#ŞERLOK HOLMES KA si VAKIT tefrikası Daha yeni aksam olduğu için he men her odada lâmba vardı. Kapı ya iri yarı ceketsiz, ağzmda pipo| ile bir adam geldi. Fena bir Türk - çe konuşuyordu: — Kimi istiyorsunuz? Diye sor- du. İ Holmes İngilizce cevap verdi: — Pansiyon sahibi burada mı? Şişman zatın rengi hemen de- gişti. Kendi dilile konuşulmasın - dan memnun olmuştu. Gülerek: — Benim... Dedi ve onları içeri- ye, kapının yatımda kadife döşe - meli bir ödaya aldı: — Galiba bir kaç gün için mo - bile oda sriyorsunuz? Hölmes cevâp verdi: — Evet... Acaba boş otlanız var mı? -- Bülacağımi. Siz iki kişi iseniz bifaz zor.. — Hayır, arkadaşımı yalnız kala cak, Ben gideceğim. — O halde kolay. Küçük bir o « da hemen hazır. Üçüncü katta, ar- ka tarafta ama her tarafı âçık ve güneşli... Vatson söze karıştı: — Üçüncü kattaki kiracılarmız kimlerdir? — Bir Ermeni ve iki Rus., — Diğer katlarda? -—— Yalnız bir Türk kiracım var, ötekiler hep ecnebidir?. — Ust katta mı? — Türk mü? Hayır, ikinci kat - ta.. Naim B. isminde çok kibar bir! zat, Her vakit bulunmaz. — Hayır, hayır onu sormuyo *« rum. Diğer ecnebi kiracılarınız? — Ha evet, onlar en üst katta -! dır. | — Neyse... Bize o lâzım değil. | Fakat ben aşağı katları tercih ede- rim; hattâ havaya, güneşe bile ter cih ederim. — O halde ikinci katta olmasmı istiyorsunuz. Şişman ev sahibi bir lâhza dü - şündü, Sonra müsaade istiyerek dı | sarı çıktı, Karısile konuştu. Tekrar | gelerek: — İkinci katta boş bir odamız var, Fakat bir hafta evvel bir Rum orası için pey vermişti: Dahada gelmedi. — Yukarıdai odayı ona verir - siniz, yahut peyini iade edersiniz, bize bu kadar hatır yapmaz mısı - nız? Maamafih bir kere odayı gö- reyim, Ev sahibi emri vaki karşısında kalmış gibi kalktı, iki müşteriyi | yukarr çıkardı. Genişçe bir sofa üs| tündeki dört kapıdan birini açarak içeri davet etti, Ki büyücek ve eski olmakla bi ır temiz bir hayli mobilyası j ona pansiyonda nasıl hareket ed * bir oda idi. Vatson eşyayı, gar | N bu, karyolayı, pencereyi önad sımı tetkik ederken Holmes: — Pek âlâ, canım, ebediyen o » turacak değilsin ya... Yaon beş! gün yahut bir ay... . Dedi, Vatson müşkülpesent gö - rünüyor; komşularını soruyordu: — Bu katta iki kiracı daha var, biri dediğim Naim Bey.. Yedi ay - dır kiracımız.. Galiba Alman Ya - hudisi imiş te Türk olmuş. Bahriye 1 1, N Numara:20 ezâretinde mühetidis imiş. Bir çok kereler, hele geçen haftaya kadar iezatetinde mühendis imiş. Birçok uğrardı. Bir kaç gecedir ki gelip yatıyor. Onun yaftındaki odada Brenştâyn isminde bir yahudi var. Gramofon komisyoncusu imiş. Pek nadir yüzünü görürüz. Vâtsonla Holmes bakıştılar, Na- im Bey hakkındaki malümat onun | Lüpen olduğuna şüphe bırakmıyor du, Demek beyaz köşk yanmadan evvel, ilitiyaten burada bir oda tu- tan Arsen Lüpen, yangından son - ra bu pansiyonda ikamete başla - | bir merileketti, Öyle bir memleket | gok cüretk miş, Pazarlık yapıldı. Kira tamamile verildi ve ertesi gün taşınmak üze- e| (Baş tarafı 1 imei sayafamızda) | hastalik bez kâpıyı dolaşsın; şehit | vakıftı, | barici yerlerde ilâç bir öfdâneden ibaret bulunsun; kolera salğinlari alabildiğine art - frengi, humma, İğinamı | berliği altında, Verdundaki Fransızlarıtki yerinden kımıldanmaksızın, sânki | küstahça “Kemâlistler;; sın; çocuk'arına düşkün fakat Ga mihlı durdu. hil anneler yavrularitia «ocak ağ- ladıkları zaman meme versin, ve| yapılar ve Türkün Marne muha: | di. Aynı zamanda, 177 ölüm hayata yeni göz açanlar ara sında bir firavün gibi dolaşım. Bir memleket ki; harpte bulunmuş, biribiri ardına on sene sulkun ne demek oldüğ daima bali İ Fakat asıl 1922 de Yurtanlılarla | tafa Kertaliri muakkipleri l ur Sanderi te bunün böyle olduğura | stitinda, deve ile, ökü# Ve Kemaln dinamik reh | geldiler. j Türk (o süngüleri, İ Lolyd Geörge ve diği gibi | rapa diplomatları bu küğüRE ded adini riyörlardı. Lâkin onlar Y' rebesi olan Sakaryada idi ki, Mus. dalphiada toplanan Con tafa Keiial Gazi ünvanını kazan - | Congtesi'in azaları gibi dı: Memleketi mahvölmaktan kur j tardı; Llöyd Geotfğe'ün İpğiltere | hü » | başvekilliğinden şutarlanmasına | di bir iş yapinâk istiyen W bilmmemiş. Bir memleket ki; üç #i- | sebep oldu, ve yeniden bir millet | zimkâr bir gtnp idiler. Bi | yasinin ve kurnaz bir Almari diple | tes'si işin başardı. Herkesin anla | doluda vatanperverlik alet silkip v r bir devlet tesis etmek 8 ini in? gi böoyundurüğunü matının sevkile arzusu hilâfıma içis | dığı biç lisanı ile #öylenecek Oo-| tuşturan şey, 1919 mârtindi i ğı yâralar Kanaya kahaya küruya | kalsin İşte eski Osmanlı imparator İuğunun büzülmüş cesedi olan Tür kiye dahâ ön kisa sene evel böyle | | ya ve Anadölüüun nefes çâlişti. Tehli ne bir oyundu. Lloyd ki, onu aricak bir mucize diriltebi- | George iki fazla hile kâzanabilirse lirdi. On sene evel, teşrinierelin 29| Arabistan, Mezopotamya, ve Fi Fra oyun demekti. Oyunise yalnız re Vatsor ismini yazdırdı: Pedor | uncu günü, akşam tam saat 9.30 da 'listinin değil, Istanbul ve Bögâz - Vanderzi; İtalyan tüccarı, Dişarı çıktılar ve Serlok Holmes e- ceğini tarife başladı. Ertesi gün iki büyük bavulla pan siyona taşman Vatson o gün akşa - ma kadar kapınin anahtar deliğin- den karsıki odayı tetkik ile vakit geçirdi. Naim Bey, akşama kadar odasından çıkmamış, kimsede kendisini ziyarete gelmemişti. Bir ayak sesi veya bir kapı açılması işi tince hemen koşuyor, gözetliyor, fakat Naim beyin odasına ne kimse giriyor, ne oradan kimse çıkıyor - du. Bütün gelen giden Gramofon komisyoncusu Brenştayna ait idi. İceride Kimse yek yu idi, varsa Lüpen böyle bütün gün yapa yal- nız ne ile meşguldü? Onun gününü boşuna geçirmesi, yatakta yatma sı, kimse tarafından ziyaret edil - memesi mümkün değildi. Vatson hafif sivri sakalı, kırmı- zı perukası, yüzündeki takma kıllı beni ile hemen hemen aynada ken dinui tanımıyacak bir hale girdiği İçin arada bir sofaya çıkıp yanda- ki halâya gider gibi yaparak Lüpe nin odasını dinliyor, hiç bir ses işit miyordu. Akşam, geç vakit sıkıldı, otele Holmese gitmiye mecbur ol - du, Holmes daha gelmemişti. Ka « | zinoda bekledi. Geç vakit Holmes epeyice yor - gun ve heyecanlı odasma avdet edip te Vatsonu bir kanapeye u- zanmış bulunca; — Ne yaptın, ne oldu? Diye sordu. Vatson: — Hiç, dedi. Ne gelen var, ne gi den! Onun odası sanki dıvar, Bir defa bile açılmadı. — Belki içeride değildi, fakat şu sırada belki gelir. — Belki, fakat yemeden içme - den, nefes almadan bekliyemem ya... Holmes güldü: — Bana gelince, ben de bütün günümü Altın kemer mağazası et- rafından geçirdim. Ne Miltiyadi- ye, ne Leonidaya görünmeden... — Leonidayı görsen tanır mıy- dın? — Tabii... Mağazaya bir defa girip çıkmak, onu bir defa kasa başında görmek kâfi değil mi? Kaldı ki bir mahallebıci dükkâ - nında Leonidanm yarım saat kar - şısındaki masada oturdum, (Devamı var) idi. O ada bir mezar açıldı ve için den ölü bir imparatorluk, canlı bir cümluriyet şeklinde meydana çık- ! ti. Milletin yenideti doğuşunun ilâ nindan 14 dakika eotra idi ki, Ga zi Mustafa Kemal © yeni Türkiye. nin ilk reisicümhütu intihap edil di. Memleket mesâilinde bügünün İ en Kuvvetli ictaatçısı olan bu ada İmın başardıklarını tetkik ettikten sonra, hattâ münevvet Amerikalı ların bile onu ne kadar az tanıdık- İlarını görmek insanı hayrete düşü İrüyor, ve Stalin hakkında pek çok şeyler işittiğimiz halde, kendi muhitinde, Stalin ve Müsso İlininin, her ikisinin de; nisbeten ! yetiç mu'üflerinde “yaptıklarında Mussolini daha şayanı höyret şeyler meyda- Da getiren, mütevazi fakat dinamik j Türk hakkındaki malâmatımız ne | kadar azdır. Ve Mussolininin ar i kasında kuvvetli bir teşkilât mev- cuttu, Stalinin keza. Halbuki Ke mal hemen de tek başına çalıştı. Ii Lâkin Mussolini büyük bir göste - rişçidir. Stalinin ise dünyayı saran | binlerce ajandan mürekkep bir i matbuat şebekesi var. Dünyada Türkler kadar sahne ye alıştırılamıyacak bir ırk mev“ cut değildir, derler. Bu söz, sık isk dramatik şeyler yapan Mustafa Kemalin, keridini niçin dramatize edemediğini ve niçın bakiyei haya- tiğini izaha kâfidir. Dram. Bu a» damın hayatı onunla doludur. Biri ona “Türkiyenin George Washing tonu,, verdi. O Was- hington gibi, askeri lider, devlet adamı, diplomat, iş adamı, çiftçi ve memleketin ilk reisicümhuru oldu. O da Washington gibi tacı bir tarafa frrlattı. O da Washing ton gibi siyasi kudrete askeri za ifer yolu ile erişti. Müttefikleri Ça- nakkalede durduran o idi. Türki- ismini şiddetle aleyhtardı. Daha iptida- da, Almanyanın neticede mağlüp olacağını ve vatanmın parçalana cağını bir peygamber gözü ile gör- müştü. Fakat memleketi de harbe iştirak edince, o da varını yoğunu ona bağışladı. Geliboluda, ölümle mücadele edilen o buhranlı anda, kumandanı olan Alman Liman von Sanderse Türk kıtaatmı kendisi » ne devretmesini söyledi. Türk sün gülerinin bir Almanın idaresinde iyi talim göremiyeceğini, fakat bir | tında vatanında kalmayı ihtiyar et | yenin Almanya ile ittifak etmesine | ların üzerinde de İngiliz hâkimiye ti demekti, Lloşd Geofge'un roi ve valet ile - roi Yunan kralı Kos- tantin, valet de 6 mcı Mehmet - yapmıya çalıştığı iki hile, Yunan istilâsı ile Asya Türkiyesini yök tahtına oturtmaktı. Kemal roinin karya nehrinde 21 günlük bir harp ten sonra Yunanlıları Akdenize e! Sarronun riyasetinde topl ole” | dip, kuklası olan Sultanı İstanbu! | tr. İçtimada, Cenevrede ne sürüklediği umumi harpte aldı-! lursa, Lloyd George Kemal Pisa | nah ordularının İzmire alması | Türk &sker ve ahalisini için uğrşân milli harekete bir “do- İ sizce vutinus olmaları idi: uble fi6sse,, le külüh giydirmeye | Lloyd George'in teşebbüs eler çök büyüktü. Bu Kemal'i as lahduğu “double finsöseu (Sonu yari nsa meclisi” ji y Z Z N ; öö er b N ile enukabeleii bütçe görüşül di PARİS, 21 (A, A) ajansı bildiriyor: Kabine, dün öğleden ri Pol Bonkurla Lo vilâyetinde i da valet'nin de fevkine çıktı. Sa - İnan M. de Monzi yoktu. M. Saro, parlâmentd bilhassa bugün bütçe sürdü: Sonra İstanbul üstüne yürü | müzakerelerinin yapılacağı dü, Sultan canından korkarak kaç- ' hakkında malümat vermişti tı. Kemal kılıcını kmıma soktuktan İsonra, cihanın şabit olduğu ıslaha tın en getini olan bir inkılâp işine koyuldu. “İleri gelen asyalılar,, | bilhassa iş usülleritik sad adlı eserinde Josef Hall onun için, “Açık ve tebarüz etmiş kannatleri itibariyle ve gayri mümkün ve- zaifin icrası hususunda en büyü - ğüdür, denmeye lâyıktır,, diyor, O bütün hayatında, daha genç liğinden beri, sultanların adele - İ sinde bir dikendi. Büyüye büyüye bir çivi haline geldi. 23 yaşında iken, Türkiyenin ilk hürriyet mü- cadelesi esnasında, memnu olan “Vatan,, ı okumak cürmünü irti - i küp etmişti. Abdülhamidin nsza- if Kabine, müzakere esasi" maliye enicüteri; metinlerini etmiş, bununla beraber eni mesi, lüzumsuz şeylerin i mi hususunda yeni Bir zırlanması hususunda ür | meye de karar vermıştır. | Türk tarihi tetkik c&” Filhbakika kabine 500 luk Şeni bir tasarruf yaprak İ ! idare makinesinin yeniden Pp p tindedir. ğ yetinin bir dileği Türk Tarihi Tetkik rinda bü piyesi okümak hiyanet ve Reisliğinden: dinsizlik demekti. Onu okuyup, ondan zevk alan bir kimsenin de geri bir kuruştan fazla değildi. Pa dişalın hafiyeleri bu kitabı oku - yanların listelerini tertip ederler - di. Fakat Allah Kemal için başka plânlar hazırlamıştı. Cezaen üç ay bapsoldu ve Şama nefyedildi. Altı sene sonra (hürriyet ordüsünun birinci fırka erkânı harbiye res isi olarak İstanbula girdi, ve Ab - dülhamit bir daha dönemediği sür- güne gönderildi. Bu hadise 1909 da olmuştu. On sene sonra, Abdülhamidin biraderi 6 mcı Mehmet te onu nefyetti, ve onun başını getirecek olana mükâ- fat vadetti. Ve tarih bir kere daha tekerrür etti, Büyük harpten beri Kemal de, Washington gibi, bir asker olduğu kadar bir devlet ada mı olduğunu ispat etmekte idi. Padişah tarafından Osmanlı ordu- sundan tardedildikten (9) 15 gün sonra, 23 temmuzda, “hâkimiyeti milliyeye müstenit yeni bir Türk devleti kurmak,, maksadıyle davet ettiği Erzurum gongresine riyaset ediyordu. Kongre, İstanbul hükü- metinden ecnebi tahakküm ve iş galine boyun eğmemelerini talep ediyordu. Türk köylüleri, küçük Türkün idaresinde daha iyi harbe- | arazi sahipleri, vatanperver sıfatı debileceğini biliyordu. Kurnaz von | ile bu meclise kaydolmak üzere, at ! | ! Cümhuriyetin onuncu mü bayramı münasebetile İâde bir surette neşrolunâ ve mecmuaların ve resmi dai le hususi müesseselerin “ zatlerin neşrettiği bir çok ipi risalelerin hepsi milli yazılmasında büyük kaydi hemmiyeti haizdirler. Türk i Tetkik Cemiyeti kütüp9#”. bunların herbirinden hiç 9” birer nüsha hıfzedilebilirs€ şimdi Türk tarihini tetkiki* şan arkadaşlarımıza, (#9 radan gene bu mevzu çalışacak olanlara çok binâen onuncu yıldönümü mı münasebetile neşrol nevi matbuaların ve gen “iy nasebetle çrkan gazeteleri" birer nüshasmın Ankara Tarihi Tetkik Cemiyetin* rilmesi, milli menfaat olunur, Bütün bu vesikalar kütüphanesinde ayrıca hıfzolunacak ve bunları daire, müessese ve 29 isimleri gönderdikleri v* adlarile beraber hususi bi” kaydedilecektir, fi çi yayda i | sikalar hazırlamış olacakti" Md