimağını bes- liyerek geçiniyor.Sö zlerinden isti- fade ettiği için kendisine teşekkür ediyor. — Öyleyse devam edeyim... TO Minnettarı- BAZEN... Ve konferansçı söze devam £et- miş. Bir insan, ne kadar geveze olur- sa olsun, nihayet söyliyecek söz bulamaz. Nefesi kesilir, dili du- dağı kurur ve konuşamaz olur. Konferansçı da nihayet sözü Metz. Fakat, hekes kaçtığı halde, tek başma Xalrp sözünü nihayete ka- | Me ire Yazan : Selâmi İzzet dar dinliyen zata da, teşekkür et- meği bir borç bilmiş. | — Şimdi size teşekkür edeyim.. — Estafurullah efendim.. — Yek, yok, teşekkür... i — Hayır efendim, teşekküre ha- İ cet yok. i — Nasıl yok efendim, teşekkür | etmeliyim., | — Aman neden efendim? — Beni son sözüme kadar din- lediniz, herkes gibi gitmediniz.. — Gidemezdim efendim.. — Ya!. Konferansçı duralamış, Salonda | tek kalıp sözü sonuna kadar din- | liyen zat izah etmiş: — Sizi buraya ben getirdim e - fendim. — Anlamadım? — Ben, buraya geldiğiniz oto - mobilin şoförüyüm. Siz burda ko- nuştuğunuz müddelçe, © aşağıda taksinin saati tıkır tıkır işledi... Bir gün, sözü çekilmiyen bir a- damın, sözünü dinlemekten zevk duyan biri bulunmuş demek... Lendrada heyecan ! “Almanya .. Harbe hazır ol!,, adlı kitap Alman Profesörlerinden M. Bense tarafından neşrolunan ve “Almanya! Harbe hazır ol” adlı serlevhası altımda İngilizceye ter- cüme edilen bir kitap Londrada fevkalâde sansasiyon yapmıştır. İ Bu kitapta Büyük Britanya adala- rının Almanya ordularınca istilâ- sından bahis olan bu kitabım bazı aksımı bundan evvel İngiliz gaze- teleri tarafından, Barça parça ter- cüme edilmiş idi. Bu baptaki neşriyatm yaptığı fena tesirleri gidermek maksıdiy- le Almanyanm Londra sefareti bir resmi tebliğ heşretmiştir. Bu | kerlik fenleri profesörü ol- madığı ve fikirlerinin saçmalığı ileri sürülmektedir. İngilizce tercümesinin İngilterede neşredilmemesini temine çalışmış idi. ” Yeşil yağmur ' İtâlyada bir şehre yeşil | yağmur yağdı İtalyanın Coya şehrinde son günlerde çok garip bir hava hâdi- sesi olmuştur. Şöyle ki, şiddetli bir bora sırasından sonra yeşil renkte yağmur yağmağa başlamış ve bu yağmur yarım sat devam tebliğte M. Bense'nin harp ve as-! t meclisinde Türk - Fransız dosluğu, dün, bir kere daha teyit olundu | (Baş tarafı 1 İnci sayılamada) Sürekli alkışlarla karşılanatı bu telgrafın okunmasını mütea- kip kürsüye gelen Cemil Bey (Te- kirdağ) şu beyanatta bulunmuş- tur: “Muhteerm arkadaşlar, Yüksek Fransız mebuslarının Türkiye (dostluğuna verdikleri kıymeti büyük ve samimi bir mem nuniyetle öğrendik, eminim ki, si- zin hissiyatınıza da tercüman olu- yorum. Bizim Fransıya karşı dost- luk bislerimiz ciddi ve esaslıdır. M. Herriot gibi yüksek şahsiyetin memleketimizi ziyareti bu teza- hüre mesut bir vesile oldu, Fransa- ya karşı dostluk hissiyatrmızı ben de bu vesile ile izhar etmekten bahtiyarlık hissediyorum. Bizim de böyle bir teşekkül vücude ge tirmemiz lâzımdır. Arkadaşlarım da bu arzuyu yakından gördüm. biz de derhal teşebbüs alacağız ve almak üzereyiz. Bunu arzu edi- yorum, (Alkışlar) Cemil Beyden sonra söz alan | Sırrı Bey (Kocaeli) de şu beyanat- ta bulunmuştur: Fransız meclisinde 130 mebus- tan mürekkep bir Türk - Fransız grupu teşekkül ettiği telgrafının işidilmesi karşısında duyduğum his, her halde heyecan derecesin- dedir. Çünkü bize bu dostluk his- sini getiren ses vaktiyle asrın en| büyük evlâdına çete reisi ve onun | etrafımda