m 7 — VAKIT 22 2.nci teşrin 193 3emnm Yeni Kadın Arasındaki Fark ———-—- “ hi “Ve, bugünkü kadar $ bir Zaman kocasına hâkim olmadı aye kadim her cihetten erkek Hisizliğ rd, Ve kadının aczini, bil İ i Sını, işlerin: hatta namusunu Li ettiğine inanan gurur içinde, Eski hâkimiyet taşırdı. | bağır kadın da kocasmı mülâ - yüregi dürüst, her hareketinde da hik hangi bir mütaleasm » inin sebebi sorulmaz, di- ye ti Eye etmiş ve akıl erdiremedi- olarak, retin bir süsü, ve zevki l Yaşamıştı. Kadın, bir mese- . hakkında fikrini söylemek ister- » Yaşından büyük söz söylemek | in1 göstermiş bir çocuk gibi m müstağni bir tebessümle Hi anha Kadınların bilgilerde ge Si; > kadın tahsilinin lüzum - ii m düğü devirlerin büyüttü « sakat kadını, erkeğe hayat İN : O arkadaşı olmaktan düşür- Şimdi ise şuurlu adımlarla yep bir Yoldan yürüyen yeni ka - l Yat ve istikbalin mühim hat Yeke” olan evlilikte, daima te» l ive telkinlerini kıymetli var | aile karşılaştırmak, ideal şekli - #eçirmek lüzumunu hissediyor; | © çi <. de » Zamanın müsaadeleri için - | *vi ile eğlenceyi biribirine karış | vey Pügünkü erkek, artık her ha| etinin bir hikmet ve düstur ol- i u iddia edemiyecek vaziyet- bi ir, O yeni kadın ki, varlığına ei izliğe ne körkörüne itaat oC anarşi, bilâkis içtimai bün öl ew bağlarına bağlıyacak olan | “Yeni kudretini gösterecektir. lâ var, Vüzıyette ise kadın bir ro- W- Oda, vakar ve şefka- İC asla sarsılmıyarak, mevkii- Çün etine zaaf getirmemektir. ki el kadının cemiyette bir şek Beşçy, AŞk ve annelik kudreti. di ebediyen kadının refah yi etine bağlı oldukça, aile de, Eğ medeniyet için en mukad e i bir taçtır. y günkü içtimai hayatın içinde ve bu rini erkeklere telkin lemek 1 li de bir seciye olarak iş- Ya Me zevcenin vakar Saktyı Süzel bir mürebbi ola- pe erkek zevceye ihanet eder. dan “1 erkek için zevce tarafın- karı m pek acıdır. Kadına | de di pakszlık, her iki cinsin | diktiği, i kabahati değildir. Deği -| hu, âşık yaradıcının avare ru - al kadından daha çok — ve hâkim bir duygudur. Bazli, âşk, kadının gençlik a © vadolunmuş nefis bir! * Hayal ile hakikat arasın , © Mesafe ise sesidir, VE sa, onua hayat an Kadm oradan ge-| Miz âşk verir, hürmet alır. Yal !nu bilmek, her erkeğin iman ede Kadınlar, Tek Şapka.. Hep Bir örnek Şapka Giyeceklermiş! 77777 YL! il Nİ KL Bis Göcliş: Eski V Yeni Güzel Arasındaki Fark “Binlerce sene evelki güzel kadın da, sun'i vasıtalarla güzel olmuştur ,, Bugün, kadınları güzelleştir « mek için dünyanın dört bir tara - fında güezllik müesseseleri var, Bunları faaliyet tarzları gözden geçirilecek olursa, güzelleştirme i - şinin artık esaslı bır bılgı ve tek » nik işi mahiyeti aldığı görülür. Bir çok büyük güzellik müessesesi, tıpkı ufak mikyasta (fabrikaları andırıyor. Güzel kadın ortaya çı - Tek şapka cereyanına rağmen ortaya konulan üç yeni model dikten sonra, Almanyada kadınla | bu sahada kat'i bir hareket daha Şapka modası, elbise modası, manto modası, iskarpin, eldiven Y. s. modaları arasında kadınları en çok hangisi alâkadar, en çok han- gisi meşgul eder?. Şüphesiz, ki bazı kadınlar, bun- lardan bilhassa birisine, bazıları diğerine, hulâsa, muhtelif kadınlar başka başka şeylerin modalarına derece derece daha fazla ehem - miyet verirler. Ancak, nispet edi - lirse, umumiyet itibariyle