No. 47 Kamelya EE Vahıt'ın edebi tefrikası SEREN / dın : lı Ka Terceme eden | İlrendre Dumas fils umumun amma Selâmi İzzet! , — Hayır, Puan - dü » Jur'da,! Örada dükle yemek yedik. O et- seyrederken ben madam Ar. | Balda, sordum, ismi Arnuld'du de- mi?. Kiralık bir apartımanı o- *p olmadığını sordum, Üç odalı bir Aparlımanı varmış. Kâfidir #annederim. Ayda altmış frank. Döşeri dayalı. Tuttum, İyi mi?. Margöritin boynuna sarıldım. am etti: — Ne iyi olacak, Küçük ka « Pin anahtarı sende olacak. Düke de bahçe kapısının anahtarımı ve- "eteğim ama, almıyacak, çünkü #eceleri gelmiyecek. Bir müddet Paristen uzaklaşacağım için mem | Muh; ailesinin ağzı kapanacak. rağmen, bu derece Parisi| Sevdiğim halde gidip sayfiyede| uya nasıl tahammül edeceği Mi sordu, Hastayrm, istirahate ih- var, dedim. Pek inanma- dı. Zavallı ihtiyar hep kuşkuda. için çok ihtiyatlı hareket et Meliyiz, Beni orada tarassut etti- | fecektir, Evi kiralaması kâfi de - #il “borçlarımı da ödemeli; maa- İevef birçok da borcum var. Nasıl, ür bunlar işinize geliyor mu?. Bu tarzı hayatım arada sırada | Wandırdığı vicdan azabını dindi: | Yerek; — Evet, dedim. — Evi baştan aşağı gezdik. rahat edeceğiz. Dük titiz dav Tanıyor, Çılgm kız, boynuma sarıldı, Öptü: | Mz Telilisin, dedi, yatağını mil İ Prüdans sordu: — Ne zaman taşınacaksınız?. — Mümkün olduğu kadar ça- | — Arabanızla atlarınızı da gö | türecek misiniz?, — Bütün evimi Apartımana sen göz Yun, Bir hafta sonra Margörit köş- taşındı. Ben Puan dü Jur'da Yerleştim. Oradaki hayatımızı tarif güç “lacak, İlk günlerde Margi itiyat « Findan vazgeçemedi. Ev, her Gün düğün evi gibiydi, arkadaş'a- * geliyorlardı. Bir ay, sofrasında *ekiz on kişi eksik olmadı. Bir ta- Yaftan da Prüdans, bütün tanıdık nı getiriyordu; 'ndi eviydi. Bütün bu masraflar, dükün pa» | tâsıyle ödeniyordu. Buna rağmen | dans benden, güya Margörit hanıma, bin frank istiyordu. dg Yunda kazandığımı söylemiştim, 'göritin istettiği parayı der - hal veriyordum, Belki de param giymez endişesiyle, Parise git « | IM, se-mayemden bir mik;ar da- k a'dım. Evvelce aldığımı yerine OY” itin, Varidatmzd » maaJa, on bin Tangrm daha vadı, Fazin -sasraf, Denden para iste Mek Zarureti, Margörit. misafir avet etrâök sevdesmdan Vva7gı « sirdi, Marzörit istirahat etsin di. Bin köşkü kira an dük, nisa - <*e İssadüf etmek endişesi le| #örünmüyordu. Bir gün, Maryö-it “ hoş “aşa yamek yemek üzere örimiş ve on beş kişini. ortesna | “ymüztü. Bir şeyin farimda ol Miyarak yemek odasın kapısını “ünsa, habikubırlarla (urglanmız | taşıyacağım. kulak olur - sanki orası fiz tı, Fakat izzeti nefsi kırılan ihti - | yar kin bağlamıştı. Margörite, | kendi evinde kendini saydırması" | sadiyle yaptığına delâlet edecek | memişti. Yakup Cemil bey ertesi | mıyorlardı. nı bilmiyen bif kadına para ver *| |, mekten usandığını ve hiddetle gitmişti. ve kızların küstah neşesini görün- | ce derhal çekilip gitmişti. Margörit sofradan kalkmış, ö- bür odada dükün yanına gitmiş, dükün gönlünü almıya uğraşmış » | söylemiş ve O günden sonra bir daha dük- mez oldu, fakat dük gelmedi. Bu işte ben kazandım. Hulyam hakikat olmuştu, metresime tama- mile sahiptim, Ne olursa olsun, mü nasebetimizi o aleniyete vurdu, ar- tık evinden çıkmıyordum.Uşaklar bana efendileri nazarile bakıyor» lardı. Bu yeni hayatından vazgeçme” si için Prüdans Margörite çok na- sihat etti. Fakat Margörit (beni sevdiğini söyledi. Bensiz yaşıya" mazdı. Ne olursa olsun, beni dai- ma yanında görmek saadetinden mahrum kalamazdı. Canı istiyen gelmiyebilirdi. Bir gün Prüdans Margörite mü: him bir şey söyliyeceğini bildirdi. Ben kapıdan diledim ve o bunları duydum: Bir müddet sonra Prüdans gel- di. Ben bahçedeydim. Görmedi. Margöritin onu karşılayışından ge ne geçenlerde konuştuklarına ben zer bir şeyler konuştuklarını tah- TEEN OLEN NAR AE VERİ Onlar küçük odaya girdiler ben kulak verdim. Margörit sordu: — Ne var, ne yok? — Dükü gördüm. — Ne dedi? — Misafirler meselesini affede İ ceğini, fakat Arman Düvalle açık- tan açığa yaşadığınızı, bunu affet miyeceğini söyledi. Diyor ki: —Margörit o adamdan ayrılsın, eskisi gibi ona istediği parayı ve ririm, yoksa benden para isteme- sin, on para vermem. (Devamı var) —— m Rakı ve likör istihsali artıyor İnhisar idaresinin likör istih- sali artmaktadır. Geçen senenin temmuz, ağustos, eylül ayları zar- fında 7633 litre likör yapılmıştı. Bu senenin aynı aylarındaki istih- salât miktarı ise 22290 litreyi bul- muştur. Bu vaziyet karşısında hu susi fabrikalar likör imalinden vaz z Hariç memleketler ep yoktur. Yapılan istatistiklere göre, in- hisar ve hususi fabrikalarda tem muz, ağustos, eylâl ayları içinde 1.698.329 litre rakı yapılmıştır. Geçen senenin aynı müddeti zar- fradaki istihsalât ise 1.728.570 lit reydi. Bu senenin temmuz, ağustos, eylâl ayları zarfındaki ispirto is- tiksalâtı 611.892 litredir, —— Köprü altında kaçakçılık Cümri# O mubafsza memurları dün Ti; Salih ile o Mehmedin köprü gözünden geçen sandalını çevirmişler, gümrük resmi veril - memiş 24 teneke gaz yakalamış « lardır. Kr 7 7 — Sİ ANAL VAKIT'ın yeni Tefrikası : Yakup Cemil müfrezesi görün UMI HARP Teşkilâtı Mahsusa LEE La LA 53 5 — VAKIT 25 İnci kânüm 1933 see 7 E dislünmüzi “ lll ai ŞAL Yazan: A. MiL dü “ İstanbul bile emretse gene kalmam! ,, Gürcünün bu işi casusluk mak- | dolayı hiçbir müspet netice ver - | kederlenmekten kendilerini ala « sebep bulunmadığından İ toplanan o divanıharp onun idam | İdan sarfınazar ederek yalnız 170 değnekle cezelandırılmasına ka - ten bahsedilmedi. Margörit itiya- | yar vermisti. dımı değiştirdi, misafir davet et « Bu ceza İ de diğerlerine bir daha haber ge- tirecek olurlarsa bunun yanlış bir haber olmamasına dikkat etmele » ri için bir ibreti müessire olacak - tr. Yeni bir müfreze Bu 170 değnek cezası gürcüye henüz tatbik edilip bitmıştı ki, Yakup Cemil beyin müfrezesi u- zaktan sökün etmişti. Yakup Ce « mil bey ve arkadaşları önde atlı olarak geliyorlar, arkadan müfre- ze onları yaya olarak takip ediyor du. Yakup Cemil beyin bir gözü vaktiyle geçirmiş olduğu bilmem hangi kazadan dolayı bir bezle bağlı bulunuyordu. Maiyetindeki zevat meyanında bilâhare iktısat vekili olan Sakir bey, İttihat ve bey, Cesri Mustafa Asım su olan Sudi İ paşa kaymakamı binbaşı bey, sonraları Halit paşa diye | şöhret kazanan yüzbaşı Halit bey İ Abdülhamidi Beylerbeyi sarayım (abay erginler iler bulunuyordu. Yakup Cemil müf - rezesine bir de muvazzaf istih - | kâm bölüğü terfik edilmişti. İki bin kişi kadar olan bu müf. İm o devirde muvazzaf kıt'ala » rımızda bulunmıyacak kadar mü kemmel surette teslih ve teçhiz e dilmişti. Geçe geç vakit gelen bu kalabalık misafirler (Borçka) da» ki Rus süvari kışlasına yerleşti - rilmişlerdi. Bu iş bittikten sonra Rıza beyle Yakup Cemil bey ara- sında gece yarısından sonfa mü « zakereye başlanmıştı. Rıza bey Yakup Cemil beye Borçkada kal- masını ve beraberce hareket edi- İ lerek (Batum) un zaptını teklif | ettiği halde yeni gelen kuvvetin kumandanı bu teklife - kat'iyyen yanaşmak istemiyor ve: Her şeye rağmen israr kalmam !,, diyerek fikrinde ısrar ediyordu. Yakup Cemil beyin bu hareketi de gösteriyordu ki teş » kilâtı mahsusa, vücuda getirmiş olduğu kuvvetleri ne suretle ve ne maksatla kullanacağını bilemi - yordu. Daha doğrusu bu kuvvet- leri idareden âcizdi, Eline bir müfreze geçiren, kendi başına bir kumandan kesiliyor ve o kuvveti sarfederek kendi bildiği gibi bir şöhret kazanmak hevesine düşü » yordu, Süleyman Askeri verdiği talimatı hiçbir kimse na - zarı dikkate almıyordu. Teşek - kül eden çeteler, düşmanın geri hatlarını iz'aç etmek için kulla « nılacakken, onlar şu veya bu mev kii zaptederek kumandanını ora- sının fatih; diye tanrttr dim olmak üzere ileri s du. Yakup Cemi! beyle o gece ce- reyan eden müzakere bu sebepten hem o gürcüye, hem | terakki devrinde Lâzistan meb'u- | “— İstanbul bile emretse gene | beyin | | günü yoluna devam edecek ve! (Borçka) da Okalmıyacaktı. O, İ İ Enver paşanın (Sarıkamış) cep - | hesinde büyük bir taarruz hazır- | | ladığını biliyordu, o günlerde bu ! taarruzun ovukubulacağını tah - min ediyordu ve o esnada büyük | yararlıklar göstererek daha fazla şöhret kazanacağına emin bulu - | nuyordu. İ © Ertesi sabah Yakup Cemil be - | | yin müfrezesi (Olti) de doktor Ba | hattin Şakir bey kuvvetlerine il - | tihak etmek üzere hazırlanırken | İstanbuldan gelen efrat ve kuman İ danları şevk ve şetaret içinde İs - tanbulun yeni harp < şarkılarını söyliyerek (Borçka) daki efrat ve ahalinin hiç olmazsa kuvvei maneviyesinj arttırmıya hizmet e- | diyorlardı. Maamafih, Rıza beyle maiyeti müfrezenin (Borçkada) kalmadığından dolayı ii içi l (Bag taret 4 ri sayıfararzda | Ansunleğı parsl eden alçaklığı yık at, İBAN sağmkzak sende aürlameğe değmer. l Dedi. Mâğrurdu. Cemiyete küs kündü, dinsizdi, kindardı, vatanı | nı severdi, sevmezdi, dediler, Her | İ sey dediler fakat köledir demedi. ler, O yalnız bunu istiyordu. Siz de efendiler hayatınızda efendi o İ larak yaşayınız.,, Habip Bey Fikretin şiirlerinde gençliğe, küçük © yavrulara olan | isini izah ettiğini söylemiş ve son dakikada kuvvetsiz kalmış iken vatanını düşündüğü « İ mü ve “küçük asker vatan senden kuvvet ister,, diye biten küçük as ker manzumesini yazdığını söyle | miştir. j Bundan sonra Fikretin “fazile- tin heykeli ve faziletin esası doğ ruluktur,, © prensibini güttü i | söylemiş ve şu beyti okumuştur. | Zülmün topu var, içülilesi var, kalesi varsa. | Hakkın da bitkülmez kobi, dönmez Yüzü vardır Hatip, Fikretin babası, hemi. | resi öldüğü zamanlardaki vaziye tini, tevkif edildiği zaman evini! çocuğunu, nasıl düşündüğünü an- | İ atmış, nihayet meşrutiyetten son» ra (Vazife) gazetesinde neşretti. ği (95 e doğru) şiirini okumuş « tur. Habip Bey nihayet tapederek: — Bu müessesenin içinde yeti- şenler.. Onun, şiir, sanat, üslüp| kuvvetinde hepinizin önünde can | hı bir örnek olan onun büyük şah siyeti var, Zekâ Allah vergisidir. Fakat halik hepinize çalışmak ve didiş- mek için kuvvet vermiş. Kendin?. | zi kendiniz yetiştirmiz ve kendi heykelinizi kendiniz dıkiniz. Mer humun ruhunu da taziz etmiş o- lursunuz,, demiştir, İ | gençlere hi | Şair Tevfik Fikret DünGalatasaray lisesindeki toplantıda $ saygıile anıldı, kutlulandı | | Fikretten bahsederek demiştir kis İsmail Habip Beyin konferan - sından sonra muharrir Peyami Sa Serâzat müfreze Yakup Cemil bey hareket ederken kâtibi mes'uller» den Cemal Ferit beyin dahi o" müfrezeye iltihak ettiği görülmüş tü, Ferit beyin (Borçka) kayma - kamlığından çıkarıldığından do » layı fena halde kızdığını yazmış- tık, İşte Ferit Bey bu iğbirarm sa” ikiyle (Borçka) yı terkederek Ya- kup Cemil beye iltihak etmişti, Bir de teşkilâlı mahsusaya men » sup olup da Maradidi cephesinde bulunan yüzbaşı Rauf beyin dahi, kumandan: olan Rıza beye haber müfrezesi ğ T Ji vermeksizin kit'asmı terk ile atr- İ na binip yolda Yakup Cemil bey» le birleştiği de bilâhare haber a « lınmıştı. Bu suretle yüzbaşı Halit ve Rauf beyler o zamanlarda Ya- kup Cemil beyin müfrezesinde bir leşmiş oluyorlardı. 4 (Devam ver) o... fa Bey kürsiye gelmiş ve Tevfik 3 — Beni ona bağlıyan günlere bakmak isterim.. Bunun için doğ duğum günlere kadar bakacağım. Fikret benim eğer hıristiyanca söy lemek lâzım gelirse Vaftiz babam dır. Müthiş bir kafiye meraklısı o « lan babam İsmail Safa; kardeşle rim Selâmi ve İlhamiden sonra ben doğunca bana isim olarak Ga ramiyi bulmuş, Annem Garamiyi ğ haramiye benzetmiş. Beğenme « miş, babam da Fikrete koşmuş. Fikret eski Acem şairi (Peyami) yi hatırlamış ve ismim böylece ka rarlaşmış.,,* Peyami Bey bundan sonra Tev fik Fikreti hissi noktadan tetkik ederek demiştir ki: — Osmanlı imparatorlüğünün en son hitabet şairi olan Tevfik Fikrettir. Hasta adamın son hay“ kırışıdır. İstibdat zamanında yak nız bir tip, bir ev ve bir adam. İs” ji tibdadın karşısmda idi.. Fikret; (| Fikretin evi, b Fikret çok ümitli idi. Günün bi rinde büyük Gazinin geleceğini duymuş gibi şunları söylemişti. “Kurtarıcı bir el lâzımdır ve bu el çıkacaktır,, İş Peyami Safa Bey bundan son « ra Tevfik Fikretin (sabah olur « sa..) ve (Ümit..) manzumelerini | ğ A rl b. j İ okumuştur. Peyami Safa Beyin alkışlarla biten hitabesinden sonra şair Şü- küfe Nihal Hanım su adındaki ki j tabında neşretmiş olduğu (Tevfik (| Fikret için.) manzumesini inşat etmiş, bir talebe de Ruşen Eşref Beyin (Tevfik Fikret) adlı kita « bından (Tevfik Fikret müdür) j bahsini okumuştur, * Bundan sonra . talebeden bir kaç efendi Tevfik Fikretin eserle rinden bazı parçaları okumuşlar» ” dır. “ da