Ka â e EE emmi mi IŞERL VAKIT tefrikası Çekmecenin üstündeki Svnen çift gözlü sdi. Bu gözlerin birinde kapalı bir zarf buldu. Üstünde hiç bir adres yoktu. Bu yanlış bir mek tuptu ki kimse tarafından okunma ması için böyle bir zarfa konmuş - tu, yahut gönderilecek bir mektup tu, henüz adresi yazılmamıştı. De- mek pek yeni idi. Holmes, mektubu açmakta te - reddüt etmedi. Zarfı bozmamıştı, gene kapıyabilecekti. Zarfla mek- tubu cebine koyarak geldi, radya- törün önüne oturdu. Vidaları ve bo ruları sökerken mektubu da çıkar- dı, gözden geçirdi: “Sevgili Fernan!.. Diye başlıyordu. Demek Antuva netten Lüpene hitaben yazılıyordu ve demek ki Lüpen bu sabah ziya- rete gelmeden evvel Matmazel bu mektubu yazmaya lüzum görmüş, fakat göndermeğe mahal kalma - mış, çünkü Lüpen telefon etmişti. Mektubun alt tarafını da okuyarak yerine bırakmayı muvafık buldu. Hemen göz gezdirdi: Canım Fernan!.. Suadiyeden geldikten sonra seni hir defa tele - fonla arayıp bulmasaydım, benim geldiğimi bile bilmiyecektin. Beni neden aramıyorsun? Yoksa çok mu meşgulsün? Herhalde öyle olacak. Yoksa be ni yalnız işin düştüğü zaman gör - mek istediğine kani olarak çek mustarip olurdum. Peşimize düşen ihtiyar kurdu o gündenberi hiç görmedim. Maama fih sokağa da çıktığım yok ya.. Ba bam arada bir seni soruyor. Ne di- yeceğimi şaşırıyorum. Senin kâh seyahate çıktığını, kâh hasta oldu- Şunu uydurmaya mecbur oluyo - rum, Ne zaman bu mücadele haya- tından vaz geçip asüde yaşamı - ya başlıyacaksm? Sana bunu sor - makla beraber benim de mücade - leye, tatlı hilelere can attığımı ve bir muvaffakıyeten derin bir zevk duyduğumu gizliyemem. Evvelki akşam Holmesi faka bastırırken bilmezsin ne kadar memnundum. O gün Suadiyeden gelirken be - yaz köşkün sahibi hanımla kızı Ni- hale rast geldim, Mısırlı Abdülba- ki Beyden yana yakıla bahsettiler. Küçük hanımın sana nasıl meftun olduğunu görünce içimde derin bir Kıskançlık hissi uyandı. Fakat lü - zumsuz ve vakitsiz bir kıskançlık. Zavallılar tam 17 bin liralık mü - aletin yandığına pek 9 ka - dar değil de Abdülbakinin yanma- sına acıyorlardı. Demek 17 bin lira ha... Fakat Fernancığım, bu 17 bin lira. senin hiç olmazsa bir müddet sakin durmanı temin etmiyor mu? İnsan senin nasıl bu işlerin ihtirası bye olduğunu bilmekle he raber böyle bir sual ni, dini alamıyor. Ban iza ikinci derecede haizi ehemmiyet ol duğunu biliyorum. Zaten ihtiyacın da yok. Fakat ne bileyim, kudreti. ne, Zz6kâna hayran olduğum halde arada bir icime bir korku giriyor, Bu korku sanma ki şu ihtiyar kur. dun İstar.bula gelmesinden ileri ge iyor. Hayır, gayri şwüri birkor- Me... Belki de senin yanımda olma. maıdan İforf gelmektedir. Sus “iye de ne iyi idim. i OK HOLMES'e KARŞI L .. di | Mektup daha devam ediyordu. Fakat Holmes okumaya vakit bu- lamadı. Birdenbire kapı açıldı. İ - çeriye odanın sahibesi girdi. Bere - ket versin ki Holmesin arkası dö - nük olduğu için Matmaze) Antu - vanet hiç bir şey görmedi ve Hol - mes mektubu cebine koymaya mu- vaffek oldu. Maamafih Matmazel biraz hay- ret ve hiddetle: — Siz burada ne yapıyorsunuz? diye sordu: — Görüyorsunuz ki, radyatörle meşgulüm. — İşiniz çok sürecek mi? -- Hayır, on dakika kadar... Holmes yüzünü karanlığa vere - rek ve başmı yarım çevirerek ko - ruşuyordu. Kendisini tanımasına pek ihtimal vermemekle beraber böyle birtedbire #üüzum vardı.Filba kika Antuvanet hiç bir şüpheye düşmeksizin soyundu ve içeriki o - daya gitti ve ancak Holmes mektu bu gene zarfına ve yerine koyarak odadan çıktıktan sonra kendi oda- sına avdet etti. Tekrar banyo dai - resine gelen Holmes biraz sonra öğ le teneffüsü yapmak için dışarıya çıktı. 2 numarada meşgul olan Rum iş çi ile biriki kelime konuştuktan! sonra fırladı. Tramvaya atladı. Vi yana oteline geldi. Onu bu garip kıyafette gören otel müstahdemle- ri az kaldı, içeriye almıyacaklardı. | Fakat otelin gazinosunda oturan Vatson, güldü, ayağa kalktı. Oda- ya çıktılar. Holmes: | — Dostum Vatson, dedi. Bu gün sana bazı mühim isler düşü - İ yor. Umarım ki muvaffak olursun. ! Sana herşeyi hazırlıyacağım. Ya - i pacağın iş, Matmazel Antuvaneti kaçırmaktır. Vatson ellerini uğuşturdu. Sah- ile vasiyetnameyi sahi zannile ve o kadar uğraşarak elde edip getir - dikten sonra düştüğü inkisar onu bezdirmişti. Yeni bir hareketle canlanmak ümidi Vatsonu sevindir riyordu. Holmes ötelde ancak yarım saat kalabildi ve yapacağı şeyler hak - kında Vatsona tam mânasile geniş bir program çizerek Ferah apartı- manına geldi. mekte idiler. Bu misafir ihtiyar bir kadındı. Holmes uzaktan onları sofrada görerek banyo dairesine geçti. Söktüğü vidaları, boruları takırdatarak belki bir saat burada meşgul oldu. Yemekten kalkmışlar, öndeki sa londa istirahat ediyorlardı. Birden telefon zili çaldı. Hizmetçi boş o - lan salona koştu, Holmes banyo - nun aralık kapısmdan işitti: — Matmazel Antuvanet?.. Çağı rayım efendim... | Matmazel Antuvanet telefonun başmda sesini alçaltarak; — Kimsiniz? Sen misin Fer - /nan?.. Sesin neden alçak geliyor. Gürültüden... Peki ne istiyorsun?.. Sabah gittiğimiz yer mi? Neresi o- rası — Ha peki.. Şimdi mi? Öyle ise hazırlanayım.. Efendim? Anlama- dım... Ha ha.. Evet... (Devamı var) Ana, kız bir de misafirleri ye -| Balıkçılar cemiyeti yakmda bir balık görü ilân edeceklermiş. Bü lığm grda meselesindeki ehemmi - yetimi halka anlatmak için iyi bir | tesebbüs! İ Fakat'buzünün bütün muvaffa - kıyetini hazırlamak ve parlak bir tezahür yapabilmek için bir şey lâzım: Balıklar cemaati reisi ve erkânmn muvafakatini almak ve bu tezahüre iştirakderini temin et- | mek! Öyleya bugünden hiç olmaz sa 48 saat önce balıklar ağlara ok talara icabet etmezlerse bu teza - hür falso olmaz mı? Öyle ümit olu nur ki Boğaz ve Marmara balik cemaatleri balıkçılar cemiyetinin şu teşebüslerine yardım etmek fe - dakârlığını gösterirler. » » Balığın gıda itibarile en mükem mel bir şey olduğunu ispat için deniz içinde yaşıyan mahlüklarm gıdalanma hâdiselerini düşünmek kâfidir. Deniz içindeki nebat kara daki nebat derecesinde çok ve mü- tenevvi olduğu halde deniz hay - vanlarında “Vejelariyen,, yoktur orada herkes balık yer yani birbiri ' ni yerler, Biyoloji mütahassısları - na göre de hayatiyet ve enerji iti - barile de balıkların en birinci de - recede gelen mahlükat imiş! Hem de başka balıklara veya insan oğlu na av olmaktan kurtulurlarsa pek çok yaşarlarmış! Hakikaten