Dün, Pire Haftasının ikinci 5 ap tarar 1 İnci sayıfamırzda) ak muvaffakiyetli mesai e Ümektedir. izin ona bir teşekkür bor- | 22 vardır, evvelâ o borcu öde im, ig bir iktisada sahip olmak, iği ve maddeten istihsal “Ve yapmağa kadir olduğu | i İstihsal etmek ve yapmak | dr, ie verilmiş bir hak değil- on illetimiz ise bu hakka ancak Mimik yani Cümhuriyetten Baliktır. ği az Beğün, Türk milleti, yeni giriş - m fennileştirme ve büyük ma yolunda en aşağı bir asır geri kalmıştı, ve bu işe vr m temelinden sarsan Şok eşyanın Fiatını emsalsiz a düşüren korkunç bir ikti hranın en şiddetli bir zama Sirişmiş bulunmaktadır. Yay arya çocukları, bu sa - i İla, da alnımız ak olarak çıktı dan erniniz. Günün meselesi ame, eftak olup olmıyacağımızı an» diş ve münakaşa etmek değil - (49 halledilmiş bir meseledir. taz meselesi bu işi, nasıl za a “8 emekten azami kazanarak ei adem tespittir. Bunun İ- lâzımdır? Azimle, suurla mi bilmeden çalışmak lâ - .... şeyler Ra husuyta gözetilecek şeyler “yda şunlar vardır: Peki daima Türk köylüsünü, İk tcisini, Türk müesseselerini korumaya onlara kazandırmayı Yan kuvvetlendirmeyi göz önün ii ıdır, Türk malı almak hir yoldan sarfedene avdet e- d i tabiidir, Her yurttaş Türk ile ecnebi malı arasnda bu- ! ie Türk malı aleyhinde bir | iğ sa da gene onu tercih etme | İntay one kullanmayı millt ve Pe bir borç addetmelidir. be mertebe tasarruf Mer Türk vatandaşı için müm - | a tasarrufa salışmak | Mer ettiği parayı kooperatif | a bankalar ve ciddi olmak şar - yy lek iktisadi şirket ve te vasıtasile işletmek hem | Mi iktizasındandır hemde ede borçtur, Tasarrufları ça ar, k için bu saydığım vasıta" irgç © emini ve etraflı düşünü - Ma re bir gün evvel bir Pimi izm söylediği gibi, he - e a âzası bulunduğumuz ti koopöratiftir, yanj dev - üz Svletin iktisadi işleri biyer devletin iktisadi te düny, i arasında en mühim ti en zengin bakır cevheri haageteri olan vatan parçasını va nr kısımlarına ve dünya ulaştıracak teşebbüs * w bi Yani Ergani demir yoludur. bitince Türkiye her sene ci» | kiş Piyasasına 1520 bin ton ba - dağı © ilecek, bu yüzden en a- Meleke yurttaş geçinecek ve z ti, 4-5 milyon lira girecek * Hükümeçi, imedent işletme kâ- k ie in £ yatıranvatandaşlar | / bak alacakları faiz, ve me, * piyangodan maada Me 7 ürk vatandaşı olmak m edeceği is - tabiatiyle bir hisse ala - ay, Fakat dahası vardır, ba- niz, demir, petra. gibi dün- Bundan dolayı de 6 2/5 ini alacaktır. Bu | IV YARIN Ar a maa 1 1 ———> Günü idi i yanın başlıca aradığı maddelerin İ en mühimlerindendir ve ona sahip olmak, cihan piyasasma ondan ha tırı sayılır bir miktarı dökebilmek | bir memlekete beynelmilel müna - sebetlerde başka bir ehemmiyet kazandırır. Muailimlere düşen vazife Bütün fikir ve terbiyeler gibi ikti sadi fikir ve terbiye de aile ocakla rında ve aynı zamanda mektepler i de alınır. Bu hususta muallimle - bi rin vazifesi ana ve babalarınki ka dar belki de daha büyüktür. Şim diye kadar olduğu gibi bu vazife« yi hakkiyle © ifa edeceklerinde, halk ve gençlik arasında milli ik- tısat duygularını gittikçe kuvvet- leştireceklerine şüphe yoktur. Yurttaşlar, Devrimiz iktisat devridir, ber zaman öyle olağelmiş o isedebu söz hiç bir vakit şimdiki kadar de rin ve sümullü bir surette hakika- ti ifade etmemiştir. Bunu lâyikiy- le takdir eden cümhuriyet hükü - meti