31 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

31 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKT ın Edebi Tefrikası < 77 YINNıNMANNNıNAAı, KISKANÇ Manen. Vakdeden : Setâmi Izzet Buna rağmen, hafif bir meyiil bana yaklaştığını hissediyordum Bu hiz, onun bana karsı olan ha * ından doğmuyordu. Hayır, o | Bene lâkayıttı, dalgındı. Fakat i - ar Yapıyordu, ki bana yaklaştı | İ 1 anİryordum. | iyor ve saçlarını uzatıyor: | > Kokla bakayım.. Bu lavanta” | boşuna gidiyor mu? İ > Evet, ği Alırken hep seni düşündüm. #Masından bir tabaka çıkarı * 9, açıyorum. İçinde bir yazı, Uyorum: ime. ai ie gün, evde, gramofona plâk Tarken, ismini gösterdi: “Seni *eviyorum, 138 Onsuz geçirdiğim zamanlarda, Yaplığımı kat'iyyen sormazdı. am bir kadından bahseder - | kurnazca bir çevirme ile mev- değiştirmesini pek iyi bilirdi. | Bir darbe ile, kadın sözümüz * *n çıkardı. lâ, bir davette, ben bir ka- ol biraz fazla konuşsam, dik - t eder, gözünden kağırmaz ve Sün, on beş gün sonra sorar: > Hâlâ F.. Hanım hoşuna gi - Yor mu? Bir gece, salonda o bir köşede o | , Muş konuşurken ben de başka tir köyed kizkardeşile oturuyordum. ir kaç gün sonra, Behire ile a - Lumanrmızda buluştuğumuz za- e” kapıdan girer girmez dedi di; Geven aksımki manevran yü tümedi, > Ne manevrası? Farkındayım... Biliyor musun #ece senj neye benzettim, — Neye benzettin? e, bir arkadaşın kuzini ve | gi, ırikan da almışlın. — Amma yaptın Bebire! — Evet, yanındakilere çığırtkan lık ettiriyordu. Ama ben çok vah- işi bir kuşum, ökseye basmam. Bu gibi sözler, erkeklerin üzerin den kayar, gider. Fakat ben, Behi- re ile aramda sırf maddi münase İ betten başka bir rabıtanm doğm? sını çok arzu ettiğimden, onun bu sözlerine pek ehemmiyet veriyor- dum. Adeta deniz kenarından toplayıp evine sevinerek gelen ço- cuklara benizyordum. Bu çakılla - rın kimse için kıymeti yoktur, ama topliyan için... çakıl Maahaza bütün bunları fazla | tahlil etmiyordum... Bütün bunlar ince bir bulut halinde kalıyordu. Ona gene “seni seviyorum,, de- meğe hakkım yoktu. Ne zaman: — Şeni seviyorum! Desem, derhal sözü keserdi: — Yok canım... Yok canım.. — Peki ama neden inanmak is - | temiyorsun? — İnanmak istiyorum, çünkü a- ramızda bir aşkın mevcut olduğu - nu istemiyorum. Buluşuyoruz, gö * rüşüyoruz, bu kadarı kâfi.. Çocukluk etme.. Ben seni se- viyorum, sen de pek âlâ sevebilir- n... Belki de.. Behire dalgın duruyor. Hafif ha | İ fif ürperiyor, Omuzları titriyordu. Ne düşündüğünü, kafasından ne ler geçtiğini anlıyamıyorüm., Diyor ki: — Bundan bahsetmiyelim. — Aşktan pek mi korkuyorsun? İ Aşkı korkunç mu buluyorsun?. — Evet.. Hem, nasıl anlatayım bilemem, hiç muvafık bir şey de - gil, da > Acemi kuşbaza.. Yanma çı - (Devamı rar) İzmirde et satlik Eylâl ayında (o İzmir belediye *zbahasında kesilen hayvan mik * hakkında bir istatistik hazır - şti hitiy, cr için mezbahada 2408 ko-İye bildirilmiştir. ağ 1210 kuzu, 68 keçi, 37 oğlak, 5 sığır, 250 dana (olmak üzere hayvan kesilmiştir. i am başka 1978 koyun, kuzu, 29 keçi, 260 sığır olmak | Üzere 2624 baş