toplanan. smücahitlere | haydut denildiği zaman karşısma | İ çıkarak, hayır, vatanını ve milleti» | ni kurlarmak için silâha sarılan cengâverler, Fransız telâkkisine göre vatanperverdir. diyen büyük adamın vatanmdan geliyor. Bu ses ayni zamanda bütün husumet cihanın memleketimize gayız ve bizim sevilecek, muhabbet edile- cek seviyeye malik asil bir millet İ olduğumuzu söyliyecek kadar ce- saret gösteren büyük adamın asil milletinden geliyor. ğ Bu ses, Türk necabetinin tak- dirler, hayranlıklır gösteren haki- kat sevenlerini hassas vatandaşla rından ve her türlü mümtaz has- letlere malik büyük Heryonun salentaz zümresinden geliyor. Biz- de asırlardanberi teessüs etmiş bulunan Fransız muhabbeti esasen böyle 5 kişi, 10 kişi, 100 kişiden > bir grup halinde değil, veri ee milletini, 14nilyon- | dan mürekkep «“ 18“milyon ses- | yo beni buldu ve benimle uzun u- zun konuştu. Ve avdet ettikten sonra aldığı notlar üzerine seri halinde lehimize bir çok makale- ler yazdı. Hatırımda kaldığına göre “La Jön Türki” isimli bir ki- tap neşretti zannederim. M. Heryonun karekteristik vasfı açık sözlülüğü, samimiyeti ve va- tanperverliğidir. Yani M. Heryo tam manasiyle iyi bir Fransızdır. Bu muhterem Fransızdan bize u- zatılan dostluk eli ki, yalnız ken- di namına değil, bugün Fransada hükümet yapmakta olan ve Fran- sz meclisinde grup itibariyle en kuvvetli bulunan bir fırka arkadaş ları tarafından bize uzatılan bu eli hararetle sıkalım. Niçin? Bu sua- lin cevabımı tebarüz ettirebilmek için iki milletin mütekabil o vazi- yetlerini tespit etmek lâzımdır. Fransız milleti bu muharebe- den bütün emellerini tahakkuk et- tirmiş, yani tam manasiyle satisfe bir millettir. Ve ondan dolayıdır ki, sulhper- verdir. Ve cihanda sulhun nizmın idamesine ( taraftardır. Günkü sulhun bozulmasından beklediği bir şey kalmamıştır. Onun için kendi tabirleriyle satisfedir, sul- hun taraftarıdır. Biz muharebe- den onun gibi memleketler kazan- madık, memleketler. kaybettik, fa- kat biz ve'kugün elimizde . bulur nan yurt bizim için kâfidir. Çünkü bugün milliyet esasına istinat ederek bir devlet kurmu- şuzdur. Binaenaleyh Osmanlı imparatorluğunu batıran böliyye-- lerden biri olan kapıkulları salta- natından yeni devletin bünyesini temizlemiş oluyoruz. Lâyik esasa Çünkü gene osmanlı imparatorlu- ğunu batıran ikinci âmil'de taas- sup tshrkâtıdır. Ondan da yeni devletin bünye- sini temizlemiş buluyoruz. Osmanlı imparatorluğunu batı” ran ve batırmıya hazırlıyan esbap- tan birisi de & kapitülâsyonlardı. Çünkü kapitülâsyonlar, memleket | iktsadi müvazenesinin tecssüsüne İ manidi. Ve kapitülâsyonlarla Avrupalı” ların takip ettikleri gaye bizi zirai memleket halinde bırakarak kep- di sınai mamulâtma sürüm yeri yapmaktı. Fakat arkadaşlar kütün impa- kin saldırdıkları günlerde z göre cumhuriyet tesis etmişizdir. leri” 18 ve inşallah 28 milyondan | yatorluk hayatı gösterir ki bu vazi- si mürekkep Türk milletini bir Türk » Fransız grupu heyetine getirmi ir, Binaenaleyh buradı ben işte 18 milyonun evlâdı olan Türk milleti- yette devletin bütçesi, müvazene daima açıktı. Bu açığı istikraz- larla kapamak zarureti vardı. Bu gidiş tabiatiyle bir iflâs gi- Bunun için bizim uzun zaman sulha ihtiyacımız vardır. Bu esaslı noktada bugün Fran- sız milletiyle tamamiyle beraberiz ve onun için bu uzanan eli kema- li hararetle sıkalım diyorum.,, al- || kışlar, bravo sesleri. | Reis — Divanı riyasetçe hari- | ciye