kurulalıdanberi milletin bü » tün vesaitini bilhassa bu. hedefe tevcih etmiştir. Büyük Gazinin işaretleri Büyük Gazimizin: bu yoldaki işaretleri pek eskidir, zaferi mü- teakip şubat 1923 te İzmirde top- lanan ilk Türkiye iktısadi kongre sinde söyledikleri şu sözleri hatır- latmayı çok lüzumlu gördüm: Demişlerdi ki: “Arkadaşlar, bence yeni dev leti yeni - hükümetimizin bütün esasları, bütün programla - tr iktisat programından çıkmalı . dır. Çünkü demin dediğim gibi her şey y bunun içinde gi ere - suretle talim ve terbiye etmeliyiz, l onlara o suretle ilim ve irfan vermeliyiz ki “âlemi ticaret, zira at ve sanaala ve bütün . bunların faaliyet sahalarında müsmir ol - sunlar, binaenaleyh maarif prog ramımız, gerek iptidai tahsilde, gerek orta tahsilde vetilecek bü . tün şeyler bu noktai nazara göre olmalıdır. Maarif programları - mız gibi suabatı devlet için tasav yur olunacak programlar dahi ik- / kesat programma İstinat etmekten | kendini kurtaramazlar. “Eesasir bir program tesbit etmek, o prog ram üzerine bütün milleti hema - henk olarak > çalıştırmak lâzım- dır. Gazimizin bu sözleri cümhuri- yet hükümetinin esas umdelerini gösterir. Bu yol üzerinde yürü- mek bize her sahada çok feyizli neticeler vermiş ve verecektir. Bundan en çok fayda görecek olanlar tabii o bugünkü mektep gençleridir. Hem bu yüzden hem de milletin en münevver ve en ül külü kısmı oldukları için milli ik- tısadi koruma ve yükseltme sava» şında onların en ileride gitmeleri- ni bekleriz. Ve onların bu yolda | millete yol göstereceklerinden e « miniz.;, iKâzım Paşa Hz.nin nutku Ankara, 13 (A.A4.) — B,.M.M. Reisi ve milli iktrsat tasarruf ce - miyeti reisi Kâzım Paşa Hazretle ri dördüncü tasarruf ve yerli malt haftası münasebetiyle evelki ak şam rağyoda şu nutku söylemiş - lerdir: “Vatandaşlar, Dördüncü tasarruf ve yerli ma İhr haftasma girdik. Milli iktisat ve tasarruf cemiyetinin fahri re isi ve yüksek hamisi Reisicümhu- rumuz . Gazi Mustafa Kemal Hz. | ne derin saygılarımı tekrar ede « rek sözlerime başlıyorum. Geçen yıl, aynı gün ve aynı; İ saatte, size hitaben söy lediğim | sözleri şöyle bitirmiştim: Gelecek yıl aynı gün saatte size daha parlak neticeler- l le ve daha ümitlerle hitap sdece - ğime kaniim. Görülüyor ki aradan geçen bu yılın hadiseleri beni bu kanaatim- | de kuvvetlendirdi. | ve aynı Cihan buhranı Cihan buhranmdan kurtulmak için çareler araştırmak maksadiy- le hemen bütün devletlerin iştira- kiyle Londrada toplanan iktisat konferansında haftalarca (süren müzakere ve münakaşalardan son ra bir kere daha açıkça anlaşıldı ki, cihan buhranı denilen ey, | basit ve geçici bir hadise (o değil, doğrudan doğruya cihan iktisadi» | yatındaki bir bünye inkılâbının | bir ifadesidir. Binaenaleyh, mevzuu bahis 6- | labilecek yegâne şey buhrana kar | şı çareler araştırmak değli, yeni şartlara mümkün olan süratle her memleketin kendisini uydurması» dır. Bir bünye inkılâbı olarak va- | sıflandırdığımız o hadiseyi, bir haksızlığın, bir gayri tabiiliğin tasfiyesi olarak da izah edebili - riz, Yerli malı davası Yerli malı davasını basit mana siyle ve dar bir zaviyeden değil de böyle cihan iktısadiyatının bu- günkü seyri içindeki genişliğiyle mütalea edersek, o vakit bu yeni nizamın tahakkuku uğrunda mil letimize düşen büyük vazifeyi da- ha iyi kavramış oluruz. Yerli malı kullanmak davası, i vakit iş miktarı 223 bine ve do - İ manda pamuk yetiştiren köylüle- | tir. İ var, Gelecek yıl dördüncüsü de i kalarda biriken küçük tasarrufla- İ nunda 40 milyona yükseldi. 