hayvan © kesilmiş! İ “arak mezbahaya getirilmiş, mua | Yehesinden sonra (— salışa çrkarıl- Miştir, a Ağustosta 2632 baş hayvan ke- ir. Eylül ayında ağustosa| rân 1856 baş hayvan fazla ke liği anlaşılmıştır. Sağır ve dilsizler ağır ve dilsizler cemiyeti tara - an dün Şehzadebaşında mer-| ernde bir çay ziyafeti verilmiş | toplantıda sağır ve dilsizler ğ :*Miyetinin yeni faaliyetleri hak - avetlilere cemiyet reisi Ham-- Yin konfertinsı o bir başkası âfndan okunmuştur. Orkestra tir, Tıp Dünyası 10 uncu yıl dönümü vesilesiyle ei nüshai mahsusunda iki iy mukayesesine ait | mdan muhtelif parçalar ça - »rettin Kerim Beyin bir maka - i ve, Kâzım İsmail, 5 e İ yümüştür. Bursadâ 162 kişi tahliye edildi Bursa, 30 (Hususi) — Af ka- Buna göre İzmir halkı | nunu bugün öğleden sonra adliye- Mahkümlarm dosyalarının tetkikinine başlan - mıştır. Şimdiye kadar 162 kişi tahliye edilmiştir. Tahliyeye ya- rın da devam edilecektir, Tahliye edilenler “Yaşasın Cüm huriyet!.,, diye bağırmışlardır. Bursada yangın Bursa 28 — Gece sabaha karşı Kayabaşı mahallesinde bir tütün deposundan yangın çıkmış, şiddet li esen lodosun tesiriyle yangın bü- Alay karargâhı ittihaz edilen bina da dahil olduğu halde 7 ev yanmıştır. Zarar (o ve ziyan ' yirmi beş bin lira tahmin ediliyor. Bursada şiddetli bir lodos fır- ınası esiyor. Rüzgârm tesiriyle yapılan taklardan biri yıkı'mıştır. Köylerde birkaç evin de fırtına - dan yıkıldığı söyleniyor. Sui istimal Silivri kazasının Celâliye kö yünde 200.000 lira kıymetindeki bazı ev, arazi ve emlâkin ötekinin berikinin yeddi gasbında baldığı dahiliye vekâletine haber verilmiş, vekâlet te bu işin tahkikatına mül- kiye müfettişlerinden Talât Beyi | memur elmiştir. 5 — VAKIT 31 B. teşrin 193 3mm “Hukuk Bakımından On Yıl Bir kitap - evini dolduracak ge- nişlikte olan bu mevzuu gündelik bir gazete sütununa sığdırmak ka- bil midir?. En feyizli on asıra denk olan on yıllık tarihin yekün halinde bir plânçosunu yapmak te-! sellisidir ki bu satırları yazdırdı. | » » * Şüphe yok ki inkılâkımız her şeyden evve: muhteşem ve mükem mel hukuki bir müessese vasfını i haizdir. Türk dünyasının büyük dalgalar halinde köpürüp coşarak bütün engelleri yıkıp atması, yep yeni bir müvazene yarattı; geçmi- şin bütün kirleri yıkandı; Milli varlığa nefes aldırmıyan hailler süpürülüp gitti; yeni Türkiye, ye- ni bir güneşin ça'lkandığı mucizeli | bir âlem halinde gözleri kamaş - tırdı. yi ğe Tereddütsüz iddia edilebilir ki | Türk inkılâbı kadar kendi kendi- İni yaratan ve büyük bir tarihin sa | dık bir neticesi olarak varlık sa - hasına intikal eden bir hâdiseyi . tarih, henüz kaydetmemiştir. İnkılâbın yürüdüğü yolu, umu- “mi görüşlerle adım adım takip e delim: Türk vatanında uzun bir tarihe | dayanan bir saltanat müessesesi vardı; onu milliyetçi, halkçı, dev- iletci, lâik ve inkılâpçı bir cümhu- riyet istihlâf etti, Bu değişiklikte başkalarma benzeyş arzusu değil, kendi kendini idare etmek kudre- üni bilfiil ve bizzat deneyen bir milletin hakiki rüştü âmil oldu. Saltanat müessesesi başkalarına ve kendi. tarilüne