29 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

29 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hikâye Güzel Bundan takriben beş allı sene vvel hukuktan mezun o'muş ve Anadolunun küçük bir vilâ- müddeiumumi olarak tayin im. Vazifemin başına bü- sevinçle koştum. Fakat i atılan bu ilk adımın neşe ile ve samimi dostlarımdan u- geçen ıssız bir gecenin sükü- içinde ihlâl olmuştu. Muvasalatımın haftasında baş- ikâyetlerim üzerine pek kı- zaman içinde İstanbula ve- nden kopan yapraklar biraz yakınlaştığını müjdeliyerek larca, hatta senelerce avut- « Müşteki olduğum bu haya- i da artık alışmıştım. Akşamları eve döndüğüm za- muhitimi saran mütehassir ve bir hava içinde kalbime eri gazeteleri saatlerce © - hum, Gene bir akşam bermu- gazetelerin bütün kelimelerini hnime nakşetmek istiyormuş gi: bi derin bir mütaleaya dalmıştım. nadolu turnesine çıktığı ciddi ' il verecekleri şehirler arasın- da, bulunduğum bu şirin fakat iç- i hayatı sönük vilâyetin ismi Senelerden beri hasretini çek - ıtiğim güzel İstanbulun tatlı hatı - arını yaşatmak ümidiyle mal ulmuş mağribi gibi sevinmiştim. İlk temsilleri “Ayşe opereti,, i- di. Halk, rengârenk tuvaletler için sahneye çıkan makiyajlı kızları ce hayretler içinde kaldı. oyalı dudakların tebessümüne ri- elli gözlerin cazibesine tutularak iyartnı izhardan çekinmemişti. if perdeden başlayıp da gittik artan mırılılar arasında vay “kahpe vay diye salonda aksi seda n gümrah bir ses bütün na - ları ayni noktaya sürüklemiş - Otuz beş yaşlarında bir deli - istiyenlere: Bu benim nişan- dır, bırakın da leşini ayağımın nda ezeyim. Kaçmanın nasıl diriyordu. © Halkın bir kısmı onun bu hali- gülüyor bir kısmı da kabahat a döğil asıl onunla bu tarzda edenlerde diyerek söyleniyor- u. Bu hâdise son derece merakı: mücip olmuştu. Operetin hita- de eşraftan Ahmet bey yanı - geldi. Alinin yaptıklarını be - diniz mi?. Az kalsın başıma ik bir is açacaktı, diyerek me- eyi anlatmıya başladı; Geçen sene yazın ılık ve meh - iie ağ çiftlikte verdi. zi e arkadaşlar, Aliyi de vi iü e benzer kimse yoktu. Çiftlik beş yaşlarındaki sarışın oğlunu ka dur deiyp nişan merasimi yap * 'g— VAKIT 29 Eylül 1933 , İstanbul operet heyetinin | umu ona öğreleyim deyip a:| şe tık. Artık Ali sevincinden durama dı. O güne kadar demlasını ağzı- na koymamış olduğu rakının san- ki çoktanberi tiryakisiymiş gibi hiç ara vermeden içti. Oynamadı- ğı oyunlar, söylemediği şarkılar kalmamıştı. Sızıncaya kadar güzel Ayşemin, canım Ayşemin şerefine diye tepindi durdu. Sabaha karşı herkesin neşesi artık kıvaminı bul muştu. OGündüzden hazırlanan ! kağnı arabalarına yerleşerek evle- rimize bitap bir halde döndük. Bu eğlenti çocuklara varıncaya ka - i dar aksetmişti. Herkes Aliye mer- " haba Ali efendi, seni evleniyor di- ye işittik allah mübarek etsin. Dü- “ ğüne biraz acele et de pilâv zerde- "yi çabuk yiyelim diye takılmıya İ başlamışlar. Aradan henüz bir haf ta geçmemişti Ali soluğu doğru bizde almıştı. Komedinin son per- desindeki en mühim rolü oynamak bana düştü. İlkönce bu sevdadan sarfımazar etmesini tavsiye ettim. Sözlerimin hiçbirine kulak verme- diği gibi boyuna ah efendim bil - mezsiniz, içim nasıl yanıyor. Dü - ğüne kadar bir kerecik daha gör- meden gayri yaşamıya (takatim kalmadı. Müsaade ediniz de gel- sin, göreyim