“aylık çocuğile muhacirler karışarak gelmişti. O, ölmez maziyi şimdi de pek © göz önüne getiremiyordu. © Tam dinçlik devrinde Make - © donyanın Balkan mntakasından — İstanbulun mavi simasına gelmiş - ti. Şimdi ise altmışlığı boylıyan — yaşı, kır sakalı, kanburlaşan arka sı, çökük O aviriları, damarları fırlamış elleri, çukura giden fersiz » gözlerile günden güne yokluğa doğ Tu adım atan bir heyola halini al - © miştir. İston'ulda eski zihniyetleri yavaş © Yavaş silinmiş olan körü (körüne © bir sofuluktan başka bir eser ka!- © mamıştı, Vaktile karısını #-- “iş, ? birer" <p?” > ovladı olmuştu. — Sıkı çarşaflar altında ve kafes ar » © Kasında mahpus bir kanarye gibi © kaptatığı, kendisinden genç ve çok narin bir zevcesi vardı. Bir vakitler onu kıskanmış, o - nun herbir hareketile meşgul ol - v muştu. Fakat kadın hastalanarak © hastalığı günden güne fazlaşmca © eski sevgi yerine bir üzüntü hem 'de kahredici bir üzüntü içini sıkış tırmağa başlamıştı. -— Şu dakikada pek alâ hatırlı - — yordu: Hasta kadm büyük oğlu - © Mun üzerine titrer, ona yüz verir, her isteğinin olması için çırpınır » dı, o Çocuk biraz huysuzdu. Ba © babasının Şekspalardan getirdiği © Önatla, o andisinin narin ve maraz © zihniyetin örneğiydi. OO » Kadmın üzülmemesi için a müsameha ediyor, fakat her mü - © Samehasında bu cılız ve hırçın ev kin a Gİ karşı içinde biraz daha iktiğini hissediyordu. evlâtlarına sarıldı ve gözlerini e - bediyete çevirdi. O gün yağmurlu “ bir gündü. Cenaze bu ruh üzücü havada yavaş yavaş mezara » giderken, o bir taraftan yirmi se « melik hayat arkadaşından ayrıldı - © ğına göz yaşı döküyor, diğer taraf — tanomuzlarından ağır bir yük kalk “iş gibi bir hafiflik duyuyor- “4 Artık ikisi küçük, biri büyük üç evlâdı kendine yük olarak dün- © Yada kalmış bulunuyordu. Az çok “iradı vârdı. ihtiyacını temin e « — debilecek bir varidat temin eden mis, yalnız müessesesini — getirirken aldığı borç memek kaygusu onu o - şündürmüştü, — Her beş vakıtta abdest aldıktan sonra aynanın karşısında kalını kurut-rker fezsiz gözlerini » akseden hayeline dikiyor, sere - lerce hasia bir mahlâk ilç hayatinin boşluğu ve acılığı © Dün önünde canlanıyordu. i j 9), hayata yalnız sayılabilirdi. | Kardeşlerinin her bi aile sahibiy . | “di. «Her biri kendi arlesinin der. dile uğraşır, gönden güne ayağı ra giden ağabeylerini benim « vücuda Anasının > da nazla ve keyifle buy rak yaşıyan delikarlı, bağı, kalbi kurumuş, inadı gün e ananeye Gi Bir gün kadın son defa olarak | l | ' BiR HAYAT KAMER Vr, Epey müddet evvel Rumelinin © birenımtakasından karısı ve bir kaç seline HB. den güne fazlalaşmış olan bir ba - bayla anlaşamazdı. Ona gelince çocuğu her gördük içe, mazide ona karşı karısının ceb rile gösterdiği sabır ve tenezzüle hatırıma geliyor; © içini bir kin sarıyordu. Henüz pek küçük olan diğer iki yavru ile alâkadar değildi bi « le... Onlar da, o hasta kadının kız- ları, değil miydi? Evet.. Yalnızdı. Bu yalnızlığı İ gün geçtikçe, yaş arttıkça, saçla- irmdaki aklar çoğaldıkça daha gü- izel