alâka ve meşguliyet, en çok hangisinin et » rafındadır?. Bu hususta hakiki va- İziyete uygun olarak bir neticeye varmanın imkânı yok mudur?. Almanyada bu mevzu etrafında bir araştırma yapılmış ve yarı an - ketimsi, yarı istatikismi bir yokla» yış netıcesinde, kadınların en faz- | la şapkayla uğraştıkları esasmda karar kılınmış!, Bunun ruhi ve içtimai sebeple: ! rini araştırmak hususunu bir tarafa bırakarak, bu neticenin hakiki va» ziyete uygun noktasında duralım. Sadece son zamanlara ait moda mecmualarını, gazetelerin moda sayıfa ve sütunlarını şöylece göz - den geçirivermek, bu neticenin doğru olduğuna inandırıcı bir gö - rünüşle karşılaştırır. En çok şap » kadan, yeni, yeni, türlü türlü şapka biçimlerinden bahis vardır. İşte, yukardaki resimde de, son moda üç örnek bulunuyor! Hitlerin, iktidar mevkiine gel- vasına hürmet, yuvasına sadakat... ! Bu iki şey, insanlığın o erkeklere bahşettiği en ulu bir şeref olduğu * ceğiilkdin — olmalıdır. Zamanla her telâkki değişir. Hayat ve mua şeret tarzları da değişebilir. Lâkin hiç değişmiyen ezeli bir kanun var- dır ki, bu da ruhan temiz kadma bürmettir. Şu halde, bir erkek e- vinden dışarıda geçirdiği zamanla- rında hürdür, fakat yalnızdır. Zev cenin asil şefkati, fazileti, analığı burada hâkimdir. Her koca evine dönerken deruni (omabedine girer gibi huzur içinde döner. Zevce, bugünkü kadar hiç bir ğu, birçok defa yazıldı. Kadınların cigara içmelerine, yüzlerine pudra, dudaklarına karmen sürmelerine karışıldı. Daha evvel, Hitler ikti - dar mevkiine gelmeden de, açık biçimde mayolar kapatılmıştı. Son ra, Hitlerin iş başına geçişiyle be- raber, kadınların meslek hayatın « | turlarda olsa gerek! Bu kadın işleriyle sıkı sıkı meş- gul oluş hareketi, moda sahasının hududu üzerinde de bir ileri hare- | ket şeklini niçin almamalı?. Gerçi Son moda bir kap Düşünüş Bazı kadınlar, anlaşamadıkları "ii nisbette anlaşılamadıklarını iddia ! ederler, (o Yanı, kendileri geçim * İ siz oldukları halde kabahati erkek lere yükletirler. Böyle kadınlar, çok mudur, az mıdır?. Hemen her erkek, böyle bir kadınla karşılaşır. Ancak ba - zıları belki onlarm ruhi (o haletini İ bu şekilde tahlil edemez!.. de kadın amaniyle giremez. Zira cemiyetin kıymeti, milli (o ahlâkı sosyetesinde görülür. Orada aile- ler biribirine prezante edilir, ora - da bir şarta ehemmi - | zaman, kocasına hâkim ve mağ -'da hürmet ve faziletin ihata ettiği hazik yy, il, erkeğin evlilikte en | vur yasadığını bilmemiştir. Bir s0s | insanlar, cemiyetin samimi terbi- medeni bir işidir. Yu- İ yeteye ne erkek metresiyle ve ne! ye ve ahlâk mefhumunda yaşarlar. i güzel hareketi talâk değil, koca»! ra ait işlerle sıkı sıkı meşgul oldu- | göze çarpmadı. Fakat, böyle bir harekete zemin hazırlayıcı olarak telâkki ve tefsire müsait neşriyat, kısa ara verişlerle mecmua ve ga- zetelerde yer tutuyor. İktısadi vazıyeti. rasinleştir « mek için, yerli malr (o kullanmak propagandası yanında yerli moda esasında durmak propâgandası ih- dan ayrılıp evlerine dönmeleri yo- | mal edilmiyor. Bu suretle; Alman- lunda işaret verdiği de, henüz ha- l ya hudutları dışarısına çıkan al - man parasının miktarı hayli aza - lacağı, yerli modaya uygun olarak yerli kumaşlardan yapılacak gi - yim, kuşama ait şeyler için sarfo » lunacak paranın, memleket hudut- ları