A lat — > Vakıp» E 3 1 in edebi tefrikası :14 Uayiitüüüyystiiüyayitiry di yy yy Seğğrmi İzzet pr tir Ma Kaya, Sadun Bülent, ; bir öne atıyor, sonra geri fırlatı « Ni “ Günay, kumlara uzanmış” | yordu. Suların sert olmasına rağ - klar > Büneşin biraz daha ısınması «| men sırtüstü yatmak istedi, Fakat dönerken, böğrüne ve koluna bir İ sancı girdi. Ağzma sular doldu. Battı. O zaman Kaya hemen (daldı, omzunu yakaladı, haykırdı: — İmdat!... Güçlükle, Günayı suyun yüzü İ ne çıkarmağa çalışıyordu. Genç kız bembeyaz olmuştu: — Bülent yetiş... Geri dön!. Bülent duymuyor, yüzüyordu. Orhan Kaya müvazenesini bul- muştu. sol kolunun altına Günayı İn durulmasını bekliyor - Günay, yeşil mayosu , saten tiz ile, ö gün gene harıkulâde m Kumların üstünde, vücu- Si üstat bir heykeltraş (— elinden kamış, şaheser bir heykele benzi» du. Yanıbaşmda yatan Meli z ma söyleniyordu. Yanm sesi çıkmıyor. oYan Ga algarasını tellendiriyordu . d. lerini Günaydan ayırmiyordu. 8 meselesinden bir daha bah- İİ e emişlerdi.. Soğuk duruyor, | sıkıştırmıştı. Sağ kolile yüzmeğe al Yörd, l olduğu kadar az konuşu” ! başlamıştı. Canımı dişine almıştı. #İ b; Müsamere o gece olacaktı. | Sahile bir kaç metro kanca. dal - yi” lar, dü'de müsamereyi düşünüyor- | galar büyüdü ve o zaman güçlük fakat bahsetmiyorlardı. deri ünay odasında, jigolet kıya »« da, sezlongun üstünde duruyor - Yah, Günay, kısacık plise eteği, si- .» ipekli çorapları gözlerinin ö Bash, getiriyordu. Yeşil karako . “I rengi fişu, siyah mendil ona m bilir ne kadar yakışacaktı?. başgösterdi. Bereket versin bu es - nada sahile çıkan Bülent vaziyeti gördü ve derhal atıldı. e Günayı kaptı. Sahile çıkardı. Günayın cansız gibi duran vü - cudünü kollarının arasında tutu » yordu....Biraz dolaştı, sonra kumlara bıraktı, Kaya . korkudan y ii liha sessizliği bozdu. Bülen- ! sapsarııydı. i sordu; | © Kazanın neden sonra farkına vd İkiz Bülent Bey, geceyi sabırsız - ' varan bir kaç kişi genç kızın etra- vi bekliyor musunuz?. «| fina toplanmıştı. Bülent: > Sabırsızlıkla * bekliyorum ve | “nay namına heyecan içindeyim. | Orhan Kaya kendine . gelmişti. ha“ *ÖZ üzerine Kaya bıyık al -| Hemen Günayın yanıbaşına diz « ün güldü. Günay görmemez - | çöktü: n geldi.. Bulütlar güneşi ört - — Doktor istemez, dedi. başlamıştı. Derhal sun'i teneffüs harekâtı Orhan kalktı: yaptırmağa başladı. “xe 7 Hava bozuyor, denize gire si o — Neredeyse ayılır. Çok su yut. yaşı girelim, yoksa biç girmi «madı. -Hemen”-kendini kaybetti. ea isi vans Şimdi ayılır. Bülent, bana biraz aydi girelim?. | konyak bul. vu lenile Kaya birden atıldı ve | Meliha, Günayın deniz takkesi- Mağ, Sulaçlıyarak © uzaklaştılar. | vi Sıkarmıştı... Kıvılcrmlı. saçlar liy,; * ile Günay su dizlerine ge . | “A““1# yüzünü çerçiveledi. du ye kadar yürüdüler, sonra dur | ç Timdi her kafadan bir ses çıkı- lar. Meliha; yordu; > Çok soğuk; dedi, ide .