k -—— 6 — VAKIT 23 Luci kânun 1933 eğ Ta ren Umumi Harpte Alman Casusluğu Üzere amınmımmamemi mız , Başım aşağıda, ayakl | rım yukarıda kalmıştı. e il ai Bu aralık arkadaşlarıma baktığım zaman onların da ellerini kasalar- dan çektikleri ve put gibi donup kaldıklarını gördüm. Projektörle - rin ziyası içinde yeşil bir renk ar - zeden suyun içinde birbirimize ba kıyorduk. Hayat ile ölüm arasmda bizim için geçirilecek çok bir zaman kal mamıştı. Çünkü yukardan kara, kesif ve koskoca bir maddenin hiç ses çıkarmadan üzerimize doğru gelmekte olduğunu görüyorduk.O anda kendi kendime vaziyetimizi yu suretle izah edebildim: “— Yukarıda birden bire müt- hiş bir fırtına koptu, dalgaların topladığı çamurlar bir taraftan se finenin içine girdi. Şimdi dışarda ki dalgalar tarafından tazyik edi- len bu çamurlar bizi mahvede - cek!,, Bunu düşünürken birden bire projektörler de söndü. Bir aralık (Courtney) in projektörler sön | dükten sonra mahuf bir gulyaba- ni şeklinde üzerimize hücum eden çamur'arı gayri ihtiyari olarak el- lerile ittiğini gördüm. Artık çamur kitlesi etrafımı sarmıştı. Çamurun | beni nasıl kuşattığını ve sıkıştırdı ğını hissediyordum. Arkadaşları - Mı görmek kabil değildi. Çünkü başlığım» pencereleri kararmış - ta, Sanki her taraf gece karanlığı - na bürünmüştü. Yukarıya kaldırı! dığımı ve fakat başımın aşağıda ve ayaklarımın yukarıda olduğu - nu anlıyordum. Bu vaziyette iken müthiş bir kuvvetle sefinenin zırh larma çarpılıyordum. Her tarafım dehşetli surette ağrıyordu. Kolu - mu bile kımıldatacak halim yok tu. Şimdi ufki vaziyette yerde ya- tiyordum. Baş'ığın içindeki hava yavaş yavaş zail Saat ise sanki müthiş tarakalar çıkara rak işliyordu. oluyordu. Bu vaziyette ne kadar müddet kaldığımı bilemiyorum. Sonradan yaptığım saat hesaplarına naza - ran kırk dakika kadar o halde kal! mış olacğım, Öndn sonra etrafım biraz aydınlandı. Yanımda (Courtney) ile (Cos - tello) yu gördüm, Üçümüz de he - men ayni zamanda kalktık, (Cos - telol) bana işaret etti. Ona doğru yürüdüm. Kendi kendime: “— Sen ağır yaralı değilsin, sa- na bir şey olmadı!,, diye düşünü - yordum. Fakat o anda gene yukar dan karanlık birşeyin üzerime doğ | ru geldiğini gördüm ve ondan son | ra kendimden geçtim. Bilâhare, o gelen şyin çarptığını, arkadaşlarımın beni müthiş bir süratle sefinenin içeri » sinden dışarı sürüklediklerini ve ondan sonra üçümüzün de yukarı ya çekildiğimizi anlattılar. (Court ney) ile (Costello) ağır'surette ya ralanmışlardı. Vapurun güvertesine alındıktan sonra başlıkları çıkarıldığı zaman bütün vücutlarının kana bulanmış olduğu görülmüştür. İkisi de ol - dukları yerde düşüp kalmışlardır. Bana gelince kolum, bacağım kırrldığndan ve amudu fıkarimin de zedelendiğinden hertarafımı al- çıya koydular. Çıkarmak istediği- bana ! miz altınları nafile kazanamamış” tık.,, » » # Dalgıcın nakletiği şeyler burada ! bitiyor. Bu hâdiseden sonra vapur gizlice oradan kalkarak (Königs - berg) e gitmiş ve orada (Costello) ile (Courtney) tedavi altma alın- mışlardı. Bu dalgıçların ikisi de memleketlerine dönmüşlerdir. | (Wbhitefield) ise aylarca