10 Eylül 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

10 Eylül 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— — Z Vakıt'ın edebi tefrikası: 35 ayttiyysiinyayınitrayu AŞ, V Yeni ilim | — Amma fena bir şey için ya- lan söyliyecek değilsiniz... Bunda hiçbir fenalık yok, çünkü © ablam da bizimle beraber olacak. Otomobili durdurdu: — Artık in dedi, seni kapma dar götüremiyeceğim. 3: Günay indi ve geri dönüp sor- lu: — Ya ben sözümü tutmaz da ortadan kaybolursam ?. z Fakat bunu sorarken, gözleri öyle parlıyordu, ki Bülent bunu Yapamıyacağını anladı. Sadece: — Yarın gece görüşürüz, dedi. Ayrıldılar. Günay bir hayli yürüdükten sonra düşündü: “Bak sormıya unutt karanfilleri o mu gönderiyor?... dl > 1 ..8 Esmanın babası, peçetesini a- tarak kalktı. Bülentle beraber sa- tona geçtiler. Oturdular. — Bir sigara?. : — Teşekkür ederim, sigara i- şeyim. Esma bir köseye büzülmüş, sessiz oturuyordu. o Babası dedi ki: um. Acaba — Meseleyi açık konuşalım. ! Esmanın söylediğine nazaran ev - lenmek istiyor o muşsunuz.. Bence bir mahzur yok. Yalnız biraz si- zin vaziyetinizi öğrenmek iste- rim. Ne iş yaparsınız ?. — Üç senedir bir borsa acen-| tesinde çalışıyordum. Orasını bı « taktım, iş arıyorum. . — Demek şimdilik kazancınız Yok, Den, cani sikilmiş gibi Es. maya baktı... Fakat müstakbel ka- impeder omuz silkti: — Onun yanında konuşalım daha iyi. Her şey açık görüşülme- lidir. Demek bir şey kazanmıyor- sunuz ?. N —- Hayır. Fakat kazanmıya çalışıyorum. Ailemin serveti var - dır, bana para gönderirler. — Servelten kastınız nedir? —— Ne kadar servetleri olduğu- « Nu soruyorsanız cevap veremem. Arazi var, ebniye var... — Bunların gelirini ne tahmin ediyorsunuz?. Esma, elini şakağına dayamış, bu muhavereyi lâkaydane dinli - Yordu. Bütün bu suallere ne lü-| Zum bardı!.. Kendisinin serveti g€ simlesine kâfiydi. — Ayda bin lira kadardır. — Bir şey değil, Bu bin liranın size kaç parasmı verirler?.. Gezip eğlenmek için kâfidir arma, evlenmek için hayır. Çalış- maktan hoşlanır mısınız?. — E'bette. — Su halde sizi yanıma kâtip alıyorum... Yüz lira maaş veririm. | zımın da ayda beş yüz Jirası! Vardır, Geçinirsiniz. Sözü kısa kesmek, kızını der - bal evlendirmek fikrindeydi. Ser- Yetine rağmen, Esmaya koca bul: mak güçtü, Bülent de pek âlâ bir adamdı, Demiri tavında döğmek "tiyordu. Bülent pek sevindi: — Teşekkür ederim, dedi. — Ne vakit evleneceksiniz?. Esma yerinden fırladı: — Mümkün olduğu kadar ça- . Bir ay sonra. ayyy yy eldeli Zzzef mm :Bir çok kimselerin üzerin- — Aileniz razı mı?. — Razı efendim. Beni damat- lığa kabul ettiğinizden dolayı çok sevinecekler. — Öyleyse aramızda ihtilâf yok:. Mesele kalmamıştır. Ben| şimdilik gidiyorum. İki genç yalnız kalınca, Esma İ Bülendin boynuna sarıldı. hi kağ Çok mes'udum Bülent!... Göreceksin ne kadar mes'ut bir ömür süreceğiz. — Muhakkak Esma.. Muhak - kak.. i — Bu gece ne yapacağız?.. Nişanlanmamızı tes'it edelim, be- | raber yemek yiyelim, v — Bu akşam kabil değil, yarın ! / akşam. | (Devamı var) Gelin Dayaktan öldü- rüldü Gerede, (Hususi) — Sırçakiraz köyünde bir gelin kocası ile kayna tası ve görümcesi tarafından dö - güle döğüle öldürülmüştür. Kav - ga gelinin çocuğunu muaheze e) msi ve ona çıkışması meselesin -| den çıkmıştır. o İsmailin karısı Fatma bu muahaze üzerine görüm ' cesi olan Fatma ile çekişmiye baş- lamıştırı enem iye eenpyai NNİG| “ babası Emin de müdahale etmiş- | ler, iş büyümüş, koca, kaynata ve görümce gelini döğe döğe öldür- müşlerdir. Bu döğüşme fazla gü - rültülü olmuş, Fatmanın kurtarıl. ması için komşular İsmailin evine | koşmuşlar, fakat bir türlü kapıyı açtıramamışlardır. Bu gelin katili ailenin bütün ef- radı yakalanmış, adliyeye tevdi e- dilmiştir. Polis Haberleri Gizli silâh de gizli silâhlar bulundu Evvelki gece Beyoğlunda yapılan silâh araştırmasında Fikri ve Kâ «| mil isminde iki kişinin üzerinde bi rer bıçak ve Mecit isminde diğer bir kişinin: üzerinde bir tabanca bulunmuştur. Üçünün de silâhla » | rı wasadere olunarak haklarında takibata başlanmıştır. $ Şüpheli hareketleri üzerine na zarı dikkati celbeden Koca Musta- fa Paşalı Aşir polis tarafından ya" kalanmış ve karakolda yapılan a - raşlırmada üzerinde kocaman bir bıçak çıktığından hakkında takiba ta başlanmıştır. $ Şişlide Hacı Mansur sokağında 27 humaralı evde otüran Ihsan Be yin beslemekte olduğu bir kurt köpeği Şükrü isminde on iki yaşla- rında bir çocukcağızı omuzundan ısırarak eve kaçmıştır. Zavallı minimini kuduza tütul- ması ihtimaline binaen kuduz te - — Pek acele. İki üç ay sonra ç Mlenirsiniz.. , Bülende döndü: © davihanesine gönderilmiş köpekte sahibinden alınarak müşahede al- luna konulmuştur. i de olmakla beraber onun enkazın- i ya çıkıyordu. Ereğli limanında tetkikta Tıbbi ruhiyat Tıp fakültelerinde okutulacak Londra gazetelerinin verdiği malümata göre tıbbi ruhiyat ilmi- nin tıp fakültelerinde okutulması için, ilmi bir heyet meşgul olmak- ta ve ders programını hazırlamak- tadır, Tıbbi ruhiyat müessesesi reisi doktor Brokenbury, «doktorların tabbi vuhiyatı okumamakla bera - bör bundan şahsi tetebbü eseri 0- larak istifade ettiklerini, onun | * | çin bu dersi de progtama ilâve et- | mek icap ettiğini söylemiştir. | Bu karar Londrada memnuni- yetle karşılanmış ve'Londra ga * zeteleri bu'karara başmakaleler hasretmişlerdir. Deylitelgraf gazetesi bü müna- | sebetle yazdığı bir © başmakalede şu sözleri söylemektedir: “Ruhiyatla tedavi ,bir çok sıh- | hi teşevvüşleri izâle © Küsustüüda büyük bir kıymeti haizdir. Bilhas- sa asabi hastalıkları todavi husü-" sunda ruhiyattari çok istifade edil mektedir. Tıbbi ruhiyat, tıp fakül- | telerine girmekle, tecribi bir ilim halini alacaktır. Bu dersi okuyan ve ondan istifade eden doktorlar hastalara emtiyet vermiye, hasta- larm batıni Küvvetlerini harekete geçirerek iyileştirmiye muvaffak olacaklardır.,, Büyük Romalı şair Horasın; köşkü ROMA; 4 bin dağlarında Licenya köyüne ya- kın bir yerde bulunan köşkün, sa- ir Horasa âit olduğu anlaşıldı. Milâttan sekiz sene evvel ölen Horas şiirlerinde bü köşkten ve bu rada görülen manzaralardan bah- seder, Burası, Horasın şiirlerine o ka- dar mutabıktır ki onun asıl şaire ait köşkün olduğunda şüphe kal - mamıştır. Köşkün kâmilen harap bir ha!