Bobn LA UL BB A AA GO e KREM e nr Müsabakamızın Son Hikâyesi Faydalı Bilgiler e Musanın Gördüğü Rüya Gemp di z 7 “Yüreğimde ateş yanıyor, Süleymanı öyle özledim ki Şimal kutbu yolunda ölen insanlar !.. tasviri koynumda, çevresi koynumda...” i DEYE. Ger, 08 e bir yaz sabahı idi Musa ya- örn N sıçradı. Gördüğü rüya- yı “ir hay "usa ruyasında iki sene- Me ini çektiği ağası Süley- ta idi, rmüştü, Musanın o ruyası ipek böceklerine taze dut We viderirkon o Süleymanm Misa duyuyor; “Musa gediğe gel Müz Tabrağı riyle kalbi şiddetle çarpı | du, etrafı seyre daldı. Düğün a-| halisi çayırda ulu çınarların altın- da toplanmışlardı. Erkekler ka » dınlar ayrı birer küme olmuşlar, hepsi de neşeli bol kahkahalar atr- yorlardı. Genç kızlar pembe sarı şitarilerini giymişler, o saçlarını sırma ile uzatmışlardı. Erkekleri de bol şalvarlariyle şal kuşakla - rmı sırmalı dilmeleriyle giymiş» ler, feslerinin üstüne abani sarık- N #aklaşı, kay liğe gel!,, Musa evlerinin Süle, daki yıkık duvara koşuyor | lar sarmışlardı. Halk hepsi Ota iyi, arkasından asker elbi | mam olunca evelce hazırladıkları Tüm, Musaya telâşlı telâşlı “A. İodun kümelerini tutuşturdular. Or! Yük ek ağlamasm, ben çok |taya büyük bir rakı sinisi geldi gü- M eğ “lim, Nişanlım bekliyor Mu | veyinin babası Koç Ali: örn, # musun, Fatma çınar.| (o “— Buyurun ağalar kusura bak altında, diye koşa koşa u |mayın bu gece çok ( bahtiyarım. A kayboluyor. Hep eşimi dostumu bir arada görü Kacak Musanm rüyası neye çı- | Yorum,, diyordu. i Gençlere döndü: v Kalbi niçin böyle kuv- Sarpmıştı?, Süleymanın âs “Darısı sizin başınıza yiğitler..,, dedi. ettiği t nin bitmesine altı ay kalmış Varın V3A ile Anast her akşam oda- Sij A Gekildikleri zaman hasretle Kr konuşurlardı. Süley - Bir iki kadeh atmağa başlayın- ca neşeleri iyice yerine geldi. Sazı getirdiler Musa sazı aldı. Coşkun dini üzme. Bir gün olup yiğit a « ğam gelecek, mevlâm sizi de ka- vuşturacak. Düğününüz olacak. Kalk sil gözünün yaşını,, dedi. Fatma hıçkırıklarla ağlıyarak “Bilmezsin Musa, dedi, yüreğimde ateş yanıyor. Süleymanı öyle öz- ledim ki tasviri koynumda, çev. resi koynumda hasreti bana pek! zor geldi. Hiç bir şey beni eğlen- dirmiyor. Neyleyim Süleyman yok bu ellerde Süleymansız eğlence- yi ben neyleyim,, etraftan seslen- diler: “Musa, Musa nederesin Musa? Musa Fatmadan ayrıldı halkın ya- nına geldi. Koç Ali: “Neredesin hay ulan sensiz oneşemiz gelmi- yor. Al şu sazı eline,, dedi. Musa sazı eline aldı: Sarı kavun dilimi Uçurdum bülbülümü Çıksam dağlar başma Arasam sevgilimi Gür sesiyle bu türküyü söyleme ğe başladı. Halk yeniden neşe Con Franklen heyeti Kanada sahillerinde kutup yollarım ararlarken Bilirsiniz ki şimal kutpuna git» mek için iki geçit vardır. Bunlar- istediği hayattı. Bunun için İngil - tereye döner dönmez