dayanıyordu; büyük mücadele göslerdi ki caun "artık milli vicdanda dayanacak bir yeri kalmamıştır ve işte bu ha- va içinde saltanat, beka hakkını kaybettiği için yerini milli iradeye, Cümhuryete bırakarak tarihe gö -| müldü. »* Türk kadın ve Türk erkeği, Türk İ elini kurtarmak için aynı safta çar | pışlı; neferinden en yüksek rüt - belisine, çocuğundan ihtiyarına, kadınından erkeğine kadar her ferdi aleşe alılan bu camiada ne Yazan : İriyete rehber olmak imkânını bu labilmiştir. , .»n # Lozan muahedenamesi, ekalli - yetler için bazı haklar tanımıştı; inkılâbm hukuk cephesi o kadar” ilerlemişti ki onun karşısında kili- selerin ve havraların dini anane- İlere dayanan mevzuatı dikiş tut - turamadı; bütün vatandaşlarına “Türk,, adını veren teşkilâtı esa - irfan Emin Bey siye kanunu huzurunda tek bir bu kuk müessesesinin göze çarpması lişte böyle faziletli bir inkişafın e- seridir. ** Medeni, ticari, cezai hukukta | varmış olduğumuz neticelere baş- ka milletler kaç asırda vasıl ola- bildi?. Biraz tarih okuyanlar bilir- ler ki insanların kafasını çember - liyen ananelerden sıyrılmak için uzun mücadeleler ve asırlarca mü- barezeler lâzım gelmiştir. Yepye- ni bir hukuk zihniyetiyle düşüne- bilmek için Türk camiasının rüş - tüne erişmek icabettiğini kim in-' kâr edebilir?., > $ 4 Sayısız delilleri elimde tutarak iddia edebilirim ki Türkiyede ha- | kiki hürriyet, Cümhuriyetle ve| cümhuriyetin yeni kanunlariyle doğdu. Şeriat kaidelerinin tatbik edil- rütbe, ne yaş, ne de cinsiyet farkı görmek kabil değildi. Hepsine bir den verilecek tek bir isim vardı: | İ Kahraman.... | Ve bu kahraman kafilesi tarihin ef isanelerini unutturan mücadelesin- İ de işini bitirdikten sonra artık ka- | | dın - erkek farkını o düşünmeğe! imkân kalmamıştı. İşte kadınlığın hakları böyle doğdu, böyle büyü- dü ve böyle tanındı.. Burada verilmiş bir şey yoktur; yalnız hakkı ve hakikati tanımak vardır. *ş Türk toplarının sadası Lozanda duyulduğu zaman “realize,, edil - miş bir inkılâbın müjdeleri mede- ni dünyayı kendisine doğru çekti; bir taraflı olarak kaldırı'an kapi- | tülâsyonlar, tasdik edilen bir Ke - mâl eseri karşısında silinip gitti. Vaktiyle dünya tarihinde daima en birinci rolü yapmış olan Türk, bu defa en geniş bir salâhiyetle kendi köşesini işgal etti; en me- deni sayılan milletlerle yan yana, ontuz omuza yürüyen inkılâpçı Türkiye, ispat etti ki şerefli adı- nın anıldığı her yerde beynelmi- lel hukukun faziletli sadası beşe- diği devirlerde köleliğe ait miras | kaideleri bile hukuk ölçüleri ara- | sında yer tutuyordu. Meşrutiyet kanunu esasinin ilân ettiği hürri- yete rağmen bir başvekilin nikâh- İs karısının cariye olduğu ve mi- rasa istihkak kesbelmediği iddia olurmadı mı?. Böyle bir dava, kabineye dahil o'an (o Şeyhislâm Efendinin bulunduğu binada cere- yan ediyordu. Bu da gösteriyor ki siyasi ve medeni haklar beraber yürümedikçe hakiki hürriye. tin mevcudiyetinden bahset - meğe imkân yoktur. İşte! yeni Türkiye, hürriyeti böyle özünden anlamış ve hakiki olarak ilân etmiştir. ;. ; z Türk