r Ayağıma takıldı, eğilip baktım. Bu eskimiş, atılmış hasırdan, bir | kadın şapkası idi. Ayağımı silk» | tim... Düşmedi.. Yırtık, pırtık 1 kordelasından ayak kabımın ucu- na sıkı sıkıya geçmişti. Elimle tuttum çıkardım. Yumuşak bir | hasırı vardı. Üzerindeki yeşil bir | iğne, bir çift yeşil göz gibi gözle- rimin içine bakıyordu. Şapkayı, nedense Elimde eve kadar Odamda bir sandalyeninü. zerine koydum. atamadım.. getirdim . | Benim bu hatırşinaslığıma se -| yinmiş gibi idi. Nerede ise yeşil göze benziyen altmdan bir ağız açılacak, bir şeyler söyli » yecek zannediyordum.. Dikatli dikkatli baktım... Oda » mın yalnızlığında bana arkadaşlık eden bu eski hasır şapkayı söylet- mek istiyordum.. Söyliyor gibi gel- di.. Duyduğumu zannettim... — Ben, diyordu.. Bundan bir sene evvel, siyah gömlekli bir Rum kızının ellerinde dikildim. Sonra şişman, kırmızı yanaklı bir adam, beni camdan bir oda içerisine koy- du.. Çok eğlenceli vakit geçiri « yordum.. Önümden otomobiller, travmvaylar geçiyor; yaya giden kadınlar, camdan odamm önünde duruyorlar, beni birbirlerine gös - tererek bir şeyler konuşuyorlardı.. iğnenin Ne konuştuklamı duymuyordum ama; her halde aleyhimde değil , lehimde konuşuyorlardı. Bir kaç gün böyle geçti.. Beni cam odaya koyan şişman adam, bir küçük ka- | pıdan elini uzattı, kendimi dükân- da buldum.. Şöyle yirmi, yirmi beş yaşların. da bir kadın sanki beni bekliyor. muş gibi elini uzattı.. Kordeleme, iğneme, hasırlarıma okşar gibi do. | kundu.. Onun bu nazik hareketi- ne bayılmıştım.. Kimse görmeden yavaşca elini öptüm. — Başımıza giyseniz.. Bir kız, kırıta kırıta geldi. tarafımdan tuttu.. genç kadının kumral kıvırcık saçlı başına, bir pamuk yığınının üzerine bir kuş konar gibi oturdum. — Ne kadar yakıştı.. Hakikaten öyle idi. Aynada ken dimi gördüğüm zaman yakışmış ol duğumu ben de anladım.. Bir şey» ler konuştular, bir şeyler oldu.. Be- ni, ince bir kâğıda koydular.. Tekrar kâğıttan çıkarıldığım za. man, kendimi bir odada buldum.. Etrafrma bakar bakmaz sevindim. Kumral saçlı, güzel genç kadının elinde idim. Daha başkaları da vardı. Yarım saat baştan başa do Iştım.. Her başa giyilişte aynada kendimi görüyordum.. İki — Yakışıyor... — Sana da yakışıyor. — Sana da yakışıyor.. diyorlardı. Fakat Farkında idim.. En çok yakıştığım yer, sahibimin kıvırcık, kumral saçlı başı idi.. O teyi gârdiropun en üstünde bir | rahat rahat uyumakla | Ertesi gün sabahliyin beraber Ben, etrafı süze İ bugün büyük şenliklerle açılmış» i şapkanın hikâyesi Yazan: Meidha Münür | koydu, aynaya baktı. Kendimi bu| kadar çirkin bir yerde görmemiş- tim. Ne ise, dışarıdan bir tıkırtı duydu da gene çengele bıraktı. Günler geçiyordu. On beş gün sonra vapura binmiştik, bir aralık sahibim kanapenin üzerine bırak- tı. İri yarı, çirkin bir adam, üze- Misafirlerimiz | Geldiler İ (Baş tarafı 1 inci sayrafda) misafir edildikleri Perapalas ote - | line gitmişlerdir. | Karşılama ve tanıma esnasında İ misafirler ve kendilerini karşıla » . mağa gelenler arasında samimi | hurdur. Bulunduğumuz odaların | manya falan denilmesinin #* İ hasbihaller yapılmış, iki taraf bi-! pencerelerden ribirlerine karşı