babasına kat dan biri Baffin geçidini takiple şi | i surette babriyeli olmıya kaarr mali garbi geçididir. İ verdiğini söyledi. Diğeri Bering geçidinden Zer Franklen baba çocuğun arzu» liyarak Avrupa ve Sibiryanmn şi - | sundaki ciddiyeti anlayınca redde malini takiben gene Bering de bi- | demedi. Con Franklen bu sefer ten şimali şark geçididir. Bunu ilk | hakiki surette bahriyeli olmuştu. önce geçmeye muvaffak olan A - | Altı ay sonra 2 nisan 1801 de bu - mondsendir. Fakat bundan evvel |lunduğu gemi Kopenhag harbine lendi. Gene silâh sesleri başladı. bu yolda birçok insanların hayatı | girdiği zaman Con henüz 15 yaşın bir zeybek havası tutturdu. Yak- tıkları odun kümeleri iyice tutuş » muş, etrafa gölgeli ışıklar saçı - yor vahşi bir güzellik veriyordu. Ortaya dört genç çıkı, oyna» Süza ,, ema isminde 14 yaşmda Ka 1 ir ri sanlısı da vardı. As küçüz #elince düğünleri olacak “leri neşelenecekti. ““Ua yataktan kalkarken dayı- Yün Mak. ie ogün” : eladı ve düğüne hazırlanmak Mm fırladı, ler oynıyanların etrafına halka çe- virmişler hapsi birden alkışlıyor - lardı. Koç Ali keyfinden mütema Müsn ikindi namazını kıldık. | diyen silâh atıyordu. Güveyi hiç içonra itina ile zeybek elbise -| dinlenmeden ( oynuyordu. Ka - tani Ziydi, bıyıklarını kıvırdı na- Faeçi tarafı N : neşeliydi : gelin h sını yağladı, sarı çiz- | kZâ yeşil pullu bir entari giydir - Lin giydi düğün hediyesi o - mişlerdi. Elleri kınalı başı hotoz **» dı, ki lengeri bir çevreye sar di mde dağdan dağa atlamak eepk hevesi vardı. Mümin “Ana ben gidiyorum pen Ben sürmesini o sürmeleme. a ince oradan girerim, hg a “wmarladık,, dedi çıktı. Be- MI uçar gibi pirinç tarlaları dag atndan koşturuyordu. Atını bay, arak bir kaç © tane olgun Sünyst koparıp cebine koydu. rg fıstık ağacları set set Li İ: yolların manzarası pek tan, Musa atını sıçratarak koş- Yorg, “T yanık köy havaları söylü- kaş Me Kuramşalına gelmişti. Fa dah, i Şok çukurda olduğu için v ir buçuk saatlık dik yokuş Man Yukarıdan bakıldığı za- la, > güç seçilebiliyordu. Yol kaş , ik atın ayağı kayıyor fa- etmi iyi binici olduğu için te- EN "yordu, Yokuşun yarı yo- dar ç, Sayet sağlam soğuk bir pı- ile Ki Atını durdurdu avucu dı, Mi içti. Atını da sular tib; i i taze bir hayat bulmuş diği e Kuramşalına gir- an düğün evinden onu da larla karşıladılar. Kuramşalr Sok gz vali sulak, sık ağaçlık Zin Sel bir köydür. Havası ya- Büzel i serin, ahalisi sıhhatli ve Ve kayayı; lardır. Yalnız yokuş ik olduğu için köylüsü oto Maaş açmağa muvaffak ola» aa paz; KY çok Fakir kalmıştır. in üstüne bağdaş kur lu dalgın nazarlarla süzülüyor, ar- kadaşlarına mağrurane bakıyordu. Defler çalınıyor, kızları ortaya çe kip oynatıyorlardı. Bir aralık Mu sa ağanın nişanlısı Fatma ile kar- şılaştı. Fatma (arkadaşlarından kaçmış, bir ağacın