Berlinde bir hastanede tedavi edilmiştir, BİTTİ *l Haber alındığına göre gelecek senenin baharında (Hampshire) definesini meydana çıkarmak için yeniden ve bu sefer daha büyük vasıtalarla çalışılacakmış. : > : Birkaç gündenberi gazetemizde tefrika olarak neşrettiğimiz (Ham pshire) kruvazörü definesi hak - kındaki yazılarla İngiliz gazetele ri de meşgul olmağa başlamıştır. Bunların içinde (Sunday Chro - nicle) gazetesi bir Alman dalgıç vapuru tarafmdan yapılan bu araş tırmalardan bahsettikten sonra di yor ki: | “İngiltere Bahriye Nezareti bu | işten haberdar olduktan sonra ken di başlarına kruvazördeki altınla- rı çıkarmağa teşebbüs edenlere | karşı takibat yapacağını bildirmiş | tir. Gerek (Hampshire) kruvazö rü, gerekse içindeki altınlar İngil- | tere Bahriye Nezaretine ait oldu - ğundan bu işe başlamadan evvel nezaretin müsaadesi alınmak lâ - zım gelirdi.,, Kırklareli orta mektebinde Kırklareli, 21 (Hususi) — İki ay evvel orta mektep maarif Ve - kâleti umumi O müfettişlerinden Salih Zeki Bey tarafından teftiş edilmişti. o Bu defa görülen lü- zum üzerine mektep müdürü Şev. ket beye işten el çektirilmiştir. Müdürlük vazifesini muavin Ek - | rem Bey vekâleten ifa etmektedir. gm Diyanet işleri reisi Cümhuriyet Halk Fırkası Anka- ra vilâyeti idare heyeti © reisi ve diyanet işleri reisi Rifat Efendinin gözlerine bugün Cerrahpaşa has - tahanesinde profesör İyfer Valler tarafından bir ameliyat yapılacak tır, ——— Deve, deveciyi ısırdı" Balıkesirde Hacı İsmail mahal- lesinden Recep ağanm deva yon- | casında bağlı duran develerinden biri orada yatan İvrindinin So - ğanbükü köyünden Murtaza oğlu deveci Mehmedi kolundan ve ba- cağmdan ısırdığndan memleket hastahanesine kaldırılarak tedavi altma almmıştır. Erman Bir idam Urfada bir içki âlemi esnasmda | otelci Mehmet ve arkadaşı deli | Mehmedi öldüren ve Urfa ağır ce- za mahkemesince idama mahküm edilen Birecikli Ali dayı asılmış - | ci | i şit Süleyman Beyler seçilmiştir. . Sahil sıhhiye memurluğu | Gemlik'te Tasarruf Haftası Nasıl Geçti? Fırka kongresi yapıldı, Halkevi temsil kolu Çalışmıya başladı Gemlik, (Hususi) — Bu sene | milli iktisat ve tasarruf haftası burada her senekinden daha can- li, daha olgun bir şekilde oldu. Milli iktsat ve tasarruf cemiyeti | umumi merkezinden gelen büyük | duvar afişleri iktisat ve tasarruf yolunda iyi bir telkin vasıtası o- lan renkli resimler bütün sokak - | ların ve müesseselerin en ziyade görünen yerlerine asılmıştır. Kah- velerde tam bir hafta kahveden ve çaydan vaz geçilerek hattâ ev» | lere kadar tesir ve telkin yapıla- rak ıhlamur içilmiş, üzüm, incir yenilmiştir. Mekteplerde üç, dört gece sü - ren müsamerelerde Aka Gündüz Beyin yazmış olduğu (manzum rondlar büyük bir muvaffakiyet. le talebeler tarafından oynanmış muvaffakiyet kazanmış ve şid - detle alkışlanmışlardır. Cumhuryet meydanında topla- nılarak yerli malı, iktısat ve ta « sarruf yolunda nutuklar, şiirler | söylenmiştir. Hep birlikte teza - hürat yapılarak yerli malına raş- bet gösterilmesi için söz verilmiş» tir. Bütün bunlardan başka be - lediye reisi Eşref, maarif memu * | ru