AKIT ğru uzanı - yağız denize do Birafını ızda hafif kürek sesleri, su galarda çipiltileri var - te, iL $e rengi, sıcak bir ge» Ra Attın düm, Evet, > i 7 Falere mi?, — neyiz ayar, maalesef oraya gide- Be, da Yoğlunda bir Rus lokantasın- Yemek yiyoruz. Yunanistanın alanı zihnimde canlanıyor. hatırlar mısın Mi - Baal iyonun sözüne ka- A çesmesini aramıştık. ve, A sonra öğle yemeği ye - Un Neydi o lokantanın ismi?. ie se e imiği,, 0 > Ezilin mi?. ? il Hayır, Offenbah'ın. zel lrladım. “Kral Menelasko Helen lokantası... Hey, Heraon harabelerini gezdik. Meşhur bir eserin t i; 5 © Çıktık. Rehberimiz bize o ,İünancadan bahsetti. Bir kelimeler. değişmiş, yalnız Miş, *eviyorum,, sözü değişme - ŞEE Talaş söyliyor: kokliyorsun, o NN ağ Mİ idi vaki iken Gözlerin, iri siyah gözlerin i ü Zeytin kadar siyahtır.. “|. Aa Sahi, bunu o da bilmiyormuş. N1 ; hud. başka bir şarkı biliyor. O- Ki iz | v Beni sev sevgilim, E eyi sevmediğin gibi. 4 Misk kokular: içinde, ç Dudaklarma takıldım.. Yi” tam dudaklarıma takılaca - ahi, nan Behire aramıza girdi.. bütün benliğimi sardı. Ker» p ii ho i Sarp Yanık kokusu burnuma e y N çi tim. Geri çekildim. li en var?, İY emek tedi. “İ Smş ie Beni kadim Yunanis Sl sahralarma sürükledin.. pl üneş vurdu galiba!.. & Vet, güneş vurdu. Beni göl- Yerlerde gezdirdiniz... gözlerimin içine baktı: çok sadık erkekmişsiniz! z Kaşı ek istiyorsunuz?. Ve > çattı: İT Ya ben çirkinleştim, dedi, i YI sen âşıksın.. yaya baktı. Rüzelgi , Behireden on bin defa ; » Yüzünde boya, gözlerin- rme yoktu. Muhteşem bir ka- ire onun yanında hiç DO Fakat ben Behireyi se- Aynaya bak Marika; elbette dkayaya kapılmış bir insan gibi N t la Da iğ " yaktı.. Sakindi, yak n delikleri hafif tit- n bahsettiği merdiven -| j i uy Marka, ben de bir şarkı| lukta hissettim. Kalbim | i sarışın | nim olasın, istediğim zaman seni m Eğeki Tefrikası 9 m a Mahkemelerde KISKANÇ MW, Makleden : Selâmi Izzet | — Artık bahs etmiyelim, dedi.. Bu gece beni incittin. Başka biri: intikamımı alacak. Elini elime aldım; — Bu oldu, dedim.. Neyse, ar- j Gay, inde yıldızları tutuş - | tık bahsetmiyelim.. e Sİ mi Hazineye zarar Yüz liralık bir zararın davası görülüyor İstanbul ağır ceza mahkemesin- de, dün bir hazineyi zarara sok - mak davasına o ait muhakemeye | devam olunmutur » Bu hâdisede, yüz liranın zıyaa uğradığı mevzuu bahistir. Muha - İ keme edilenler, o zamanki Kadı - T | | Pariste mera Pariste son günlerde garip mev-| İ zulu bir dava görülmüş, muhake- dır!, Artık mücadele etmeğe - sebep | köy malmüdürü Selâhattin, vezne- | e merakla takip olunmuştur. onu İstanbulda görüyor » | yoktu. Ertesi günü öğleden sonra Behi- renin evine misafirliğe gittim. “Hanımefendi evdeydi, Hanım- efendi yalnızdı.. Hanımefendiye haber verecek'erdi.,, Ne olurdu, müthiş bir inkisarı bayale uğrasaydım da kurtulsay - dım.. Behire odaya girdi. Sanki hiç bir şey yokmuş gibi yanıma geldi, elini uzattı: — Nasılsın bakayım?, — Fenayım Behire... Maneviya- tım berbat.. — Yüzün