İ —8 — VAKIT23 Loci kânun 19335 a yy Sevdiğim ng ma Hikâyeler »e Dördümüz ».. my By yy .Selâmi — Beni seviyor musun? — Çıldırasıya! Kadına sokulmuş, yüzünü, kür kün tüylerine gömmüş, kendine adetâ bir yuva yapmış, hem kok- luyor, hem tekrar ediyordu: — Çıldırasiye seviyorum! Irfan Şakirin bu ilk aşkıydı. Şim diye kadar, parasile elde edilen kadmlarla düşüp kalkmıştı. Kibar bir kadmla, bir hantmefendiyle bu ilk macerasiydı. Kadın kırk ya” sındaydı. İrfan Şakir henüz yirmi beşine basmamıştı. Bu büyük yas farkına rağmen, kadını sevmişti. Yirmi beş yaşına basmamış bir gencin aşkına lâkayt kalacak pek az kadın vardır. Şahende ise, da” ha ihtiyarların bile aşkrma (O kapıl- © muşlardândı ve bu genci çok daha - candan bir muhabbetle sevdi. Ogün: — Seninle Beyoğlunda bir lo - kantaya gidelim, demişti. Seneler. den beri görmediğim bir arkadaşı mı gördüm. Onu da bir genç sevi- yormuş... Fakat o bir türlü razı ol- muyor. Nasihat ettim; keyfine bak | masını, bu ölümlü dünyada fırsat kaçırmamasını söyledim. O da gelecek. Lokantanın üs - tünde husul odalar vardır. O oda- lardan birinde dördümüz yemek yer, eğleniriz. Gece, otomobilin camlarını bu- guluyordu... Sokağın elektrikleri, arada sırada, yüzlerinde, omuzla" yında, nurdan daireler çiziyor, kâb ayılınlığa çıkıyorlar, kâh ka - ranlıkta kalıyorlardı. : İrfan Şakir, her an biraz daha kadına sokularak: — Seni seviyorum! diyordu. Geldiler. Lokantanın üst katına çıktılar. Kadın garsona sordu: 4 — Bir hanmmla bir bey gele - © cekti. — Evet efendim, beş numarada lar. Girdiler, rengi atmış bir kana: — peden bir genç sıçradı. Saçı başı darmadağın olmuştu. Bir perçim, alnmdan sarkıyordu. Kadan: — Sizi takdim edeyim, dedi. © GRengi atmış kanapede oturan © hanımefendi başını kaldırdı, İrfan Şakirle göz göze geldiler. Kadın, bayılacakmış gibi. sapsarı oldu. Çifte bir çığlık keptu ve İsfan Şa- ç kir kendini kapıdan dışarı atti, merdivenleri dörder dörder indi, — sokağa fırladı. ulanık, serin, i a di. İrfan Şakir cer dan, bir kaç defa tramvay, olomo- bil altnda kalmak tehlikcs; atlata rak yürüyordü. Issız bir yangın yerinde bi durdu. Nemli bir lk dl $ını avuçlarının 'cine aldı. Annesi! Nasıl olmuştu da annesi, sevdi - ği, takdir ve takdis ettiği annesi, o rengi atmış kanapenin üstüne düşmüştü?... Nasıl olmuştu da o â di, bayağı gencin kollarına atılmış tı7... Kendini öptürmeğe nasıl mü saade etmişti?.. Acaba annesi miydi? Tereddü- de düşmek, inanmamak, şüphe et mek istiyordu... Bir an buna mu - voffak oluyordu. Fakat sonra,o © çığlık kulaklarda tekrar çınlr * © yordu. İZ ZE T "aint al yy gag Anası, anacığı bu derekeye na - sl düşmüştü? Filvak; sürdüğü ha- yat pek parlak değildi. Kocası da | oğlu da onu ihmal ediyorlar, onun la hiç meşgul olmuyorlardı... İrfan Şakir bu ihmalin acısmı şimdi du- yuyordu.... Anası geç gelen bir sa adetin tatlı hulyasına kendin; kap tirivermişti... Eski bir o arkadaşın teşviki onu bü sakim yola düşür - müşlü, Düşünmekle, bir çok mazeret bulunabilirdi, fakat bütün bu ma- zeretler, İrfan Şakirin (düştüğü yeisi azaltamazdı. Ağır ağır kalktı, evin yolunu tut tu, Anahtarı ile kapıyı açtı. Odası" na girmek için, salondan geçmesi lâzımdı. Eşikte duraladı. Annesi, her geceki gibi, küçük lâmbanın yanında yününü örüyor- du — İrfan Şaki kekeledi: — Bonsuvar anne! Annesi sakin sakin cevap ver - diz — Bonsuvar! Bir sessizlik oldu. İrfan Şakir düşünüyordu: “A caba? Benden daha evvel mi gel - di? Yoksa ben sahiden yanlış mı gördüm?.,, Aile yuvasının sükünu âsabinı dnlendirmişti. Bu sükünu benliği ne sindirdi. Annesi sordu: * Çâbuk geldin?.. Annesinin dudakları koruydü Boğazı düğümleniyordu, Bunu İr- fan farketti, Zavallı annesi! .. Oğluna karşı ne kadar küçük düşmüştü ve bu ayıbın altında, ömrü oldukça ezi- lecekti. — Biraz yorgunum anne... Yata cağım. — Allah rahatlık versin oğlum; İrfan Şâkir bir adım yaklaştı. Annesi elini tuttu... Bir şey söyle * mek, bir şey sormak arzusile yanı- yordu... Bir an, İrfan Şakir de ana el IE EE 7 TAKVIM 24 Kimi mik Dani Cumartesi 23 Kâ.evel » NK . amazan uğu İkindi damazı Akşam Bamâz Yatı namaz İmsak Yıhe geçen günleri Yıla Xalan b EREM TTRaBYo J , Bugün isTAaNBUL , 17,39 — 18 gramofon. 18 — 1830 yeni başlıyanlara Franstca ders, 18,40—10,90 Mel kas Hanım, 19,30 — 21 tamburi Refik Rey ve İ arkadaşları. 21 — 11,30 gramofon. 21,90 18 İ (Bedayii masiti) heyeti, ANKARA: - 12,39 — 13,30 gramölen, 1818.45 orkest- ra, Şamanın dördüncü (senfonisi, 18,45 — 19,80 uluturkıa saz. 1050 damn havaları, 20 ajans, i YİYANA Aim — 18/25 en yeni pikler. 0 nmisihi; #43 ken ser, 25,80 bar iesikiei, BUDAPEŞTE: 14,30 konser, 17 masal santı. 18,50 kanar- ya beslemek usulüne dair bir 23,35 plAk. BURREŞ am — 14,15 plâkla hafif besteler, 18 komser, 20 radyo orelistrası, 3İ musiki konseri. VARŞOVA: Mim — 19.40 san'at haberleri, 10,30 piyano. 1740 ergomun. 27 ses könseri, 2245 Şopen musik. “. BELORAM 13 pik. 31 piyano ve keman. 21,80 operi- lardan parçalar. 23 orkestra. ROMA: © m- 31 pik. 21,40 plâk santi, 2345 ses ve besle » PARİS: St m — 21 ARIK 21,80 yıl. KES mertlie İade, dans musikisi, Cazbant orkestrası, üm — konferans, 22,10 komedi, ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri ear yamyam Lüküs IN Hayat il KN Büyük Operet Yazan: Erem ve Cemal Re şit Bey'er. | UMUMA sının ayaklarına kapanmak; ora » | da ağlamak istedi. Fakat kendini tuttu, Annesi, her geceki gibi, sanki a ralarındahiç bir şey olmamış gibi uzandı, oğlunun alnından öptü. İr fan Şakir salondan çıktı, odasına girdi. Hiç bir şey söylememeğe ve bütün gayretile unutmağa karar | vermişti. Kubilây abidesi 9267 liraya çıkacak, inşaata başlanıyor İzmir, (Hususi) — Şehit Kubi- lây ile arkadaşı Abidenin inşaatı Ankarada mü- hendis Nazım ve şeriki Kayserili ' Sülsyman Sırrı Beylere 9267 lira 27 kuruşa ihale edilmiştir. AÂbidenin inşaatma © yakında başlanacak ve inşaata başlandık- tan sonra altmış bir gün sonra a» çılma merasimi yapılacaktır. İz - mir mühendis ve mimarlar birliği âbidenin inşaatmı kontrol etmek vazifesini fahriyen deruhte etmiş lerdir. bekçi Hasan ve | Şevki için Menemende yapılacak l âbidenin inşaatı ihale edilmiştir, | ji VAKIT Gündelik, yiyam Uazete istanbul Ankara Caddesi, VAKTI yurdu Telefon Numsraları: Yazi işleri telefonu. HAST idare teletrmu : AST Velgrni sdrem, Imtanuui — YAKIN Posta kutum No «© Abone hedeileri: öle ke içi,» “ME 1400 Kr, w . “0 “o Bene Seneii”: 70 &r # aylık 3 aylık 1 aylık ilân ücretleri #ieeri Hanları İlin enhifelerinde santi Mi S0 Müruytan (o başlar tik sahiiede 550 wurügü Muddar Çıkmr Büyük, farla, devamlı Hân verenlere sil ayrı tenzili vardır, Mermi Unların biz satım 10 Murügtar KÜçrk İlânları Gir derim YO iki delme 56 Üç defam KE görü satıs 79 ve on cetas 100 kuruştur Uç aylık Ukn verenlerin bir detam meccn nendir Dert «tim göçen dlhnliamn tarla satırları bep kuruşlar hesap edilir Amerikaya içki verenler Vaşington, 22 (A.A.) — Ame rikaya içki ithalâtı yapan devlet» lerden Fransa ile Portekizin kon- tenjanları bitmiştir. Diğer devletlerinki de bitmek | üzeredir. musun Apfülhamidin Yaveri uww KEÇECİ izzet Fuat Paşanın HATIR U A ALA A 0 Lev ETSE GA ARMA ZADE | , ALARI İ Mütareke evrakı sofracı başı ile Istanbula gönderilmişti ül Eğ kk Binaanaleyh o fikirden ferağat | edip mütarekenameyi, ertesi gün imzaladılar. Halbuki teklifimiz, bir günlük daha zaman kazanmak için Rus avukatlığı yapan bukuk müşavirimiz M. Tarin tarafından ileri sürülmüş kasti bir mâni idi, Şu halde bizim, zabitlerin imtina: diplomasimize bir gün daha kazan dırmış oldu, Yoksa o tedbirsiz pa salar M. Tarinin tuzağına dahi tu tuluyorlardı. Bizce pek mahzunane geçirilen uzun bir gecenin sabahında pağa- lar, payitahtın beklediği resmi ev rakla resmi vesikalar: hâmil ola- rak konaktan teşrif buyuruyorlar dı. Bizim son harp kuvvetlerimizin çöktüğü günden itibaren Ruslar İs tanbula kadar kademe kademe dağınık olan Türk müfrezelerini püskürterek ilerliyorlardı. Hükü - met ve Osmanlıaskerleri tamamile boş mıntakalarda idi. Rusların te cavüzleri yavaş yavaş devam edi- yor İstanbulda hiç kimsenin dik « kat ve şüphesi uyanmıyordu. Osmanlılar Rusların zaferleri karşısında İstanbula doğru kaçı « yorlardı. Ruslar ise Çatalcada harikülüde "bir kuvvetle çarpışacaklarını tah; min ediyorlardı. Lâkin Rus süvari leri vaziyeti çok çabuk anlamışlar dı. Fakat bereket versin bir aptal lık ile muahedenameyi imzalamış lardır, Halbuki Çatalcaya kadar yürü- yüşleri esnasında bu muahede im zalandığı zaman Rusların Çorlu - i ce zabitlerimiz arasında bir şayia i çıktı. | — Mütarekename derhal İstan- bula gönderilecek, Ben bunu kendim için verilecek bir emir olarak telâkki ettim. He- men beygirim sevgili (Timur)umu i hazırladım. Seyisime de emir ver- dim. O da hazırlandı. Bir müddet paşalardan hiç bir İ İ | yoksa emirlerini yapmadığımız i- çin b'ze kızmışlar mıydı? Sofralarını — ayıpladığımız için içerlemişlermiydi; fakat ne olursa mazsa şuna her halde bir zabite teslim ederek omütarekenameyi göndermeğe mecbur idiler.. Hayır neye mecbur olsunlar. iş yapacak adamlar yalnız askerler, zabitler değildir ya.. Bahusus harp zamanında... Sofracıbaşı Bebekli Mehmet E- fendi,. Ne güne duruyor.. i o Evet bizim alay için söylediği - miz sözler birdenbire tahakkuk et mez mi? Bütün evrakı siyasiyeyi Bebekli cek. Evet bütün havretlere karsı o pek mühim ve pek rüstacel elan resmi mütareke ves'Kaları, sofracı başıva tevdi edilmisti, © Ey Osmanlı tarihi,, Şu meş'um devirde neler geçirdin > EN i dan ileriye geçtikleri yoktu. Müta |” reke muahedenamesi imza edilin- | seş çıkmadı, Acaba ne olmuştu; | olsun bana olmazsa ona, ona ol | Mehmet Efendi İstanbula götüre- | Şü garip vazife emri çıktığı 28“ man hâlâ inanamıyor, biribirimi" i ze hayran bakıyorduk. j İ “Bu hayretler arasında Ruslar 1 İ rafından hazırlanmış olan mütat€ keyi götürecek Osmanlı zabiti! | Yâni kileri şehri yart Bebekli Mek i met Efendiyi hamil tren İstanbult | hareket edecek.. İ Biran şu vaziyeti düşündü” İ Birdenbire beynimden vurulmuş İ döndüm. Kendi kendime bir iş ya İ mağa karar verdim. Öyle kızefii$ İ idim ki... Başıma gelecek bütün fe lâketleri düşünmiyerek, tevkifleri ! hapisleri hatırlamıyarak heme (Timur)a atladım, Doğruca garf i koştum. | Timurum çelik adımlarla beni tam vaktinde gara götürdü. He men kendimi taktim ettim, Timur İ rumu furgona koyduktan sonra h€ men vagona girdim. Bu vağbn Osmanlı elçilerini" dirayetli mutemedine hasredilmi#” ti. Fakat hayret.. Kilerci Mehmet Efendi bu vagonda yoktu. — Aman.. Zaman.. demedefi | haber aldık ki.. Kilerci Efendi b& vagona girmeğe cesaret edememi$ başka yerde kalmış. Trenimiz gece (oyarısın doğrü Çorluya gelmişti. Bizi orada si kardı. “Bende kalktım. “Wagon v4 dan indim. O Birdenbire şaşkın şaşkın etrafa bakmakta (olan bif adam nazarı dikkatimi celbetti. Söylemeğe hacet yok. Bu 28! elçilerimizin çok büyük itimadın! kazanmış olan kilerci Mehmet E | fendiydi. y İ (Devam var) Bir arabacı Sek'z aylık gebe kadın! beş yerinden yaraladı İzmirde Eşrefpaşada üçüncü Sultaniye maahllesinde Sülüklü * | göl sokağında sabıkalılardan a * rabacr Ahmet oğlu Yaşar eski bif husumet yüzünden aynı mahalle * de oturan şoför İbrahimin. karı#* Fatma Hanıma evinin kapısı önü de hücum etmiştir. Kadın bu tecavüzden korka * rak içeriye kaçmışsa da Yaşar d# onu takiben eve girmiş ve zaval * ıyı beş yerinden bıçakla ağır su" rette yaralamıştır. Fatma Hanı sekiz aylık gebe olup ifade vere * miyecek kadar ağır yaralıdır. il Yaşar bu tecavüzden sonf# Fatma Hanımın pederi Mehme Efendinin evine gitmiş ve kapı)” kırarak içeri girmiştir. Ev sahi bu tecavüzden ürkerek başlayınca Yaşar kaçmıştır. Arabacı kendisini tutmağa gö len pelis memurlarına bıçak çek miş ve polis memuru Şükrü Efef” di tarafından tabanca kurşunil? ayağından yaralanmıştır, Fatma Hanım memleket hi tahanes'ne kaldırılmış, tedavi al kededir. i Müddeiumumilik tahkikata Vİ ziyet etmiştir, j ' Nk N d İ feryad! | tına alınmıştır. Bedbaht kadın”. yaraları çok ağır ve hayatı tebii” ;