» Km Vakıt'ın edebi tef rikasızzzun! No, sı Kamelyalı Kadın Yazan Terceme eden Üzendre Dumas fils uman EAA Geli yi Biraz sonra Prüdans gelip! itin karşısma oturdu. Lo - nihayetinde kont G... yi ta) tm, ı Sa görünce, kalbim buz ke- Margörit, © adamı görünce ne imi anladı ve bana ba - tekrar gülümsedi; konta ar - a döndü ve piyesi seyretmi- | 7e başladı. , Veüncü perde kapanınca dön- | di, bir sey söyledi, kont locadan | İargörit işaret edip beni Sağırdı, s Ş Pp Locaya girince elin: uzatarak: İ >— Bonsuar, dedi. >— Bonsuar, dedim. — Oturunuz. >— Birinin yerini almış ola « , Kont gelmiyecek mi?. | , © Gelecek. Biraz konuşabile- | im diye onu şeker almıya gön - im. Prüdans sırrımızı biliyor. — Evet çocuklar, dedi. Biliyo | ama merak etmeyin, bir şey 'emem, Margörit kalktı. Locanın ni » hayetine, bana doğru geldi, alnı - Me öptü; İ — Bu gece neniz var? dedi. — Biraz rahatsızım. İnce, zarif yüzüne yakıman o | Müstehzi tebessümü ile: > Gidip yatınız, diye devam — Nerede?, — Evinizde. — Uyuyamıyacağımı biliyor - #unuz. —ü ) Hümik diye) etmeyiniz. — Bunun için surat etmiyo «! Tura, — Ben bilirim, ama bata edi- “sunuz, artık bundan bahset im. Oyundan sonra Prüdan | gelin, ben çağırtıncaya kadar Anlıyor musunuz?. — Evet. Sözünü Var mıydı?, Sordu: —- Beni gene seviyor musu - Muz?, — Soruyor musunuz! — Beni düşündünüz mü?, — Bütün gün. « > Biliyor musunuz, ki size olmaktan korkuyorum. İnan Mazsanız Prüdansa sorunuz. — Hiç sormayın, dedi, çekil- Mez oldu. | — Haydi artık yerinize gidi - | viz, İnt nerdeyse gelir, sizi bu- A görmesine lüzum yok. — Meden?, — Çünkü onu görünce sinirle- Mİyorsunuz. dinlememe (imkân — Hayır; ama bana bu gece “dvile gelmek istediğinizi söy » ir ydiniz, bu loca biletini onun ben de gönderebilirdım. — Maatteessüf ben istemeden gerdi ve beraber gelmemi rica tti, Pek âlâ biliyorsunuz, redde- iy zdim, Yalnız bir şey yapa- ilizdim, ve bunu da yaptım. Gel- SNİZ için nerede olduğumu yaz m, çünkü ben de sizi görmek itiyordu, Ama mademki böyle “şekkür ediyorsunuz, bu bana! © olur. >— Hala ettim, affedersiniz. i tekrar öptü ve çıktım. e oridorda, geri dönen konta | Ast geldim, i locada bir erkek gör. Saye “gelip “surat Yerime döndüm. Margöritin locasında kont G.nin bulunması gayet tabii idi. Kont o- nun dostu idi, Ona bir loca bileti getirmişti. Onu tiyatroya dayet et- mişti.Ve ben de mademkiMargörit gibi bir kadınm dostu idim bunu çok tabii telâkki edecektim. Tiyatronun kapısında bekliyen | arabaya Prüdans, Margörit ve kon tu binerken gördüm ve çok mah- zun oldum. Buna rağmen bir çeyrek sonra Prüdans'ın evine gittim. O da he - nüz gelmişti. Prüdans dedi ki: — Hemen hemen bizimle be - | raber geldiniz. — Evet dedim, Margörit nere- de? — Evinde, — Yalnız mı? — Hayır, kontla beraber.. Odada bir aşağı bir yukarı do: laşmıya başladım. — Peki, ne oluyorsunuz? — M. dö G.nin Margöritin oda- sından çıkmasını burada bekle - mek hoş bir şey mi zannediyorsu- nuz? — Siz de makul değilsiniz. Mar göritin Kontu kovamıyacağını an- lamanız lâzım?