duydukları dost. | bin kat güzel bir çok mağaza me- elinde olmıyan şeylerde İ ça ve kardeşçe hisleri izher etmiş -! mureleri, çiçekçiler ve hanımlar | mesul addediyor ve hırçınl#”” tir. Gelen heyet, Kahire Tıp fakük| tesi reisi ve Cerrahiye profesörü, | ben bundan bir şey anlıyamadık.. | da ilâve edeyim ki beni okuj”. Nasıl Güzellik —Z — Kraliçesi 0 3 Meksika Kadınlarının güzelliği gayet hakir olarak 'cihanda meş * Mis Meksikadan görüyorduk. Acaba neye onu seç mişlerdi?. Ne Mis İtalya, ne de Oldum? Raymonde Aiiain* Yazan ledilmiş milli izzeti nefsine ve”... Mis) veri ve di İşte bize Mis İtalya, Her birimiz kurşı 89 ken yet ai bu idi. İ du. Bunları söyledikten sonra rime gelip oturmasın m:?. Çabuk | Kahire üniversitesi rektörü Ali Hakem heyetinin onu korkudan |ların bu kadınlara büyük ek l gördü de beni fazla eziyet çekmek | İbrahim Paşanın reisliğinde beş| intihap ettiğine hüküm verdik. | yet vermeleri hatalı olur. doktor ve altı gazeteciden müte «| Çünkü bakışında insanı korkuta | Meksika büyü yaparak Mis ten kurtardı. Fakat yam yassı ol- eski halimi aldım. Bir akşam gene eve dönmüştük. Çengelime koymadı.. Bir kenarda | unutuldum.. l Üç gün sonra çengele bir başka şapka takıldı. Bu yep yeni ipek bir şapka idi. Kırmızı kordelası | benimle alay eden bir dil gibi w zanıyordu... ».. Gün geçtikçe üzülüyor, gün geç tikçe sararıyordum.. Bir zaman geldi ki gardiropun kapısından i » | şeri bile bakamaz oldum. sahi «| bim, kumral saçlarının üzerine de- gil ya.. Artık hizmetçi bile beni; başıma koymak istemiyordu.. Bugün de sahibim beni, karyo- lasmın altında bulunca şöyle bir parça evirip çevirdikten sonra kal. dırınca pencereden aşağıya attı. Sözünü bitirdiği zaman, eski şapkanın yeşil iğne gözlerinde a- deta ağlıyan bir insanın bakışları | vardı. İ İzmirde Halk Fırkasının dört ye- ni ocağı açıldı Izmir, 18 (AA) —C.H.F, Dolaplı kuyu nahiyesine bağlı Altay, Dolaplıküyu, Batçı mesçidi ve Day:emir ocakları tır. İzmirin en kalabalık işçi ve esnaf kütlesini barındıran bu ma» halleler baştan aşağı bayraklarla donatılasıştır. Har taraf büyük bir bayram manzarası gösteri- yordu. Vali Kâzım Paşa ile Fırka vilâ. yet idare heyeti reisi Hacim Mu hittin, Belediye reisi Dr. Behçet Salih Beyler heyecanlı nutukla- nda Cümhuriyet rejimini, bü- yük inkılâp fırkasının umdelerini, | nur ve iman kaynağı olan ocak- ların vazifelerini pek veciz an- attılar. Bu vesile ile bir bayram günü yaşıyan halk, “yaşasın cümhuri- yet, yaşasın büyük Gazi, diye yükselen seslerle ortalığı çınlat- mış'ardır. İ gam — i ESKİŞEHİRDE , Vakıtve Haber | çe nlerin gözleri üs || tümde / Eve geldi iğimde gene çengele ta kıldım, uyudum. Daha ertesi gü-| mt hanımı sikan bir şey oldu: İ Gardiropun kapısı açıldı, önlük İt lü, çirkin bir kız beni aldı, başma | .Gazetelerinin SA TIŞ | MERKEZİ ISONPOSTA Kütüphanesidir l | ifade etmişlerdir. miz şu zevatlır: Kahire Tıp fs i dahiliye esörü Süleyman OoOAzmi Bey, e Tıp fakültesi tufeyliyat pro sörü, Mısır Tıp cemiyeti umu - mi kâtibi ve Tıp tetkikleri enstitü sü müdürü Mehmet Halil Abdü halik Bey, Tıp fakültesi kadın has- talıkları profesörü, Kiçner kadın hastahanesi