ia b | i 5 NK Vakıt'ın edebi tefrikası No, 18 Kamelyalı Kadın Alexandı. D Dumas fi ls ii e leri berabe E - raber geçiririz. ince beni çağırır. İkiden ev- Ke Z, UYuyamıyor. Kez ii mebili dayan halbuki dük bu -| ii ona ii nasihat ediyorum b Sr 118 kr ke Yök e a n?. Danş çin da ondan, daima ha- Ben o Borun; a dostu yok mu?. alli oradayken kimsenin ken de “ imiş ama ben yok kimse gelmiyor diye iddia a istediği elması gön - Margörit resmini Çok zengin bir adam. * “Margörit, tam sana © başını çeviriyor, çok diyor, Budala olsun, ona| hel yarn ölecek. Hem ih- bedbindir; Margörite ba- ie ailesi de darılıyor. Bu hiçbir şey bırakmıya- © dük öldükten sonra kontu in kolay olduğunu söy - Prüdane şöyle devam etti: n sürdüğü hayatı sür » ir şey değil. Ben olsay- çoktan kovardım. İhti- Orada sik sık kont Ne | teliyor, ediyorum. Saat on birde ek,, diyorum. Diyo » Terceme eden Selâmi İzzet — İki genç misafirim var, bir türlü gitmek istemiyorlar. — Buraya geleceğinizi söyleyi iniz. — Söyledim. — Bırak orada kalsınlar, gidince onlar da giderler. siz ler: — Peki ne istiyorlar?. — Sizi görmek istiyorlar, — Kim bunlar?. — Birini tanıyorsunuz.. M. Gas- ton R.. — Evet, onu tanırım. Öteki kim?. — Mösyö Arman Düval, Tanı- mıyor musunuz ?. — Hayır; ikisi de gelsin, kont olmasın da, kim olursa olsun, her- kesi konta tercih ederim, Bekliyo- rum, çabuk gelin. Margörit penceresini dı. Bir an yüzümü tanir gibi olan Margörit ismimi © hatırlıyamadı. Keşki beni fena hatırlasaydı da u- nutmasaydı. Gaston dedi ki: kapa - lacağını biliyordum. Prüdans şapkasıyle şalmı gi - İ yerin? — Buna memnun olmak den - Sok manasız bir adam. Margö-| mez, kontu kaçırmak için sizi ka - diyor. Ona çocuk gibi kulak kabarttı: see! Sen piyanoyu kesti. İla beni çağrıyor. ii ig Evet, bir ses Prüdansı çağrı - | > Hem neden gidelim?. Margörite gideceğim. va sizinle Siir: hiç olmaz. dedi ki: n âlâ misafir gıdebilirm. - O lm iyi nx yok. sirk çal koştu , bir köşeye saklandık. Yi ie Penceresinden, âmir yorsunuz?. yelmeni istiyorum. N.. hâlâ bura - R a bakalım, siz artık gi- ve soğ Sizin mnisnifrperverlığinız bu! e Canımız istediği zaman in sesini duy - gittik, Pencere bul ediyor. Ama hoş görünmeye peşinde, şimdi uşak- | gayret ediniz, yoksa benimle kav- An biri eve kim girip çıkıyor ga eder. akta gözcülük etmekle - w ton piyanoya olurdu: '— içare Margörit, ben bunu dum Sade birkaç zaman- e keyifsiz olduğunu | Prüdansın peşi sıra indik. hissediyordum. Opera Komikteki locada takdim edıldığım geceden çok daha heyecanlıydım. Apartı - manın kapısına geldiğim zaman öyle bir çarpıntıya yakalandım, ki aklım yerinden oynadı. Bir piyano sesi duyuluyordu. Prüdans kapıyı çaldı. Piyano kesildi. Bir kadın kapıyı açtı. Evvelâ salona girdik, salondan buduara geçtik. Şömineye genç bir adam da - yanmıştı. Margörit piyanoya oturmuş, parmakları tuşlarda dolaşıyor, © parmakları tuşlarda dolaşıyor, o- radan buradan prçalar çlıyor, hiç birini tmamlamıyordu. Can sıkıntısı derhal anlaşılı - yordu. Adam hiçliğini anlıyarak sıkılıyor, kadın adam var diye sr- ğ kılıyordu. Prüdansın sesini duyunca Mar- Margöriti tanırım; o -| görit kalktı, kendisine gözleriyle teşekkür edip bize yaklaştı? — Buyurunuz, dedi, sefa geldi- niZ. —9— — Bonsuar azizim Gaston, se - ni gördüğüme memnun oldum. Ne | den tiyatroda locama gelmedin? dim. Margörit, odada bulunanlara, | Gastonun sade bir arkadaş oldu - ğunu anlatmak istiyormuş gibi bir ki: — Arkadaşlar, beni hiçbir za - man rahatsız etmezler. — Müsaade ediniz de size Ars | man Duvali takdim edeyim. — Prüdansa, bana tanıtmasını söylemiştin, J » (Deva var) — Ziyaretimizden memnun o - Titriyordum, Bu: ziyaretin, ha: | — Rahatsız etmekten “çekin » | (Te 5 leş pe landığı zannedilen evrak hep Rus- larım casusluk işlerine müteallik i- di. Çünkü Ruslar