ı». Kont uzun za - mandanberi Mili yaşıyor. Ona her zaman bir çok pa - ralar verdi, halâ da veriyor. Mar - görit senede yüz bin frank sarfedi yor, çok borcu var. Dük ona iste- diği kadar para verir, fakat her zaman ihtiyaer olduğu parayı is - temiye, çeşarek edemiyor. Senede Tâskal ön bin frank kadar bir pa- ra veren Dükle arasının bozulması ! iyi olmaz. Margörit sizi çok sevi- yor azizim, fakat her ikinizin men faat noktasından aranızdaki; mü - | nasebetin ciddileşmemesi lâzım » dır. Yedi sekiz bin franklık cep harçlığınızla bu kızın lüksüne da- yanabileceğinizi zannetmeyin, bu para arabasının masrafma yetiş - mez.Margöriti olduğu gibi kabul e diniz, iyi ve güzel bir kızdır. Bir ay iki ay sizin metresiniz olsun, ona demet demet çiçekler şekerler hediye edin, onunla beraber tiyat- roya gidin fakat aklınıza bundan öte hiç bir şey koymayın ve onu gülünç kıskançlıklarla sıkmayın. Margöritin kim olduğunu pek alâ biliyorsunuz, o mücessem namus değildir. O sizden hoşlanıyor, siz onu seviyorsunuz üst tarafını al - dırmayın. Müşkülpesentlik göster- menizi beğenemiyorum, Parisin en güzel kadını metresiniz. Sizi ne fis bir apartmana kabul ediyor, el- maslar içinde geziyor, ona para sarfetmemek sizin kendi elinizde dir. Gene de memnun değilsiniz, olur şey değil ama bu, siz de faz- la ileri gidiyorsunuz. — Hakkınız var ama elimde de ğil.Margöritin o adamın metresi ol duğunu düşündükçe müthiş bir e- za duyuyorum. Prüdans biraz düşünerek sor - du: (Devamı var) ———— Dervişler beraet ettiler Nazillide (İsabeyli köyünde toplanıp âyin yaptıkları iddiasile zannaltına almarak adliyeye ve- rilen dervişler hakkmda Nazil » İli asliye ceza mehkemesinde de- yam eden muhakeme dün bitmiş ve maznunların hepsi de beraet etmişlerdir. . VAKIT'ın yeni Tefrikası : 5 — VAKIT 14 T.nci kânün 19530 UMUMI HARPI E gum Teş kil Mahsusa a a MA Yazan: A. MiL Ruslar ablnkâ'edildiklerini anlıya- rak teslim olmıya karar vermişlerdi Bu muvaffakıyetin sırrını efra * | dın cesaretinde aramak doğru ol - İ makla beraber, Rusların kendileri ni müdafaa hususunda gösterdik - leri cehalet te ileri harekete çok yardım ediyordu. (Murgul) hava- lisindeki Rus kumandanı o mevkii muhafaza eden topları dağ etekle- rine yerleştirmişti. Binaenaleyh Rus toplarının mütemadi bombar dımanı ilerliyen efrada hiç tesir etmiyor, bu da efradın cesaretini arttırıyordu. Buradaki müsademe bütün bir gün devam ettikten son- ra Rusları tethiş ve harbi bir an ev vel kazanmak için başka bir çare- | ye daha tevessül edilmişti . Ruslar teslim olmıya karar vermişlerdi Bu maksatla Kâmil Bey müfre - zesinde bulunan (Mosel) Alman - ca bir mektup yazarak bunda Al - man askerlerinin de Türklerle be- i raber olduğunu ve şayet bir an ev- vel teslim olmazlarsa bütün (Mur gul) un harap olacağını Rus ku - mandanıma bildirmiştir, Bilâhare meb'us olan Murgullu Mehmet E - dip Bey