1933 ferdi ve şahsi bir dava değil, mik letimizin cihan içindeki mevkii ve şerefiyle sıkı sıkıya alâkadar en hayati ve en esaslı bir milli dava- mızdır. Pamuk sanayiimizin inkişafı) Bunun binbir delili vardır. Me selâ pamuk sanayiimizin inkısa «— fını göz önüne getirelim: 1923 senesindeki Türkiyedeki mensucat fabrikalarında işliyen lerin sayısı 25.000 idi. Bumik tar on sene içinde yani 1933 te 127.000 ne yükselmiştir. 1923 te Türkiyede 750.000 ki - lo pamuklu mensucat dokunuyor- du. Bu miktar 1933 te 8.755.000 kiloya fırlamıştır. Bu büyük in - kişafa rağmen pamuklu mensucat ihtiyacımızı tamamen (o dahilden temin edebilmekten uzağız. Geçen sene pamuklu mensucat ithalâtrmiz 20 buçuk milyon lira kıymetinde on yedi milyon kilo iki. Demek ki pamuklu mensucat sanayiimizde henüz kendi kendi. mize yetecek bir seviyeye varmış değiliz. Halbuki pamuklu men - sucat ekmek kadar hayati bir ihti yaç maddesidir. Bir pamuk memleketi Oolan Türkiyenin pamuklusunu dışar. dan satın alması, ekmeğinın buğ dayımı dışardan getirmesi kadar gayri tabiidir. Bu büyük ihtiya - cımızın bir an evel tamamen da- hilden teminini düşünen hüküme- timiz biri Kayseride, biri Nazillide ikisi başka yerlerde olmak üzere dört büyük pamuklu fabrkası kur mak teşebbüsüne girismiştir. Bu fabrikalar 1935 ile 1937 seneleri - re kadar biribiri arkasından işle- | düfer yolu yapmak kabil olur. meğe baılamış (o olacaklardır. O Milli tasarufları, devletimizin tatbik etmekte olduğu iktisat ve nafia proğramlarının bir an evvel tahakkuku için seferber etmiye mecburuz. İşte bu düşünce iledir ki, hükümetimiz Ergani bakır hat nın inşası için milli tasarrufumu za dayanarak işe girişmiştir. Ge - çen yıl ilk tertip satışa çıkarılan Ergani tahvilleri halkımızın ve bankalarımızın anlayışlı ve can » dan alâkaları sayesinde derhal plâ se edilmiştir. Şimdi bu tahvillerin ikinci tertibi satılmaktadır. Tasarrufun en kârlı şekli Vatandaşlar, tasarufun en kârlı ve en faydalı şekli bu tahviller « den satın almaktır. Alacağınız yirmi liralık hisse se nedine yalnız on dokuz lira vere - ceksiniz, Bir defa, bundan yüzde | beş bir kârınız olacaktır. Sonra ayrıca da senede yüzde beş faiz a- lacaksımız. Yüzde beş faiz ise ta» sarruf paralarına verilen en yük - sek haddir. ' Ergani bakir hattı gibi mühim bir imar işine bizzat iştirak etmiş kunacak pamuklu miktarı da yir- mi milyon kiloya varacaktır. Ki, bu suretle pamuklu istiklâlimize ! kavuşmuş bulunacağız. Türkiyenin pamuklu istiklâli ne kavuşması odemek, aynı za- rimize bu mahsülü için garantili bir dahili piyasa yaratmak demek Şeker sanayiimiz Şeker sanayiimizede bakalım: İlk Şeker fabrikamız 1926 da ku- ruldu.Oseneki şeker istihsalâtımız 5—6 bin tondu. Bu seneki şeker is tihsalâtrmız altmış bin tonu bula- caktır, Şimdi üç şeker fabrikamız kurulacak ve işlemeye başlıyacak böylelikle şeker istiklâlimizi de te- | min etmiş olacağız. Bir kaç söz de milli tasarruf ha- reketimiz hakkında söyliyeceğim. Memleketimizde para biriktirme hareketi de müspet bir inkişaf ha- lindedir. 