altında otur - muş tenha kalmak arzusunu his- setmişti. Musayı görünce irkildi. Musanın gözleri şafak yıldızı gibi parlamıştı. “Burada (yalnız ne düşünüyorsun Fatma?,. dedi. Fatma titrek bir sesle; “Ne düşüneceğim ki, Süleyma- nı düşünüyorum. Kaç zamandır çok meraktayım, üç ay oldu hiç kâ | ğıdı gelmedi. Yüreğimi yara yas - lar bağladı. £ Ağlarım (derdimi! kimse bilmez,, dedi. Musa: “Kalk kız böyle hülyalarla ken Bir dağ perisine Ellerin kmalanmış Yüzün sevinçten yanmış Dadağım kiraz alı Al yaşmağın oyalı Yarın düğünü mü vur | Gül yüzün çiçek gibi İ Ve yapma bebek gibi Titreşiyor her yerin i Bürmelenmiş gözlerin İ Yarın düğünün mü var i | Sevinel pek içten mi I Göz yaşın sevinçten mi Gülüyordun daha dün Hani nişan yüzüğün Yarın düğünün mü var Antalya: Demirtaş mahvolmuştur. Meselâ bunlardan | daydı. bir Con Franklindir. Ta küçük | Hâdisat da ona yardım ediyor- yaştanberi denize meraklı olan | du. Sonra Avustralya sahillerinde Con, 18 inci asırda İngilterede ya- | keşfiyata çıkan bir gemiye geçti. şıyan 12 çocuk babası bir tüccarın | Fakat gemi dönüşte bir sığa - çar- “oğluydu. Erkek kardeşlerinin “en| parak kazaya uğradı. Diğer arka» küçüğü idi. Babası onu papas yap | daşlarıyle berber Con Frenklen iki mak istediğinden lâtince öğrenme ay aç, susuz yardım bekledi. si için bir kolleje yazdırdı. Sonra 19 yaşında o Trafalgar Fakat Con bir tatil günü arka- | harbine iştirak etti, Ve “nihayet daşlarıyle gezinirken tesadüfen de ! bahriye zabiti oldu. Zamanla şöh- niz kenarına geliyor ve o zamana | reti o kadar arttı ki bir gün İngi - kadar hiç görmediği denize karşı | liz hükümeti ona herkesin gıpia çocukta büyük bir hirs uyanıyor | ettiği bir lütuf gösterdi ve hususi ve o günden itibaren bahriyeli ol | bir vazife tahmil etti, mıya karar veriyor. Ondan evvel kaptan Cook iki Ondan sonra her hafta eve gel- | Okyanusu şimal yoluyla birleştir. dikçe babasına bu arzularını söy. | meye çalışmış fakat muvaffak ola ne kadar çok © seviyordu. Derin| Jüyor. Baba, 12 yaşındaki bu çocu | mamıştı. , bir ah çekti “Benim de Fatma gibi | ğun sözlerine, gelip geçici bir ar - Bu teşebbüsün tesirleri daha vefakâr bir sevgilim olsaydı.,, des | 2ü diye ehemmiyet vermiyordu. | zail olmadan bir takım balina av. di. Helebu gece ( candan seven Fakat zamanla bu hırsın sörmedi. | cıları Groenland sahillerinde buz Davullar çalındı, kuzular, pilâv- lar pişti. Yemekler yendi. Kah- veler içildi. Gelin güyeyinin ça dırı kuruldu. Gelinle o güveyiyi sin elini öptürdüler, & Siki tünde meşaleler yaktılar. Güve - yiyi oynatarak gelinin arkasından çadıra götürdüler. Oğlanla kız çadıra girdiler Musa ahbaplarıyle selâmlaşıp atına bindi Kuramşa - lından ayrıldı. Ay ışığının altın - da yoluna devam etti. Yarı tepe ye çıktığı halde hâlâ sesler duyu - luyor. Odunların — ışıkları küme küme yanıyor, vakit vakit silâh sesleri patlıyordu. Musa Fatma - nm sözlerini hatırladı Süleymanı i Anam hepinize hasret gidiyorum. ğini görünce denizin meşekkatle- rini, zahmetlerini ve hakikatlerini ! yakından görüp bıksın diye, onu | Lizbona işliyen küçük bir tüccar gemisine koydu. bir nişanlıya ne kadar (ihtiyacı vardı. Yanık bir sesle şu türküyü çağırmağa başladı: Tutam yar elinden tutam Gidem bağlara bağlara Olam bir yarak bülbül İ — Fakat netice tamamiyle aksi ol | Çıkam dağlara dağlara İdu. Con bu seyahatinde denizi da» | Şafak sökmeğe iki saat kalmıştı. | ha ziyade sevdi. Tayfalarla bera - Musa evlerine geldi anası ağlıya- | ber manevra yapmak, yıldızların rak oğlunun boynuna sarıldı, ona | altında açık havada uyumak, gü- kara bir haber verdi. Musa ata| vertede yemek yemek tam onun binip düğüne gittiği zaman Süley- | gygrttinyyliinyy yes yy manın künyesiyle bir de mektup A .. getirmişlerdi. Ana oğul bir vakit! Edebi müsabaka- mız bitti ağlaştıktan sonra Musa idarenin Gençler için açtığımız edebi mü- kör ışığı altında elleri titreyerek mektubu açtı: “Anam... sabaka nihayet buldu. Bu hafta son manzumeyi, son hikâyeyi neş- rettik, Gençlik sayfasında epey Bu mektubu size son saatlerimi yaşarken yazıyorum. o Öleceğimi zamandır okuduğunuz hikâyeler- den ve manzumelerden beğendi- anladım anam... Sol o böğrümün ağrılarma dayanamıyorum, Fat ğinizin ismini ve muharririnin a- dını yazarak bize bıldırıniz. mayı benim yerime Musaya alın. Reyleri üç hafta müddetle ka- bul edeceğiz, neticeyi üç hafta son- ra bildireceğiz. En çok rey alan hikâye ile manzume sahibine mü- kâfat vereceğiz. yy Ayyy yg Fatmaya da son selâmımı söyleyin kaderi ilâhi böyleymiş ne denir.,, Bir hafta sonra köyün musalla- sında bir tabut duruyordu, içinde zavallı Fatmacık yatıyordu. | Zafer Nazif lar arasında gayet geniş ve sakin deniz parçaları gördüklerini hi » kâye şeklinde her tarafta anlatmır ya başladılar. İngilizler arasında yeniden bir teşebbüs yapmak arzu su uyandı, Birçok seyyahlar hazır» landı. İşte Franklen bu heyete ku- manda etmesi teklif edilmişti. Bu sefer Kanada sahilleri dolaşılacak bir geçit buluncaya kadar şimal buz denizinde ilerlenecekti. Frank len bu seyahat esnasında birçok ölüm tehWkeleri atlattı. Hatta bir defasında bir buz seylâbına kapıl» dı ve arkadaşlarının o yardımıyle bin müşkülâtla kurtuldu. Heyet her ne kadar Kanada sa- hillerini uzun müddet takip ettiy- se de en nihayet meşekkatten bit» gin bir halde dönmeye karar ver - di. İ Franklen İngiltereye avdetinde yeniden bir seyahat hazırladı. Ve bu sefer Makenzi nehrinin man - sabına kadar ulaştı. Fakat daha çok uzun mesafeler kat'ı lâzımdı. Binaenaleyh seyyah gene arzusu na ulaşamadan geri döndü. Sonra İngiliz hilkümeti Frank « tlütfen sayıfayı gevirimdey