—s — VAKIT 4 Lncikânun 1933. — Bir Resim Nakleden: Selâmi Izzet ressamlara Adnanın adresini sor- | du. Eski yalısında oturuyordu. Sabire hemen iskeleye indi, va- pura atladı. Senelerce evvel, birçok defa e şiğinden geçlığı kapının önünde biraz duraladı, sonra çaldı. | Açtılar. Adnan bey evdeydi.. Geniş, fa- kat harap avluyu tanıdı. Alçak ba- samaklı merdivenleri tanıdı. Hiç değişmemıştı, yalnız biraz daha fazla gıcırdıyordu. Yukarki sofa « da, aynı konsol, aynı yerde duru- yordu. Yalnız, fanoslu lâmbalar - Sabire hanımefendi birdenbire duraladı. Tam karşısında, yirmi otuz re - sim arasındaki bir kadın portresi gözüne çarplı.. Bir fotoğraf gibi değil, asabi bir havada, ince bir tül altında hayatıyeti tebellür etti rilen bu portrenin fırça vuruşları onu adeta büyüledi. Hemen katalogu karıştırdı. “56 No: Adnan bey: Kadın portresi.,, | Ta kendisi diye mırıldandı. Bin bir resmin, yüz bin bir ren- giyle gözleri kararanlar otursun, diye, sıra sıra dızılmış olan kol - tuklardan birine oturdu ve yanın | dan birinin fanosu kırılmıştı... Es- da, önünde, arkasmda, afal afal| kiden yaptığı resimler, aynı yerler bakınan tek tük ziyaretçiye aldı - | de asılıydı.. Deniz üstündeki oda- rış etmeden portreye daldı. ilardan birine girdi. Duvarlarda da Adnan! Bu İsim <*3di Klakla - | ha yeni, daha modern resimler var | dı. Fakat renkler aynı renkler, fır- rında #9 garip emiyordu. Yirmi i beş: senvücnberi duymadığı, ağzı | S& AYNI fırçaydı.. Onun artist ru » hu da değişmemıştı, ruhu ibtiyar- na almadığı, sadece çuzak günler - Ka nz den günlere içinden söylediği bu | Jarsamıştı... Gene büyük san'atkâr isim, gözünün önüne gelince, 40 | dı.. Her halde görünce tanıyacak - ! sene evveli düşündü. tı, hatırlıyacaktı, i | © Adnan? Balki'de şimdi buraday e kapı açılış genç bir adam dı; belki şu dolaşanların arasın daydı. görse tanıyabilecek miydi? Yirmi beş senedenberi birbirleri görmemişlerdir. Yirmi beş O sene.. Yirmi beş sene evvel, hayatın ça- | buk geçmesi, fakat ihtiyarlığın a- ğır ağır gelmesi arzulanan çağday dı.. Kırk beş sene zarfında hiç de | Zilse şakakları ağarmış olacaktı... "Artık ihtiyar sayılırdı.. Bu resim, eski resimlerinden biriydi. Hemen yerinden kalktı, resme yaklaştı. Tarihi yeniydi. Renklerınm temiz ibesmı, garip gölgelerıni, ince | Mu fırçasının sinirli ham» | lelerıni tanıdı. Fen tarihinde, Bo- İ ğazdaki yalıda, pencerenin önüne geçip çalıştığı zaman, saatlerce ya nında oturup seyrederdi.. Kalbi he yecan içinde bekledi. Bu, iki ta - raflı bir heyecandı. Resim meydas na çıktıkça kalbi atardı ve bilirdi, ki fırçasını bıraktıktan sonra, kuv vetli kollarıyle onun boynuna sarı- lacak.. Sabire hanım sordu: Adnan bey burada değil mi? — Benim efendim. Sendeledi, bozuldu.. — Ahmet Adnan beyi istiyor » dum. — Rahmetli babamı tanıyordu- nuz demek hanımefendi?,. Oğlu - lebesiyim... Almanyada mühim bir | rüşvet meselesi İ Berlin, 3 (A.A.) — Volf ajan | sından: Berlin müddeiumumiliği büyük mikyasta bir rüşvet alıp ver me meselesi