| 7 Yan yatırmız.. Omuzlarını Mi ki edi, Ben gide Oyunuz... Sarsınız.. — Doktor lâzım; dedi. im. Jİ e Sünay iyi yüzücüydü. Mükavim | © Ozan Kaya doğruldu: ; rağ lıklama Kendisi lek, Si 3 bf Başımıza o toplanmayınız... ! Siki, bir. dalgaya kapıldı, battı Hyyeyı aemerinize Ben masa,» i “ Öksürü: * | pacağımı biliyorum. "Rülüyg, il yarı ağlıyor, yaz Ve sun'i nefes veriyordu. Bir ” > Sahijdi Li ,Jaralık sevinçle haykırdı : yorum. e Salar Müyüy az i — Kendine geliyor, kımıldadı! bene m a doğru yüzme- «Sari reri j in. Hiç üşümiyordu. Su » © * m soğuk olması gayretini arttı- Vapurlara demir atma N da, Akşama kadar yüzse yo - yerleri Dahiliye, Iktisat, Gümrük ve Sıhhat Vekâletleri © tarafından müştereken hazırlanan İstanbul limanı nizamnamesi Devlet Şüra- sında tetkik edildikten sonra iyacakmış sanıyordu... | Ba daşlarına yaklaştı., ii nt geri dönmüştü: Geldiniz mi, dedi, fazla gel. N, bı wi, em var, anafor| yüksek tasdika iktiran etmiş ve Kaya Bilimli gü a'âkadarlara tebliğ olunmuşlur. — Say, Neden bu kadar ağıldınız?,. gitmek güç ol e olacak. Yanım. Yeni nzamnameye göre, İstanbul limanı, fenerlere kadar bütün Boğaziçi ile Haliç, Pendik ve Küçükçekmece arasındaki mın > # s > sinin örnekleri (Baş tarafı 3 tinü sayıfamızda) messillerinin 600, şehir mebuslâ- rın 300 isterlin arazi vergisi ver meleri şarttı. HaHâ, bu demokrasinir vatanı denen memlekette sulh bakimleri ancak 40, milis askerlerinin ku- mandanları olan miralaylar mut - laka centilmenlerden ve senede 1000 lira vergi verenler srasmdan seçilirdi. Kontluklardan birinde 14.000 nü fus vardı. Bunlardan anak 21 kişi 'ntihap “hakkını haizdi. Bir sene, intihap gününde yalnız bir müntehip geldi, kendi namına bir meclis teşkil etti, Meclis reisliği ne namzetliğini koydu. usulüne göre yoklama yaptı, kendi amına kendi mevcuttur! cevabını verdi . reis oldu. Kendinin intihap edil. mesi için söz söyledi. Kendi na mına rey topladı, Nihayet: — İtifakı âra ile intihap olun - dun.. Dedi... 1829 da dük dö Nivkastel ken - di namzedini kazandırmak için, kendi namzedine rey vermek isle» Bu mesele orada parlamentoya aksetti.. Fakat sonra şu cevabı verdi: “— Kendi mülkümü istediğim gibi idare etmeğe hakkım yok mu?. | 1814 te parlamento makamları, babadan oğula intikal eder, yahut | para ile alınır satılır mâlikâneler halini almıştı. Kusurlarından sarfı nazar, İn - ! gilterede demokrasi kabiliyetlerin i hür bir surette inkişafına da müsa âde etmiyecek bir hal almış?. Fransız hukuku esasiye Âlimi Leon Düziye göre Fransada 1881 den 1914 e kadar muhtelif fırkala rın iştirak ettiği intihaplarda halk asla hâkim olamamıştır. i « Dokuz intihap devresinde Fran memiştir.. Fransada, 1881 de 4,778,000| İ rey sçilenler almış, 5,600,000 vey | ide seçilemiyenler almışlardır.. 1885 te 3,420,000 rey seçilenler almışlar, seçilemiyenler 6,000,000 rey almışlardır. 1889 da 4,526,000 reyi seğilen ler almışlar, seçilemiyenler 5 mil yön 800,000 rey almışlardır: 1893 te 5,516,000 rey seçilenler | almışlar, seçilemiyenler 5 milyon 390,000 rey almışlardır. 1898 de 4, 906,000 rey seçilen- | ler almışlar, seçilemiyenler 5 mil yon 638,000 Yey almışlardır. 1902'de 5,159,000 vey seçilen - ler almışlar, »seçileniiyenler 5 mil yön 818,000 röy almışlardır. 1906'da 5,209,000'rey seçilenler almışlar,” seçilemiyenler 6 milyon 739,000 rey almışlardır. 1914 te 4,484,000 rey seçilenler almışlar, seçilemiyenler 6 milyon | i ' Liberal demokra- | miyen 587 kiracısına yol vermişti. | sada halk hakimiyeti teessüs ede- | i verir.. “ide İ eg — Paşa dedi, paşa kalmak ve boynunu cellâdın satırından kur- tarmak ister misin? Yusuf paşa, vaziyetin tehlikeli olduğunu (o kavtyordu. o Tay- yar paşa madem ki bir plan kurmuştu, kendis'ni de şuracık- ta öldürtebilirdi. Tat canmı kurtarmak için verecek cevap aradı. Tayyar Paşa, meşin bir kese- den bir kâğıt çıkardı. Yusuf pa- şaya uzattı. Kâğıt bizzat Tayyar paşaya yazılmış bir hattı hüma: yundu. “Benim sadakatkâr ve vekili mutlak hamiyetşıarım Yusuf pa- şa seni, selâm i mı o hümayunumda | tif malümun olsun ki hizme: İtimde her halini rizayı ohak ve rizayı şahanemle tatbik ile tarz mi umuru devlet ve tesviyci mesalihi ibat rabbı izzet husu- sunda akılâne ve riza cuyane i sayügayretin malümu bümayunum olmağla senden vücühla tazı ol- duğum iştibahtan aridir...,, Diye başlıyordu. Bukadar tantanalı başlangıçtan sonra, Yusuf Paşaya emri hümayunun tebliğ edilmesi badeltal- aleyhine döndüğü takdirde vakit geçirilmeden terfian istediği ye- re tayin edileceğini bildiriyordu. i Yusuf Paşa hattihümeyunu baş tan sonuna kadar okuduktan Son- ra Tayyar Paşanın yüzüne bak- mağa başladı. Tayyar Paşa: — Ben, canımı emri Padişahi- bana cevap ver. Paşa ne kadar mukavemet etse bir gün ele geçecek ve cezasını çe- kecekti, Bu işte devleti iltizam et- mek elbette hayırlı olacaktı. Yu- suf Paşa düşünceye daldı. Fakat Abaza Paşa korkusu şimdiki. hal de daha galipti.. Ya duyarsa... Tayyar Paşa ile onu da öldürtecekti. — Düşüneyim Paşa, dedi. Ba- na yirmi dört saat mühlet ver. Tayyar Paşa, acır gibi Yusuf Paşanın yüzüne baktı.. — Canından çok korkan tiz can Karar ver.. Bu esnada kapıdan bir ses du- yuldu: — Hazır Paşa... — Gelsin!,. Sendeliyerek, ve iki yardımcı- nın kolları arasmda biri Tayyar | Pasaya doğru ilerledi. Yerlere kadar eğilerek selâmladıktan son- ra; selâmet enca- ve kabul ederek Abaza Paşa | ye İcda etmişim. Sen cüşün ve idü.. Tayyar Paşa haklı idi. Abaza |ladı.. Yavaş yavaş sözüne devam jettiz ğa başlamıştı. 5 — VAKIT 20 Ağustso 19335 f AŞK DELİSİ MDAR Yazan: Niyazi Ahmet İ bası... O, bir baba değil, bir lâ- | İns. | — Niçin vurdu?. — Vurdu... Çünkü sırrını fâş | edecektim. Gece gündüz hu. çe. ken derviş, Zehrayı bayılttı. Onu j bir zaniye gibi yerlere çarptı. Ça- dıra daldım.. Baygın Zebrayi ye rinden kaldırdım. Onu ayıltmak için uğraşıyordum. Beni koğmak | istedi.. İsyan ettim. — Kurtar, Zehrayi kurtar. Di- | ye bağıdım. Hançeri kalbime sap ladi... i Yusuf Paşa: — Hain, diye yerinden fırladı.. Hain derviş.. 3 — Beni öldü aznniyle hâlibir arsaya fırlatmışlar.. Allah koru. du. # Solgun gözlerini Tayyar Paşaya dikerek: — Paşanın adamları görmüş - ler... Buraya getirdiler... Selman, bir müddet durakladı. 