Trabzonda epeyi ce casus kullanıyorlardı. Bunlar - dan birisi Trabzonda ( nalbantirk eden bir Ermeni idi. Nalbantlığı bir san'at olarak mı, yoksa casuslu ğunu örtmek için mi yaptığı ma- Vin değildi. Bu Ermeninin Rus dam koyularak nalbant casusa bi - zim ordunun sahte bir taarruz plâ- nı tevdi olunmuştu. Tabii Ermeni İ bunu koşa koşa Rus konsoloshane- sine götürüp, büyük bir iş becer - miş gibi, teslim eylemitsi, Bundan başka teşkilâtı mahsusa ya mensup olan hiristiyan ve Türk Gürcülerden bazıları da bir yolu - nu bularak Rus konsoloshanesine casus yazılmışlardı. Bunlar dahi a- rada sırada konsoloshaneye uğrı - rıyarak sahte haberler bırakıyor - lardı veyahut bıraktıklarını söylü- yorlardı. Bu suretle hem bize hiz - met etmiş oluyorlar, hem de ceple- rine biraz para giriyordu. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra Rize Rus konsolosunun, pa - saportunu vize ettirmesinden,Trab nü terkederek Rusyaya gidece - nüllü Kumpanyası vapurlarından birine binerek Odesaya (gideceği için vize alındıktan sonra ilk Trab zona gelecek Rus vapurunun Trab zondan hareket edeceği gün konso losun sıkı bir nezaret altında bu - lundurulması takarrür etmişti. Bu işi Trabzonda polis komise - ri Murat Efendi üzerine almıştı. Filhakika, vapurun hareket edece- ği gün konsolosun seyahat hazır - lıklarile rıhtıma doğru gittiği gö - rülmüştü, Rize konsolosunu daha uzaktan tanımak zor değildi, mef- lâç olduğundan daima topallıya to pallıya yürüdü. Trabzon konso - loshainesinin emrinde bir motör bulunuyordu. İşte Murat Efendi bu motörün yanında konsolosu bekli- yordu. Aldığı tertibat muvaffakı - yetle neticelenirse büyük bir yarar İik göstermiş olacaktır, Çantayı elinden kaparak Konsolosu getiren araba uzak - tan görünmüş ve gelip yolcu salo - nunun önünde durmuştu, Konsolos hanenin kavası bavulu arabadan indirmekle meşgul iken konsolos ta sım sıkı elinde tuttuğu çantasını sallıya sallıya motöre doğru yürü - i yordu. i Komiser Murat Efendi ne varsa O al çantasının içinde bulunduğu - İ nu biliyordu. Binaenaleyh, ne ya - İ Pip yapıp o çantayı bir kaç saniye ! zarfında ortadan yok etmek lâzım | geliyordu. Onun için Murat Efen- akikadır seni çağrıyo- | kelimenin üzerinde durarak dedi | di tam konsolos motöre binerken yanına yaklaşmış ve motöre girme sine yardım ediyormuş gibi bir e - i liyle konsolosun kolundan tutar - ken diğer eliyle de hemen çantayı kapıp çanta ile beraber kendisini denize atmıştır. Bu hâdise iki üç saniye zarfında gelip geçmiş ve herkes Murat np V M kilâtı Mahsusa AL A konsoloshanesine haberler götür - | düğü işitilince araya başka bir a -| * disi denize atıldığı zaman çantayı, i heyecandan olacak elinden bıra - ” kıvermişti. Şimdi bir tarafta Mu - 3 -5 — VAKIT 2 inci kânun 1937 UMI HARP VAKIT'ın yeni Tefrikası : 30 Rus konsolosunun ç nasıl kapıldı !. Trabzon konsoloshanesinde top- dinini kazaen denize düştüğüne za- | gunu itiraf eylemek lâzrmgelirdi. — Ama her yeri alt üst eder «| hip olmuştu. O anda vak'anın bir| kazadan ibaret olmadığını yalnız konsolos biliyordu.Çünkü çantanın zorla elinden çekilip alındığını oan kıyabilmişti. Onun için bir taraftan konsolos Rusça küfürler savurarak yanındaki kavasa talimat verirken | diğer taraftan da ahali “kaza,, ma hiline koşarak komiser Murat E - fendiyi sudan çıkarmağa çalışıyor du. Fakat maateessüf Murat efen- | di, kurduğu plânın ikinci kısmını da muvaffakıyetle tatbik etmiye| muvaffak olamamıştı. Çünkü ken- rat efendi ve diğer tarafta da çan- ta denizin üzerinde yüzüp duru - yorlardı. Böyle olmayıp da Murat efendi çantayla beraber yüzerek sahilden biraz < uzaklaşabilseydi, — /rakılmışsa da, Trabzondaki Rus çantayı imhaya fırsat bulmuş ola- caktı. Bunu yapamadığı için gös » terdiği fedakârlık boşa gitmisti. Nihayet Murat efendi ve çanta