vekâleti teskeresine meclisin tezahüratı nazarı itibare alınarak |; icap eden cevap verilecektir. . | J l j Müteakiben ruznameye geçile- i rek 551 sayılı kanuna bağlı emraz cetvelinin tadili ve malâliyetlerin bu cedvele göre tatbiki için 19683 | sayılı kanuna zeylen tanzim edile- rek M. Meclisine takdim (edilen kanun lâyihası ile tevhidi malâli- "| yete müteallik olup B, M. Meclisi» ne arzedilen tefsir dileğinin geri alınması hakkındaki o başvekâlet 'İ teskeresi okunmuştur. ! Kâzım Hüsnü Beyin hatı- | rasını yad | Bundan sonra Reis Kâzım Paşa Hazretleri meclisin tatili esnasmda Konya mebusu Kâzim Hüsnü Be- yin vefat etmiş olduğunu söylemiş ve demiştir ki: “Bu haberi teessürle meclisi â“ liye arzediyorum.. i Kâzım Hüsnü Bey, birinci B. M. Meclisinden beri ve onu takip eden meclislerde de mebus olarak memlekete büyük hizmetler ifa #” | miş değerli arkadaşımız idi. Ken- disine rahmet diler ve hatırasına || bürmeten bir dekike süküt“ edil mesini rica ederim.,, Bir dakika sükütu müteakip cumartesi günü toplanmak üzere içtimaa nihayet verilmiştir. Gelecek toplantılarda Ankara, 1 (Hususi) — Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki haf- ta İçinde yapacağı toplantılarda, son zamanlarda aktedilen muahe- deler müz-kere olunacaktır. Bir zabıta Romanı O vakıt landruyul tutmuştu şimdi de.. Dünkü nüshamızda da yazdığımız gi bi “Matin,, gazetesi, başımda (o Fransi reisicümhurü M, Lebrun ve başvekil M Dowmerguc bulunan tahkikatın bir türlü aydınlatamadığı Prens'in katli hadise sini hususi surette tahkik ettirmeğe ka rar vermiş ve Fransanın en meşhur poli hafiyelerinden © Riboulet'yi, o cinayeti) olduğu © Dijon şehrine i idari Ole a Dük a Vali etmiştir. Bora kesildikten sonra caddelerde ve tpalarda yağmur-| nin teşkil ettiği Türk — Fransiz dan keskin yeşil bir renk kaldığı | grupu namma bu gelen sesi mu görülmüştür. | habbetle selâmlıyarak 18 milyon Cenubi italyada kıra ve sarı Türkün muhabbet ve selâmlarmın yağmur yağdığı vaki olmuştur.) Fransaya iblâğını rica ederim. Bu da Afrika çöllerinden kalkan | Oo Halil Beyin sözleri kara ve sarı kum tozlarının yağ” Halil bey “İzmir, de bu. ;mü- mura karışmasından ileri geliyor- b denirki du, Fakat böyle yeşil yağmur yağ- > mış olması vaki değildir. “Efendiler M. Herriyoyu 1909 Alâkadar ilim adamları bu| da tanrdım. Ben o zaman mecli- müstesna hava hâdisesini merak-! si mebusandaki ekseriyet grupu- la tetkika başlamışardır. İnun reisi bulunuyordum. M. Her- Yetik sa vti tali enli Misa eba dişi idi. Şimdi kapitülâsyonların Bu teşebbüsün bütün amam uyandır lâğviyle memleket bu beliyyeden |dığı fevkalâde alika gün | geçtikçe art de tamamiyle kurtulmuş bulunu- maktadır. Son bir iki aylık hadiseler ib yor. — Yeni kurduğumuz devletin |garabetten garabete şahit olan o Franf yesinde osmanlı i paratorlu-- |efkârı umumiyesi bu meşhur polisin y# yaraya ik birin- e ii . . sizl İemektedir. | ami Binaenaleyh biz Vaktiyle Fi eki Mi de bundan Bam yayı çok işgal etmiş olan Landru hadisi nunuz. Bundan yıdır ki, biz İsini de, hiç beklenmiyen bir anda aydı" de onlar kadar ve onlardan ziya- İlatan gene bu Riboulet idi. Londrü P de sulhperveriz. Çünkü biz büyük polisin takibatından yakasını kv! i taramamış ve soluğu cellâdm kolları 57 Gazinin dediği gibi bu Anadal araman ve sbağu salk keli | üzerinde muasır medeniyetin Üs Bakalım bu değe hafiye kei vi İtüne çıkacağız. cerebilecek mi? siğil z Ye aid rm 4