—s — VAKIT 2 Znci teşrin 1933 ( İzzet Fuat Pş.nın hatıraları Âptülhamit,ahlâkı ifsat eder diye ti- yatroyu menediyor fakat sarayında kadınlara oyun seyrettiriyordu... My ya e e m e Lg yg yy rg yy yy yaşa Eg yy yy yy yg yy Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade yg yy yg ayyy N yy yy yg gg ay Ayr yg Ayy gg — 19 — | ha doğrusu bir kaza eseri diyor -! den tahkikata esas olabilecek or -| Aabacılardan birinin mektep - | dum. tada bir şey göremediğimden va - ten yeni çıkmış Mukim isminde Aradan bir saat kadar geçmişti. İzifem sadece Mavröni beye refa - bir oğlu vardı. Derhal tavsiye et - | Bir musahıp geldi. Arap fevkalâde kat etmekten ibaret kalmıştı. Dok- | tim. Çalışkan gocuktur. Bir kere| telâşlı ve heyecan içindeydi. Mo - | tor yaralıları Muayene etti. Cebi tecrübe edilsin. İ armış dudakları rüzgâra tutulmuş hümayun kâtibi (atıyei seniye?) Çok geçmedi. Hatta galiba er - | bir yaprak gibi titriyordu. Sık sık tertibinden tefrik edilen parala - tesi gün bu Mukim efendıyı saraya ' nefes alarak anlattı. Efendimiz | ş, kırmızı torbalar içinde birer bi- katran kasam inde bam gli ele ki e oylar, bufunı -| vr dağıt, Mesele kapandı Fak , | yorlar ki: Abdülhamit hiç yoktan hâdise çı - di ği i 3 maadiyen karıştırırken birkaç kere — Ben kendilerınm abaen cet | karmıya da bu tarihten itibaren ler gördüm. Meğer bu Mukim e -| Kırılan dost Dostlarımdan birinin bana mek tup yazmamasına bir türlü veremiyordum Karısı öldüğü zaman ona hazin bir mektup göndermiştim. O gün- den sonra bir daha haber alama - dım. mana Bir akşam ona trende rasgel - dim. Dar koridorda, vagonun pen- | cerelerine akseden karan'ık önün de, neden mektup yazmadığını sor dum. Dedi ki: — Sana doğrusunu söyliyeyim mi?. Karım için yazdığın taziyet mektubu bende fena bir tesir yap- tı, — Nasıl olur? Acaba farkında olmadan canını sıkacak bir şey mi yazdım?.. — Hayır, fakat mektubu aldı- ğım zaman karım henüz ölmemiş- ERAY luk vesair& Müellifi: Ramon Gomez de la Sern4 Gerdanlık Bunu herkes bilir: O ada 8! nize, gemisi uzaklaşırken, kıym* ili bir hatırasını bırakan muhak * kak gene gelir. | Gil | | Pupet adada aşkı tatmıştı. gelerde ve güneşlerde sevişmiş” Tekrar bu adaya gelmek, tek” rar bu adanın ağaçlıklarında a4” i kı tatmak arzusu o kadar kuvW© İliydi, ki gemisi uzaklaşırken, bi servet denizindeki gerdanlığı gi" karıp denize attı. Romatizma Romatizmalı dört İngiliz kadr nı, hastalıklarını tedavi için birlikte yola çıktılar.. Fakat sonra her mağaza cay kânı önünde birbirlerinden ay” fendi ışınde pek mukdimmiş. Yal. | pız kazan karıştırmakla iktifa et - miyerek daha pek çok işler de ka - rıştırmış olacak ki, Halepteki men- famdan Madride gitmek üzere av derinde kendisini kolağası rütbe - sinden birdenbire ferikliğe ( terfi etmiş buldum. Musahip telâşlı te - sadakatlermi bilirim. Bu iş kendi tahminleri veçhile kaza eseri de - | ğildir. Beykoz halkından yüzler - | ce