vasıtasile Ruslara gönde - de büyük bir tesir husule getirmek ten hâli kalmamıştı. Nihayet Rus- lar, ber taraftan abloka edildikle - rini anlıyarak teslim olmağa karar vermişlerdi. Bu işler olup bittiği zaman ar - tık şafak söküyordu. Ortalık daha yarı aydınlık iken çete efradı ya » vaş yavaş (Murgul) tepelerinden aşağıya inmeğe başlamışlardı. Bu tepelerden iniş, Kafkasyadaki teş- kilâtı mahsusanın en büyük mu - vaffakıyetine bir mukaddeme olu- yordu. Çünkü tepelerin teşkil etti- ği derenin içine sıkışmış olan Rus kuvvetleri esir olmak üzere bulu - nuyordu. Filbakika, Kafkasyadaki ilk ta- arruzumuzun büyük bir muvaffa - kıyeti diye ertesi günü cihana ilân edilen bu çete muharebesinde (Murgul) da bir miralay, bir top- çu yüzbaşısı, bir jandarma yüzba- şısı, bir ihtiyat zabiti, üç yüz piya" de neferi esir alınmış ve bundan başka dört top, yetmiş hayvan ve külliyetli miktarda zahire iğtinam edilmişti. Rus kuvvetlerinin şaşkınlığı Fakat Rus kuvvetleri evvelâ kar şılarına külâhlı, sarıklı, başlıklı ve fesli, eşkıyaya benziyen insanlar çıktığını görünce silâhlarını vere - rek teslim olmak istememişler ve, askerlikte âdet olduğu veçhile, as- keri kumandanın nezdine götürül melerini ve kılıçlarını, silâhlarını ancak orada teslim edebilecekleri- ni Fransızca olarak söylemişlerdi. Rusların eşkıya zannettikleri kim selere Fransızca hitap etmeleri ga rip olduğu kadar “eşkıya,, arasın” da bulunan birisinin de kendileri- ne Fransızca cevap vermesi aca yipten idi: Ruslara verilen bu cevapta, kar- Türk gönüllü kıtaatına men ol dukları, bu gönüllü müfrezelerle harp ederek esir düştükleri, Türk ordusunun harp ederek çok ilerle- meğe muvaffak olmasından dola» | yı yakında bir askeri kumandan bulunmadığı, onun için gönüllü kı | taatın kumandanına teslim olmak | tan başka bir çare kalmadığı anla | tılarak kendilerinin hayatları te - | keffül edildiği, her türlü teshilâta mazhar olacakları ve kumandan - Irktan gelecek emre kadar (Mur - gul) da barp esiri olarak kalacak» ları ve kendilerine askerlikte ol - duğu veçhile muamele ( edileceği söylenmişti. Rus zabitleri, verilen bu izahat çarnaçar kabul ederek kılıçlarını ve silâhlarını Kâmil B. müfrezesine teslim etmişlerdi. igtinam edilen silâhlar Ruslardan iğtinam edilen esli - ba ve erzaktan maada Kâmil Bey j müfrezesi (Murgul) da daha pek | çok şeyler ele geçirmişti. e Çünkü oradaki madeni işletmekte olan | Amerikalıların kasabada bir çok | rilen bu mektup ta Ruslar üzerin » | şılarında gördükleri kimselesin | Her erkeğe (Baş tarafı 1 nel sayıfumızda) Merdivenler.. Geniş, dar sofalar.. Çıt yok. Tam yarı yolda, pek çevik bir fa- re iskarpinimin üzermden atladı, Bir lâhze için, konservatuvarda | olduğumu unuttum: Boş ve kira « lık bir konak geziyorum sandım... Şişman kadın hademe ve.. Nimet Vahit hanım. »”s. — Anket mi?.. Vallahi ben a- leyhindeyim bu anketlerin, beye- fendi.. — Mevzuunu da merak.. Kapalı kapının arkasında ko- pan tiz