ihata ediyordu. Yalnızdı... >» Bir gün gene aynanın karşısın- da hayalini seyrederken düşündü; / bu yalnızlıktan kurtulmanın çare - si yok mu? Genç değildi, güzel değildi, fa- kat bir kısmı rehinde olmakla be- raber gene epeyce bir yekün tutan emlâki vardı. Parası olduktan son ra genç ve güzel bir kadm bulup alamaz mıydı? Ömrünün son günlerini saadetle geçiremez miydi? ca kemirdi. İlletini etrafında bu - lunan, parasına göz dikmiş olan kimselere açtı. Onlar kendisini teşvikte kusur göstermediler, ti. Herteşebbüste karşısına aynı hasta | parasına tamah etmekle çocuğa ; gayri ihtiyari düşünüyorlardı. © bir müessesenin başındaydı. Buh | kalbinde garip bir çarpmtı duyu - » Tanın herkesi sarstığı bir sırada o, | Yor, ümüdinin tahakkuku heyeca- i bu sarsıntıdan pek te zarar görme | nı ile vücudu titriyordu. Oğlu ile asla uyusa -İ imkânsız olduğunu “Jen engel çıkıyordu. Yetmiş oğlu.. Ne vakit henüz on altı, on yedi yaşında bir parasız kıza talip olsa kızm ailesi bu altmışlık ihtiyarın beraber Babası mı evlenecek, oğlu mu.. Ve nihayet bu yağlı kuyruktan vaz geçmeyi daha münasip görüyorlar | di. Oğlu ile selâmı kesmişti. Evden çıkması ve nereye olursa olsun git mesi için kabil olanı (o yapıyordu. Fakat delikanlı ihtiyacım acı çu - kuruna düşmekten inada karşı inat la mukabeleyi tercih ediyor, al - dırmıyor şu dakikada (en büyük düşmanı olan babasıtın O evinde kalmakta israr ediyordu. # # * | Nihayet emeline muvaffak oldu. Genç © güzel kızlarını zengin bir kocaya kaç yaşmda (olursa olsun vermeğe heveskâr olan bir ana , baba bulundu ki onun (o hertürlü şartını kabul ettiler, Kız hakikaten cazipti, Ihtiyar müthiş i biraz * Bu düşünce onu günlerce, aylar | Teşebbüsleri biribirini takip et. | e e e ( | | um Apfilhamidin Yaveri mun KEÇECİ ZADE İTAXVİM 630 ww ok izzet Fuat Paşa 8 N, HATIRALARI A AKAR OK DYE nsz we, © OO | Sahnenin birinci plânından son Varsı namazı 18,19 yı İ o 5 m s0 . | plâmına kadar uzun bir çadır Yılın kalan, “ J ema b ğımı söyledi. Jeneralin sağ 18 na ben, sol tarafına da Hacı © du. Diğer zabitler de sofrad# aldılar, gelem Diyebildi. Fakat biz cümlele - rimizi tamamlamadan kapıdan i- çeriye giren bir zabit seyahate ha- ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsilleri | Bu akşam ii SES Sofraya baktığım zaman , ta İde lu | w olup olmadığımızı sordu. Son İ işim açıldı. Bir akşam w .. il — Buyurun.. dedi. ye 8 mai di Güneş .'' i Birkaç dakika sonra Hacı ile ağ iptib El yarapıği benim gözlerimi bağlıyarak dışa- | yi r let Batarken LI riya çıkardılar. Dışarda O Hacının| , O.gür ipa tekli od De bitlerin hemen hepsinin Yazan: Gerbardt Hauptmann | ve sevgili atımın ne olup olmadı- ğını sormıya bile meydan kalma- e dü halde: yemek “İl dan kollarımdan tutup gelen ara - kat saye unutmadı ha Öei baya bindirdiler. şimdi söyliyebilirim: Araba, üçü bir sirada koşulu i vs Domatesli Gnl 1 senem, | YUN pirzolası, 3 — Kabartmâ olan hayvanların dört nal yürüyü- fi şüyle uçuyor. tates ve bezelya, 4 — iy” i Beni götürmeye memur olan | 9 —— Alarus salata, 6 — indi zabit jeneral Prohorofun kendi ya Mi raçrma. Maraski , veriydi. Zaten araba da gene je - mi ek SE neralin hususi arabasıydı. 