de pek iyi değil. İçi - nin kötülüğü dışına vurmuş. — Belki bir az sarardım.. Şim di geçer, heyecandan. — Ne heyecanı!; Ölseydim, ö- lüm haberini ancak gazetelerden öğrenecektin... Ne maksatla gel- din?. — Açık konuşacağım. Taban- canı çek, Kalbime daya, şartlarını söyle... Seni görmeden yaşayıya” mıyacağım.. Ayağmı yere vurdu: — Bu da tuhaf.. Artık görüş- miyelim diyen ben değil, sensin. — Alay etme... Ben seni yirmi kişinin arasında görmek istemiyo al | “e Kieopatra da koklamıştı. ! rum. Seni yalnız, yap yalnız gör kollarımın arasına alayım. — Ateş", — Ne ateşi?... — Tabancam kalbinde mi?... Ateş ettim. Bir koltuğa gömüldüm, başımı avuçlarıma aldım. Yapacak şey kalmamıştı. Behire her zamanki gibi mermerdendi.. * Lâkaytti.. Halimin pek perişan olduğunu fark etti. Kalçasını omzuma da- yadı. Başımı kaldırdı: — Ne istiyorsun?.. “Meram tar) Polise hakaret eden bir kadının tevkifi Zabıta evvelki gece Sirkecide dolaşan Neclâ Hanım isminde genç bir kadının vaziyetini şüphe- li görerek kendisini isticvap altma almıştır. Neclâ Hanım, hüviyetini tesbit için kendisini karakola götüren polis memurlarına hakaret eltiğin- den dün Sultanahmet birinci ceza mahicemesine sevkolunmuştur. Mahkeme, Neclâ Hanımın tevki fine karar vermiştir. e Bir tavzih Son Posta gazetesinin 23 birin» ci teşrin 933 tarihli © nüshasında (Eski müderrisler bomba gibi pat lıyacaklar mı? Mustafa Hakkı Bey böyle dedi.) başlığı altında tara- fımdan vaki olduğu bildirilen be- yanatı okudum. Son Posta gazetesi muharrirle- rinden hiç bir zatı | tanımadığımı ve kendilerine böyle bir beyanatta bulunmadığımı arz ve şu tavzıhi- | min gazetenizde neşrini rica ede- rim efesdim. Sabık fen fakültesi relsi Mustafa Hakkı İstiyorum, ki bes | değil | * dar Nazım ve memurlardan Cevat i Beylerdir. Korniga isminde bir madam bir apartımanda bir ( daire kiralıyor. | Geçen. muhakemede, verdiği i» Ev sahibi ile kontrat yapılırken rarı geriye alınmış ve Nazım Bey hakkındaki tevkif kararının infazı aynı zamanda şahitlerin çağrılma- sı karariyle muhakeme düne bi - rakılmıştı, : Dünkü muhakemede, veznedar Nazım Bey, kendiliğinden mah - kemeye gelmiş, o müddeiumumi Ahmet Muhlis o Bey, hakkındaki tevkif kararının infazını istemiş , Nazım Beyin vekili, müekkilinin bi meseledeki vaziyeti, Selâhattin Beyin vaziyeti gibi, mevkuf olma» dan. muhakemesinin devamma müsait bulunduğunu ileri sürerek, onun hakkındaki tevkif kararınm da geri alınması isteğinde bulun - muştur » ice malmüdürü O bulunduğundan bahisle, çekilip gitmesinin güç ol- duğunu, oradaki vazifesi başmdan ayrılmaması daha muvafık olacağı nı söylemiş, sorguya çekildiğine gö re, kendisi hazır bulunmadan mu i hakemesine devam olunmasını is - ) lemiştir. Mahkeme bu isteği kabul, Na -!dın,.... Diğer taraftan, Selâhattin Be - | sahibinin yanma gidiyor. yin vekili, müekkilinin şimdi Düz» | ! haber!, ! zahat dinlenildikiten sonra, Selâ- ! evinde ehli hayvanlar bulundur - bahçesinden bir kaç tecrübeli a - İ hattin Bey: hakkındaki tevkif ka- | mak şartını koşuyor. Ev sahibi, | dam getirterek, kiracı kadının gü- bu şartı kabul etmekte fereddüt et miyor, Kiracı kadın, dairesine taşını- yor. Dairesinde yalnız başma ya» | şıyor, pek nadir olarak sokağa çı- kıyor. Bu vaziyeti kapıcının mera kımı uyandırıyor ve merakını ye - nemiyerek bir fırsat kollıyor. Ki- racının sokağa çıktığı bir sırada anahtar deliğinden münzevi kadı- nın dairesini gözetliyor, Kapıcı, içeriye bakar bakmaz, örperiyor, tüyleri diken diken olu yor. Bunun sebebi, sofada ot yı- ğınları üstünde üç timsah yavrusu, bir kaç yılan görmesidir. Korkudan dizleri titremeğe baş- lıyan kapıcı, buz gibi ter dökerek, oradan uzaklaşıyor ve doğru ev 5 — VAKIT. 24 B. teşrin 19353 see Timsah ve yılan, ehli hayvan mı? Apartman sahibi, kiracı kadının dairesinde beslediği bu hayvanları zorla hayvanat bahçesine gönderdi. Mahkeme, apartman sahibine hak verdi! kiy bir dava — Bunlar da ehli hayvanlar. — Timsah ve yılan mı?. Mü- ! kemmel,. Siz, bu işi mahkemeye anlatın! Apartıman sahibi, (o hayvanat rültü, patırtısına rağmen, timsah- larla yılanları tutturuyor, sandık- ilara koydurarak, hayvanat bahçe sine gönderiyor. Madam Korniga, derhal mah - kemeye müracaat ediyor, kendisi- nin bu hayvanlarla cambazhane - de numaralar yaptığını anlatıyor, onları ehlileştirdiğini, insanlara za rarları dokunmıyacağını ileri sürü- yor. Mahkeme kadının bu sözlerini i lehte bir karar vermeğe kâfi gör- memiş, timsah ve yılan gibi hay » vanların bir apartımanda barındı- rılamıyatağına, onların yeri hay * vanat bahçesi olduğuna karar vere miş, bu suretle Madam Korniga « nın davasını reddetmiştir. — Dehşet, diyor, size müthiş bir — Aman çabuk söyle. Ne oldu, ne var?. — Apartımana yen taşınan ka- dın yok mu?.... — E, var... Madam Korniga!.. Ne olmuş?.. — O kiracıyı hemen çıkarmalı! — Niçin canım?. Yalnız bir ka Parasını da muntazam ve- zım Beyin vekilinin isteğini ekse - | riyor!. riyetle reddetmiş, veznedar Na- zım Bey mahkemede tevkif olun- ! muştur. Bundan sonra şahitlerin çağırıl- masıkarariyle, muhakeme on üç teşrinisani saat on dörde bırakıl « mıştır. Bilet suiistimali Şark demiryolları idaresindeki ! bilet suiistimali meselesinden ya - pilan tahkikat neticesinde, hakla i kısmı hakkında men kararı veril « İ miş, yalnız memurlardan Suat Be- yin muhakemesi için, dosya İstan- bul ikinci ceza mahkemesine gön- derilmiştr. İstanbul kinci ceza mahkeme - sinde dün Suat Beyin muhakemesi ne başlanmış, muhakeme şahitle - rin çağırılması için kalmıştır. Bir para meselesi İstanbul ikinci ceza mahkeme si, dün Sirkeci belediye tahsil şu - besi tahsildarı iken zimmetine 45 lira geçirdiği noktasından : Celâl Efendiyi omuhakeme © edecekti. Hakkındaki tevkif kararı o benüz infaz edilmediğinden, muhakeme başka güne bırakılmıştır, Bir tâka battı Evvelki gece Fındıklı iskelesinde odun yüklü bir taka batmıştır. Hü- seyin kaplanın idaresinde ve (20 ton odun yüklü Selâmetiderya ta- i kası, sahile yanaşırken, Selâmet