balık pek kuvvetli nefis bir gıdadır. En ağırı bile pişirilmesi bilinirse hafif bir yemek olur. Hazmı da kolay - dir, Ukalalık etmem ama garp dok torları “tansiyonu,, yüksek olanlar için balığın pek muvafık bir gıda i olduğunu yazıp duruyorlar. » Memleketimizde balığın yenme- diği muhakkaktır. Hattâ biz İstan- bullular bile balık severiz dediği - miz halde az yeriz. Anadoluda Trabzon kıyılarmdan Samsuna ka dar olan yalı boyunda balık yenir. Oradan başka havalide o kadar be ves eden yoktur. Memleketimizde balığı tatmamış yerler bile vardır. Bu rağbetsizliğin bir çok sebep - | leri var! Bu arada bu mübarek gı- #daya halkımızın teveccühünü art - tırmak için lüzumu kadar propa - gantlı yapılmamış olması da söyle nebilir, İstanbulda çıkan balık bile lâyı- kile istihlâk olunmuyor. Bunun bir sebebi sevkiyat ve satış teşkilâtı - nın noksanındadır. Dalyanlarda a- lamanalarda tutulan balığın dörtte üçü hattâ hepsi balıkhanede me - zat edilir. Mezat zamanları muay- yen olduğu için bu zamanlar dı - si günü gönderirler. Mezatta vakit kaybolur. Ondan sonra da kabzı - i mallar madrabazlar aldıkları mal ları büyüklüğüne cinsine göre boy sınıf dükkâncılara tablakârlara ve rirler, Onlar da balığı alıp salâsla- ra mahallelere götürüncive kadar bir zamn da öyle gerer. Balık taze liğinden kavberler. Roöazda ağlar toplanın balık müsterinin eline ye- i ginciye kadar lâakal 48 saat ge» günde herkes balık yiyecekmiş. Ba | şında tutulan balığı sahipleri erte- | | Mühim bir gıda rmeselesi | çer.. Bandırmamdan Giresundan ge- lenler ise... Şu halde İstanbul sularında tu- | tulan balık en çabuk 48 saat sonra biz şehirlilere geliyor, Vakıta Ka - rayel ve poyraz estiği ve soğuk ol- duğu vakit neyse ama lodos mev - simlerde ve Mayıs, Haziran kata - vaşyalarında (balığın sürüyle be - ğazdan akın etmesine balıkçı tâbi- İri kata vaşya derler) hava yumu - i şak olduğu vakit balık fazla bekle : miş olur ve balıkçıların dediği gibi “baygın,, bir halde satılır ki bu su retle inceliğinden İezzetinden çok ! kaybeder. Balikta esas dirilik yani tazeliktir. Dalyancılarımız alamanacıları - mız tuttukları avr eğer behemehal gecelendireceklerse birleşip basit buzhane gibi bir yer yaparak ora * da bekletmeleri ve sevkiyatlarını kürekli kayıklarla değil (o motörlü vasıtalarla piyasaya yetiştirmeleri zaruridir. Buna mukabil de balık- hane idaresi mezat saatlerini ba - lığın sevkiyatı ve piyasanm ihtiya- cına göre uydurması icap eder. Hem balıkhane idaresi ki mühim varidat temin ediyor neden bir fri- gorifik tesisatr yapmaz?.. Bundan başka da balıkçı esna - fı semt pazarlarında ve mahallede tablakârlarda balığın müşteriye sa tuşını. şimdiki iptidai ve gayri mun “tazam vaziyetten kürtürmülıdir, Eski İstanbul çarşı ve pazarlarm da “balıkçılık, bir ihtısas işi idi. Senenin on iki aymda balıkçılık ile geçinen esnaf vardı ki başka iş tut- mazlardı ve halleri vakitleri iyi a - damlardı. Bulığın taze yetiştirilme si İüzumu Avrupada kaidedir. Düşünmeli ki Haver açıklarında tutulan uskumrular ki her biri bi - zim çingene palamudu dediğimiz kadardır tutulduklarımdan 18 saat sonra İrigo vagonlarile Fransanm şark ve vasat departmanlarma