2 K Yaver gayet terbiyeli, birkaç Mükemmel bir bando & d lisana, hatta türkçeye bile vâkıf” saldığı güzel havalara wi fe! Dağıstanlı bir müslüman, pek 34 | eeimekte olan top sedaları, tü zik bir zattı. İsmi de Haşim beydi. | sesleri karışarak bu Re t Haşim bey her sualime cevap eraya daha ziyade bir let verdiği halde bana; ne Hacının riyordu. ” ri be ve ne de benim atımın nerede ol- Zen ismili 7 l duğunu söylemedi. Ral e ane biri bei Aldığı emirde beni arabaya | $W99 sabahın. kahiilemiz ” bindirerek Kovaçya köyünde bu - sında büyülk bir e duya ” lunan on altıncı fırka karargâhı «|; , Fakat mubarebe gittikçe na götürmekten başka bir sarahat | we. reiki 4 yokmuş, s “ p Bir saat miithiş bir stiratle köş- yi önel sorumasletelar tuktar sonra harp yerinden uzak - | $©€9 E 2 ze m laştık. Nihayet Kovaçyaya vardık. | 10 ardı arası kesilmiyor. her yaverin, her emir: çavu İki asker kolumdan tutarak be- U ,” j ni arabadan indirdiler. Bir iki a- getirdiği puslalar okund dım sonra gözümün bağını çözdü- radakilerden biri kalkıyor, uzaklaştığını gören iki kız boyun- |ler. Birdenbire kendimi rüya için- ri beter W ları bükük bir köşeye | büzülerek | de veyahut tiyatroda zetnettim. e Türkçeye çeviren: Seniha dri. 5 perde Halk gecesi VAKIT Gündelik, Siyasi Gnzete İstanbul Ankara Caddesi, VAKTI yurdu Telefon Numaraları: Yazı işleri telefonu; 24379 Tdnra telefonu © : 24370 Telgraf adresi: İslenbu — YAKTI Posta kutusu Na 46 —— “Abone bedelleri: Bi Türkiye 1400 Kr. . 3 aytık “©. Yaylık m. ilân ücretleri: cari Uünların Un sahifelerinde santi- mi 30 kuruştan o başlar, Uk sahifede 250 kuruşa kadar çeldır. Büyük, fazla, devamlı illa verenlere ait #yri tenrilât vardır. Roni | Ecnebi 10 Kr. M0 . mw , m . Seneli: 8 aylık İ EE ir i Küçük ilânlar!” N Bir defam 30 iki defami 50 O; Sefası A5 dört Gefam 75 ve on delam 100 kuruştur. Uç aytık Un verenlerin bir defam medca- tendir, Dört satırı göçen İllnlarm fazla satırları beş kuruştan besâp edilir. genç hanımım eve gelmesini seyret- | tiler. Bu son muvaffakıyet ihtiyarı oldukça sarsmıştı. Esasen yaşla yıpranmış olan a - sabı bütün bütün üzülmüştü. Eme- li tahakkuk ediyordu. Fakat bu tahakkukun biraz geciktiğini ken- disi de hissediyordu. ya © Zifaf gecesi camiden eve geldi. Genç karısı yukarıda odasında o - turmuş kendini bekliyordu. Ağır adımlarla merdiveni çıktı. Sofada elektrik lâmbaları kimbilir kimin tarafmdan söndürülmüştü. Karan- İıkta karısının — bulunduğu odaya Izdivaçları ilânı: askıya asıldı. parayı ver -| Her an bir mani çıkmasından kor. dukça dü») kuyordu. O mainanın i şey olacağını tasavvur edemiyor, nasıl bir fakat oğlundan geleceği kanaatini kırçıl sa. | besliyordu. Kâğıtların askıdan bir ağırlık olmaksızın indirilebilmesi onca bir zafer (oldu. Şimdison geçev | kir iş kalmıştı. Oğlunu evden at - gözü « | latmak.... Bunun için bir çok çareler dü - söndü, Niheyet kardeşleri ile seksenlik anasma müracaat etti. Bunlar delikanlıya vaziyeti anlat- tıler. Kendisinden çok genç bir kadınla aynı evde yaşamasının söylediler, O sağlığın - derece ısrar ettiler ki ve nihayet uruk ola -| kabule mecbur oldu. Ve yaşadığına lânet ederek evi rakte. Ağabeyleri in böylece doğru ilerledi, Birdenbire ( gözlerinin önünde garip bir şekil belirdi. Beyaz çar- şafa sarılmış bir heyulâ kendisi ile kapının arasına (dikilmişti. Bu heyülânm yüzünü farkedemiyor - du. İki ateşli gözün bakısı gözlerini yakıyordu. o Bu heyülâ karşısın - da bir lâhza durdu. Sonra ilerle - mek istedi. O yakit | inliyen bir hasta kadın sesi duyar gibi oldu: — Oğlumu ne yaptın?. O vakıt nefesinin sıkıştığını his- setti, İki kollarını açtı ve havayı bir defa kamçıladıktan sonra yere yuvarlandı, o Bedbaht elde etmek için bu kadar çalışmış olduğu saa- detin kapısında kalp sektesinden ölmüştü, “ ği İma ük iii diyor. O derecede ki.. yemi b tasma doğru sofrada sağır je” le Haşim bey ve benden b se kalmamıştı. Herkes *n yerine gitmişti. Maamafih bu işler, bu ti bizim müsahabemize ve mizin devamına asla mâni 'dı. Hele, jeneralin kulaklı İ Büyük formasını lâbis koca bir heyeti askeriye karşısında bulunu- yordum ve dekor büyük ve muh « İteşem bir opera dekoruna benzi - yordu. Sağda gayet beyaz, bembeyaz bir köy... Solda yeşil, yemyeşil a- ğaçlar.. Ortada biraz geride uhre- vi ağaçlı bir mezar.. Gene &olda bir yemek masası üzerinde uzun, upuzun, beyaz, bembeyaz örtüler. Etrafında gayet süslü ve beyaz boyunbağlı ve eldivenli sofracı - lar, işittiği için dünya umuru! i değildi. Halbuki Grandük P lerine telgrafla memuriy. ber verilmiş. Beni Artık gitmek mecburiyeti du. çal Bu sefer sağır jeneral # ii sını bize ikram etti, Bu dah ii i diyecek yok. Fakat.. bu nezaketi ; İl ye götürerek, o dehşetli tema icağmda ve o âlâ yemekte” si i kalın havlu ile gözleri e belâsından beni azat ee ' olurdu. Asıl o zaman Zabitan heyeti grupundan en lacaktım, i yaslışı olan Şensral #ütbeli bir za - Ne fayda... Bu harp İ bit bana doğru ilerledi. Kulakları nın esas maddelerinden az işittiğini işaret ederek elini u « ğu için buna riayet ci Sahnenin birinci (o plânmdan son plânına kadar uzun bir çadır. | i Bu çayırın imtidadınca muntaza - man dizilmiş arabalar, Bir fırka » nm parkr.. Ağırlıkları. Sağda, solda nöbetçiler, yaver- ler, emir çavuşları, Binek atları hazır duruyor. Uzaktan uzağa tatlı top sesleri geliyor.. zattı, eğmekten başka bir çaremi? Diğer şişman bir zabit bana İtu. Ee fransızca olarak dedi ki; Briçka arabası hareket İ, —deneral prens Manovelof.. | kadan bir takım kazak 9 İ Süvari kumandanı,. geldiği halde yoluna Hemen vaziyet aldım. Elimi u-| yor, biz de Haşim beyle © zatarak nezakete uygun sözler söy l tepeden konuşuyorduk” | iledim, Zabitler çok terbiyeli pek| O Ansızın bilmem nasıl İ nazikti, Jeneral bana bütün za -| köşeyi dolaşırken araba © bitleri takdim etti. ker gitti ve iyice derin 9” Takdimlerin nihayetinde bana | re yuvarlandı. sada yer göstererek oturmaklı «| * k dimi d a“