is mindeki motör çarparak batması» na sebebiyet vermiştir. e Nüfusça zayiat olmamıştır. Müsademe etra fında tahkikata başlanmıştır. irmda tahkikat yapılanlardan bir! : İ İ — Hayır, hayır!. Yalnız de - ği. — Ne demek?. Yoksa apartı- mana uygunsuz takımından misa- firler mi gelip gidiyor?. Dolam - baçlı, üstü kapalı söyleme. Açık- ça anlat!. — Keşke öyle olsaydı. Kadım la beraber apartımanda korkunç ve tehlikeli hayvanlar da yatıp kalkıyor!, — Ne'dedin?., — Evyeli, Üç timsah yavrusu, bir kaç yılan.... — Sus, yetişir!. Apartıman sahibi telâşa düşü - yor. Hemen Madam Kornigaya daireden çıkması lüzumunu bildi- riyor. Ve apartımandaki kiracı » ların korkudan dairelerini terke - decekleri endişesiyle, timsahlı, yı- lanlı kadını bir an evvel evi terk etmesi için sıkıştırmağa başlıyor Buna karşı Madam Korniga hiç aldırış etmemiş, apartıman sahibi. mealdedir. ne şu cevabı vermiştir: —Çıkmağa niyetim yok.... Ola. | Ye müdürünün matlüp sıfatı haiz maz da... — Ancak timsahlarla “ yılanları | Türkçeyi bilen ve Arapçayi konu- başka yere götürdükten sonra otu- | şamıyan yen bir müdür tayin et- rabilirsiniz!. — Hayır, onlarla beraber otu « racağım!.. — Nasıl olur?.. — Bas bayagı olur. Siz, bu da- ireyi yalnız bana değil; aynı za - manda timsahlarla yılan'ara da | riyet vapuruna binen Trabzon sa- i kiraladınız.. Bu husuşta kontrat | bik nüfus müdürü Mehmet Şev * namede kayıt vardır!. — O kayıtta ehli hayvandan | lık gelerek düşmüş bahsediliyor, vahşi hayvandan de- | pılan muayenede ölümün iğil... Ehli hayvanlar muradedili » | kalpten olduğu anlaşılmış, yor! cx ği Iskendron Türkleri Türkiye — Fransa mua- hedesi ve lisan m Kahirede çıkan “Elbilâğ, zetesi, muharririmiz Sadri Etem Beyin İskenderun Türkleri hakkın da VAKIT e yazdığı bir makale - yi bulâsa ettikten sonra Şam istih bar bürosunun neşrettiği bir habe ri dercetmektedir. Şam istihbar bürosunun verdi- ği malâmat şudur: Ni Türk propagandacıları, yakın zamana kadar İskenderun İivası - nın tam istiklali için çalışıyorlar- dı. Suriyenin muhtelif şehirlerin. de fena tesirler bırakan bu propa- ganda mecliste de mevzuu: bahs olmuştu. ! Mezkür livadaki Türklük tere- | yanmın yeniden uyandığı ve kuv- vetle harekete başladığı ve yalnız siyasi hedefler takip etmiyerek idare ve hars işlerine de karıştığı anlaşılıyor. Türkiye — Fransa mu ahedesi Arapçayi resmi lisan ta- | nımakla beraber, Türkçeye karşi her hangi bir harekette bulunma « mayı taahhüt etmiştir, Onun için hükümet İskenderunda Arapça ve Türkçeyi bilen bir müdür idaresin de Türkçe ve Arapça ile işleri ida- re eden bir teşkilât vücude getir - di. İskenderun livası maarif nizam namesinin ikinci maddesi bu i Maarifin yeni teşkilâtı, Antak - olmasına rağmen yerine yalnız mek istemiş ise de İskenderun mu” tasarrıfı bu hareketi reddetmiş ve vaziyeti ciddiyetle tetkika bşla» mıştır. Vapurda ölen adam Trabzona gitmek üzere, Cümhu ket Bey, vapurda üzerine bir fena- , ölmüştür. Yaz sektei ceset vapurdan çıkarılmıştır. z