kişinin hiç sade Karagöz oynat- "mak için oraya toplanmalarına ih- timal var mıdır?. Meseleyi ehem- miyetle telâkki etsin ve hemen ma halli vak'aya giderek ıkıncı defa i başladı demek en doğru bir hare- kettir. ti, on gün sonra öldü. — Garip şey... kimin verdiğini her halde uydurmadığıma inanır - sın. — İnanabilirim, fakat bundan sonra seninle mektuplaşamam... Abdülhamit zamana göre ah - hatırlamıyorum; kâmın da değiştiğine şiddetle ka - nidi. Bununla beraber bu kanaat açıkça söylemekten de çekinırdı. Hariçte gayet mutekit, dindar gö- Bana o haberi | lâğle anlatıyordu: yeni baştan tahkikata baş'asın.,, — Beykozda büyük vukuat ol- Zenci haremağası bu ipe spa muş. Şevketmeap efendimiz (7) gelmez sözleri kat'iyyen emindim ki, hünkârın ağzından çıktığı gibi Fakat bir padişa - hın alelâde bir kazayı bu kadar çocukça mugalâtalarla tefsir edi - İşine de hayret etmekten kendimi menik buyuruyorlar. Oraya gidip | tahkikat icrasına sizi memur etti - ler. Simdi gidip neticeyi bildirsin,, diybrlar.,, Pek iyi hatırlıyorum. Gayet s0- duk bir kış gecesıydi. Hatta lapa | #/ar91yordum: lapa kar yağıyordu. Sarınıp sarma Musahibe uzun uzadıya izahat lanarak Besiktaş iskelesine indim vererek, hatta iki de lüzumsuz ye- Orada bir muş beni bekliyordu. | re yemini billâh ederek ortada en- İçine atladım. Yarım saat sonra | dise edilecek bir şey olmadığını te Beykozda idim. Aman yarabbi | mine açlıştım. Fakat aldığı emri meğer Beykozda hakikaten büyük | mutlaka yerine getirmekten ibaret | vukuat olmuş. Anlatayım da din . | clan vazifesini bihakkın ifaya az - meden Arap köleye meram anlat- | naklediyordu. leyin. Beykoz dibağhanesindeki efrat mak imkânı yoktu. Mademki hün- İ kârm iradesi vardı, tekrar Beyko- tan tahminen bir tabur asker top- i sa gidilecekli; İanarak karagöz oynatıyorlarmış, Oyunun tam Gecrvli zamanında | O zamanlar daha Yıldız sara- ferikleri kapıyı açıp birdenbire i - | yında ifsat ve tezvir Jurnal ve if - çeğye gırmış. Böyle bir tabur aske | ira o derece ileri gitmemişti. Bi- yin harap bir koğuşta omuz omuza İ naenaleyh namuslu bir insan ken- sökmiyecek bir halde toplandıkla- | 4: mütaleasını ,başkalarının hoşu- | rını görünce: İna gıtmıyecek bile olsa çekinme - den söyliyebilirdi. İşte ben de bu kanaatle araba açıkça hakikat bu | — Aman çocuklar demiş, ne ya pıyorsunuz, Maazallah bu kadar kalabalık koğuş birdenbire çöker-| merkezdedir demekte hiçbir mah- se hepimiz altında kalırsınız. Fa - yp görmemiştim. Halbuki mesele | kat bunu demeye kalmadan za - J öyle değilmiş. Saray Beykoz ha - biti görür görmez hep birden aya-| e İ disesine o kadar ehemmiyet ver - ğa kalkmalarının neticesi olarak miş ki, Abdülhamit elinde saat sa- döşeme çatlamış ve bütün o cema- | at, Beykozdan davet edilen sivil - ler de dahil olmak üzere takımıy- le a$ağıdaki makine harçları üzerine düşmüşler. İçle - rinden üç yüzü ağır surette yara - laninış ,diğerleri hafif birer ile kurtulmuş, üste gelenlerse u - fak tefek birer bereyle kazayı sa- | ni bekliyenler var. İçlerinden yal- vuşturmuşlar. Yaptığım tahkikatı | PIZ birini tanıyordum. Tabibi ce - lonları dolaşıyor, sadakatlü karin- lerinin getirecekleri malümatı bek- i liyormuş. dairesinin 5 Artık çaresiz giyinerek evden çıktım, Beşiktaş iskelesinde bir muş hazırlanmıştı. Kamaraya gir- EZ diğim zaman gördüm ki, içerde be rünmesine rağmen saray dahilin - de garp usulü muaşeretinın pey - derpey teessüsüne de müsait mu- hit hazırlıyordu. Bir taraftan (mu- hadderatı islâmiyenin tiyatro gibi muhilli ahlâk mahallere duhulü - nü) meneden emirler neşrettirir - ken diğer taraftan kendi sarayın - daki kadınlara da Yıldız tiyatro - sunda oyun seyrettirirdi. İçkınm muzır olduğuna dair en meşhur hocalara camilerde vaız - lar ettirmeyi ihmal ettırmıyen ve ömründe işret istimal etmediği hakkında halk arasında şayialar çıkartan Abdülhamit ,resmi mera- simlerde şampanuya şişelerinin elden ele dolaşmasına ses çıkar - mazdı. (Devamı var) Gaziden alınan ders Bir milletin şerefinin muhafâzası meselesi Berlin 31 — Eski muhariplerin toplantısında başvekil muavini von Papen bir nutuk © irat ederek eski muhariplerin Türkiyenin bayramı- na hararetle iştirak ettiklerini söy - lemiş ve demiştir ki: “Bir milletin şeref ve haysi muahede şartlariyle muhafaza e - dilemez. Bir millet şerefini ihlâl €den muahedeleri imza etmemeli- dir. Bunu bize Türk (omilleti ve! Türk milletinin büyük i Gazi Hz. parlak surette ispat etm ! dir.,, ———— j | edilmesini vak'anın alelâde tedbirsizliğin ne | nabı cihanbani (?) Mavroni paşa Alman tasarruf sandıkları “Ne fena tesadüf, deyip, tren- den inmekten başka çarem kalma- dı, aynı trende seyahat etmemize imkân yoktu. (Baş tara 1 inci mayıfamızda) fikre iştirak etmiş ve takrir ekse * riyetle kabul edilmiştir. Karar mucibince (o çağlıyan bu haliyle muhafaza edilecek, suların etrafındaki tahtaden yapılan tak- lar betona çevrilecek ve gene âbi- denin civarındaki elektrik sütunla rı elektrik şirketinden satın alına- İ caktır, Bu suretle Cümhuriyet mey danın çirkin manzarasmmn orta - dan kaldırılması temin olunmuş - tur, Satın almacak sütunların bede - lini tesbit işi bütçe havale edilmiştir. Bir aralık Galip Bahtiyar B. söz almış, Elektrik şirketinin üç gün encümenine dığını anlatmış ve şirketin içtimai muavenet faslına yardıma davet istemiştir. Bu muvafık görülmüştür. Bilâhare âzadan hacı Adil ve Yusuf Ziya Beylerin meclis azalık- larından istifaları okunmuş, kabul edilmiş ve biraz (sonra da daimi encümen seçilmesine girişilmiştir. “İlntihapta Mehmet Ali (Beykoz), Mehmet Ali (Beyoğlu), Cevdet Kerim, Avni, İhsan Namık, Suphi, Şerafettin Beyler ve Nakıye ha - bayram zarfında yüzde yüz kazan | teklif | dılar. Zoe beyaz elbiseleri seyretmek Jen, Edit kuyumculara bakmakt4” Rozen şapkalardan, İlda açık #8” çık resimlerden hoşlanırdı. Bu birbirine uymıyan zevk günün birinde onları öyle bir ay” rış ayırdı, ki bir daha birleşemedi" ler. Biri kendini Napolide, öt“ Niste, üçüncüsü Pariste, dördünü İsü Berlinde buldu.. i Şehir Meclisinin Açılışı Büyük bayramda halkın şuuruuu takdir tek bir polisin müdahalesini iesf ettirecek bir şuursuzlukta buluf” madı.. Herkes, çirkin olabil en ufak bir hareketi işlemekte” bile “bayrama haksızlık,, diye ge kindi. V zabıta sadece, yollard* geçitleri temine, intizamı muh3f#” ! zaya baktı. Şuurla, nizamla, ahenkle bayraf kutlulıyan şehrin hassasiyetini hittin B. şehir namına Gazi Hz. arzetti. Şehir halkını temsil ede” | meclisimizin de büyük reisi teb! etmesini, vatan ve kendi saadet leri için iyi dileklerin bildirme” ieklif ediyorum.,, 4 Bu teklif hararetle kabul ei” miş, telgrafı yazmağa, başta p hiddin Bey olduğu halde Many? zade Feridun, Emin oOÂl, Mitb? | Cemal, Etem İzzet, Refik Ahi beyler memur edilmiştir . ği Bundan sonra, Üsküdar tra vay şirketi mukavelesinin komi# i yonca tetkiki kararlaştılmış, gel | evrak ait oldukları © encümeni? havale edilmiştir. içtimaa nib verilmiştir. ——zz Gazi Hz.ne şükrâ” Vali ve belediye reisi Muhit” ticesi olduğunu gösteriyordu. diğeri genç bir efendiydi. Kendi - | BERLİN, 1 (A. A.) — Alman | nım kazanmışlar ve daimi encü - Tahkikatımın neticesini oldu - sini takdm ettiler. Zu gibi hiçbir kelime ilâvesine lü-| o Ceybi hümayun (o kâtiplerinden zum görmeden mabeyne arzettim.| Reşit bey. Mavroni apşa mecruhi- Meğer mesele benim tahminim İni tarafı eşrefi melâkâneden (7) veçhile değilmiş. Gölgesinden ür - | muayeneye memur edilmişti. Re - ken sultana Beykozda nefsi nefisi | şit bey ise zatı akdes (7) namına hümayun (2) aleyhine müteveccih | kendilerine atıye tevzi edecekti. bir suikastten bahsedilmiş. Halbu. Oo Beykoza vâsıl olduğumuz za - ki ben burun aksını iddia ediyor, man tanyeri ağırmıya başlamıştı vak'a alelâde bir mahiyettedir, da ' Neredeyse sabah olacaktı. Yeni - tasarruf sandıklarının geçen eylül mene girmişlerdir. ayına ait muamelelerinden anlaşı| | bin markı geçmiştir. künu eylül sonunda 10 milyar 561 milyon markı bulmuştur. En sonda İstanbul Halk fırkası idığma göre bu sandıklara yatırı - reisi Cevdet Kerim Bey söz almış, İan paranın miktarı 13 milyon 200 | İstanbul halkının üç gün üç gece Kemal Hz. ne. İtes'it edilecek bayramın geceleri - | Şimdiye kadar yapılan tevdiat | ni kaldırdığını ve ilk günden son | İstanbul bir tek vücut ve bir yekünu 18 milyon 700 bin mark) saatine kadar bir tek gün haline yürek gönlü sizde ve gözü ü nispetinde kabarmıştır. Tevdiat ye | getirdiğini ve yaşadığını anlatmış, eserinizde bahtiyarlığının 8 şöyle demiştir: “ — Halk bayramı kutlularken p ' Bey tarafından cümhuriyetin “rf cu yılı münasebetiyle Rei. cüm i Hz, ne şu telgraf gönderilmişti” Büyük Reisimiz Gazi Mu#! ve * Mübalâgasız, istisnasız ilini kutlulamaktır. Şükran ve si “nettarlıkla arzeylerim efendi" ;