3 Yutkundu... Sesi kesilmişti. Göz“ lerini Yusuf Paşanın gözlerine di- kerek: — Bir az daha fazla azap çeki- yorum... “Ölmeden sizlere bu sirri fâş edebileceğim için rahat ölece« ğim.., — Hayır Selman, sen ölmiye « ceksin... Sen mert bir gençsin. Selmanın dudaklarında acı bir tebessüm. belirdi: — Şeyhin hançeriyle derisi kas nıyan kurtulmaz.. — Zehirli mi?. v — O zehir kaç bigünah öldür. Selman bir müddet data durak ğ — Çok yaşayamaıyacağım. Zeh rayı kurtarın... Zehra şeyhin kızı değildir.. Zehra, Şeyhin hançeri ile ölmüş zavallı bir köylünün kızı dır.. Şeyh onu büyütüyor, Fena, Şeyh çok fena adamdır, O, Zek. | ra gibi kaç kız öldürdü. Acıma- dı... Acımıyor... g Selmanın bacakları titriyordu... Olduğu yere çömeldi. Rir anda yüzünün rengi değişmiş, kararma. Etrafını sardıler,, Su getirdiler. Fakat o, artık kı mıldamıyor, konuşamıyordu. vğ Sd — Bırakın beni... Paşayı göre ceğim... Selman, selman. Bu ses, bir kadın sesi idi. O kadar sert, ve o kadar hızla söylen mişti, ki içeride son nefesini ver « mek üzere olan Selmanın etrafına toplanmış olanlar bile duymuş, ka piya doğru fırlamışlardı. taçlar arkasında vuruyor, Kapıda muhafızlarla boğuşan takadan ibarettir. 421,892 rey almışlardır; | — Emredin Paşa... Diye bek» | Hücleşii DA rağmen yüzmelerini I ii | Fal z ledi bir kız duruyordu. Üstü ba: yi | iri gi stanbul limanı üç kısma ay- Şu rakamlar gösteriyor ki Fran | !*i- Yı Şi yan | ez Sağa sola sürük- rılmaktadır: Dış liman, Galata ( sa dokuz intihap li bir Tayyar Paşa, Yusuf Paşayı gös- tıktı., > y İ in kol ve bacak ger - | limanı ve iç liman. | akalliyet tarafından idare edilmiş» | tererek* | “Muhafızlardan. biri" “Tayyar asi li 5 Biliyordu Gi en yüzüyordu. Kaya Y arkasından geliyorlar « Birde. e ie Günay yorulduğunu Yord e aya mütemadiyen &o - Paşanın önüne geldi. i — Kapıdan getiriyoruz. Zati devletlerini görmek istiyor.. Bu- raya gelince, elimizden kaçıp oda iya girmek istedi.. Dedi. N — Selman, diye haykırdı. Sel Tayyar Paşa kıza döndü: © man sen misin?.. — Sen kimsin?. Kimi arıyor« — Tanıyamadın mi Paşa... Be, | sun?. j ak « m- Kız, âteş gibi parliyan N an yüzüne dikmiş bakıyor - lu: i — Anlat, dedi.. Kayserili seyh seni nicin yaraladı. Yusuf Paşa yaralının yüzüne dikkatle bakmağa başladı. Bir - den: Diş liman: Sarayburnu ile Fin- dıklı Sarayının şimal köşesini birleştiren battın dışında Marma- ra ve Kâradeniz cihetinde kalan sahadır, Galata limanı: Sarayburnu ile Fındıklı sarayının şimal köşesini birleştiren hat Galata köprüsü arasındaki sahadır. Iç liman: Karaköy köprüsün- den itibaren kâğıthane ve Ali B. dereleri üzerindeki ilk köprülere tir, Buna niçin millet hâkimiyeti $u bu ismini vermelidir? Sadri Etem il, dı, | | kadar olan sahadır. Dış limanda serbest demir yerleri aşağıda gösterilmiştir: Ahırkapı feneri ile Haydarpa- şa Mendirek feneri arasma çe: | nim ya.. Abaza Paşanm peygai kilen hattın cenubundaki sahadır. | ber sandığr seyh vurdu... Serbest demirlemek isteyen ge: | — Raba... miler bu sahada demirliyebilirler. | — Evet... Abaza Paşanta ba- — yiz Pruldunuz mu? Doğru söy. İma dınız ya? e hr Yüzüyorum. p Sevap, imdan ayrılmayın. Yeriyordu. Dalgalar onu ğ (Devamı vi *