- dan asıl şeklini anlamak mümkün olmuştur. Köşk son derece mükellefti Bir kat üzerinde 12 odadan mü- teşekkildi. Odalar iki büyük avlu: | Bahçede büyük bir havuz var- dı. Köşkün içinde sıcak ve soğuk suların kullanıldığı dört O hamam bulunmaktaydı. Şairin bilhassa © hamamlara | fevkalâde itina gösterdiği anlası - İsyor. Horasın ölümünden sonra köşk bir çiftçi tarafından işgal: olun *| muş, sekizinci asırda bir rahip bu: rasını manastıra çevirmişti, — Karadeniz Ereğlisi limanında tetkikatta bu'unmak üzere Ka- nadalı ioşaat mühendislerinden M.R. Çarlas Edimburg isminde bir mütebassıs gelmiştir. Müte- hassıs şerait ve arazi tabiiye- hip meftunu oulunduunu, ikinci | / AŞK DELİSİ i Bağdatta da şah Abbas ordusu ile DeğlükseyiyL- Sar) zi zannetmiyorum, dedi. Vaziyet ve mevkiini sordu: zannediyor musunuz?,. müstehzi olan bu sualinin derin manasına nüfuz edemeden cevap verdi: bim odur. Ve itikadım muhkem - dir. Belki hiçbir şüphem yoktur. — VAKİT 10 Ey'ü HÜKÜMDAR ILİ Yazan: Niyazi Ahmet Muğravla arkadaşları girince: cebimdedir. Onu kendi elimle a - -- Devletlüm, diyordu. Bu fır -.| çacağım.. demişti sat bir daha ele geçmez. Bağdat- Peçevi, fazla ırarın bir netice | la Acem diyarını da fethedersi - | vermiyeceğine kanaat getirdikten ; | sonra yeniçeri ağası Hüsrev ağaya Fakat, Hafız paşa bu kıymetli | koşmuştu: müverrihin sözlerine hiç ehemmi- | o — Hüsrev ağa, dedi. Bari sen yet vermiyordu. Kendisine çilk de | bir yolunu bul.. Bir miktar asker fa söz söyliyen Kara Oğlana dön- tedarik et. dü: — Delikanlı, dedi. İ diğini yapar bir adamdı. Hele ken padişah, bizi Bağdadin fethine | disine bir şey söylendi mi, derhal | tayin etmiştir, Ne Gürcislan, ne de | köpürür ve kat'iyyen nasihat ka gi ! bu! etmezdi. Peçevinin. ricasına | evvelâ dudak büktü, sonra: niz. | Hüsrev ağa, söz dinlemez, bil Saadetlü Şirvana memuruz. Peçevi, duramıyordu. O, bir gün evvel Hafız paşadan gizli Ka- — Sen, diye yüzüne haykirdi ra oğlanla uzun uzadıya Sörüş- müverrih misin, nene gerek Gür- müş, maksatlarını anlamıştı. Ha -| oan seferi. Ne görürsen onu | fız paşanın bu cevabı üzerine tek- yaz.. sig rar söze karışmak mecburiyetini , Hüstev ağa, Peçevinin" Hafız ş hissetti ve: İ paşanım yanındaki nüfuz ve mey- | — Paşam, dedi. Saadetlü pa -| kini bildiği içi öüleri'da 8.0 alalim diler GünSiyandn biz iini bildiği için bu sözleri de söy. | le tevil etti: Muğrayın zuhur edeceğini ve bu | i “ ii v d kahramanın Acemistanı titretece- m ğ ayyy Serdarı & ğini bilse idi sizi, Bağdat seferin- miz ne emrederse itaat “ederiz. © den evvel buraya memur ederdi. Peçevi, ümidin o kalmadığını. Hafız paşa, asabileşiyordu: anlamıştı, Muğravla Kara oğlan da yüz üstü kaldıklarını biliyor - lardı. Bir an hünkâra mektup yaz mayı