denizden çıkarılarak ikisi de tah- telhifz vilâyete götürülmüştü. O » rada yapılan kısa bir tahkikatı müteakip Murat efendi serbest bı- vilâyet o mezdinde yaptığı şiddetli protestolar üzeri - ne vilâyete beyanritizar ederek çan tayı konsoloshaneye iade etmıştı. O esnada vaziyetimiz henüz belli olmadığından, Rusyayla bir hâdi- ' seye meydan vermemek için, Mu - | rat efendinin komiserlikten çıka - rılması suretile dahi konsolosun memnun edilmesi ihmal olunma » mıştı, Bu hâdise münasebetsizdi Makul düşünülecek olursa böy- le bir hadiseye sebebiyet verme - nin manasız ve münasebetsiz oldu! PARİS, 1 (A. A.) — Havas ajansından: “Tan gazetesi dünkü baş yazı - İsında Londra ve Brüksel parlâ - | mentolarında evvelki gün yapılan | müzakereler ve meb'usan meclisi hariciye encümenınde M. Friburg tarafından Sar mıntakasıma müte- | allik olarak verilen izahat hakkın. da yürüttüğü mütalealar sırasında bilhassa diyor ki: “Bugünkü vaziyetin mes'ul hü- kümetler tarafından daha büyük bir dikkat ve uyanıklık gösterilme sine lüzum hissettırdığı Avrupa - daki hükümet merkezlermm hep - sinde kavranıp anlaşılmaktadır. “Avrupanın geri geri gitmeme- | si ve sulhün bir defa daha tehlike | li surette tehdide maruz kalmama- sı isteniyorsa mes'ul hükümetlerin nüfuzlu, kuvvetli ve metanetli Biz dil Krea mele sila, :2 7 E Göruammnsi Yazan: A. MiL antası elinden Madem ki Trabzondaki Rus konso loshanesine (— verdirilen © taarruz plânımız sahteydi, madem ki gür 2 İ cüler de birçok sahte raporlarla uzun müddet konsoloshaneyi şa « şırtmaktan geri durmamışlardı ve madem ki Rus konsoloshanesi de Rize konsolosuna tevdian Rusya - ya kalkışacak kadar o plânlara ve | raporlara ehemmiyet veriyordu, © halde konsolos elindeki çantasıyle vapura binerken bunu uzaktan seyredip gülmekten başka bir şey yapılmaması Jâzımgelirdi. Böyle yapılsaydı, ne konsolosa beyanı i» komiserlikten çıkarıp tarziye ve - rerek devletin itibarını sarsmış o- lurduk. Bu hâdiselerden sonra Bu hadiseler gelip (o geçtikten sonraydı ki yukarda yazdığımız veçhile ,Rıza bey (Trabzondan (Arhavi) ye tanışmaya karar ver- mişti. Rıza beyle beraber Nail bey, kâtibi mes'uller, Almanlara Os - man bye namı müstearı ile Trab- zonda dolaşan gürcü ve Karat niz korsanlığını yapan diğer gürcü harekete hazırlanmışlar. Daha evvel bahsettiğimiz gürcü eş rafından (Kerel) ile İstanbuldan gelen diğer on altı gürcü de, teşki- lâtr mabsusadan aldıkları paralar» la tedarik ettikleri atlara binerek, kara tarikiyle Rıza beyle maiyeti ise motörle deniz tarikiyle (Arha- | tizar ederek, ne de Murat efendiyi j vi) ye gideceklerdi. (Arhavi) Ka radeniz sahilinde, etrafı portakal ağaçlarıyle muhat, ortadan geniş» çe bir su geçen güzel bir kasaba ve ayni zamanda, bir kaza merke- ziydi. Kasaba oldukça ihmul edik 4 mişti, ortasından geçen su oldukça geniş olduğu halde bir sahilden diğerine geçmek için tek bir köp- rü bile kurulmamıştı. (Devamı bar): Baş yazısmın sonuna doğru Sar meselesini de tetkik mevzuu ya - “Tan,, ın bir makalesi Sar'da halkın reyine müracaat edil-. mesini Almanlar niçin istemiyorlar? pan “Tan,, Versay muahedesinin bu meseleye ilişiği olan maddele « rini andıktan sonra diyor ki: “Sar mıntakasında halkın reyi- ne müracaat edilmesi hakkındaki maddenin Fransa ile Almanya a - hi rasında bir anlaşma yapılması sm retiyle ortadan kaldırılması Ver - say muahedesine, Sar halkının ve milletler cemiyetinin haklarına a - çıktan açığa riayetsızlık gösterme ye muadil bir hareket olur.,, “Sar mıntakasında halkın re » yine yapılacak müracaatın verece- ği neticelerin kendi davalarına müsait bir surette çıkacağından &- min olduklarını daha şimdiden id . dia eden Almanların böyle bir mü- racaaltan niçin kaçınmak istedil- lerini anlamakta insan çok zorluk ve sıkıntı deki; mübah dme Pt ei. Di yi