diye ( yalvarıyordu. Hakikaten nişanlandığına kanaat getirmişti. Onu bu hulyadan ge - çirmek için ne tarzda hareket ede- ceğimi şaşırmıştım, Ciddi bir ta - vırla Ali efendi deyip söze başla- dım: “- Halimizi hiç sormuyorsun? Meğer Ayşenin memleketinde bir sevdiği varmış, geçen gün herkes uykudayken nesi var, nesi yoksa hepsini toparlayıp kaçmış, dedim. Zavallı adamcağız beyninden vu - rulmuşa döndü. Ah anam yandım, keşki ölseydim de bu acı haberi i- şitmeseydim, diyerek sağına solu- na bakmadan çıkıp gitti. O gün - den sonra bir müddet hiç kimseye görünmemiş ve bu şaka da artık unutulmuştu. Fakat bir gün muzibin biri, Ali efendi, haberin var mı?. Nişanlın | istersen gel beraber gidelim diye takılmış. kaç gündenberi İierkes Ayşeden bahsedip durüyor. Ne ölur ne ol - i maz gideyim. Yalvarır, yakarır | belki gönlünü ederim, diye içeri | dalar. Sahnede Ayşe rolünü oyn - yap sarışın kızı nisanlişı sanarak | asabilermiye baş'ar, İ Meselenin iç yüzünü bilenler o- nu kandırıp da dışarı çıkartıncaya kadar akla karayı seçerler. — ç ÇE 1) &sEPLE vs i Ziraat kraliçesi ! Yaza :Nazmiye Haşim | Ikisi de ayni şeyi söylüyor Yahu buraya her gün kadınlar geliyor, bu nedir? Galatada kalaycı oğlu hanında isminde birisinin odasının kapısı - nı kırıp içeri girdiğini ve boğazı- na serilarak kendisini boğmak is- tediğini iddia ettiği yazılmıştı. Dün bu mssele üzerinde meş - gul olarak Hüsnü beyi ve Nişan e- fendiyi gördük. Kendileriyle ayrı öylediklerini aynen yazamıyaca - | ğız. Çünkü biribirlerine karşı ateş püskürmektedirler. Bu itibarla an- cak söylediklerinden bir yazıyoruz: Hüsnü bey şöyle anlatıyor: — Bu handa ben kiracı sıfatı | ile oturuyorum. o Ailem olmadığı için de burada yatar kalkar. Ni- san efendi de diğer bir arkadaşı ile bir buçuk senedenberi ayrı bir dairede çalışır. Aşağıdaki kapı handa oturan - larm hepsine mahsustur. Bir ak - şam ben bir arkadaşımla beraber Beyoğluna gitmiştim. Sabaha kar- şı geldik. Bu kapıyı ittim, kolum ca ma dayandı ve tabii cam da kırıl- dı. İşte, bunu Nişan efendi bir me- | gelince, bu! sele yaptı. Sebeibne bir garezden ibarettir. Çünkü be - nim burada Hamdi isminde bir ar. kadaşım vardır ki, Şehzadebaşın- da “Yeni dans,, salonunun da sa- hibidir. Bu handa onun da bir o- ! dası vardır. Kendisinin burada o - | turduğunu bilenler kendisini ge'e- rek burada ararlar ve benden 80 - rarlar. Eassen kendisi de buranın adresini vermiştir. Gelenlerin bir kısmı salona yazılmak için gelirler ki, bunların arasında tabii kadın- lar da vardır. İşte Nişan efendiyi kızdıran va- ! ziyet budur, gelir gider sorar: | — Yahu buraya her gün kız - ! lar geliyor; bunlar nedir?! İ Kendisine kaç defa üzerine ait / o'mıyan şeylere karışmamasını söy mir kendisini tutup dışarı çıkar! Ayşe tiyatro kızı olmuş, görmek! ledim. Fakat daha ziyade kızdı. İ İşte ben o akşam Beyoğlundar kısmını | | | ! ! ayrı konuştuk. Bu iki şahsın bize | i İftira nn? | Talebenin Dişleri Bakımsız ve çürüktür Istanbul diş tabipleri ilkmekteplerin diş teftişine Yy ardım edecek Diş tabipleri cemiyetinin fakir / nadolu vilâyetlerinden gelenlere bir oda işgal eden komisyoncu | mektep çocuklarının dişlerini üc - | 3,91, sark yilâyetlerinden olanla - İ Hüsnü bey isminde bir zatın pod retsiz olarak tedaviye karar verdi. | ra 4, Trakya vi'âyetlerinden ge - se müracaat ederek ayni handa bir ği hakkında çıkan haberleri tah - | lenlere 4,5, Karadeniz ve havalisi başka odada çalışan Nişan efendi. kik için birinci diştabipleri kurul « ! vilâyetlerinden gelen ( çocuklara tayı umumi kâtibi Orhan Aptullah | 4,92 çürük diş isabet ediyor. Bu bey'e konuştuk. Orhan bey diyor ki; — Geçen sene toplanan birinci milli diştabipleri kurultayında pro | fesör Kâzım Esat beyin çocuk diş: | leri hakkında yazdığı bir rapor nazarı dikkati celbetmisti. Alâka- dar makanıların teşebbüsleri neti- cesinde İstanbul vilâyeti cemiyeti umumiyei belediye bütçesinden 7 yüz lira ayırdı ve bunu cemiyeti- mize 933 - 934 ders senesine mah- sus olmak ve umumi diş teftişi ya- pacak diş tabiplerinin harcırahına tahsis edilmek üzere verdi. Diğer taraftan kongre faal he- yetiyse maarif idaresine müracaat ederek Istanbul vilâyetindeki bü- tün mekteplerin adreslerini (aldı ve bunları semt semt ayırdı. Her semte bir diştabibi memur etti. Bu suretle her diştabibine muaye - ne edilecek bin ilâ iki bin talebe düşüyordu. Bu talebelerin teftiş es nasında dişleri ve ağızları muaye- neden geçirilecek, alınan neticele- re göre İstatistikler hazırlanarak alâkadar makamlara ve 1934 eylü lünde toplanacak olan diştabipleri kurultayına bildirilecektir. Böyle umumi bir diş teftişi memleketi - mizde ilk defa olarak yapılıyor. Gayemiz bunu bütün memlekete teşmil etmektir. Bu suret'e dişlerimize bakmak hususunda ne kadar ihmalkâr ol - duğumuzu ve tedavi dispanserle - rine ne kadar muhtaç olduğumu - zu göstermek istiyoruz. Hakikaten memleketimizde diş bakımı büyük bir lâkaydi ile kar- şılanmaktadır. İstanbul lisesindeki takriben bine yakın talebe üzerinde yaptı- © ğım muayene neticesinde elde etti- ğim istatistikler bunu vuzuhla gös istatistikleri yaşa nazaran tanzim edersek daha çok alâkayı celbe - decek neticeler buluruz. Bu suretle 12 ilâ 15 yaşındaki çocuklardan yüzde 25 inin tedavi görmüş, yüz- de 33 ünün eksik, yüzde 54 ünde bakımsız, yüzde 87 gayri tabii di- şe İS - 17 yaşındakilerde ise yüz - de 43 tedavi görmüş, yüzde 32 ek- sik, yüzde 60 bakımsız, Yüzde 82 gayritabii dişe tesadüf ederiz. 17 ilâ 20 yaşındaki çocuk'arda ise tedavi nispeti diğerlerine na - zaran şayanı memnuniyet bir dere- cededir. Onlarda yüzde 98 tedavi edilmiş yüzde 31 eksik, yüzde 66 bakımsız, ve yüzde 85 gayritabii dişe tesadüf ettim. Bundan çıkan umumi netice şudur: Bütün tale - beler arasında sağlam diş nispeti, ancak yüzde 10,8 dir ve bunun yüzde dokuzu tamamen bakımsız. dır. Muayene ettiğim talebeler a - rasında itina edilmiş mükemmel bir Dentition'a ancak 250 de bir nispetinde tesadüf ettim, Bütün bu rakamlar yukarda söylediklerimi teyit eder, Umumi teftis daha et - raflı neticeler verecek ve bize diş bususunda ne kadar ihmalkâr o'du ğumuzu ve diş tedavisine ne ka - dar itina etmemiz icap ettiğini vu. zuhla gösterecektir. Vapurcular i Kararın bazı noktalarına itiraz etmektedirler Vapurcular, ticaret mahkeme- / si heyeti hakimesi tarafından veri- ilen kararı çok muvafık bulmakta Viseler de bazı noktalara da itiraz et mektedirler. Bilhassa sürat, sarfiyat mesele- İ geldikten sonra sabaha karşı yat- | teriyorlar, Malüm olduğu üzere li- sinin esas olarak kabul edilmedi. | kapısı vuruldu: — Kim o... dedim. — Nişan... dedi. — Ne istiyorsun?. arasında