bir ses, yüreğimi ağzıma getirdi. Sonra, ağır bir piyano... İssız sofada çınlıyan sesler biri « birine karıştı. — Mevzuunu da merak etmi- yor musunuz?, — Nedir? — Kadım hangi yaşta caziptir sizce?. — Kadın mı?. — Evet. — Hımmm! ç Düşündü. Omuzlarını silkti; — Kadınm en çok cazip oldu- ğu yaş.. Bana kalırsa, caziplik te lâkkisi her erkeğe göre başka başkadır. Size pek cazip görünen kadın, bir başkası için çok soğuk olabilir, değil mi?.. kadar erkek varsa, o kadar cazibe telâkkisi vardır, . Dünyada ne da Gene düşündü: — Fakat... bazan öyle kadın - lara raslanır ki, bunlar herkes i- çin caziptirler... — Siz cazibeyi nasıl tarif edi- yorsunuz?. Bir kadına cazip di - yebilmeniz için onda ne gizli hu- susiyetler ararsınız? — Cazibeyi anlatmak, zanne - | derim, pek kabil değildir... O, , tesisatı bulunuyordu. Madene ait olan fabrikanın külli miktarda le- vazımı vardı. Şirketin mükemmel bir hastanesi, madene işçi yetiştir meğe mahsus bir mektebi ve şir « ket müdürüne ve memurlarına mahsus muntazam binaları mev - cut idi. Bütün bu tesisat olduğu gi bi bizimkilerin eline geçmişti. A- merikalılar çoktan beri madeni terkedip gitmiştiler. Fabrikanın levazım anbarında hepsi işe yarı » yacak bin türlü eşya ve konserve ler vardı. Bundan başka hastane - nin teçhizatı, cerrahi alât ve ede « vatı mükemeldi. Bakır madeninde kullanılmak üzere hususi ve depo da pek çok miktarda dinamit te bulunmuştu. Şirketin kırtasiye de- posu kâğıt, defter, kalem, mürek- kep ve saire ile hınca hınç dolu i- di. Binalardan birisinde on beş, yirmi kadar piyano görülmüştü. (Devamı var) Kadınlar hangi yaşta caziptir ? göre başka! Dünyada ne kadar erkek vara varsa o kadar da cazibe telâkkisi vardır bir allah vergisidir., Hem de alla- hın en güzel vergısı. . — Anlaşılıyor hanımefendi, cazibenin güzellikle bir alâkası bulunduğuna kani değilsiniz... — Evet, evet... Fevkalâde çir- kin kadınlar görürüz ki caziptir - ler... Son derece güzel, buna rağ- | men soğuk kadınlar da yok değil dir.. — Bazı hanımefendiler, kadı- nın, cazip görünebilmek yollarını yaşlandıkça öğrendiğimi ileri sü « rüyorlar, ğ — Cazibe iktisap edilebilir mi?... Müktesep bir cazibe der - hal sırıtır. AAnlatabiliyorum de « ğil mi?.. Cazibe hassasmdan mah rum kırk yaşındaki bir kadının j kendini cazip gösterebilmek için / | takındığı tavırlar, hareketler kar ! şısında ben sadece: — Poz! Der, güler geçerim. i — Sinema artistleri öneli | size cazip gelenler var mıdır? — Greta Garbo... Güzel değil. dir gerçi.. Amma, ne kadarca» ziptir!... — Eğer yanlış görmüyorsam, Greta Garbo durgun bir kadın - dır... — Bazı kadınlar aşırı neşele riyle caziptirler.. Greta Garbo | gibi bazıları da esrarlı durgunluk | larıyle cazip görünüyorlar.. Kapalı kapmın arkasında ye - niden kopan tiz ses, mükâlemeyi kesti. Anladım: Nimet Vahit has nımı talebeleri bekliyor... Issız sofada gınlıyan sesler bi- ribirine karıştı, ” — Oruvar! — Oruvar| # Merdivenler. ” i j # »