başhekimi İbrahim | Çorbacı Bey, Tıp fakültesi bakteri pr Kah fe İde bana: İ muştum.. Ne ise, düzeldim, gene | şekkildir. Heyete dahil misafirleri. | zak bir hal vardı. Hoş, Mis Meksikanın sonradan geçirdiği macera da ne kadın ol. duğunu gösterir. İntihabından bir sene sonra kocasını revölvet kurşv nu ile öldürdüğünü bir gazetede © kudum.. Onun keskin bakışları Mis İtal: yayı fevkalâde ürkütüyordu: — Mutlaka bana sihir yapacak! Diye hayıflanıyordu. İkide bir: “Rengim soldu mu?,, m zehirle Gi yayı öldürmedi. Mis İtalya ben , yahut güzelliğime halel get için teşebbüste bulunmadı. ii zellik müsabakası da, diğer p bakalar gibi bir müsabakadıf müsabakaya iştirak erer İ hesiz birinciliği kazanmak iler. Fakat, başka müsabak#”. da olduğundan fazla ihtiras XX | tur. Ha bu müsabakaya gi İ ha konservatuvara ve yahot' yoloji ve sıcak memleketler hasta- ! Diye soruyordu. Halbuki rengin. | bir mektebe girmek icin lıkları profesörü Şüşa Bey. Misafir Mısırlı meslektaşları » | ben böyle büyü masallarma inan | si ayni şeydir. mız ise şu zatlardır: Elmuktataf oOmecm Fuat Sarruf Bey, cıkan La röfor muharriri Aşil kallı Bey, La! Böurse ve La Libörtöe gazeteleri! başmuharriri Edgar (Cellat Bey, La Bourse gazetesinin siyasi mu - harriri Leon Kohen Bey, Mutedil | gazı baş - »si muharriri Mehmet Abdül ir Hamza Bey, Elehram gazete | si mümessili doktor. Ahmet Savi | Bey. | Heyete riyaset eden Ali İbrahim Paşa Balkan harbinde gelen Mısır Hilâliahmer heyetinin (başında memleketimize gelmiş, mecruhla - rımızı tedavi ile meşgul olmuştu » Misafirlerimize Muhadenet ga- zetesinin sahip ve başmuharriri Hüseyin Remzi Bey refakat etmek | tedir. Misafirlerimiz bugün İstanbulu gezmeğe başlıyacaklar, belediye bu akşam Perapalasta şereflerine bir ziyafet verecektir. Yarın adalar ve Suadiye gezilecek, Etibba Mu: hadenet cemiyeti Yat klüpte bir | öğle yemeği, Türing klüp Park otel | de bir akşam yemeği verecektir . Pazartesi günü de Matbuat Cemi-| yeti tarafından (o Yeniköypalasta bir ziyafet verilecektir. Misafirle - rimiz ayni gün Dolmabahce sa « rayını gezecekler ve akşamı Ya - lovaya, Yalovadan dönüşte Ode Ankaraya gideceklerdir. e Heyet memleketimizde İstanbul, Yalova, Bursa, Ankara ve İzmiri ziyaret e decektir, Heyet âzasının hepsi bu seya « hat ve ziyaretten son derece mem nundular, bu memnuniyetlerini Ege vapurunun hatıra defterine yazdıkları kıymetli tahassüslerile Şehrimize gelen gazetecilerin temsil ettikleri gazetelerden Eleh. ram, Mısırın ençok okunan ve yarım asırdan fazla bir zaman - danberi mütemadiyen intişar et - mekte olan bir gazetesidir. Elbe - lâğ gazetesi nispeten yeni olmakla beraber milli hislere ve fikirlere tercüman olduğu için çok rağbet| gören gazeteler arasma geçmiştir. Elmuktataf, altmış O seneden - beri İntişar etmekte olan bir ilim ve sanat mecmuasıdır, Şarka, Avrupa ilim ve irfanını | | de hiç bir değişiklik yoktu. Zaten | müsabakaya iştirak edilmi mam.. Ben Mis Fransa idim. Şu- sahibi | urlu harekete mecburdum. Mis | fena bir tesir bırakmıştı. iskenderiyede | İtalya ise gecelerini büyüye karşı | her halde Meksikodeki zi deva aramakla geçiriyordu. Arabalar geldi, Meksikoyu do - laştık.. Halk o kadar kalabalıktı ki etrafı göremiyorduk. Pençere. lere halk dolmuştu.. Üzerimize çiçek demetleri yağdırılıyordu . Meksikalıların güzellik ve aşk- tan başka bir şey düşünmedikleri- ni o gün anladım. Annemle bulunduğum arabaya türlü hediyeler atıyorlardı. Hattâ | bir büyük paket “Şeving gum,, a- tan bile oldu. Meksikalılar ara » bamdan bir çiçek almak için ezil. meği göze aldırıyorlardı. Hava çok sıcaktı. Çok toz var- dr. Şeving gum paketi yüzüme çarpmış ve canımı acıtmışlı, Atı lan demetlerin içinde çok ağırları vardı. Bunlar, vücudümü zedeli- yordu. Her şeye rağmen tebessüm et »« mek, Fransız zarafetini temsil et- tiğimi şen tavrımla isbat etmek lâ zımdı. Yorgunluk, açlık ve susuz luktan bitaptım. Nihayet otele döndük. Aara -| bamda o kadar çiçek demeti var dı ki annem, ve ben yarı belimize | Jİ güş başladı. kadar demetlere gömülmüstük. Arkadaşlarıma da demetler 4- tılmıştı. Fakat boş yere tefahür etmemekle beraber en çok çiçeğin ! | arabamda olduğunu söyliyebili - ! rim. Mis İlalya, benim arabamda daha çok çiçek olduğu görünce, bana hain hain baktı. Bu bakışı asla unutamam. Neden beni kıs - kanıyordu. Çiçekler bana değil, Mis Fransaya atılıyordu. Mis İtalya şüphesiz benden gü- zeldi. Zengindi, nişanlısı vardı, dost olmuştuk. Eğer iki üç fazla demetin çıkardığı münaferet ol - masaydı belki de daha samimi « lacaktık.. Halbuki Mis İtalya, akıllı bir kızdı.. Ben, bu hareketi rencide nakletmekte hizmeti çok büyük - tür. Ayni mecmuanın sahibi Mis rm en eski gazeteleri arasında 0- lan Elmukattam gazetesinin de sahiplerinden biridir. Diğer Fransızca (o gazeteler de Mısırda çok okunan gazeteler ara- sındadır. z ? Mis İtalyanın bakışları yemekleri hiç beklemediğim İ çıktı. Son derece aç idim. 2 İ miz açlıktan ölecek gibi idik Masanın üzerine yemek!&f & vel verilen “hor dövr,, ler vardı. Öteki yemeklerden aldım. Meğer bu memleketin bambaşka imiş. Hor dövrdet ra yemek falan gelmedi. dondurmalar sunuldu. Mi tere, Mis Belçika ve ben, bi! mize meyus nazarlar fırlattı. Yalnız Mis İspanya, Mek#”5 ların yemek usulünü biliyor“ karnı doyuncıya kadar her” yemiş. Böylece aç kalmıştık. dönüyordu. Bizi bir buğa şüne davet ettiler. Mis İt#! beraber gittim.. O vakte buğa döğüşü görmemiştim. “fi kanlı döğüşlerden hoşlanm kat, şerefimize verilen bu ©“ gitmeği lâzım gördüm. di Döğüş yerinin etrafındaki # yirci yeri tıklım tıklım dol” Geldiğimizi görünce alkış! Şapkalar havaya atıldı. “i ce içimi bir hüzün kaplad”" dınlar, sevinçten yüzleri k olduğu halde daha duma” İ bağırsakları seyrediyorlar©” Fakat bir beygirin karn” ğanın boynuzu ile deştiği” Dişlerim (birbirine 49 i başladı. İçime fenalık geli İ ırmağa koyuldum. Gözle | akan yaslar rimeli yüzüye" zümde siyah çizgiler husuf ” | yordu.. ; Mis İtalyaya bana Is bir kaç küfür öğretmes : tim. Öğrettiği sözleri ii söyliyordum. Fakat kimi miyordu.. Her kes ban# bakıyordu. , Döğüş sahasından çak — tığım bu skandalın mük 0 rak Pariste himayei hay ye miyeti bana bir madalY* w tir. “Fakat o sırada si kalılar ile aramda or alli konuşmak imkânı kalm” i Verakrüze döndük: N çi. i İveston / rar binerek Ga yi ağ ,