deyim diye düşünüyordum. Durak yerine yaklaştığı için a- ğırlaşan tramvayın pençeresinden gözüme bir kasap dükânı çarptı.. Dükânın önünden sıcaktan kulakla rı düşmüş orta yaşlı bir eşek ge- çiyordu.. Birdenbire bu güzel (gözlü ve tahammüllü O hayvancağızı kesil- miş, dükânın iri çengellerinden bi- risine asılmış tasavvur ettim... Bu tasavvur, muharebe yılların- da kulağa çalınmış bir kavurma hikâyesini hatırıma getirdi. Tram- yaydan indiğim zaman kimden bahsedeceğimi bulmuştum. İktisat” doktorlarınm bizde ve bütün dünyada iktrsadi. buhrana ir çare bulamadıkları bir zaman- dayiz.. Bima rüğmen ismini ha - tirladığım zat, bir zamanlar mü- derisi” Olduğu zührevi hastalıklar- 'dan ziyade iktısat işlerine akıl er .dirmiş, para biriktirmiş, akar © Yaptırmış, on paranm kadrini bil » miyeni Türklükten çıkarmış, bu uretle nüfusumuzu nihayet bir iki milyona indirmek istemiştir. Ya bu müthiş servete sahip ol- masaydı da İstanbul evkaf müdür- şlüğünde kendi'halinde bir kâtip, "Babiali gazetelerinden birisinde telisiz bir musahhih olsaydı... Loş, tozlu, havasız ve basık tavanmda kör kör yanan bir ampul asılı bir matbaa odası ta - savvur ediniz.. Kâğıt örtülü ma- srsmm üzerinde alominyom bir tü- tün tablası vardır ki içerisi son santimine kadar içildikten sonra bastırılmış izmaritler doludur. O- i: 'danın havasma insan nefesi, tütün , matbaa mürekkebi ve rutubetin birbirine karışmasından doğmuş “ acaip bir koku sinmiştir.. Baş mürettip asık bir suratla odaya giriyor ve kirli masanın ü - zerjne uzun uzun serilen provala- rı okuyup düzeltmeğe uğraşan pe- o Tişan kıyafetli musahhihe çıkışı - yor: ç — Celâl Bey, gene provalar geç — kaldı.. Dün de bir sütunda on ke- — İimeyi düzeltmemişsin.. İdare mü- o dürü bizi sıkıştırınca seni söylerim smam ha... Bur çıkışmadan sonra baş mü - rettip, matbaa mürekkebi ile ka- Özarmış elini garip bir lâübalilikle musahhihin yarı kambur omzuna koyuyor: — Yahu Celâl Beyciğim, ne ol du sana böyle?. Diyor, eskiden > senden dikatli musahhih yoktu!, Halbuki zavallı musahhihe ne - olmamıştır, olmıyan ne kalmıştır? İşte saat üçe geliyor.. O, daha öğle yemeği yiyememiştir.. Mat- baanın karşısındaki piyazcıya iki defa haber gönderdiği halde pi - yaz gelmedi.. Herif, koyu bir ar- navat şivesiyle: — Yetişmez mi batırdığım pa- ralar?. Diyormuş, Ben İstanbula parasız gazetecileri doyurmağa mı geldim?. Bu açlık, çerçeveleri paslanmış gözlüğünün altındaki şehlâ göz - lerini bulandırıyor.. Harfler ve kelimeler ona bir a dizilmiş karıncalar gibi görünüyor.. Hele dün geceyi hatırlayınca, > elindeki kurşun kalemi, masanın kirli örtüsüne vurup kırmak arzu- sunu duyuyor. Annesi hastadır; — â — VAKIT 24 Temmuz 1933 Ya olmasaydılar: 2 | Iktısat doktoru değil, muktesit doktor İkirtci yazımda kimden bahso- | karısı kayınanasıyla kavga edip ik nm lr e —— — — gemilerine gimme 4 e e ei duruyor.. Çocuğun mektep kitap » larmı almak için para yok!.. Bütün bunları sayıp dökerek dare müdürüne ne zaman bir az sızlanacak olsa, hemen ayni tarize üğriyor: — Gene mi Celâl Bey?. Bir gün de yanıma gel de para isteme be yahu!. Sen para istemekten baş- ka bir şey bilmez misin?. Halbuki kendisine ne verilir?.. Hangi gün ricası yerine getirilmiş te yüzü güldürülmüştür?. Aksarayın yan sokaklarından birisinde yeni taşındığı viran, köh- ne, ahşap evde oturuyor. Yer de- ğil ama, ne yapsm!. Fatihte, Edir- nekapıda geçen sene oturduğu ev- lerde ikişer, üçer aylık takıntıda kaldı. Şimdiki evde de iki aydır kira veremiyor.. Taşındığı mahallenin kasabına, manavma, bakkalına, eski mahal- lesinden hemen haber gidiyor: — Aman dikkat edin, Celâl Bey sizin mahalleye geldi.. Parayı tr kır tıkır sayarsa istediğini verirsi- niz. Fakat veresiye dedi mi, hiç oralı olmayın, yoksa yandığınız gündür.. İşte bu ve buna benzer bin tür- lü dert içinde musahbih Celâl Be- yin bu kadar tashih yapabildiğine de şükretmek lâzım gelir ama, ida- re müdürü, önündeki yaş sünger - den parmaklarını ıslatarak bank - not destelerini sayarken: — Efendim, derdi varmış, tasa- sı varmış, ben onu dinler miyim? Hepimizni derdimiz de, tasamız da başımızdan aşkın. Fakat işi - mizi görüyoruz.. Der. Celâl Beyin züğürtlüğü artık Babrâli caddesinde darbrmesel ol muş gibidir.. Onun için, Meserret kahvesine şöyle oturup ta birisine dert yanmak istese, Mısırda sağır sultanın bile duyduğu bu haberi, karşısındakinin dinlemek isteme - diğini görür.. Hattâ bir gün biçağın kemiğe dayandığı omukaddemesiyle bir muhbire matbuat cemiyetinden bir az borç alacağını söylemişti de şu ME cevabı almıştı: — Vaz geç, Celâl Bey dostum, matbuat cemiyeti insana sağlığın- da iken para vermez. Ölürsen me- | zarma çelenk gönderir.. ». Buraya geldikten sonra yazdık- larımı bir gözden geçirdim ve dü- şündüm: Muhterem doktorumu - zu darülfünuna müderris yapan tahsili ve malümatı; fakat bu ka- dar irada, akara sahip kılan yara- dılışı değil mi idi?. Tıbbiyeye girmeyip bir gazete- nin musahbihi de olsaydı bu ya- radılış, gene ona metelikleri top - latır, onları servet haline getirtir, ya bir gazeteye, ya bir kitapçı dü- kânma ortak yapardı. Ve yahut bir kasap dükünr a - şıp bir biçimini bularak halka ya- rı yarıya ucuz et satar, gene zengin olurdu.. Artık 6 zaman, gene abadan elbisesi, kaba ayak kabısı ve bek- çi sopasını andıran bastoniyle onu geçer gören eski kapı yoldaş- ları Meserret kahvesinde oynadık- ları tavla partisini bir az durdurur ve — rlar: — Yahu, derlerdi, şu bizim Ce- i TAKVİM Pazartesi | 24 Temmuz © 25 Toms | 1 Rebi.abır Oo 2 Rebiahır İl Gün doğuşu 440 il Güaleuş 033 1,03 İİ Sabah namaz 3.00 300 Öğle namazı 120 1280 İkindi namazı 16418 1âis Akşam osmazı | 1033 19,33 Yatsı namazı (2128 Si,e8 Isak 24 dal Yalın geçen günleri 208 s0 kalan, 164 “HAVA — Yeşliköy askeri rasat merke- zinden verilen malâmata göre, bugün hava kismen bulatim, oşimali istikametlerden hs- Mi rüzgürlt olacaktır. Dünkü secaldık en farla 27, en ax 23 santigrat, hava taryiki 799 milimetre idi. pr A Dee Bugün 18 den 19 a kadar Gramafon: Odeom, VW. ISTANBUL — T. 0. 53 Odeon O— 4506. Kolambin, CB. 054 Sahibinin sesi, K. 6468. Kolombin, 5, B.S04 , Kölomhia, D. 15378. 19 dan 20 ye kadar Mü - şerret Hanım, Faik Bey ve arkadaşları, 20 den 20.30 a kuğar Sez (Belkis Hanım), 20.30- dan 21.30 a Imar Tambari Retik Bey ve ar- kndaşları. 21.30 dan 22 ye kadar Gramofon * Kolomblu, D. C. 91 — Sahibinin sesi D,B. 1281, Sahibinin sesi K. 6716. 22 den itibaren Ajans, Borma haberleri ve saat ayarı, VİYANA: GİRL Mm. — 12.50 pilin köy dans hasvları, 18 konser, 14.10 15 devamı, 10.80 (Şekspirin © meşesi) mevzulu konferans, 16.55 meşhur Söltler plâk ia. 1826 konser, 20 (Nehirlerin zrelodisi), te günni konseri, 20.55 eğlendirici konser, Z245 aküşam konseri pilkla » BUDAPEŞTE: Oööbüm. — 11 konser, 18.05 pâk, 14.30 salon manulkisi, 19.89 çiyan orkestresi, 21.15 Grigin şarkıları. 22.05 Kumrtet. 2820 haberler. 2825 çigan or- kestresi, BÜKREŞ : 304206. — 15 haberler. plâkla orksere musikisi, 1840 Knfl€ müsli, yilda, 18 renhtekit remiici emer. leri, 20.20 plüklia teganni Zi pllkla oda ma- sikisi, 21.45 çifte piyano ile konser. 2215 konser Yarı ISTANBUL: 13 — 1830 gramofon! Sahibinin sesi K. 6583 — Sahibinin sesi K. 6589 — Kolom- bin DW. 2006. 1830 — 19 Fransızca ders (ilerlemiş olanlara mahsus), 19 — 1980 sz (Cennet Hanım). 18.80 -— 20 saz (Neo miye Hanım). 20 — 20.30 saz (Nihal Ter- fik Hanım). 2000 — 2100 Eftalys Hanım, Sali Bey ve arkadaşları. 2130 — 1 ga mofon. 22 ajanın, borsa buberleri ve sünt ayarı » VİYANA: 5181 m, — 12,80 Piikla meşhur bestekârların onarim. ri. Balakirevin «İslameys isimli şark fante- visi, 13 Konser. 14,10 - 15 Devamı, 16,35 Plâk- ia hafif musiki eserleri, 18,80 Konser. 20 Kon #er, 2130 Senfonik konser. 28,05 Dans hava“) BUDAPEŞTE: 5808 m. — 11 Piâk, 13 öğle çanları ve salen konseri, 14,50 Koro halinde taşanni, 17 senfonik Kon- 19,59 Pkk. 21 Fransız Operalarından parçalar. 2240 Haberler. Çiyan toüsiiisi, Hi İ bezler & BÜKRES. 3942 in, — 13 Haberler, Plak. 13,40 Pihkla şwohtelif besteler. 18 Konser, 19,15 Devam, (o 2020 pisik. 21 dim. Kiinekso Eristivoço tarafından tağann!, 21,20 Orkestm kanseri, 21,16 Konser, Tabarm (Pağanini) öperetinin potporisi, YARŞOVA: 1412 m, — 19,05 Hafif musiki. 15,55 Pik. 18,35 P. lük, 17 Orkestra konseri, 18,15 Hafif musiki, piükla. 19,55 Tağanni, 20,05 Dlâk. 21 Orkts- tra konseri, 22,05 Konserin devamı. 28 Dans havalari, BELGRAD: 43im — 12 Pihk. 1805 Radyo orkestrasının kon» seri, 19 Rus şarkuları, 19,30 Viyolensel kon - seri, 2030 Operetlerden parçalar. 21 Senfo- nik kenser. 28,10 Radyo orkestrasının kon - seri. ROMA: Mim, — 21 Haberler. Musiki. 21,30 — Selvagginin (Vensiikte Mayis) öpeena. Suhbet. Haberler. En sonda haberler, J ser, lâlin binlerce lirası, evleri, apartı- manları varmış. Halbuki piyaz- çıdan ciğer kebabı alamadığı, evi- nin kirasını veremediği günleri bi- liriz. Bu parayı nasıl topladı, ne yaptı, ne etti?. Hayret... Toplu iğne ar “Başvekilinin y Vakıt'a bayana “EE Gey tarafı 2 İnel sayıfada) | garislan münaşebatma bu gibi şey- lerin katiyen bir halel getiremiye- ceği bir kere daha anlaşılmıştır.. Ehemmiyetsiz hadiselerden isti - fade etmek için döstlüğumuzu çe- | sında henüz halledilmemi$ kemiyenlerin sarfettikleri faaliyet göz önüne getirilecek olursa em - salinden ictinap etmenin lüzum ve ehemmiyeti çok kolay anlaşı » lır.. Türk ve Bulgar milletinin dostluk hususunda çok kıskanç olmaları ve dostluğumuzu istemi - yenleri sevindirecek hadiselere meydan vermemeleri şayanı te « mennidir., — Ticaret muahedesi müzake - “İresi ne safhadadır”. — Ticaret muahedesi müzake » resi iki taraf murahhasları arasm- da devam etmekte ve muvaffaki» yetle ilerlemektedir.. İki memle- ket mallarının mübadelesi için ça» reler bulunacağına eminim... Mü- zakerenins