inkılâbı; şer'i, nizami at-| larını taşıyan alacalı bu'acalı mah kemeler yerine muasır zihniyetin adliyesini kurdu ve onu yeni ka - nunlarla techiz etti. Millet a İ na söz söylemek salâhiyetini haiz ve yalnız kanuna tabi namuslu ha- kimlerin ellerine müstakil (o kaza| kudretini teslim etti. Mahkeme - lerin mukarreratını teşrii meclisle icra vekillerinin tehire bile muk - Avukat irfan Emin tedir o olmadığını ilân eden bir teşkilâtr © esasiye kanunu bulup göstermek mümkün müdür?.. EE Hak mücadelesini bir tezvir ve mefsedetten ibaret sayan eski zih- niyet karşısında yalnız ilim ve mes lek adamlarını tanıyan ve vatan - daşlara faziletli bir silâh kazandı- ran Cümhuriyet rejimi, şüphe edi- lemez ki “avukatlık,, mesleğini te- sis etmiş ve adliye cihazını yeni bir unsurla takviye ve ikmal etmiş- tir. ... Eskiden usulü muhakemesi ol - | miyan, müdafi kabul etmiyen di- İ| o vanı harpler, | teşekkülden ibaretti; Cümhuriyet dehşet verici birer idaresi, onların yerine asri muha- keme usullerini, yeni ceza hüküm- lerini ihtiva eden kanunlarla “as- ' keri mahkeme,, leri ikame etti, ; : # Genç Türkiye Cümhuriyeti, at « tığı her adımı yeni bir kanunla sağlamlaştırdı. Asırların eski mev- 'zuaları, yerlerini yeni kanunlara bıraktı. Sayısı üç bini geçen ka- nunlar, inkılâbın yaşıyan ve yürü- yen kudretinin canlı birer işareti ve kudretli birer bekçisidir. Bu muhteşem manzumeyi hayretle seyretmemek nasıl mümkün olabi- lir?2... *»* » Türkiyede hukuk kaideleri ne bir süs, ne de iğerti bir oyuncak - tır. İtalya ve Almanyada karika - türe dönen esas haklar Türkiyede bir ülkünün kalesiyle kuşatılmış « tır. Burada devlet kuvveti yalnız zulmü, yobazlığı, irlicai ve anarşiyi boğmak için kullanılır. Kanunlar, haksızlığa çevrilmis silâhlar gibi bu toprakta yaşıyanların zorlu bi- rer muhafızıdır. : 4 : Gözler, bir şeyi ancak muayyen İbir mesafeden ihata edebilir; on i yıllık inkılâp tarihi öyle muhte - şem ve mürtefi bir ehramdır ki hakiki yüksekliği, ancak uzak de- İ virlerin mesafelerinden farkedile - bilir. Onun için tereddüt etmeden söyliyebilirim: İlerki nesiller onun hakiki ebadını bizden ziyade kav- rayıp hayran olacaklardır. Onlar bu şerefli mirasa kavuş- tukları zaman Gazi devrinde ya - şıyanlara imrenerek bakacaklar ve bizim için: “Ne bahtiyar insanlar- imış?,, diyeceklerdir. Avukat irfan Emin Bir barda üç sarhoş İzmirde, İzmir barında kanlı bir hadise olmuştur. Barda oturup rakı içerek sar - hoş olan Abdullah oğlu Arap Meh metle İbrahim oğlu Mehmet, Re - cep oğ u Etem Ruhi efendiler caz- bandın cümhuriyet marşını çaldı - ğı sırada orada bulunanların aya « ğa kalkmasını istemişler, bağır - mağa başlamışlar ve: — Ayağa kalkmıyan şu vatan hainlerini temizliyelim diyerek hamil bulundukları bıçak'arını çek mişler ve halkın üzerine hücum et- mişlerdir. Bu sırada Hüseyin oğlu Sami ile garsonlardan Osman oğlu Re- fik efendiler yaralanmışlardır. Yaralr'ar memleket hastanesine kaldırılmışlar ve vaka failleri za « bıtaca yakalanarak adliyeye verik mişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: