ARİ tük ik akıt'ın edebi tefrikası:29 #yyystiyantitMinyuöüyne" m ra e a va k Gün ay terliklerini, rop döşam.- | rını giydi, evin içinde dolaşmağa başladı, | Mutbağa girdi. Ocakta bir le “| ğen su ısıniyordu. Öte tarafta “E tencere kaynıyordu. Annesi: — Bugün havağazı pek az ge- ie. Etim bir türlü pişmedi, de- | a, | Gün ay soyundu... Bir aydanbe Ti mufbakta yıkanmasır; unuttu. — Anne, dedi, kapıyı kilitle. Sıcak su ile silinirken annesi 80 | *uyordu: İ — Adada ne yaptığını bir bir anldtacaksın.. Ama şimdi anlat «| ma, sonra söylersin... Baban da dinlesin, Alp ta dinlesin... Halan- | dan memnun musün?. — Memnunnum.,. Fakat her za- man onunla yaşamak istemem. Son Tâ ona benzerim. | —Aferin kızım.. Evvelâ kork- Muştum ama, şimdi içir: rahatla - dr, Sen dürüst ve namuslu bir kizsın.. Seni kimse doğru yoldan Srkaramaz. Günay cevap vermedi, sordu: — Bir havlu versene rilineyim. — Şurada, çivide asıli.. | — Hal. Bu mu?, Görmedim - di... Küçük bir havluyu aldı, kuru « landı. — Anne, eski elbiselerimden bi rini versene. — Vereyim yavrum.. Bir az sonra elinde mavi bir el- bise ile geldi. İ Mk Bunu giyer misin?, . Tereddüt etti, yüzünü gözünü uruşturdu: — Ne kadar eski!. Neyse, şim- dilik giyeyim.. “Evin içinde giyi»| lir... Annesi elbiseyi bırakir, tence - tesinin başına döndü. Bu daha ziyade, hoşnutsuzluğu yüzünden belli olmasın diyeydi. Gec vakit sofraya vurdular... Alp ta gelmişti.. Günaya sual sual üstüne soruyordu: — Maşaallah ada yaramış... Dans ettin mi7. Hayat arkadaşını buldun mu?. Görüyorsun ya ben imemrunum |, O adamı wuhakkak gebertirdim. Ama sen de hiç bir $ey söylemiyorsun? Neler yaptın? Kimleri tanıdın?... — Söz söylememe vakit bırak- | mıyorsun, ki mütemadiyen sen söY liygrsun... Hem canım konuşmak İstemiyor, karnım acıktı... Etin ne fis kokusunu duymuyor musun?. Yemeğe hücum edildi. Saim Bey, ilk lokmadan sonra: — Çok şükür ki geldin kızım, de di... Ev sesniz pek sakir, pek ha- zindi... Günayın dirseği sofranınmuşam basma değdi. Üşüdü. Düşündü: — Örtülü masaya elveda!. Ve gözlerinin önüne klübün yes mek salonu geldi... Bu hayali göz“ lerinden silmek için Alplu konuş- tu: — Şişli, işlerin yolunda mı? — Fena değil... Yeni bir plak geldi, haylı satıldı.. Sana getiri » rim,. İsmi Mişuso.. — Biliyorum.. Orada çaliyor - lardı. Bir de “Mavi çiçek, var... Güzel bir vals.. ypg yg EZME İ vediyordu.. İ ve etti; a İzzet win lendin sesi çınladı. Gözleri göz - lerinde canlandı.. Bir an, bu haya zin durdu.. O gece salor ka b lıktı... Açık pembe tuvsletini giy- mişti.. Herkes onların dansını sey- Hattâ bir aralık ma- | salardan birinin yanından geçer ken düymuştu.. Bir hey: — Ne güzel çift:... Birbirleri | için yaratılmışlar.. Demisti, Ama bugün!.. , Başını salladı. Peçetesinin bir ucunu boynuna sokmuş olan baba- sına hayretle baktı.. Ama babası, üştüne yemek dökülmesir. diye da- ima peçetesini boynuna kağlardı.. Günay unutmuştu.. Ğ Şişli alay etti: — Nasıl, burasını yadırgamıyor musun?. Aklının yarısı adada kal mşir. Günay şımardı: — Budalalık etme.. Görmüyor musun, asıl şimdi yerimi buldum.. Filvaki bir az unutmuştum. — Alışmak ta güçtür!. — Güç değil!. İnsanın bir az tuhafına gidiyor., Annesinin baktığını görünce ilâ- ile sessiz ve ha- laba- le — Hem de hoşuna gidiyor.. Oh ma iyii (Devamı var) Cevdet Kerim B. Cümhuriyet Halk Fırkası vilâ. | yet idare heyeti reisi Cevdet Kerim Bey-dün”Ankaraya gitmiştir. Maçkada çocuk bahçesi Maçka halkı Teşvikiye (o camii bahçesinin çocuk bahçesi yapılma- smı istemektedirler, Bu hususta bir mazbata yaparak Beşiktaş kay makamlığına verilmiştir. Talebelere tifo aşısı yapılacak Şehirdeki tifo vaziyeti hakkın- da sıhhiye müdürü Ali Rıza Bey demiştir ki: , “— Muhtelif mıntakalarda mün ferit olarak bazı tifo vakaları gö- rülmekte ve hastalara aşı tatbik e- | dilmektedir. İhtiyati bir tedbir olmak üzere mektepler açıldığı zaman talebe- lere tifo aşısı yapılacaktır. Gaz ocağı tutuştu Çengelköy Halk caddesinde tü- tüncü Şakir Efendi gaz ocağı ile yemek pişirmekte iken. ocak par - lamış, yüzü hafifçe yanııştır, : yemi Kalbi durdu Dün saat 18 de köprünün Bo- ğaziçi iskelesinde bir şahıs yere düşerek ölmüştür. yapılan mua - yenede kalpten öldüğü ve isminin Ali olduğu anlaşılmıştır. romdammai. iki Yani döğüştüler ! Galatada oturan seyyar ekmek- çi Yani, ayni evde oturan garson Yani ile kavga etmiş, ekmekçi Yani garson Yaniyi döğdüğünden yakalanmıştır. —öükğimiii Bir çocuk ezildi His Haberleri Bekçi Salih Muhtarla arkadaşını öldürecekti? Dün saat on buçukta Yemişte Zındankapı ihtiyar heyeti odasın- da bir cerh hadisesi olmuş, iki kişi yaralanmıştır. # Yaralananlar Zindankapı muh- tarr Burhan Efendi o ile arkadaşı Mehmet Efendidir. Vuran ise Ci- | bali tütün fabrikasında gece bek- çisi Salihtir, Salih bir kadın o meselesinden dolayı zabıtaca aranırken İnebolu- ya kaçmak istemiş, fakat muhtar bunu zabıtaya haber vermiş, Sali- hi yakalattırmıştır.. Salih bu yüz- den hapse girmiş, çıkmış ve muh- | tarı vurmak için de son günlerde | fırsat kollamıya başlamıştır. Ni- hayet dün sabah Salih muhtar, ©- odasında Burhan Efendinin bir arkadaşiyle bulunduğunu görünce hemen içeri dalmış, dört el ateş et- miştir. Çıkan kurşunlardan biri i Burhan Efendinin sağ koluna, di- ğer bir kurşunda Mehmet efendi- nin bacağına isabet etmiş, ikiside | kanlar içinde yerlere yuvarlanmış tr. Bunun üzerine Salih kendisi» ni sokağa atıp kaçmıştır. Yaralılar Cerrahpaşa hastanesi- | ne kaldırılmıştır. Yaraları © ağır değildir. Salih bir müddet sonra yakalanmıştır. z 10 lirasını çarptırdı Dün saat 15 te Şeref | biri Defterdar caddesindeki çeşme den su içerken cebinden on lirası- Jnı çaldırmış, yanmda duran sekiz ! | yaşlarında bir çocuğun elinde gö- rerek parayı almış ve çocuğu poli- İse teslim etmiştir. Sakaların kavgası Evelki gece saat 22 de Kuledi- i binde bütün mahalleliyi ayaklar dıran bir hadise olmuştur. Ma -| hallenin bütün sakinleri çeşmenin etrafında birikmişlerdir. Hadise, iki saka arasında çıkan kavgadır. Hidâyet ismindeki saka, müş» terisini aldığından saka Mevlude kızmış, su alırken sıkıştırarak: — Ulan, sen ne diye benim müş terimi alıyorsun ?. Diye çatmış. Mevlüt: — Ben zorla müşterini elinden | almadım. Senden memnun değil: | miş ki bana getirtiyor, — Hayır, sen ayarttır., Mevlüt ne kadar, ayartmadım dedi ise de &sasen fitil; a'mış olan Hidayet hiddetini teskin edememiş ve: Hi Sen ayarttın, diye ısrar et- miştir, Bunun üzerine Mevlül te: — Evet, ben ayarttım. Ne ya- pacaksın... Git derdini Marko pa- şaya anlat.. Şeklinde mukabele etmiş... Bu cevap iki sakanın boğazlaş « masına kâfi gelmiş, Hidayet ko - vasını kaptığı gibi Mevlidün üze- rine atılmış, boş bulunmıyan Mev» lüt te tenekesini bir taraf fırlata- | rak Hidayeti kavramış. Kavgayı ayırmak istiyen diğer sakalar ya-| naşamamışlar.. Bütün mahalle hal | kı birikmiş, mahalle görülmemiş bir gürültü ile şalkanmıştır. Neticede her iki kavgacı yakar | | lanmış, Hidayetin daha üste gele- isminde tır. Çengelköyünde Halk ocad- desinde Mustafa efendinin dük- İ kânında çirak Mustafa. Fayvan ile İ On lira çalmış İ sinde oturan bakkâl Osran Efen- İ uğramışlardı ki, kımıldamağa bile — VAKIT 4 Eylül İ YI AŞK DELİSİ HÜKÜMDAR İdi — Tiz çağır buraya.. Selman, Mehmetle Rahimi Mur- taza paşanın huzuruna çıkardı. İki | arkadaş hiç çekinmeden Selmanı | takip ediyorlard. Murtaza paşa, ! her iki de baştan ayağa kadar | süzdükten sonra sert bir çehre ile: — Nereden geliyorsunuz, nere - ye gidiyorsunuz?. Diye sordu. Mehmet: i — Erzurumdan geliyorruz. Meh | met paşa ordusuna gidiyoruz. | Cevabmı verdi. Mehmet anlamıştı ki bu ordu, Abaza paşa ordusu deği'di. Bina: | enaleyh Abazaya düşmar olduğu- nu açıktan açığa söyliyebiliyordu.. Mehmet Gürcistan kraliçesinin gön derdiğini sakladı. Fakat Abaza paşaya düşman olduklarıı, ondan intikam almak için ta Erzurumdan buralara geldiklerini anlattı. Murtaza paşa, fazla bir şey sor- madı. O, bunlardan istifade yolu» nu düşünüyordu. — Peki, dedi. Size bir adam da vereceğim.. Doğru Mehmet pa şanın ordusuna götürecek, yalnız bir mektup vereceğim, Onu Meh- mel paşaya verirsiniz. Mehmetle Rahim birden atıldı - | lar: — Hay hay.. Götürürüz. Murtaza paşa mektubu hazırla» dı. Mehmede verdi. Yanına da! bir kılavuz kattıktan sonra üç yol» | cu, gecenin zifiri karanlığında Kon ya sahrasına doğru uzatıdılar. Mehmhet paşa ordusu çok yakın- lara gelmişti. Bütün gece dinlem meden yürüdüler.. Sabah ağarır- | ken uzakta Mehmet paşanın ordu- su görülmüştü. Yüzlerce çadır ye şil ovada bir koyun sürüsü gibi ya- yılmıştı. Kılavuz, çok ihtiyatlı hareket etmek icap ettiğini, ilk karşılaşa - cakları nöbetçiye teslim olmaları lâzım geldiğini tembih etti. : Bunları konuşurlarken funda « lıklar arasından sekiz on kişi ön- lerine çıktı. İçlerinden kiri: — Hey.. Durunuz.. Diye haykırdı.. Bunlar, ne Abaza paşanm, ne de Murtaza paşanın askerlerine | benziyorlardı. Hepsi bir örnek el bise giyiyorlardı. Mehmetle Rahim, yeniçeri aske. rini ilk defa görüyorlardr. Kıya fetten Mehmet paşanın askerleri o lacaklarını anladılar, Rahim: — Durun hemşehri, dedi. paşaya iletin.. Yeniçeriler korkunç çehrelerini daha ziyade ekşiterek bakıştılar... | Bir tanesi bıyık altından gülerek arkadaşlarıma döndü. Bir işaret verdi. Hepsi birden üç kişinin ü- zerine çullanarak bir anda silâh - | larından