Hüseyin Baştug Beylerin can dan çalışmaları sayesinde kasa » bamızın “Gazi M. Kemat,; mek “ tebinde yalnız yerli mallarından i ve ta Kayseriden halı getirilmek ! suretile büyük bir yerli malı ser- İ gisi açılmış ve serginin (açılışı halk üzerinde derin bir memnuni- yet uyandırmıştır. Sergiye bir çok yerlerden işti - rak temin edilmiş ve sergide bir köşe alanlar oldukça da satış yap mışlardır. Gemlikte fırka kongresi Cumhuriyet Halk firkası kaza kongresi de yapılmış ve dilekler tesbit edilmiştir. Ayrıca Bursa « dan gelen doktor Yusuf İzzettin Beyin riyaseti altında kaza idare heyeti seçimi yapılmış ve reisliğe doktor Ziya, kâtipliğe Kerim, mu- hasipliğe Şevket, o azalıklara da Eşref Kemal, Hüsnü, Faik ve Re- Kasabamız sahil sıhhiye me - murluğuna eski sporcularımızdan ve İzmit memurlarından Kemal Bey tayin edilmiştir, İzmit spor işlerinde değerli işler gören Ke- mal Bey burada da spor klübü teknik mütehassıslığına getiril - miştir, Halkevi temsil kolu Gemlikte de açılması düşünü - len Halkevinin temsil kolu da te- şekkül etmiştir. Temsil kolu ida» re heyetine Ziya Vehbi, M. Ke - mal, Hüseyin Rifat, Hasan Yıl - maz, İbrahim Turan, Nazmi Bey- ler seçilmiştir. Temsil (kolu bu ayın sonlarına doğru ve Nizamet- tin Nazif Beyin “Bir millet uya - nıyor,, senaryosunu temsil ede » ceklerdir. Kiraz oğlu ME ML KET Derder ne demek? | | Haberleri Adanada bilmediğimiz bir âdet: Adak, yemek ve oyun ADANA, (Hususi) — Her memleketin kendisine mahsus bir âdeti var. Bunları toplamak, bir araya getirmek folklor ile uğra - şanlar için iyi bir mevzu teşkil eder. Bir çok yerlerde eski âdet- lerin günden güne terkedildiği şu sıralarda bunları toplamağa $id - detle ihtiyaç vardır. Bugün Adanada terkedilmeğe başlanan ve bazı kimseler tarafın dan benimsenen Derderden bah- setmek istiyorum. Bu nasıl şey- dir? Nasıl yapılır? Bunu izah etmeden evvel İstanbulda unutuk mağa başlanan Zekeriya sofara- sını hatırlatmak lüzumunu hisse - diyorum. Yeni yetişenler bunu bil mezler, fakat yaşlı kadınlar ve er kekler malâmat sahibidirler, İstanbulun Zekeriya sofrasınm adı burada değişiyor. Tertip ve tatbik itibarile fark gösteriyor. Ben şimdiye kadar Adanada Derder nedir bilmiyordum. Bir ar kadaşım beni evine götürdü. Kom şusunun yaptığı Derderi (o evinin sofasından gösterdi. Ve izahat verdi. Ben de bunları karileri « mize naklediyorum: Eskiden Derder adında bir şeyh varmış, eğlenceyi, kahka « hayı pek severmiş. Hele karşı - sında kadınların göbek atmasma bayılırmış. Eğlence düşkünleri kendileri- ni konu ve komşu nazarında. zayıf göstermemek için: “Her hangi bir işim olursa Derder hocanın aşkına bir eğlenti yapmak boynu- mun borcu olsun,, diye bir adak Hakiki maksat şüphesiz eğlenti ve hoş vakit geçirmedir. Buna bir merasimle başlan - ması lüzumlu görülür. Adak adıyan kadın, bulgurla, mercimeği karıştırır, güzelce pi » şirir, lâpayı andıracak bir vaziyete gelir. İkisi ortası bir şey... Kalaylı bir bakır tepsisinin içi- adar. Ne pilavı ve ne de ne konur, Yeşillikle süslenir. Ke: | narlarına ve ortalarma renkli mumlar dikilir. Adak sahibi kadın, ahbapları- nı, komşularını