© doğr Vakıt” ın edebi tefrikası No. 2 alı Kadın Kamely ği Z Demek çok seviyordu? wi le tuhaf kızdır, ki insan anlıyamaz, Ayrıldığının ge » saka zamanki gibi (tiy atroya | Bu <snada Navin geldi, yeme - r olduğunu söyledi. LU > Margörit duvara dayanmış « m iki elini (o tutuyordu.| > diyordu ki: SİZ deli misiniz?.. Sizi iste « Dimi biliyorsunuz.. Benim gi- mla münasebette bu - için insan iki sene bekle| se Biz ya derhal teslim olu - kalay Yahut hiç olmayız. Haydi ba- Eli ia) sofraya oturalım. Ra, lerinden kurtuldu, beni solir dedi sağına oturttu ve Nanine Km Eğer kapı çalınırsa, tembih | AçMasınlar.. ie tembih ettiği zaman saat a içtik ve çok yedik . S0 bal sonra, neş'e had dere- ei ân başi M Sözler arada sırada duyulma- | nk gülüyorlardı. tu. aldığı ilk! Şocuktu amma, ei fikri biraz bozulmuştu. İnin önüne koydu, aynaya baktı . Bea aşımı döndürmek, düsün -| kalbimle m kay rk k a gürültüden uzaklaştım. Kade -( liyor musunuz? "a dolu kaldı.. Bu yirmi yaşın » Saki güzel mahlükun O bir hamal ie yeyip, içip gülmesi beni mah- Hü ettı, usteli eSylenenler de vel uşma, içmeyi itiyadın, sefa- meticesi telâkki ettiğim hal: Yy Margöritin bu halinde asabi hümma, unutmak ihtiyacı se d, dum. Her kadeh şampanya- dı, yarakları humma ile kızarıyor Ve iz öksürürken, nihayet şiddet- Başını arkaya devirip seye dayanıyor, iki eliyle i sıkarak öksürüyordu. ince vücude, bu şiddetli ök ai ne, dün yapacağı tahribatı düşü- | bundan ne çıkar?. Doktorlar, tü- N Mustarip oluyordum. tuğ ihayet beklediğim ve kork * am *ey oldu. Yemeğin sonuna İaiğe yakalandı.. Göğsü için - kı, ,'salandı sandım. Biçare | Bizin ırmızı oldu, . peçetesini| İn götürdü, peçeteyi bir dam- kan Iekeledi, ton sordu: > E, Margöritin nesi var?. ans dedi ki: esi olacak, çok güldü, ağ- yek, e a a « Ehemmiyeti! n ölüyor. Şimdi gelir . Vine em Ş 5 day Kendimi tutamadım, arkam önay © seslenen Prüdansla DA giy Emen Margöritin yanı- — Yen MAsanın” üzerinde yanan aydımlanmıştı.. Peye atmıştı... ay umut. Bir eli kal Margörit daha şiddetli bir | dre Dumas fils 480 0 LA LAKE CA BANA RAS Selâmi İzzet! buki ayrılırken ağlamış - uçmuş, nefes almağa çalışıyordu . | görünüyordu.. <mek odasına girdiğimiz za - |leşiyordu.. İdu ve bazı muhitlerde hoş | dim... tülen fakat çıktıkları ağzı kir - ladı.. Böylece her © sözde /mez; bakmız ötekiler Margöyir, Prüdans, Nanin, katıla. | meşgul oluyorlar mı? Çünkü onlar Gaston “eğle- | bu derdin devası olmadığını bili- iyorlar.. bu manzaraya |siyle saçlarını taradı: kalmak, bu neş'eye iştirak | istedim. Fakat yavaş yavaş | neyse, haydi sofraya gidelim, | Yemeğin başlangıcında ha - | kat gördüğüm şey beni çok mus - biz, eğer âşıklarımızın İ yapmaz, gururlarını okşamazsak, i kanapeden sarkı - Terceme eden Iyordu. Masanın üstünde su dolu bir gümüş leğen vardı. Suda kan izleri görülüyordu.. Margörit, ağzı yarı açık, rengi İ ğinde sırada göğsü, uzun bir ne- fesle kabarıyor, biraz rahatlamış | Bir müddet sakin - Yaklaştım. Kımıldamadı.. Ya -| nıma oturdum, kanapeden sarkan elini tuttum. Gülümsedi: — Siz misiniz?. Ben de ( sararmıştım galiba, çünkü sordu: — Ne o ,siz de mi haslasınız?. | — Hayır, fakat siz hâlâ musta- rip misiniz7?, — Pek az... Öksürükten yaşaran sildi: — Artık buna alıştım.. Heyecanlı bir sesle dedim ki: — Kendinizi öldürüyorsunuz.... i Kendi kendinize yaptığınız fena lığa mani olabilmek için sizin dostunuz, akrabanız olmak ister - j | gözlerini | Acr bir sesle mukabele etti: — Böyle telâşlanmanıza değ - benimle Kalktr, şamdanı aldı, şömine - Elbisesini ilikledi, parmakla - — Ne kadar sararmışım! Her Oturmuştum. Kımıldamadım .. | Halinden sinirlendiğimi anla -| dr.. Yaklaştı, elini uzattı: “Haydi gelinimenmrmi Elini tuttum, dudaklarıma gö - türdüm, gözlerimden süzülen iki! damla yas, elini ıslattı. — A, siz çocuk musunuz. Yanıma oturdu: — Şimdi de ağlıyorsunuz! Ne « niz var? — Çocukluk diyeceksiniz, fa - tarip etti.. — İyi adamsınız amma ne ya »! payım?. Uyuyamıyorum ,biraz eği ilenmem lâzım.. o Hem benim gibi! İ kadınlar, bir eksilmiş, bir artmış, kürdüğüm kanın bronşlardan geldiğini söylüyorlar.. Ben de ha» tırları kalmasın — diye inanır gibi görünüyorum. Birden coştum: . — Beni dinle Margörit, dedim , | hayatım üzerinde ne derece mües ri olacağını bilmiyorum, bildiğim bir şey varsa, şu anda, seninle a « lâkadar olduğum kadar, kız kar - deşimle bile alâkadar | değilim.. Seni gördüm göreli bu böyle.. Al lah rizası için kendinize bakınız ve bu hayatı sürmeyiniz.. — Eğer kendime bakarsam ö- lürüm, Beni dayandıran o sürdü «| ğüm hararetli (o hayattır. Hem kendine bakmak, dostları, aileleri olan kadınların kârıdır. Halbuki keyfini terkediliriz. (o Bizi bırakırlar ve uzun günleri, uzun geceler takip eder. Bunu pek iyi bilirim, iki ay yattım. Üç hafta sonra, kapımı çalmaz oldular, (Devamı var) Ç i Yalnız köprü yerine kaim VAKIT'ın yeni Tefrikası : 35 — VAKIT Sinci kâpun 1937mmx 335 mmm» 7 MW MI) HARPI E cayi Teşkilatı Mahsusa KL ANAK AYA Yazan; A, MiL Işler bittikten sonra karargâh hu- dilin biraz daha gerisine alınmıştı Lâzistan ahalisinin garip bir â - ider biraz ile he gerisine almağa (işaretin ne olduğunu evvelâ pek deti varsa o da köprüye hiç ehem - | karar vermiş ve (Arhavi) nin ce -! iyi sahi «; (Mors) harflerinin bazıları yan - miyet vermemesi idi. Bir çok yer - inubunda, gene Karadeniz Çünkü anlıyamamışlardı. lerden sular geçtiği halde, (Arha - İlinde bulunan (Niçe) yi merkez | ış veriliyordu. Nihayet düdük vi)'de olduğu gibi, hiç bir tarafta bir köprüye tesadüf edilmiyordu. olmak üzere, geçen suların bazı noktala - rında bir sahilden diğer sahile u - | zatılmış ağaç kütükleri görülüyor. | heyet azasına tahsis edilmiş, du. Lâzlar bu kütüklerin üzerin - İ den, tıpkı bir ip canbazı gibi, su - | zin yerleştirilmişti. efradından birisi daima nöbet bek | yun içine düşmemek için müvaze ine bulmağa çalışarak gelip geçi - | yorlardı. Lâzistan ekseriyetle dağ- lık olduğundan ve ahalisinin de kısmı âzamı ata, arabaya malik bu lunmadığından dolayı belki köprü kurmak ihtiyacını duymuyordu. zamanında, ister harp nı da korumağa çalışıyordu. “işi dahi o bahsettiğimiz gönüllü teşkilâtma havale etmişti. intihap eylemişti. Tşekilâtı mah- İ susa bunun üzerine pılısını priti- sını toplıyarak Diçeye ve bir kadının evini tutarak ora »| Bu evin üst katı akt cephane ve ben - Alt katta çete İya yerleşmişti. ; kata ise erzak, iliyordu . (Viçe) nin içinde dahi, (Arhe- | İvi) de olduğu gibi, bir dere ge - çer. Bu derenin iki sahili yüksek | tepelerle muhattır. ! kasabayı su basar. Bu feyezan| halk İrata sebebiyet verdiğinden nakletmiş | Şiddetli yağmur yağdığı za —| Teşkilâtı mahsusa yol ve geçit man bu tepelerden (Viçe) dere -'dı. teminile meşgul olurken ister sulh | sine akan sulardan dere taşar ve olduğu ve bir kaç dakika halinde memleketin muhabere vasıtaları «| kasaba için büyük bir tehlike ol - cağı anlaşılıyordu. Bu| duğundan ve daima bir çok hasa - | bütün gayretlerile çalışarak ve a « işaretlerinin bir kaç defa tekrar & dilmesi üzerine haberin: — “Su basıyor, kaçınız!,, Melinde olduğunu anlamış - lardı, Viçeyi su basarsa, bunun ne demek olduğunu yerlilerden öğ « renmiş olan Teşkilâtı mahsusa e « fendileri etrafa derahi: — “Tehlike var, toplanınız!,, İşaretini vererek karargâha ge- len çete efradına karargâhı tahli - ye ettirmeğe başlamışlardı. Efrat evvelâ cephaneyi ve erzakı ka - İ rargâhın alt katından sırtlarına a- larak yüksek mahallere taşıyorlar Bu esnada derenin taşmakta sonra bütün binalarm su altında kala - Fakat efrat ğır sandıkları, çuvalları arkaların Bu | buna karşı daima müteyakkız bu -| da taşıyarak kadı efendinin evini maksatla telgraf ve telefon di -| lunur, tehlikeyi evvelinden haber | vakit ve zamanında tahliyeye mu- reklerine numaralar o konularak bu hatların geçtiği yerlerde mu -| ayyen noktalara gönüllü gençler - den muhafızlar ikame etmişti. Bu muhafızlar telgraf ve telefon hat - alabilirme (o derenin etrafındaki tepelere kaçmak suretile hayatını kurtarır. Teşkilâtı mahsusa, Viçeye yer- | leştikten sonra derenin etrafında- vaffak olmuşladı. Son dakikaya kadar bu tahliye işlerine nezaret eden Teşkilâtı mahsusa efendileri sokaklar istilâ eden suların için - den bin müşkülât ile geçerek pek larımızın düşman tarafından kes - | ki o tepelere Mors işareti öğretti- | zorlukla hayatlarını kurtarabilmiş tiri Tabii severi telgraf ve telefon ! | hatları her tarafla muhabereye ki- fayet edemiyeceğinden ve yeni hatlar tesisi de kabil olamıyaca - gından icabında muayyen nokta - | tirilmemesine nezaret edecekler -| Sez ği çocukları ikame etmişti. Çocuk: | tar geceli, gündüzlü Viğe tepele—! rinde münavebe ile nöbet bekliyor lar ve fevkalâde bir hadise olursa, bunu ya düdükle veya ışıkla işa -| ret vererek Viçeye bildiriyorlardı. | Bir gece, teşkilâtı mahsusaya | lerdi. Harp hazırlıkları, çete teşkilâtı, istihbarat işlerile bütün gün meş» gul olan zevatı arada sırada te - lâşa düşüren bu gibi hadiseler ek « sik olmıyordu. o Su baskını atla « tıldıktan ve cephane ile erzak tek lardan merkeze süratle haber ir » mensup olan zevat kadınnı övinde| rar yerlerine nakledildikten sonra lrnmaştı, Sahilden itibaren hududa ka - dar ve hududun sahil noktasından | lunan nöbetçi çocuklardan birisi, | ediyorlardı. fiçerilere doğru intihap olunan ba - | kasaba İzı tepeler ve dağlarla ormanlık- ların en yüksek ağaçları bu işa - tu. Bu işler bittikten ve teşkilât ik- mal edildikten sonra Rıza (Bey (Arhavi) deki karargâhı hudu « İ salini temin için bazı tedbirler a - | akşam yemeği yerlerken uzaktan düdük sesleri işitmeğe başlamış « lardı. Şüphesiz pek gerilerde bu- ya daha yakın olan arkada şına işaret veriyordu. Aradan bir dakıka geçmeden | | retleri vermek için tespit olunmuş- | düdük sesi daha yakından işitil - | içeriye girmeğe muvaffak oldukla i mişti, Her an bir tehlike bekli - yen ve daima müteyakkız duran Teşkilâtı mahsüsa efendileri ku - lak kabarttıkları zaman verilen| bir akşam efendiler bermutat kâ « ragâhın üst katında oturup harp -. ten, halden ve istikbalden baki Bir aralık söz Rus « | ların istihdam ettikleri casuslara intikal eylemişti. Lâz kıyafetine giren bazı ermenilerin o huduttan rı haber verildiğinden bunlara kar şı alımacak tedbirler O hakkında müdaveleiefkâr ediliyordu. | (Devamı var) Türk inkılâbı, tarihi bir milletin tam rönesansı oldu.. Londranın en büyük gazetele- rinden biri olan “Deyli Telgraf, yeni Türkiye hakkımda haftalarca devam edecek tetkikler neşrine ka rar vermiş ve bunun © birincisini neşretmiştir. Bu sayıfada Londra! büyük elçimiz Münir Bey geçen ön yıllık harikaları, yeni Türki- İyenin ülküleri ve gayeleri hakkın- da güzel bir yazı yazmış, bundan başka yeni Türkiyenin dahi banisi | Kemal hakkında ! Gazi Mustafa değerli bir yazı yazılmış, ve Tür- kiyenin ecnebi devletlerle sıkı ve | hi dostane münasebetleri, Ankara - ran imarı, demiryolu sisteminin inkişafı, Türkiye sanayiinin iler- lemesi hakkında öyrı ayrı maka »| leler tahsis edilmiştir. Deyli Telgraf gazetesi de bu münasebetle yazdığı bir başmaka- lede şe sözleri söylüyor: “Bugünkü nüshamızda, hafta - da bir gün yapılacak ve haftalarca devam ederek, geçenlerde onun cu yıl dönümünü tesit eden genç Türk cümhuriyetinin muvaffakı yetlerini tetkike hasrolunacak ilk İ sayıfa intişar etmiştir. Bu mevzu, umumi h eden tarihin her hangi şafı derecesinde t Türkiyede İnkılâp, hükümet lini değiştirme) kten çok ileri vi a İnkılâp, am bir yüne, sansı pa ve ii milletin kudre lerine, harsına ve i bir istikamet ver Bütün tarihleri harp o vei ile dolu olan Türkler, bugün bü- tün komşulariyle sıkı ve seğlam münasebetleri ( içinde yaşa İmaktadırlar, bi takip . ların ehpsi, Türk inkılâbı sayesinde geri ve jünmi oObir millet, okur, hasri kafalı bir millet oldu. Türki- © yede milli sanayi makul bir suret - te hareket etti. Ve yehi Türkiye her mali taahhüdünü, gayet na - muskârane ifa etti. Yakm zamana | kadar bir şark kasabacığı olan An «il # i > kara asrr bir devlet merkezi ve onu on sene evel gören her seyyahı hay rete düşüren bir şehir oldu. Tür- kiye huhuki ve Türkiye müessese- leri Avrupalılaştırıldı. Türk ka. dınları hürriyete kavuştular, Bun- | arpte bir kurtarığı ve yaratıcı bir devlet adamı © lan voilli liderin dahasına hudut uz itimat besliyen bir milletin res za ve muvsfakatiyle yapıldı. De » vanlı bir sulh devrinden bu derece )istifa eden insanlar tarihte azdır. “ yazar, ©