sıyırdılar. Rahim, birden davranmak işte Fakat, © kadar ani hücuma Bizi di. vakit bulamadı. Silâhları teslim alındıktan son- | rek Mevlüdü döğdüğü anlaşılmış- | F& iki yeniçeri, çadırlara giden yo lu göstererek: — Haydi.. Dedi, Şimdi paşayi Kadıköyde Söğüt çeşme cadde | görürsünüz. Henüz bir kaç adım atmışlardı, Kaç kere Bülentle bu valsr oy - ; geçerken Bunyan isminde bir zatin dinin dükânından, çırağı Salâhat- İ ki arkada kalan yeniçerilerden bi- namıştı, Birden kulaklarında Büz) çocuğuna çarparak yarsiamışlır. | tin on lira çalmış, yakalanmıştır. . rinin: Yazan : Niyazi Ahmet — Zavallılar... nahına yanıyorlar.. Diye söylendiğini duydular.. Bu, ne demekti?, Kendilerini öl | dürmeğe mi götürüyorlardı? Ne | diye Abazanın günahına yanacak» Abazanın gü « İ lardı?. Üç arkadaş, iki yeniçerinin mu nda sip sivri çadırları ken, Mehmet paşa O sunda büsbütün başka bir cereyan ediyordu, ) Mehmet paşa bir çadırın önün- ) de otormuştu. Düzlükte büyük bir kütük hazırlanmıştı. Elinde büyük bir pala ile pos bıyıklarını kıvıran bir cellat emre âmade bekliyordu. Mehmet paşa emretti: — Tiz getirin buarya.. Yeniçeriler koşuştular. Bir az sonra, başı açık, ayakları çıplak yarı belinden yukarı bir gömlek - ten başka bir şey giymiyön bir ax dam getirdiler. Rengi sap sarı ke- silmişti, İki yeniçeri kollarından yakalamışlar, zorla yürütüyorlardı. Mehmet paşanın huzuruna çıkar » dılar. Paşa çok hiddetli idi: — Bre nabekâr, diye haykırdr.. Abazanın yediği herzeler artık bi. ni geçli.. Murtaza paşa ile Tayyar paşaya oynadığı oyunlar bana gel- mez.. Mahküm, cevap vermiyordu. A Mehmet paşa büsbütün asabileşmişti: i — Söyle, dedi... Abaza senine diye bana gönderdi. Bsekın yap- mak ister öyle mi?.. Adam yutkundu. Kelimeleri ta ne tane geveliyerek cevap verdi: — Paşam, allah bir ki beni Aba za paşa göndermedi. Sözlerim doğrudur. Beni Murtaza paşa gön derdi.. — Muratza paşa... Murtaza pas | şa yalnız hain değil, lâindir. Bun- ca senedir yediği ekmeği tepti. O. nun da kellesini uçurmak borcum. dur.. j Adamın, Murtaza paşanın gön derdiği elçi olduğunu anlamışsınız. dır. Tabii Mehmet paşa, elçiyi derhal hapsettirmişti. Paşa, evve. lâ elçinin Murtaza paşa tarafından gönderildiğine inanmıyordu. Bu | işin de Abaza paşa tarafından yas | pılmış bir oyun olduğuna kani idi, Kurnaz Abaza, kim bilir bunu ne diye buraya göndermişti. y Her halde ordunun miktarmı, kuvvetini anlıyacak, Abaza paşaya haber verecekti. n Mehmet paşa bunları düşünüyor ve içinden: o — Ben onun kellesini göndere yim de görsün.. Diyor. İ Elçi, ne kadar dil döktü, ne ka. dar Abaza paşanın adamı olmadı. ğını, Murtaza paşa ile Tayyar pa- | şanın söz birliği ederek Abazaya oyun edeceklerini söylemiş ise de Mehmet paşaya anlatamamıştı. Çünkü Mehmet paşanın kul dolmuştu. Abaza biç bir sureti itimat caiz değildir. O, Yusuf pa. sayı da, Murtaza paşayı da, Tayyı paşayı da böyle oyunlarla mağ etmişti. Şimdi de bu oyunlardan birini kendisine oynamak istiyor » © du. Abazanın bu oyunu nafile idi. Ne yapsa —uvaffak olamıy. İ yaptıklarının cezasını bul; muhakkak., yakları titriyordu. ” (Devamı var)