muvaffakiyetle ilerle - diğine göre muahedenin yakında imza edileceğine muhakkak naza wd riyle bakabiliriz.. l muabhedesinin iki meraleket selatını daba ziyade sami receğine itimadım vardır. yi — Türkiye ile Bulgaristâ” ge leler ne vaziyettedir? — Türkiye ile Bulgarista” sında henüz tasfiye edi nız emlâk meselesi kalmışti”* ; taraf tebaasına ait olan a işinin de yakında intaç edi ne eminim.. Bu mesele ir da notalar teati edilmiştir- Mor noktalar tefsire muhtaçtır. şen mafih bu meselenin ei Na çareler bulunacaktır. hüsnü niyetle hareket vie Ben de bizzat bu işle eye maktayım.. — Londrada Rusya, pe” ve küçük itilâf arasında len ademi tecavüz md hakkında ne düşümüyorsumus” — Cihan sulhunu korum)” rıyan muahedeleri men? karşılarız. j Me va » Küçükpazarın Aliakıyıs diyen Muharrem isminde bir gencin ve kadaşının muhakemesine dün başla” adam! İstanbul ağır ceza mahkeme -|den gramofon istenilmesi, sinde Muharrem isminde bir gen- cin Küçükpazar esnafından bazı - larmı tehdit etmekten ve Kadri isminde bir genci kurşunla yara » lıyarak, bir bacağınm kesilmesi- ne, bu suretle daimi malül kal « masına sebep olmaktan, arkada- şı Haydarın da bir kişiyi tehdit etmekten suçlu olarak muhakeme» lerine başlanmıştır.. Yaralama vakası Fatihte Kırk çeşme yangın yerinde olmuş.. Muharrem Efendi de, arkadaşı da suçlarını inkâr ettiler. Bu im kârına karşı davacılardan seyyar einaftan Kadri Efendi, “Yan ya- na gidiyorduk. Yolda keyf için bana kurşun sıktı.. Görenler var.,, dedi.. Davacı mevkiinde oturanlardan hamamcı Ali Efendi; “Muharrem bana bir çocuk gönderdi. Bu çe- cuk, ondan bir pusula getirdi, Beş lira istiyordu.. Ben aldırış etme- dim, pusulayı yırttım.,, dedi. Mahkeme heyetine riyâset eden Haydar Naki Bey sordu: — Sizi tehdit etmedi mi?. — Hayır, şikâyetçi değilim. Pu- sulayı getiren çocuk yalnız; “Pa- ra vermezse, keyfine! diyor,, de mişti. Bu kadar). Bakal Memduh Efendiye ne diyeceği soruldu.. O da, tehdit e- dilmediğini söyledi. — Fakat siz, mazbut ifadeniz. de bu Muharremin “Ben Siirtli Muharremim.. Ben, Küçükpaza - rın allahıyım.,, dediğini ve aldığı rakt şişesinin parast istenilince sak dırma çektiğini söylemişsiniz?. — Hayır. Şimdi hatırlamıyo - rum... İbtimal saldırma ile raki şişesinin ağzımı açacak bir vaziyet almıştır da... Kahveci Aziz Efendi de, “Teh- dit esilmedim.,, dedi. Şükrü Efendi isminde birisin « mektubu gönderilmesi b da gerek Muharrem, gerek dar Efendiler; “Böyle bir mamıştır. Bizim alâkamı7 * dediler. Mevkuf olan Muharrem ile mevkuf olmıyan Hayds” dinin muhakemeleri 5 çağrılamsı için kaldı.. fendiden başka davacılar; yuri ları olmadığımdan bahisle w sonraki celselerde hazır e ” ları lâzım gelip gelmedi dular.. Mahkemece di lüzum görülmediği bildiril 4 / Askerlik Şehit yetimleri. Kadiköy As. Ş. v” Şehit yetimlerine ait ramiyelerinin inim - 933 tarihinden itibare” z nacaktır. 1 — Tevziat cumartesi si tesi, çarşamba olmak üzer? da üç gün öğleden öve müddetle devam edece el 2 — İsthkak sahipleri net maaş cüzdanı nüfus iki adet fotoğraf ve be$ d pul alarak evvelâ gb ar atla defteri mucibince a”. Numarası alacaklar, köy kaymakamlığın den komisyona lerdir... 3 — Tarihi ilândan iv şii # çi zarfında müracaat ür hakları sakıt olacaktır... #, > melik sonra Kr