— 6 — VAKIT 22 Laci kânun 1933 — gensumaz adaarağdanaknR Kaz Tar kanda anadil KAAN AA ŞAKAK ABSE LASER Umumi sanma hainin. Siz bö Harpte yle bir vapurun Alman Casusluğu ERER SUE kaptanı olamazsınız! Te Onun için kaptan, altın kasaları (Court - kasaları nın berhava edilmesini ney) e teklif etti. Şayet berhava edecek olursak, altınlara yaklaşmak ihtimali pek kuvvetli değildi. Belki kasalar tesbit edil - miş oldukları dıvardan kopararak batan sefinenin en derin köşeleri- ne kadar kayıp gidebilir ve orada çamurlar içinde kaybolabilirdi. O zaman belki altınları bir daha ara yıp bulmak imkân haricinde kalır dı. Böyle bir akılsızlık yapacak o- lursak bütün emeklerimizin boşa | gitmesi ibtimali pek kuvvetli idi. (Courtney) kasaların berhava ettikçe ihtiyar kaptan hayret ediyordu. Arkada - sım ona diyordu ki: —“ Altmları çamurların gömmekte ne sizin, bir menfaatimiz vardır. Bizim bu işteki bissemiz meydana çıkaraca- ğımız altınların miktarıma bağlı - dır. Bu belâlı (Orkney) adaları ö- nünde dört hafta fazla beklerim de gene defineyi mahvetmem!,, Kaptan bu sözler karşısında fe na halde köpürüyor ve artık bu i - şe bir nihayet verilmesi lâzım gel- diğini anlatıyordu. O hakikaten artık kendisine hâkim olamıyacak bir hale gelmişti. Altınların man - zarası onu deli etmişti. Bunun üze rine (Courtney) de fena halde kız dı ve kaptana açıktan açığa dedi kiz —“ Sizi bu vaziyette gördükçe bir bebek olduğunuzu zannediyo - Tum, Siz böyle bir vapurun kapta- m olamazsınız, çünkü buraya ak - kı başında bir erkek lâzımdır. Si - Zin yeriniz bir çocuk odası olmak Wizım gelir!,, Bu münakaşa üzerine kaptanla edilmesine itiraz içine ne de bizim (Courtney) in boğaz boğaza gele | çeklerini zannettim, fakat tahmi - nimin aksi çıktı. Kaptan evvelâ gözlerini açarak sağa sola çevirdi, sonra kendisini topladı, kalktı, (Courtney) e doğru gitti ve elini ona uzatarak dedi ki: —“ Hakkımız var, Mister (Cour they), bana darıkmayınız, kabahat bu (Orkney) da!,, Bunun üzerine hepimiz sevin - dik, birinci zabit gelerek bu esna» da baremetrenin de yükselmekte olduğunu haber verince keyfimiz büsbütün arttı, Çünkü mesele aşikârdı: Şayet bütün bir gün deniz durgun olur - sa (Hampshire) ile batan altnla- rı denizin dibinden toplayıp yuka- rıya çıkarmağa kâfi idi. Yalnız bütün adaların - varı o kadar sakin bir deniz daha görmemişti. Onun için mümkün olduğu ka - dar süratle hazırlandık. Mürette - bat keyfinden gülüyor, omuzları - mıza vurarak bize selâmet temen- ni ediyordu. Sonra, üçümüz de de- nizin dibine indik. Ben son ola rak merdivenleri indim. Önümde giden arkadaşlarımın giydikleri dalgıç teçhizatının güneş ziyası karşısında parlamakta görmek ne hoş bir manzara idi! olduğunu Son defa denize indiğimiz gü - nün tarihi 24 Nisan 1933 idi, Su - lar tamamile sakin olduğu için tam umumi bir istikamette indik. Sevinçten içim içime sığmıyordu. Vapurdan ayrılırken mümkün ol- | duğu kadar kısa fasılalarla kendi- sini vaziyetten telefonla haberdar etmemizi rica etmişti. Ben ona va- ziyetin fevkalâde olduğunu söyle- dim. | Nihayet kasalara yaklaştık. Kar | saların çamurdan filân ari olduğu nu telefonla yukarıya bildirdim. Ondan sonra (Courtney) in daha İ iyi çalışabilmesi için projektörle - ri işlettim. Etrafımızdaki sular hiç kımıldamıyordu. Vaziyet hiç bir zaman bu kadar iyi gitmemişti. i Derhal işe başladık. (Courtney) İ bize kasaların kilit yerlerini gös - İ terdi, Bu kilitleri kesip çıkaracak» tık, Açtığımız delikler büyüdük - ten sonra (Courtney) gelip onları İ elinde duran hususi âletlerle tevsi | | edecekti. Biz işimizi kolaylıkla i - | lerletiyorduk. İ Bu suretle yarım saat kadar ça- lışmıştık ki beni bir korku almağa | başladı. Çünkü etrafımızdaki su - lar harekete gelmişti. Bunun ne - den ileri gelebileceğini bir türlü kestiremiyordum. Arkadaşlarıma baktığım zaman onlarm hiç bir şeyin farkında olmadıkları anla dım. Onun telefonla yukarı bağı- rarak: — “Ne oluyoruz?,, dum. FaFkat sesimin telefonda deği- şik çıkışından vapur ile aramızda” İ ki telefon rabıtasınım bozulmuş ©- lacağını tahmin ettim. Birdenbire başlığımın içindeki saatin de o ana kadar olduğum diye sor - dan daha şiddetli işlemeğe başla” | dığını hissettim. O anda bir dal- gıcın hissedebileceği en müthiş bir şeyi de duymağa başladım: Hava hortumu da işlemiyordu. Kâfi miktarda hava gelemiyordu! (Devamı var) bir gün hava fena gitse bütün işle İ rimizi bitirmiş olacaktıj kaptana da söyledikten me dip yattık. Ertesi sabah erkenden uyandığı mız zaman güneş bütün tebessüm ediyordu. (Orkney) adalarını çeviren de- niz o gün o kadar sakin idi ki san ki (Napoli) de idik te denizin sa- kin olduğu bir günde (Vesuv) ya- nar dağı dumanlarının bir baca gi bi dümdüz semaya yükseldiğini seyrediyorduk. Acaba taliimiz bize yardım et - sneğe mi başladıydı? İhtimal ki se defa (Hampshire) kruvazörü nün gövdesine indiğimiz gün ol - simasile Garip bir vak'a Balyada garip bir vaka olmuş - İtur. Koca cami mahallesinden Kadir oğlu Şeref, Tahir oğlu Mus- İ tafa ve Mehmet Ali oğlu Hüseyin İ isminde üç kişi, aynı mahallede oturan Halil oğlu Cemalettin Efen | dinin evine, ev sahibinin haberi | olmadan Harvanlı Gülsüm ismin- de bir kadın kapatıyorlar ve rakı sofrasını kurarak keyif yapmağa başlıyorlar. Cemalettin Efendi gece evine geldiği vakit bu man - j zara ile karşılaşmış ve hiddetlene rek hepsini evinden sürüp çıkar - mak istemiştir. Fakat üç ahbaplar, kadını ve L E-K“ET Haberleri Adanada | Gazinin resmi fırka sa- lonuna merasimle asıldı Tasarruf hahası için Yapılan geçit resmi Ve konferanslar Adana, (Hususi) — Tasarruf ve iktisat haftası (omünasebetile Gazi ilk mektebinde bir yerli maj- lar sergisi açıldı. Burada Adana İ fabrikalarının çıkardıkları mad - deler teşhir edildi. Bilhassa zira- at mensucat ve milli mensucat fab rikalarının işleri pek ziyade be - ğenildi, bir metre genişliğinde o - lan ince, kalın ve çizgili Obezler, dimi, örtülük, çadırlık, tentelik, yaza mahsus renkli kumlu kurşu- ni, kahve rengi elbiselik (bezler, yerli patiskalar, renkli bezler tak- İ | dir edildi. Sergide giyilecek, yenilecek ve hayatta kullanılması lüzumlu gö- rülecek çok eşya vardır. Her gün binlerce vatandaş tarafından zi « yaret olunmaktadır. Gazinin resmi merasimle asıldı Perşembe günü saat 16 da Bü- yük Gazinin C. H. Fırkası ve halk evine kendi imzalarile lütuf bu - yurdukları resim saygı ve sevgile salona asıldı. Bunun için güzel merasim yapıldı. Vali (vekili, fırka reisi, belediye reisi, maarif müdürü, vilâyet ve belediye mec lisi azaları, fırka (Oazası, nahiye ve ocak heyeti reisi ve azaları, halkevi komitelerinin reisi ve a - zaları, resmi ve hususi teşekkül. hazır bulundular. Daha bir çok vatandaşlar da gelmişti. Bu münasebetle Seyhan vilâyeti cüm huriyet halk fırkası reisi ve Ak » saray mebusu Ahmet Süreyya B. çok güzel ve kuvvetli bir (o nutuk söyledi, alkışlandı. Gelenlere ve yerli malı şeekrlemeler ikram e - dildi. Geçit resmi Cuma günü bütün ilk ve orta tedrisat mekteplerinin iştirakile büyük bir geçit resmi yapıldı. Ta- sarruf haftasının ne demek oldu « ğu hakkında talebe tarafından hitabeler irat olundu. Havanın yağmurlu ve yerlerin çamurlu olmasına rağmen pek İ çok halk ve bu geçide karıştılar. Bir vakitler zenginliğin nimeti içinde yüzen Adanalılar, tasarruf İ ve iktisadm ne demek olduğunu dir edecek vaziyettedirler. Konferanslar Halkevimizin kurslar ve kon - feranslar komitesi halkımız için | faydalı konferanslar tertip etti. İ Ve büyük kahve ve kıraathane - i lerde bu konferansların ilki cuma İ gecesi verildi. Vatandaşlar halkevinin kendi tiplerden sevindiler, Memnun kal dılar, Konferanslar ilme, sıhhate, hukuka, tarihe ve iktisada ait - tir. » * lerinden aralarında bir kavga çık mış, bilâhare vakaya zabıta va - ziyet etmiştir. Bu vaka hakkında zabıtaca tah duğu kadar (Orkney) adaları ci - | rakıyı bırakıp gitmek istemedik - ' kikat yapılmaktadır. ler, matbüal erkânı bu merasimde | İ bugün her zamandan ziyade tak- | ayaklarma kadar gönderdiği ha - | Zonguldak, (Hususi) — Dör- düncü tasarruf ve yerli malı haf- tası, Zonguldâkta, çok canlı te- zahurlara vesile olmuştur. Haftanın birinci günü, Cüm - huriyet meydanında hükümet er - kânile fırka, halkevi teşkilâtın « dan, esnaf, halk ve işçi kitlelerin- den mürekkep büyük bir toplantı yapılmıştır. C. H. Fırkası vilâyet idare he- yeti reis vekili Bekir Sıtkı Bey, tasarruf ve yerli malı haftasının büyük ülkülerini aydınlatan ve bu hafta zarfında yapılacak işleri ve halkın vazifelerini anlatan bir nu- tuk söylemişrr. © Bündan snra ticaret odasına gidilmiş ve Zon - guldak ikinci yerli malı sergisinin açılma resmi icra edilmiştir. Vali Halit Bey, kurdelâyı kes- mişler ve bütün balk içeri girmiş- lerdir. Sergi, geçen yıla nisbetle daha muntazam ve mükemmel bir surette hazırlanmıştır. Sergide memleketin başlıca yerli malları, milli mamulât ve masnuatı, cazip vitrinler ve köşelerde teşhir edil miştir, Zonguldak halkevi tarafından Amasrada tesis edilen sepetçilik, şapkacılık, mobilyecilik müesse - selerinin ilk mamulâtı olan muh - telif nevi ve şekilde sepetler, E - | reğlide Müfti oğlu İsmail Beyin azim konserve fabrikasının muh- telif konserveleri ve bilhassa ba » lıkları, diğer memlekete ait hu - susiyetler taşıyan yerli malları tak dirlerle karşılanmıştır. o Sergi, gece gündüz binlerce kişile dolup boşalmıştır. Sergide muvaffak o lanlar tesbit edilip madalyalar ve rilecektir. Bunun için bir komite ayrılmıştır. Tasarruf haftası içinde, bütün tasarruf ve yerli malı ülküleri ü - zerinde, zengin oproğramlarla muvaffakiyetli müsamereler ter- tip edilmiştir. Her gece memle - ket sinemasında, muhtelif hatip » ler tarafından nutuklar verilmiş, hitabeler ve şiirler söylenmiştir. Tasarruf haftası, gerek Zon - guldakta ve gerek bütün vilâyet mülhakatmda, çok derin ve ma - İ nalı tezahürlerle yaşatılmıştır. Zonguldak ve milli istıkraz Dah'li istikraz tahvilâtının (B) serisine de Zonguldaklılar, geçen | defa olduğu gibi, bu defa da bü» | ilk mekteplerde, milli iktisat ve | uZONGULDAKTA Tasarruf Haftası ve milli istıkraz Zonguldak filminin yapılması bitti, yazıları yazılıyor Zonguldakta tasarruf haftası intibaları yük mikyasta iştirak etmek üze * re şimdiden hararetli hazırlıklar# başlamışlardır. İlk parti olarak i namına yüz bin İi * ralık tahvilât alınmasına (karar verilmiştir, Yakında Filyos — Zonguldak ve Ereğli demiryolunun da yapı ması saadetine erecek olan Zon” guldaklılar, bizi Ergani madenin? ulaştıracak olan demiryoluna ait olan bu milli istikraz hareketine daha şuurlu bir varlık ve özlü bir iman ile sarılmışlardır. Zonguldak filmi Zonguldak maden kömür ha” zasını bütün memlekete ve hari” ce-tanıtmak ve burada gömülü servetin seslerini ve akislerini hef tarafa yaymak için, onuncu çün huriyet bayramı fırsatından isti” fade edilerek İpekfilm müesse * sesine büyük bir film çektirilmiş” tir. Bu filmde, Zonguldağın o © nuncu cümburiyet bayramı tezâa * hürlerile Başvekil İsmet Paşa Hs nin maden havzası tetkikler! tesbit edilmiş ve bütün (omadef İ havzası müesseseleri ve memleket manzaraları gösterilmiştir. İpekfilm sahibi Cemil Bey: operatör Remzi Beyle (o berabef Zonguldağa gelip filmi getirmiş * tir. Bir hafta sonra filmin ta“ mamlanıp geldikten sonra Zon * guldakta ve bütün vilâyet muhi * tinde gösterilecek ve bundan son ra diğer memleketlere gönderile cektir. Cenupta yakalanan kaçakçılar ANKARA, 21 (A.A.) — Bi rinci kânunun üçüncü haftasınd8 cenup hududunda 7 çorpişmali kaçakçı vakası olmuştur. Bu vakalarda biri ölü, biri ye” ralı 15 kaçakçı ile dördü ölü Ni kaçakçı hayvanı, 1200 kile ge rük kaçağı, 1700 kile inhisar : çağı, 5800 kutu kibrit, 1000 defi sigara kâğıdı, iki tüfek, bir tab” ca tutulmuştur. ! Türkiyenin en kısa bo?” lu adamı Bodrumdan İzmire otu” çe ig yaşında ve seksen altı sanli boyunda Lir adam getiril 0 Bu adamcağız saatte anc9 Sn . metre yürüyebildiğini söyle dire tedir. Başı tabii büyüklükt*