içersinde kalacağı fikri, her tarafta ortaya atılıyor. Bu arada modayı basitleştirmek de, gittikçe daha ziyade benimse - nilen bir prensip.. Tabii modayı basitleştirmekte de en önce akla gelen, kadınların en fazla uğraş » tıkları şapka modası olmuştur. Bu basitleştirme, nasıl yapılacak? Tek şapka esasının kabulü suretile! Erkeklerin bile hep ve her yer- de aynı örnekte şapka giymedikle- rine göre, bin bir çeşit şapka giy * meye alışan kadınlar, bu esası ka- bule kolayca yanaşırlar mı?. Bu, şüpheli... Fakat, bazı Alman ka - dınları, “Tek şapka taraftarı ka- dınlar cemiyeti, kuramk üzerey - İmişler! Bu hürmeti inciten (o vazıyeti ise Türkün asaleti, sosyatesinde asla İ kabul etmez. Şu halde aile rabrta- sı, bütün eğlence ve sefahetin ar- kasında bir aşk ve şefkat (timsali olan zevceye, hürmetle mükellef- tir. Binaenaleyh yeni kadın, zev» celiğinde her zamandan ziyade şu en güzel hareketi talâk değil, urlu, anneliğinde mesut, kadınlı - ğında vakur ve nesline itimada sa- ! hip olacaktır. Aile (O kadınınnen sını ailevi cazibesi içine alabilmek- | tir. Ayrılmak annenin ve babanın hakkı olmadığını, yalnız çocuğun pek şümullü bir ayrılmamak hak - ki olluğunu, yeni Türk kadını bu karan fabrikacıklar! Asrın güzellik telâkkisine uy - gun şekil almak istiyen kadınlar, ! buralarda adeta makinelerden ge çiriliyor, ortaya istenildiği gibi gü- zel kadınlar çıkarılıyor. Daha sun'i insan yapmak mümkün olmadı. Fakat, sun'i güzel yapmak imkânı bulundu! Sun'i güzelliğin, hakiki güzellikten çok farklı bir şey oldu- ğu, bir kıymet ifade etmiyeceği yo lunda neşriyat yaparak, bu mües - seselere ve bu müesseeslerde güzel leşen kadınlara tariz eden tabii gü zellik taraftarı kimselere, sun'i edenler, tabii güzelliği müdafaa güzelliğin hiçbir zaman mevcut ol madığını ileri sürmekle mükâbele ediyorlar. Bunlara göre, binlerce sene evvel de, güzel olan kadın, daima sun'i vasıtalardan © istifade etmesini bilen kadın olmuştur. A- sırlar geçtikçe, bu vasıtalar, fen - nin terakkisine muvazi olarak mü- kemmelleşmiş, eski tecrübelerden de bol bol istifade edilerek, bugün kü merhaleye varılmıştır. Suni güzelliğin ta eskidenbe - ri mevcut olduğunda ısrar edenler, İ Seba melikesinin son zamanlarda keşfolunan eşya arasmda güzelleş- tirmeye yarayıcı âletler bulunduğu na işaretle, güzelliğiyle meşhur i Belkısın mezarına, 4000 sene evvel öldüğü zaman bu âletlerin konul « masının, sun'i güzelliğe ne kadar ehemmiyet verildığının en kuvvet- li bir delili olduğunu söylüyor ve öldükten sonra da yaşayışa iman edenlerin, Seba melikesi (Belkisi, bu suretle güzelleşme imkânından mahrum bırakmamayı düşündükle rini kaydediyorlar! ettiği zaman ber fiil ve hareketin » deki muvaffakıyet esaslarını, seci - yesinden alır. İktisadi, siyasi, ai - levi, hayatın herhangi bir şubesin de faydalı ve âdil bir surette çalış- ma temini, ancak seciyemizin mü- rakabesiyle mümkün olur. Vazife dediğimiz geniş mananın (o esbabı mucibesi, aile ocağında, yani ö- tedenberi familya asaleti (o diye & hemmiyet verdiğimiz türe ve ter » biyededir. ” Kadının, erkekle beraber aynı derecede tahsilini yaptıktan sonra mülünü tabiatin kendisine ayırdığı sahada göstermesi, o başaramıya » gün wüdriktir. Fert, cemiyet halinde taazzu (Latfen saylayı çeviriniz) bu dımaği seviye ve ruhi tekem-"