hakkında (tahkikat yapmağa başlamıştır.. Bu mesele nin esası, yangın söndürme âlet- lerini yapan Minimair - fabrikası tarafından muhtelif şehirlerin bes | İlediye memurlarına ve itfaiye ku- imandanlarına fabrika mamulâtı - nın halka tavsiye edilmesini ve ya» O zaman; genç vb güzel bir ka: hut fabrikaya sipariş verilmesini dindr. Dünya umurunda * değildi. temin maksadiyle külliyetli mik - Zansin bi kodu! çiktr..: Nihayöi tarda para vermiş olmasıdır. Eski ! a roinkadı ya EET belediye müdürlerinden birçokla- | lendi. Fakat bütün bu evlilik ha, |"* bu işte methaldadır. yatına, Adnanın hayali karışmıştı. Y. Yirmi beş sene bu hayal içinde 5 yaşadı ve bir gün, İstanbulda, bir reşim #ergisınde, bir portrenin bu kayali hakikat yapacağını aklına bile getirmedi. Fadime Arkadaşımız Selâm İzzet Iyin bu güzel romanı kitap halinde Be. çıkmıştır. Fadime, bir Anadolu Küçük yalının perişan, dağınık kızımın İstanbulda geçirdiği aşk macerasiyle köyünde kalan koca- odaları; Adnanın kaygusuz, saf, İM muhabbetli, güler yüzü; boğazım | sının ve çocuklarının düştükleri İ sefaleti canlı bir şekilde anlatır, kâh fırtınalı, kâh sakin günleri... ra En mes'ut'anlarıydı onlar. Sabire | Bu romanda bütün Beyoğlu ve A şuradan buradan konusur, Adnan | adolu köyleri yaşıyor. Remzi küs tüphanesi tarafından basılmıştır. çocuklarını anlatırdı. Onun çocuk i ları vardı. En küçüğünü doğurur. | Dört rengli bir kapak — içindedir. Kırk kuruştur. ken karısı ölmüştü. DAVETLER Biri gelip yanına oturdu. Sabi- re, gözlerini pottreden ayırmamış Beyoğlu askerlik şubesinden: Şubemiz ihtiyat zabitanından tr. Çarpıntısı vardı... Acaba görse, tanıyacak mıydı?.. Acaba kendisi de ihtiyarlamış, değişmiş mıydı? | olup halen ikametgâh malâm'ol - mıyan piyade birinci mülâzim Ab oğlu 307 doğumlu İstan- Filvaki henüz gençti, fakat ayrı geçen yirmi beş sene, elli sene sa- Bikaç bullu'Mehmet Cemal © efendinin (328 — 65 sicil numaralı) elyevm yılır.. Acaba karşılaştıkları za - man, birbirlerinin gözlerinde ma « zının saadet izlerini bulacaklar | nerede ise tarihi ilândan itibaren mıydı?... Onu görmeliydi, bir defa | azami bir ay içinde bulunduğu ma halin sarih adresiyle şubemize bik Salondan çıktı, kapıda duran) dirmesi ilân olunur. | | olsun görmeliydi.. gereeeerasasn sas senearasanamase sanane eRAMARE NAM UME MARAL |. ARİ | Üçüncü kümeliler Yeni bir küme yapılıyor İstanbulda teşkilâta dahil ol - mıyan klüplerden beşi daha teşkik lâta alınmışlardır. Bu O klüpler şunlardır: Feneryılmaz, Davutpaşa, Ba- kırköy, Unkapanı, Kara gümrük. Haber aldığımıza göre bu yeni fe- dere olan klüpler de şimdensonra resmi lig maçlarına gireceklerdir. Fakat bunla, doğrudan doğruya ikinci kümeye giremiyecekler, ü- çüncü küme diye yeni bir küme teş kil olunacak ve bunlar bir müddet bu kümede oynadıktan sonra de- rece kazananlar sonra ikinci küme ye alınacaklardır. ii TAKVİM Pazartesi Salı 4 Küevel 5 Kâ.evel 16 Şaban 17 Şaban Gün doğuşu 207 707 Gün sup 1642 al Sabah nara 6,50 4s Öğle samâzı 12.04 12,04 İkiedi damaz AB 14,28 Akşam namaz (ö4t 10,41 Yatsı namazı 18,19 1819 Tnsisak âa2 Se? Yılın geçen günleri (339 440 Yılın Kalan ,, LU LU RADYO Bugün ISTANBUL : Saat 17,$0 dan 15 e kadar gramofon Ode- 1 yum efendim... Büyük oğlü ve tas| on Vto 38 — Odean 0. 4085 —Kalembiya D£, | dan tutan Haşim beye öteki beri- 229. 18 den 18,50 « kadur Kransmoâ ders (İlerlemiş olanlara). 18,30 dan 19.30 a ka- dar Muhmurs Handan Hanım. 19,50 dan 2 e |” kudar Bedali musiki beyoti, 21 den 21504 kadar gramofan: Kolombiya $UL18 — Sah. —i B 2165 — Sah. sesi K 5572 1,30 dan itibaren Anadolu ajansı, bersü haberi, Sant ayarı. ANKARA: — 12,50 — 18,30 gramofon. 18 — 18,45 ala- turka saz. OIRAS — 1939 dans bayanları, 1020 — 20 alaturka saz, 20 ajana, ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri Bu akşamı " saat 21 de İl O gece UN Yazan: La Jos Zilahy Türkçeye çeviren: M. Feridun 4 perde | tablo Halk gecesi VAKIT Gündelik, Siyssf Güzete Istanbul Ankara Caddesi, VAKTT yurdu —— Telefon Numaraları: Yazı işleri telefonu: 24379 Idare telefonu : 24370 Telgraf adresi: Istanbul — VAKMI Posta kutusu No 46 —— Abone Sepeti 8 aylık 3 ayi T aylık ilân ücretleri: Heart Ulnlarn ilân mahitelerinde santi. ml 50 iruruytan © baytar, ük sahifede 230 kuruşa kadar çıkar. Büyük, fazla, devamlı dn verenlere ait ayr tenzilt Şardır. Ronmi ikaların bir satırı 10 kenraştur. Küçük ilânlar. dört Gethi: 75 ve on defasi 100 kuruştur. nendir. Dört esiri geçen İlânların fazia satırları beş kuruştan hesap edilir. ls Tee ii İİ | korkusuyla: a Bir defası 30 id derası 99 Uç detam 68 | Üç ayirk Hân verenlerin bir defnm mecta- İİ muzuma yüklenmiş.. Benim bir KEÇECİ REEL HATIR ağ sx İtık Plevneye doğru gittiğimiz ta - hakkuk etti. Zira Plevne köprüsü Rusçuktan Plevneye giden yol ü - zerindedir. Mithat paşanın o vilâ- yeti ihya ettiği zaman yapılmıştır. | Yol gayet iyi. Araba gayet fe- ina.. Fakat geniş olduğu için Ha - şim beyle uzanabildik. İyice de u- yuduk. Uyandığımız vakit niçin uyandığımızı anladım. Boru sesle- ri ve birde rus marşını çalan ban « do mızıka.. Biraz öteden top sesleri geliyor. Yoksa daha bir çok uyuyacakmı- şız. Ah gençlik... Haşim bey üstünü başını toplı- yarak: — Mösyö... dedi, Grandük haz retlerinin karargâhma geldik, ha- zır olalım, Dedi. Ben bildiğimi belli eder — Burası neresidir.. dedim. Gözlerim bağlı, bir şey görmü- yorum. Fakat zemin üzerinde kı - Imçların sürüklendiğini duyuyo - rum. Kulağıma da birçok fısıltı » lar geliyor. Bazan da benim kolum ki: e iL m Gaye muazzam bir askeri he « yetin bana bakmakta olduklarını hissediyorum. Halbuki ben henüz kimseyi görmüyordum. Meğer be- nim bu halimi bazı Avrupa resim- li gazeteleri muharrirlerı, ressam» ları da tarsim ederler, fotoğrafla- mı çekelermiş. Muharebeden som ra o zamanın gazetelerinde bu re- simlerimi görmüştüm. Bir yerde durdum. Haşim bey: — Dikkat edin, bir basamak var. Dedi. Basamağın üzerinde durdum. Gözlerimi açtılar. Kendimi periler padişahının sarayında sandım. Bir çadır, Grandükün bu ika - metgâhına çadır değil saray odası demek daha iyi. Öyle bir çadır ki... 200 kişi isti ap edebiliyor. Öyle bir çadır ki dörtkatlı.. Ne sıcak, ne soğuk gi- rebilir. Ortada büyük bir masa.. Üze- rinde birçok haritalar açılmış.. Ma sanın kenarına dayanmış gayet u- zun boylu, pek kibar kıyafetli bir zal.. /5 — Grandük Nikola hazretleri.. İ — Umum Rusya ordusu başku- mandanı.. » » y İki gündenberi müthiş bir he - yecan içinde ve düşman arasında bulunuyordum. Bunun dehşet ve azametini böyle mühim bir vazife | alandan başka kimse takdir ede « | mez. Sağım düşman, solum düş - man.. Nihayet gözlerim kapalı... İnsan böyle vazifelerde hayat kor kusundan başka garip bir korku| hissediyor. Sanki koca bir vatanın yükü o-! yanlış işim bütün bir vatanı male (eti Aptülhamidin Yaveri www ZADE izzet Fuat Paşar | ALARI my İLA EA l öyle bir çadır ki 200 kişi sığafı ne sıcak ne soğuk girer ça sinirlerim de yerinde Kasabadan çıkar çıkmaz bir| Karşısında bulunduğum ko uzunca taş köprüden geçtik, Ar - | heyet vakıa beni nezaketle “& ediyordu. Fakat, ne de düşman heyetiydi. ği talimatı bihakkın ifa cek mıyım?. Yanlış bir oldu?. Gözlerim heyet — İşte Rusya sefaret M. Flidof. zil, Doğrusu içime birdes rasgeldiği için insan olurdu. ha sakin bir vaziyette tı biliyordum.. Sert yapılı Rustu. Bu doğru mu?. Bunu bize pek doğru cüp ettim.,, duğu sual karşısında ne liyeyim, birdenbire hide kıymetli zabrtlermin or. kahraman askerleri ve sonra bunda hiçbir (fi: bulamadım. ımcı ve 18 inci günleri etmeye sebep olan biri fikri yardımda?. Grandük benim bu karşısında birdenbire söz dinlemek istemiyo" Osmanlı ordusundaki 78 ka türlü tahayyül ediy bir sesle: — Demek ki.. man paşanın maiyetinde vedezek gibi.. Söze nasıl başlanacak Y€ mandan paşamızın şifahefi cak mıyım... diye düşündü" nirlerim büsbütün gevşiyor: kendi kendime korkuyord İ Fakat bu esnada bilmem birer birer gözden geçirdi. “ göreyim?.. Tanıdık bir sin i yanmda bir tane.. bir tane” — İşte tercüman M. Mak” — İşte sefaret memuru M sevinç geldı. Ne kadar olsa # lik.. Düşman da olsa bir ta” fes Fakat bunların karşımda n€ !yette bulunduğunu idrak © bir yaşta olsaydım, işler de” Grandük hazretlerini Bana birkaç iltifatlı söyledikten sonra hemen asker âmırlığıyle dedi ki: | de Osman paşanm maiyetii kânıharp reisi olarak mahut” sız mareşalı Bazen bulunuy” lediler. Ayıp değil ya.. ben nır gibi oldum. Hatta pek © Grandükün bu ciddi ol Dedim ya.. Delikanlılık.. sert olarak cevap verdim: — Bu garip düşüncenizi i haklısınız prens hazretleri: * 4 lerinizi birdenbire dinlemi$ “4 dım, sizi de çok garıp bula€” 4 Fakat iki gündenberi kendi” şerefyap olduğum Rus or€ hakkındaki takdirlerini 1 Osman paşa gibi vazifetii hakkın ifa eden bir ku ie Bazen gibi (1870 miemeii j ya ordularına galebe 69'* askerini fena idare eder€ asıl da yardımda bulunabilir: ” ir sözle” İ Belki de genç bir zabitte” yali du | binler ve | dedi. size ni ecnebi zabiti yoktur e i müşkül saatler uzadık | şey” ü “ gi, diy* le” , pe du” p yi ki gi