düşündüler, — Ne biliyorsunuz, diye sert sert Peçeviye baktı. , — Biliyorum paşam, çünkü | : (Devamı var) i karşılaşacağız. Halbuki Muğrav, şah Abbas ordusunun . göbeğinde fitne çıkaracak. Kara Oğlan atıldı: © — Bize'yardım ediniz; asker veriniz, her şeyi bize bırakınız. Ne top, ne erzak istiyoruz. Bun- ların hepsini biz temin edeceğiz... Hafız paşa, bunlara akıl erdi - remiyordu. Ve o, Bağdat seferi - nin mes'uliyetini omuzlarına al -| mış, başka bir şey düşünmüyordu, | Gürcistana sefer etmeyi hiç aklı | almıyordu. Bunu açıkça söyledi: — Bir şeyin husulü akla yakın olmayınca, bir adım yola gitmem. Peçevi, tarihi misaller getirdi: — Ya bu kadar gazalar ve fü- tuhata muvaffak olan © sultanlar, vükelâlar düşmanı mağlüp edecek lerine kanaat getirerek mi yola çıkmışlardı. Serdarlara lâzım olan azmetmek, fethi icap ettiğine ka- naat getirdiği anda hareket et- mek.. Bundan ötesini allahütaalâ bilir. — Gürcistanin fethi lâzım mı? — Elbette lâzım.. Kızılbaş lâ inlerini temizlemek gerek.. Hafız paşa düşündü: — Fethe muvaffak olacağımı. Adanada bir ayda evlenenler Adanada ağustos ayı içinde be'ediye evlenme memur'uğu ta- rafından yirmi dört çiftin nis kâhları kıyılmıştır. Orman yangını İzmir vilâyetinde Cumaovası ile Çatal arasındaki sabada bu- lunan ormanda yangın çıkmış ve genişlemiştir. İzmir vali muavini Saip Beyle orman başmüdür ve- kili Yakup Bet yangın sabasına giderek tetkikat yapmışlar. Iz- mirden jandarma gönderilmiş civar köylerden halk toplanarak yangın söndürülmüştür. Zarar. İ oldukça mühimdir. Rüzgâr çok memiştir. Yangının kim tarafı, dan ve ne suretle husule geti- rildiği bakkında tahkikat yapıl- maktadır. Askerlik Kadiköy mıntakasında otürup- ta kıt'alarda kanuni wüddetle- rini bitirerek son iki sene zars fında terğis edilmiş piyade sını- | fına mevsup gedikli baş çavuş ve gedikli baş çavuş muavinleri | (45) ve (35, lira maaşlarla Urfa, İ Izmir ve Trabzon mıntakalarnda . yer göstermemek şartile gümrük muhafazası kıt'alarma geçmek ve dahâ fazla tafslât almak is- © tiyenlerin şubeye gelmeleri ilân olunur. Artık Peçevi de asabileşmişti unutarak — Bağdadı fethedeceğinizi Hafız paşa, Peçevinin biraz da — İnşaallahu taalâ zannı gali“ $ Emirönü askerlik şubesi; i den: Kı'alarında müddetlerini ikmal ederek son iki sene zar- fında terhis olan piyade sınıfın- Peçevi, münakaşayı gittikçe teştin son'arma kadar çalışabi- leceğini söylemektedir. Memle- ketin vaziyeti iktısadiyesine ha- yat ve hareket verecek olan li- man işi için gelen mültehassısa Belediyece ber türlü yardımda bulunulmaktadır. p t eği uzatı. O, Hafız Paşanın bir mik - hedileceğine kanidi. havere o raddeye geldi, ki Peçevi söz söyliyemiyecek (o hale geldi. Çünkü Hafız Paşa: Gül dan gedikli baş çavuş ve baş çavuş muavinlerinden kırk beş o ve otuz beş lira maaşla gümrük muhafaza kıtaatına alınacaklar rindan talip olanların şubemi: hesap memurluğuna mü eri ilân o ç âr asker verirse, Gürcistanm fet. Fakat mu - — Balat kapılarının an

Bu sayıdan diğer sayfalar: