Yutulan hap m oktor K. m büyük bir keşfi dı, Keçi sütüyle bir unu karış- içine bazı kimyevi mayi - Taştırmış, bir hap vücuda| işti. Bu hap zaafa düşen, | ini kaybeden, bahusus aşk unda bitap düşenlere deh - | i sa tesir gösteriyor, hemen €rinin ve hayatlarının iade | vine hizmet ediyordu. Geçenlerde bir gün doktor K. zap“ öyenehanesine ihtiyarca bir | ği Müracaat etti; fakat aksiye m ki, doktor biraz evvel dı - ” çıkmıştı. Kapıyı açan hiz- i: Doktor bey evde yok. Fakat ha Ne ln Dedi, Ziyaretçi gitmeye hazır - Ming” hanım arkasından gö - e... efendim. Bir emri İZ mi var?. — sordu. İhtiyarca zat biraz wE Doğrusu muayene için gel- »*dim. Fakat dostlarımdan biri sinden, işittim, doktorun yeni bir fi varmış. Bir hapmış bu.. Za- 4 düşenlere yarıyormuş.. Hanımı, güldü. Meseleyi anla - str, Hizmetçisine döndü: > Git, dedi. Doktorun odasım Sekmecenin sağ gözünde gali- tane kalmıştı. Al onu getir. me hizmetçi yerinden kımıl | a: May >> Onu, dedi. Doktor bey so - ğa çıkmadan evvel yutmuştu. mi buketleri Artistlerden M. N. pek sevinç indeydi. Piyes bitip de kapıdan Ykacağı sırada hayranlarından in beye rasgeldi: ta >> Sora Tahsin, dedi. Bu ak- | na Ne kadar mes'udum. Halk ba tam 12 buket gönderdi. Şimdi *Psi &ve gelecek, görürsün.. ma sin bey bu haberi alır al- birdenbire bozuldu. M. N, Bülere,, Salan 0?. Kıskandın mı küçük Diye sordu. Tahsin bey: iğ >> Hayır, dedi. Ben 15 buket Mdermiştim, demek üçünü çal. m?, Çingenen in ricası Sekiz, on sene evvel meşhur bir | İ İzmir civarında yakayı ele hi şt, On yedi eşkiyalığı, se - bi, # cihayeti vardı. Muhakemesi ilama sürdü, Fakat sonunda a mahküm edildi. Çete re - a asılmasına Arif isminde bir Sin t memur olunmuştu. Arif İ din Mtcne,, fakat okumuş yazmış bir Dzene idi; İzmir civarında gö « Arif diye maruftu. bah reisinin idam (edileceği teb meydana toplanan ahali a - sında bir kaç ta gazeteci vardı.. m, zifesini ifa edip ipi çektik- Ri Sonra dağılan ahali arasında Arıl harıl aranmağa başladı: — Kimi arıyorsun Gödük? İye sordular. Gazetecileri arı- — Arkalarından koştu, ga- ii Meri yakaladı, nefes neefse | Yord — Yahu, gazete, benim ismimi ala ken âyınla yazıyorsunuz, bi- rafta kimse okuyamıyor, şw | <lifle yazın allah aşkına. EĞLENCELİ YAZILAR E — Saim, Şaikayı alacak ama kendisine sadık kal- masını bekliyor. — Hâlâ mı? — Evet, on iki seneden beri.. Meziyetli bir muharrir Geçen gün bir edipler mecli- sinde H. nın kıymetinden bahse - diliyordu. Bir şair: — Aman bahsetmeyin, dedi. O ne tatsız ,yavan muharrirdir. “Bi? başkası müdafan etti; sor- dular: — Peki, ne meziyeti var?. — Bu adamla B. C. arasında hiçbir fark yoktur. Aynı ayarda iki muharrir... Fakat öteki hiç ! olmazsa kendini methetmez. 700 bin gömlek Mağazaya girmişti. Memur koştu: — Emriniz efendim?, Diye sordu. Kibar müşteri: — Mağazanızın o ismi 100 bin gömlek olduğuna (göre 100 bin gömleğiniz var, öyle mi?. Diye sordu. Memur bilâ tered - düt: — Evet! Cevabını verince müş- teri tekrar sordu: — Şimdi işiniz var mı?. — Hayır.. — Öyleyse şu 100 bin gömleği birer kere göreyim. — Canım anladık .. Yeni bir masraf kapısı açmıya buhran mani.O halde bana verdiğin tuvalet parasını iki misline çıkar, mesele kalmaz. kibar bir müşteri | Meşhedinin Zenginliği Meşhedi köşedeki tütüncü dük- kânında tömbekileri sıralamakla meşgul iken bir eski müşterisi gel di: Selâm verdi, hali hatır sordu . Sonra gülerek : — Yahu Meşhedi, o dedi, senin zenginliğin dillere destan olmuş » Şu dükân parçasiyle bu parayı na- sıl kazandm?. Anlaşılm şey de - di. — Coh golay, dedi. 20 guruş ga zanmadıhça 20 para harceyleme - mekliğim ile.. Garajı ziyaret fa olarak kendi / garajı ziyaret bacaksızın oynadığını görerek dı- şarı çağırdı. Bu şoförün oğlu idi; zengin, bacaksıza sordu: — Sen beni biliyor musun», Diye sordu. Bacaksız başını sal- ladı: — Biliyorum, dedi, sen her gün benim babamın otomobiline bini- yorsun.. geliveriyor. Bir şart ve bir teklif Bir genç kız kendisine kor ya- pan bir delikanlıya aldırış etmi - yordu. Delikanlı yalvarıyor, yaka- rıyor, kıza bir türlü aşkını inan « dıramıyordu. Bir gün genç kız : — Size inanırım, beni sevdiğini: ze kani olurum amma şu şartla: Eğer bana sahip olmadığınız ve sahip olamıyacağınız, bununla beraber vermeğe muktedir oldu - ğunuz bir şey verirseniz dedikle- rinize inanırım. Delikanlı kızın yüzüne bakı - yordu, — Nedir bu?. — Koca... Bir ifade tarzı Küçük istasyonlardan (birinin şefi, son hava ( kıyametlerinden sonra müdüriyeti umumiyeye şöy- le bir tezkere yollamış: “Efendim hazretleri, evvelki ak şam saat üçe çeyrek geçe başlıyan fırtma neticesinde İstasyonumu - za düşen yıldırım yüzünden islas- yonumuz alât ve edevatının mah- volduğunu, büyük telgraf istasyo- nunun yıkıldığını, binanın çöktü - tiğini ihbar etmekle eylerim, efendim., , kesbi şeref Meşhur zenginlerden biri ilk de | ediyordu. Otomobilin altında bir | günü, bendenize nüzül isabet et » | kan (5 N Safa m / Hilmi Beyin sevgili zevcesi kı » sa bir hastalıktan sonra öteki dün yayı boylamıştı. Hilmi Bey ertesi gün taziyeye ve cenazeye gelen - lere karşı bir hayli gayretle gözle- rini ıslattı, yüzüne hüzün verdi. Herkesin kara kara düşündüğü odaya bir ara hizmetçi girdi. Hil - mi Beyin kulağına eğilerek: — Belediye doktoru geldi. Ra- Dedi. Hilmi Bey doktorun yanı- na gitti: — Safa geldiniz! Dedi. Doktor Hilmi Beyin yü - yet tabii bulunca: — Safa bulduk fendim! dedi. Hepsi bu.. tüm, bir kimono geldiğini gören a- damcağız baygınlık geçirirken ka- İ rısma sordu: — Allah aşkına hanım, terziden ! daha başka bir şey gelecek mi? — Bir hesap pusulası gelecek.. İşte o kadar... — Bir erkekle baş başa kalırsan sakın ona ismile ! hitap etme. insan aldanıyor da diline başkasının ismi Dünyaya gelmek Küçük Adnanın babasiyle an - nesi fakir bir çocuktan bahsedi - yorlardı, Çamaşırcı kadının ba - ! basız, anasız sokaklarda sürüne - rek geçirdiği hayattan. . Bir ara annesi dedi ki: — Bu kadar sefalet çekmekte bu zavallı çucuğun günahı nedir? Sanki dünyaya gelmeği ( kendisi istemiş gibi.. Adnan annesine sokuldu: — Anne, dedi. Ben dünyaya gelmeği istedi miydi?. Söz verdi! Nasılsa Bursaya giden ve Bur- olmadığı için beraet etmişti. Hâ- kim hırsızın sabıkası bildiği i için | nasihat verdi. — Bir daha böyle bulaşık işle- re karışma, hayatını namuskârane temin et, seni bir daha karşımda | görmiyeyim, Ertesi gün İstanbula savuşa » cak olan sabıkalı: — Emin olunuz hâ;kim bey, de di, beni bir daha huzurunuzda gör | miyeceksiniz! züne baktı.. Zevcesi ölen zatı ga- | Terziden iki manto, üç kat kos- sada yaptığı bir sırkattan dolayı | yakayı ele veren bir sabıkalı delil | Sİ > | . — Borçlarını vermeden, seninle evlenemem. — Bende seninle evlen- i meden borçlarımı vermem eskir ir kaker İtalyada bir büyük mecliste, bazı memleketlerin dahili siyase tinden bahsediliyordu. Bu meyan da lâkırdı, son günlerde bazı in- sanları süren, atan ve yok eden memlekete intikal etti. Birisi de « di ki: — Birader, orada yalnız insan ları sürmüyorlar. Yahudileri ve hırsızları tutunca öldürmeye de başlamışlar.. Mecliste bulunan bir hanım & fendi birdenbire: — Ah zavallı hırsızlar.. Dedi. Sonra ilâve etti; — Acıklı bir şey işitince da « yanamam; yüreğim hoplar. Bir yakınlık İkinci perde bittikten sonra lo- caların arkasında sıgara içmeğe gittiği zaman bir dostuna rasgel « di. Yanında orta yaşlı efendiden bir zat vardı. Prazante edildi: » — Ha. Evet.. Sanıyorum ki ta- nışıyoruz. Siz Hikmet Beyin pek yakın bir dostusunuz değil mi? — Evet, hattâ yalnız dostu de « ğil, daha fazla... Akrabası gibi bir | sey-. Ben onun karısile evlen» — Ah, nerde o eski za- | all « Eve dönerken peşimden üç beş kişi bir- den gelirdi !.. İ