var maktadır. Denizden hayli uzak o - lan Paris, Okyanus Atlası değil fakat Akdeniz balıklarını biz de - nizin kıyıcığında bulunan İstanbul lulardan çak taze olarak yemekte- | dir. Balık istihlâkinin, azlığını paba- Ilığma atfedenler de var.. Biraz doğrudur. Balık akını çok olduğu vakit palamut torik uskumru ucuz yenebiliyor. Fakat akın olmadığı zamanlar bunlar da pahalı. Diğer mal vakitte kefal, 80, 120 lüfer ke za böyle, geçen sene izmaridi bile 35 kuruştan aşağı satmadılar. Bar- bunyeye yanaşılacak gibi değil). Gene bayağı vakitte orta boy pa lamudu 20 — 25 kuruşa satıyorlar dı..., Levrek, barbunye pahalı ol - i muş mesele teşkil etmez. Fakat ! harcı âlem balıklar daha ucuz sa - | tılmalıdır. Bir de bilmem takalar mı bo- ederler tuzlayıcılara birinici sınıf | zuldu yoksa bizim balıkçılarmız, dükkânlara ayırırlar, Sonra ikinci | rağbet mi etmiyor nedir bir kaç se vedenberj izmarit istavrit orkinos ta çarsılarda eskisi kadar yözük - mez oldu. Bunlar balık âleminde mühim birer (muavin) kuvvetler - di. Ucuz sotrlır gıda kuvvetleri mü kemmel şeylerdi. Diğer taraftan bizim mutfak ha- balıklar ise daha pahalıdır. Nor - | Balık yemeliyiz.. Çünkü.. Balık gününün muvaffakıyetini hazırlamak için balıkların da muvafakatini almak lâzım!.. yatımızda balık “bhereketsi?” nir, Sebebi bir okka vel mı ya iskara ya kızarima â bir oturuşta hepsi yenec©” p iskarta (kılçık baş) itibar. daha fazla fire vermez. *” si ve taksimi de bilinirse bir okka etin yerini tuta! gene hayli bereketli yemi min eder.. Ve bir iki öğün” lir. Balık rağbetsizliğine bİK y sebebi de pişirmesinde bulU4 Doğrusunu söylemek icap biz balık pişirmesini bilme” kara, tava, ve nihayet ğanla yahınisi!,. Halbuki © kadar çeşidi olabilir ki... ilâve olunmalıdır ki Türki seriyetle kanaat balığın hal zeytinyağı ile pişirilme” İkia Akdeniz kıyılarındaki İzeytin yağını bol bulduk! bu tarzı intihap etmişlerdi! Marsilyalılar (balik suda zeytin yağında ölür) de tinyağı bulunmıyan yerler bundan dolayı da balığa # termezler, Bu fikir de Yy. reyağı, vejelalin, susam yağ ile balık pişirilir ve gül / Elverir ki pişirilmesi bili Pahalılık bahsinde dalya” | görüşürseniz onlar da marti nı koruyamadıklarımı böyle i se tayfalarını besliyemiye ve denize çikmaktan vaz İlerini söyliyerek ağlaşıyo mem ki... İçki halâ M4 Amerikanın alkolli 1G ithalâtı hakkında k | Londra, 1 (A. A) — Li nın ispirtolu içkiler hakkı & | i | bik etmeyi düşündüğü i usulüne ait resmi tafsilât ya gelmiştir. İspirtolu içki her memlekete, 1911 den nesine kadar (o Amerika” olarak gönderdiği miktari#”* savi miktarda ispirtolu içki dermek hususunda mü cektir. ” Bu tedbir içki yasağını” Ki surette kaldırıldığı tarih yi olan 6 birinci kânundan sı kânuna kadar tatbik w Bu sen tarihte kongre yeni iyi bik devresi hakkında ; P” yl verecektir. o Kat'i iti ii dileceği zaman her mem kontenjan nisbetinin ei gösterilecek iktısadi e mukabilinde arttrarılma meldir, ij — Fransızların e" asi edebi mecmi | — Paris, 1 (AA) — #e muaların en eskisi e des deux mendes, senelik ziyafetini ge ei Albert'in riyazetinde / eee Zyafette sabık rei* gi Millerand, M. Tari y Petain ve sefaretler a sup bir çok zevat tur, EŞ