bu maksat için e vine davet eder. Davul, dümbe » lek, darbuka, keman, gramofon, def, hulâsa saz namma ne temin Eğlence ve neşe başlar. Genç kızlar ve kadm lar artık yavaş yavaş oturdukları yerden kalkarak oynamağa baş - larlar, Mecliste hâkim olan artık yak nız ses, yalnız eğlence ve yalnız sevinçtir. Zaten bütün bunlar eğ lence ve neşe için, Derder baba- nın ruhunu şat etmek için yapı - ler, küçük edilirse onu getirir. İşte bu sırada adağı olan ka « dın tepsi bir elinde olduğu halde gelir. İşi olduğu için bu Derderi yaptığını söyler, elindeki tepsiden bir kaşık alır yer ve üç defa orta- da döner. Bittabi diğer eli de şr- kırdar, Ve sonra yerine oturur. İşinin olması için adak ada « mak istiyen kadınlar (meydana çıkar, Bunlar da: “Benim şu işim olursa bir Derder yapmak borcum olsun,, derler. Tepsidekinden bi - rer kaşık yerler. Ahbaplar ve komşular da biref kaşık yerler. Fakat bunlar dönüP oynamazlar. Yalnız adayıcılar ek lerinde tepsi olduğu halde döner ler.,, Ben bunları dinlerken defin v8 | darbukanm çıkardığı ses (o bira$ daha kıvraklaşmıştı. Bir kaç gem kız göbek atıyorlar. Bedenleri * nin bütün hatlarını titreterek oy * nuyorlardı. Eğlence coşkunluğu son haddine gelmişti. Bütün a * laturka kıvrak ve oynak şarkılar çalınıyor, söyleniyor; dinliyen * leri harekete gitiriyordu. “Açılsın demir kapı, seninle İ benim için,,; “Kadifeden kesesi, kahveden gelir sesi,; “Turnam, turnam ben buralarda duramam» “Zeynep bu güzellik var mı s0” yunda,, ve daha bir takım şarki” lar birbirini takip eyliyordu. * Ben artık Derderin ne demek olduğunu öğrenmiş ve karilerimi ze de nakledecek vaziyete gelmif" tim. Bu satırlar işte onun güzel bir misalidir. » ii Bir cinayet Belâ Mustafa adam öldürdü Menemende çarşı ortasında bif cinayet olmuş, Giritli Arap Belâ Mustafa, Fodulâki Mustaf# namında bir şahsı tabanca kurşW” nile öldürmüştür. Cinayetin sebebi adi bir me ra kavgasıdır. Katil hadiseden e” vel Fodulâki Mustafa ile ağız ka” | gasına tutuşmuştu. Bir aralık bU kavga boğazboğaza bir boğuşm# haline inkılâp etmiştir. Etrafta hadiseye şahit olanlar bunları 8 * yırmağa muvaffak olamamışlar * I dır. Belâ Mustafa adı, gibi çok be" lâlr olmalı ki belindeki tabanca * | smı çekerek Fodulâki Mustafa E* fendiyi yaralamıştır. Yaralı has * taneye kaldırılıncıya kadar (o çok kan zayi ettiğinden ölmüştür. Me nemen adliyesi tahkikata el koy” muş katili yakalamıştır. Katil İz“ mir ağırceza mahkemesinde mu" hakame edilecektir. —— Yaldızlı çeyreği altın diy€ satan do andırıcılar Malatyada, köylülere yaldızlı çeyrekleri altın diye süren bir de landırıcı yakalanmıştır. Zabıtanın yaptığı tahkikat ne “ tcesinde bu adamın Hilmi adlı ol duğu ve Hekimhanlı Hasan Hüs*“ yin adlı bir arkadaşı da bul ğu anlaşılmıştır. y Bunun üzerine Hasan Hüseyi” de yakalanmış ve üzerinde İr çeyreklerden bir kaç tane “ çıkmıştır. Hasan Hüseyin çeyrekleri kuyumcu Abdullah Le taya yaldızlattığını ve meseleden haberi olmadığını, > diye kadar köylülere dört $€ 5 altın diye sürmüş olduğunu miştir, Tahkikat neticesinde mii tevkif edilmiş, Hilmi serbest İ kalmıştır.