1931 senesi sonunda ban olacaksınız. Ayrıca bu tahvillerin ikramiyeli olduğu da düşünülmeli dir, Bu kadar hayırlı; faydalı bir işe iştirak etmenin ayni zamanda milli bir vazife olduğunu da tak - dir buyurursunuz. rm yekünu 38 milyon liaryı bul - ruştu bu miktar 1932 senesi 80 - senesi sonunda bu yekünun ne o - lacağımı bilmiyoruz. Fakat muhak kak olan bir şey varsa eksilmeyip artacağıdır.. Halk arasında tasarruf terbiyesi Yalnız bir milyon vatandaş ay- da bir bir üstüne birer lira biriktir seler, bir yılda 12 milyon toplana- bilir. Bu elde edilebilir bir netice- dir. Hayaldeğildir. Yalnız onun ger çekleşmesi için milletçe, söz birli ! ği yapmamız lâzımdır. Ayda bir lira biriktirmeden ne çıkar demeyiniz. Bir milyon Türk | ruf ve yerli malı haftasına giren ayda birer lira biriktirseler, her | vatandaşlarımı bu imanla selâm « yıl Ki bakır hattı gibi şimen- | larım. Milli tasarrufa riayet etmekle memleketimizin mühtaç olduğu bir çok işleri daha kolay ve daba çabuk yapmak kabil olacaktır. Milli kurtuluş hareketimizin za- feri sayesinde kayıtsız, şartsız müs takil bir devlet olarak taazzüv e * den Türkiye milli iktisat savaşın- da, gene Türk milletinin sonsuz güce dayanarak en kısa bir zaman da ve en mükemmel bir tarzda mu vaffak olacaktır. Dördüncü tasar- Madam - Matmazel , (tap tarafı 7 inci sayfada) koyuyorlar, Hemen bütün kadın diven dayamış bulunduğuma gö - | muallimlere de ötedenberi madam re, bir genç kızmış gibi matmazel | demek âdet olmuştur.,, hitabına maruz kalarak gülünç ol- | maktan kurtulmak arzusundayım. İcap eden muamelenin yapılması" nı rica ederim!,, Müracaatçinin avukatı Dr. Ru - dolf Skrayn tarafımdan vekil sıfa- tile takip edilen müracaatine alâ - kadar resmi makamca “müracaa - tiniz tetkik olundu. Kanunda ma* dam veya matmazel ünvanlarının su veya bu şekilde taşınabileceği- ne dair bir kayıt mevcut olmadığı neticesine varıldı. Kanun, bu hu - susta sakit olduğuna göre, kendi - nize madan veya matmazel dedirt mekte tarsamile serbestsiniz.,, ce- vabı verilmiştir. Bu müracaat ve müracaata ve* rilen cevap üzerine, gazeteler an - ketler açmışlar, Avusturya kadın birlikleri umumi reisi madam Ma» ri Hohayzel, şu mütaleada bulun- muştur: “Resmi makamın verdiği cevap, çok yerindedir. Hakikaten, bu hu- susta yasak ne vardır, ne de mev- zuu bahsolabilir. Esasen meslek hayatında çalışan kadınların sıfa- tı, çoktanberi Madamdır. Akade * milere mensup bütün kadmlar, i « simlerinin önüne madam sıfatını Avusturyanın kadın muharrir - lerinden Madam Gizela Urban da şu fikirde olduğunu söylemiştir: “Hattâ bu müracaat lüzumsuz “ du bile... Ortada herhangi bir yas” sak, müsaadeye bağlı kayıt ve şart yok ki... Sonra evlenmemiş mu - allim kadınlara madam denilmek âdeti de, bu sıfatın matmazelden daha ziyade hürmet ifade edici ol duğuna delildir. Son zamanlarda dam deniliyordu. Kadın birlikleri, umumiyetle, İ kadınlara, madam denilmesine ta- hayatıma atıldıktan sonra... Bu vesile ile, başka bazı memle- ketlerde. meselâ Amerikada vazi- yetin başka türlü olduğunu da ha- tırlatırım, Amerikada, her neden « * se evli kadınlar bile ekseriyetle isterler, Amerika badınlarının dü- evlenmiş olmak, lamamile hususi bir iştir, Bunun cemiyet hayatın - daki sıfatın değişmesine tesiri ol * mamalıdır. Buda onlaraait bir düşünüş........ çocuk müre**lerine de hep ma - * | raftardır. Bilhassa kadın meslek kendilerine matmazel denilmesini j şünüşüne göre, cvlemnemiş veya |