k k vi —— VAKIT o Takma Antonelli, Abruzzes'de doğ- muştur..Eğer sağ ise 54 yaşın- ! dadır. Gazetecidir. Avcıdır, fak cıdır, hikâyecidir. Tiyatro eser- leride vardır. 1930'da sahneye | konan. bir eseri “Kendi kendini bulan adam,, onu yirmi dört saat içinde meşhur etmiştir. Luigi Antonelli'nin eserlerin- den belkemiği mizahtır. Selâmi İzzet Neden takma burun taktığımı; takma burun takmak aklıma neden takıldığını, gözünüz tak- ma: burnuma takıldığı için an- latmalıyım. “Takma burnum bak- kıntla * birçok söz söylendi, olmıyacak şeyler anlatıldı, bin bir yalan uyduruldu. Biraz da bunun için doğruyu anlatmalı yım. Evvelâ şunu haber vereyim ki takma burun takmamak, kendi burnuna sahip olmak pek iyibir şeydir zannetmeyin. Tabii burun dünyaya gelindiği günden itiba- ren taşınmıya başlanan burun nihayet kanımız. ve uzviyetimiz- dir. Ona kanımızın ve canimizin haricinde bir istikamet, bir terbi- ye veremeyiz. Tabii burunun en mükemmeli, en ekmeli fizyolojik bir burun nezle olup akacaktır, kaşınacaktır. Halbuki sabte (burnu, takma burnu insan istediği gibi terbi- ye eder. Meselâ: takma burnu- mu öyle terbiye eltim ki yalnız iyi kokuları duyuyor, fena ke kuları m vi Halbuki tabil bur- num İyi” kokuyu duyduğu kadar fena kokuyu da duyar. Ne ise bu kadar yetişir hâlâ asıl burnumu verip, nasıl takma burun aldığımı söylemedim. Şim- | di söyliyeyim. Burnumu bir dos- | tuma' hediye ettim. Bir dostum, eski 'bir mektep arkadaşım ağ- | hyarak geldi, işlerim fena gidi- yor, iş göremiyorum çünkü ko- ku alamıyorum dedi. Bunun üze- rine kendisine burnumu hediye | ettim. Benim burnumla öyle bir koku” alış aldı ki milyoner oldu. Cümhuriyet bayramı komisyonu 29 Teştinievvel Cümhuriyet bayramı kutlulama programını hazırlıyaçak olan komisyon dün saat beşte belediyede mutat toplantısını yapmıştır, Bu top- lantıda şehrimizde bulunan Cüm- huriyet Halk fırkası umumi kâ- tibi Recep BF. de bulunmuş, şen- likler etrafında görüşülmüştür, Sürülere yasak Bâlesiye koyun, inek, keçi sü- rülerinin gündüzleri sokak ve caddelerden geçirilmesini yasak etmiştir. & Sürüler (o mezbahaya | ancak #abaha karşı ve geceyarısı götürülebilecektir. Sürülerin gündüzleri nakil va- #ıtalarınm ve halkın seyrüseferine mâni oldukları görüldüğünden men keyfiyeti kararlaşmıştır. Kalp sektesi Dün saat 13te İstiklâl cadde- sinde Hriştaki hanı kapıcısı Misak efendiye misafir gelmiş olan Fe- nerbahçe iskele sokağında 6 nu- arada Oturtan (55) yaşlarında Leon efendi sektei kalpten vefat elmiştir. 15 Ağustos 1933 “zi italyan Hikâyesi GeERRiE ir burnum Müellifi : Luigi Antonelli Şimdi bana: — Eğer burnunu başkasına İ vermese idin sen milyoner olur- İ dun diyeceksiniz. Katiyen, her burun insanına | göre koku ahır. Her insana ken- dine lâm olan bürnu vermek ister. Halbuki aksi gibi hiç kim- se kendine uygun olan burna sahip değildir. Fikrimi başka türlü izah ede- yim. Bir türlü geçinemediğiniz karınızın kendi karınız olduğunu zannedersiniz. Hayır, başka biri- nin kansile o evlenmişsinizdir. Eğer karınız o başka birile ev- lenmiş olsaydı muhakk ki pek iyi geçinecekti. Meselâ Japonya- da sırmalı birinin yanındâ gör- İ düğüm kadın, bir ispenç hore- zunu seyrederken koluna çarpıp ! geçtiğim belki de benim ka- i rimdı, Amma ve lâkin sırmalı adamin yanından ayrılmıyordu. Burunlar da böyledir. Senin hakiki burnunu belki de Iran şabı taşıyor, İran şahınm burpu da karşımızdaki bakkalın sura- tındadır. Burun meselesinin nasıl cere- yan ettiğini anlamıya başladığı mz anlaşılıyor. Şunu da itiraf edeyim ki ar- kadaşımın benim burnumun sa- yesinde çok para kazanması ca- nımı sıkmadı değil. Canımı sıktı ama, intikamımı pekâlâ aldım. Günlerden . bir gön karşıma harikulâde güzel bir kadın çıktı, Bir içim su idi, Beni: burnumun ucundan tulup ittiği yere götü- i rebilecek kabiliyette bir kadındı. — Beni dinleyin dedim, işte size arkadaşımın adresi, benim burnuma o sahiptir. Onunla mil- yonlar kazandı. Kadını arkadaşıma gönderdim. Evlendiler. Anlıyorsunüz ya, çaresi yok, o gül arkadaşıma vardı amma koklıyan benim. Yedi kişiyi soymaktan suçlu bir adam Yedi kişinin eşyasını çalmak- tan suçlu Edip, dün İstanbul ikinci ceza mahkemesinde beş ay yirmi gün bapse mahküm edilmiştir. Bandrolsuz şarap “ Büyükada ,, sanatoryomunda İ dandro'suz şarsp bulunduğu id- diasile müdür Feyzi ve Heseyin beyler, dün adliyedeki bokuzun- İ cu ibtisas mahkemesinde muha- keme edilmişlerdir. Dava edilenler böyle bir şey- den baberleri olmadığımı söyle- mişler, muhakeme şahitlerin ça- Zırılması için başka bir güne bı- takılmıştır. Kuyuda boğulma Dün saat 12 buçukta Sarı Be- yazıt caddesinde 4 nvmaralı ha- | nede sakin merhum Hacı Faik efendi zevcesi Selime hanımın hizmetçisi 12 yaşında Münevver evin babçesinde oynamakta iken | kuyuya düşmüş ve ölü olarak çıkarılmıştır. | Fr br Şahitler gelmedi- umu ğinden muhake- me kalıyor Bernard Blumental Ef, ile bir- likte eroin meselesinden dava edilenlerin muhakemelerine dün Istanbul ikinci ceza mabkeme- sinde devam olunmuştur. Mahkeme, kendisini “Ameri- kalı Mister Sinkler,, diye tanı- tarak eroin alıcısı vaziyetinde görünen ve bu suretle hâdiseyi tesbit eden memur Suat Şakir Beyin ve başka birkaç şahidin dinlenilmesi için kalmıştı. Dün şahitlerden (bazıları ge'mişler, bazıları gelmemişler, memur Su- at Şakir B. mamma çıkarılan celpnameye de kendisinin bu- rada bulunmadığı o yazılmışlı. Mahkeme, Suat Şakir Beyin şimdi nerede bulunduğu soru- larak kendisine tebligat yapıl masını, gelmeyen şahitlerin ge- tirtilmesini, gelen (şabitlerden imza alınmasını ve bütün şahit- lerin gelecek celsede hep bir arada dinlenmesini kararlaşlır- mıştır. Muhakemeye yirmi sekiz ağustosta devam edilecektir. Öldürmek ve yaralamak- tan suçlu olarak .. Bir müddet evvel Süleyman isminde birisini öldürmek, başka birisini yaralamak ve bir başka- sını döğmek, ayrıca dükkânında esrar bulundurmak maddelerin- den muhakeme edilen Hüsnü, İstanbul Ağirceza mahkemesin- ce yirmi senc, iki ay hapse mah- küm edilmiş, Temyiz mahkeme- si, bu kararı bazı noktalardan bozmuş, bozmaya uyulmuştu. Hüsnünün muhakemesine dün Isanbul İkinci Ceza mahkeme- sinde devam olunmuş, mubake- me, bazı bususların tahkiki için kalmıştır. MENİ. 2 Rumeli hanı cinayeti muhakemesi Beyoğlunda “Rumeli, hanında Madam Antuvaneltayı parasına tama ederek boğmak suretiyle öldürmekten suçlu Sokratla ma- bilerek almaktan suçlu Todori- nin muhakemelerine dün İstan bul ikinci ceza mahkemesinde devam olunmuş, şahit Matmazel Eva dinlenildikten sonra, muha- keme şahit Madam Sofinin ça- gırılması için kalmıştır. klişe. Yolkesicilik suçu Kadıköyünde Taşocakları ci- varında bahçıvan Yusufun önüne çıkarak kendisini dövmek, zorla paltosunu ve bir miktar parasını almaktan Ibrahim, Hayri ve Ziya isimlerinde üç kişinin muhake- melerine, dün İslanbul ikinci ceza mabkemes'nde devam edil- miştir. Dünkü muhakemede bazı şahitler ( dinlenilmiş, muhakemenin mevkuf olmıyarak devamına ve başka güne bıra. kılmasına karar verilmiştir, lzamgamiiz Hırsızlıktan muhakeme Hırant isminde birisi, dün Istanbul İkinci Ceza Mahkeme- sinde hırsızlıktan muhakeme edil- İ miş, sekiz ay hapse mahküm İ olmuştur neticede | Nasıl Güzellik > — Kraliçesi Oldum! — gez Hiç alâkadar olmadığım halde yığınla halk kendi emellerini be - nim vücudümün adeşesinde #evi - yorlar, takip ediyorlar, tahakkuk etmediğinden dolayı hırçınlaşıyor- lardı. Bana doğru hücum eden hislerin hiç biri benim şahsıma değildi. E- dama ait bazı şeyleri, çalındığını | | bir elektrikli reklam tahtası gibi | l kullanıyorlar, erkekler de arzula « I yorduk.. Galvestona yaklaştıkça | inzibat sıklaştı.. Maamafih bunun İ namus ve faziletimizi bozmamak ; dim edilmemize son derece ehem- ğer fevkalâde meşgul olmasam bü. | yük bir bedbahtlık duyacaktım. Birdenbire vücuduma yapışıve- ren bu şereften daha nahoş bir şey tasavvur edilemezdi. Ben o ane kadar yalnız sırf şah sıma ait olan şeyleri sevmiştim.. Odam; dostlarım, kitaplarım, hay- | vanlaım gibi.: Tamamen benim ol mıyan her şey beni sıkar, onunla alâkadar olmıyacak kadar lâkay. | dım.. | Bir takim entariler geliyordu.. En şık elbiseler sandıklarıma do- luyordu.. Fakat bunlar Remont| Allenin değildiler. Bunlar Mis Fransa için hazırlanıyordu. Re - mont Allene, onları sevip sevme diği bile sorulmuyordu.. Fotoğraf | larıma gelince; ne bana, ne birbiri ne benzemiyorlardı. Mektuplar alıyordum. Bunlar da şahsıma değil, srfatrma idi. Sevmediğim ibarelere, taşımadı « ğım emellere, yaptığım portrelere hitap ediyorlardı. Tacirler beni! rının ve huşunetlerinin teskini için | beni futbol topu gibi bir taraftan öbür tarafa fırlatmak istiyorlardı. | Okyanus üstünde seyyar | gece mektebi Yedimiz beraber bizi Seri Na - zere götürecek trene bindik. Ana. hıklarımız da yanımızda idiler. Gü lünç bir leyli mektep hayatr sürü- için yapıldığı zannedilmesin. Gaye sırf ticari idi.. Güzellik müsabakası yapan şe « hirleri diğer şehirler kıskanırlar. Onlar, bu cici mamadan istifade edemedikleri için söylemedikleri şey bırakmazlar... Takip olunan gaye bizim namusumuzu korumak değildi.. Şehrin şerefini müdafaa | etmekti.. Los Ancelos veya Bostön, Gal- | vestonda rezalet yapıldığını söyle | memeli idiler.. Onun için lekesiz, saf, bakir bir kuzu sürüsü gibi tak miyet veriliyordu. Nizamnamenin sıklığına rağ -| men, protistan papasları ağızları. | na geleni söyliyorlar, aleyhimizde neşriyat fazlalaşıyor, dindarlar gü zellik müsabakasının rezaletinden Galvestonun şeytani bir işe girişti- ğinden, namuslarımızın tehlikede olduğundan bahsediyorlardı. Halbuki maruz kaldığımız teh. leke! pek te yoktu.. Kimse ile ko- nuşamıyor, yalnız dışarı çıkamıyor duk... Her adımımızı analığımız ile atmamız şarttı. Yedi genç kız- dık, ayni zamanda, yedi rakiptik. Bu rakabetin neticeleri gözükme - ğe başladı.. Müsabaka nizamna- mesinin sıkı kayitleri sayesinde er keklerden uzak olduğumuz için gürültü o taraftan çıkamazdı. Asıl ihtilâf analıklar arasında zuhur et- â.. Mis Almanya, Mis İngiltere ve Mis İtalyanın analık vazifesini “sat anneleri ifa ediyordu. Fa. İ atmağa karar verimşler, fi 1, Yazan : Raymondef kat Mis İspanyanm analığı * olan bir yaşlı kadındı. Mis Lüp burg ise annesi öldüğünden | yesini bir erkek gazeteci de etmişti, Sonra içtimai müsavatsi/ pit da vardı. Mis İtalya yüksek bit ileye mensup bir genç kızdı” nesi çok nazik hareket ede” bir kadındı. Mis İspanj# “Sivil, in bir sigara satıcı$i Mis Belçika, Brükselde bir *“ ği hanede mankenlik edermif- J İngiltere ile aralarında bir d©* teessüs edemedi. Ben, Mis İtalya ve Mis Bekçi” dosttum.. İngilizce ve , bilmediğimden ötekilerle da mıyordum.. £ “ Sen Nazere vardık. Rıbtifzfğ halk dolmuştu. Teşrifatı id ti, den heyetin komiseri bizi ki dı.. Son derece meyustu- | i “ Di şaşırdıkları için hazırl, i lar... Mis İtalya ile ben onu KG ettik, Top atılmasını aslâ etmediğimizi söyledik.. Fak zümüze bir türlü inanamıy(ğı; Küba transatlantiğinin merdif” lerini çıktığımız sırada hâl& “EM lanıyordu. Tam vapurun merdivenleri karken bir ses duydum: — Taliin açık olsun evlâfii Döndüm. Bunu söyliyen bir Britanyalı balıkçı tayfa: Gözleri muhabbetle dolu idi nun nazarında da ben bir bei makamında idim. Gövertöye çiktik. Halk b kışlıyor ve memleket isimli: gşağırıyordu.. İsmi söylenen © lerniden ayrılarak halkı selâ du.. Benim sıram gelince, alkışla" a 'alaştı.. | Fransızdım, gi ii Britanyalı olduğumu yazmı# ği buna inanmıştı. Binlerce # sallanıyordu.. Düdük d İ bu kalabalığı selâmlarken d * yavaş Fransız sahillerinden © luştık., ya Mis İtalya, Mis Belçika vel geminin zabitanı ile tanışmağ gözle bekliyorduk.. Her ke! 'âmdur ki bahriye zabiti€? genç kızlar üzerinde ayrıca ll a vardır. Şurasını işaret ede ii" onlar bizi, genç kız gibi def” firler imişiz gibi karşıladıl#”” Ni KN ON zerlerinde en ziyade tesir Mis İngiltere oldu!, Şunu” yeyim ki bu zabitler, Mis İt benim tasavvur etiğimiz Ki zel değildir. Mis Belçika Ampoh bul (Brükselde) olan biten di ları durmadan anlatıyord genç kızı gayet hoş geve?f' nalığınm gösterdiği endiş€ ten gülünçtü, Kadıncağıf rsadiyen: —Neden bu işe ben k#' Sana, gelmek istemediğim! memiş mi idim?, Made durmuyorsun niçin beni de” aldın? ması Galvestondan dönü Diye sızlanıyordu dar devam etti.. ne av hayvanı gibi, sağa sols ti mazarlar atıyordu. elle yordu.. Amerikadan / sonra bir daha Brükseldefiği mağa mutlaka yemin eti” ( İZ EE DA va MS