tehalüf eder. Yani genç- lerdir. Fakat bunlar arasında umu mi tasnifte her talebeye vasati o - larak 3,81 çürük diş tesadüf et « — Aşağıdaki camı kim kırdı?. | mekte ve muayene etilen çocuk - — Ben kırdım.. Bunun üzerine bağırmıya baş: ladı: — Yapmış olduğunuz şeyler | | lar mı kırılıyor... Diye. Uyku sersemi olduğum için, ne olduğunu anlıyamadığımdan ben de söylenmiye ve bağırmıya baş - ladım. Bunun üzerine kapıyı tek - “Los Angeles,, te bir ziraat! meliyerek kırdı ve üzerime atı'a- zı getirilmiş ve bunlar onun ta - tutulmuştur. Ziraat kraliçesi, Ka - ran olmaktadır, iydirip kuşatmışlar, seni bu ak : | kraliçesi seçilmiştir. Zirset krali - | rak boğazıma sarıldı. Fakat o es- Ahmet beyin beslemesi Ayşe | çesi seçilen genç ve güzel kıza,! nada arkadaşım komisyoncu Ham e nişanlıyacağız diye şaka ede - | tam bir kraliçe gibi erguyanı ve içi | di bey gelerek beni kurtardı. ek bsraber alıp getirmişler. Za - | kürklü elbiseler giydirilmiş ve bir allı ber şeye pek çabuk inandığı | tahta oturtulmuştur. Yalnız krali - | dirdim. İşte mesele bundan ibaret- çin bu şakayı da haikkat sanmış. çenin ziraat kraliçesi (olduğunu! tir. win işinde besleme veya ahretlik | göstermek için yanına iki köylü kı| Ben de vaziyeti zabitaya bil - Nişan efendiye gelince o da İzâhyalarından Hasan ağanın on SINI tutmak vazifesi ile mükellef | şöyle söylüyor: — Ben Hüsnü efendinin ne ka- m kıyafetine sokarak işte Ayşe | liforniya ziraat sergisinde hüküm- | pısını kırdım, ne de boğazına sa - rıldım. Bu bir ifitradan ibarettir. lardan yüzde 56,72 sinin dişlerin- de bakımsızlığa, yüzde 33,26 sının dişlerinde eksikliğe rasge inmek « tedir. Bu talebelerden ancak yüz.“ tişmedi de şimdi de bizim cam-| de 47,25 i dişlerini tedavi ettir- mektedir. Tabiatile muhtelif vi - lâyetlerimizden gelen telebeyi ih- tiva etmektedir. Ayrıca bu muhte- lif vilâyet çocukları arasmda Yap- tığım istatistikte garp vilâyetlerin. den gelen'erden her birine 3,57, cenup vilâyetlerinden gelenlere 3,86, İstanbullulara 3.89, orta A. —————— — —— — Çünkü kendisinin bana garezi var dır. Sebebi de buraya iş behanesi- le birçok kadınların gelmesine meydan verir. Hanın sükün ve hu- zuru bozulur. Bunun için kendisi- ne birkaç defa ihtar ettiğim gibi şikâyet de ettim. Zannediyorum ki beni mbu şikâyetim üzerine ba- na böyle bir iftirada bulunuyor. TAŞA Me Z ezik Koca budala tevekkeli değil mıştım, Sabahleyin ayzıhanemin | se talebelerinin yaşı on üçle yirmi | ğinden bahsederek karar verilir - i ken bu hususunda ehemmiyetle na zarı dikkate alınması lâzım ge'di- | ğini ileriye sürmektedirler, Vapurcular yarın vapurcular bir İliğinde fevkalâde bir toplantı ya - parak ticaret mahkemesi tarafın - dan verilen yeni karar üzerine ko- nuşacaklardır. Azlebi ihtimal va- purcular bu karara itiraz için İktr- > Vekâletine müracaat edecekler a. IK onservatuara girecekler Konservatuvara girmek üzere müracaat edenlerin adedi 150 yi bulmuştur. Talebenin en çok rağ bet ettiği kısımlar keman, piyano- dur. İ © Pazar gününden itibaren bu kı , sımlara alınacak talebeler arasın- da seçme müsabakası yapılacak « tır. Tedrisata 15 teşrinievelden itibaren başlanacaktır. : Geçen sene olduğu gibi bu 3s- ne de talebz ve muallimler her on beş günde bir mektepte konserler vereceklerdir. pr

Bu sayıdan diğer sayfalar: