Terli Bursada, b Bursa İlk mektepler : 2 (Hususi) — Bu haf - tüy şn sergi haftası oldu. Pa i ri ti bey kız enstitü - Büyü, tk sergisi açıldı. Pazar- İk, ,, (Bursa dördüncü yerli , 2isinin açılma merasimi Kayi günü de ilk mektep. | inde hazır bulunduk. | . Siler, Bursanın © iktisat hh, Ayatında bir hareket, | © uyandırdı. Binlerce sergiyi gezerken dur- Gi Bularının kımıldadığını vw adi varlığımızın dere- | İş, “Arif sahasındaki ilerle - | iy Yördü Yerli mallar sergisinin ğun gününde ve tele - irmiştim, Sergi, birinci | m alt ve üst katları! ag Binadan ayrı o - tu, Phanesi ise Bursa sa- iğ inin cidden sanat aşkı i, . <serlerle süslenmişti. Yer ©n güzel ve en göze ay . “Ti inhisar o idaresinin Mile, ekiş, konserve ve dir, İl deyince zihnimizde | i MM.“ endişesine kapıla- Na Pb neyle ve nasıl dol. İş, “ düşünüyorduk. Ser - , Yayı eskiden kaldığında İ yağ bu yanlış duyguyu, Seyi bertaraf etti. N dye *İmedikçe, bir arada h, kağ, olay kolay inanıla- & çok olan yerli mal- N Üsümüz genişliyerek KİNE t en bundan önce ya - Min ursa sergisi ile yeni | ! iyi pa mukayese e - A “1 biraz zayıf buldu- Mi belki de şimdikin - Fakat bunu derhal NK ' Memleket Fi 7 Haberleri e > , ö.senasane sananananssamnasa saza, TI MI ab bu hafta Malların vemektep- /€rin açtıkları sergiler a bıçağı, ipeklisi, konservesi, her Şeyi çok terakki etmişir sergisinden bir köşe unutturan şey, yeni sergimizde gö rülen ilerleyiş farkıdır. Hiçbir sahayı ayırt oetmiyerek söyliyebiliriz ki yerli sanatlarımı - zın hepsi; son derece incelmiş, yükselmiş, zevk ve teknik itibariy- le çok ilerlemiştir. Bir Bursa bıça- ğında, bir Bursa ipeklisinde, bir Bursa konservesinde, hulâsa her cins eşya ve eserde bu terakkiyi çok açık olarak görmek mümkün. dür. Sergi, bu bariz ilerleyiş ve in- celiş farkını bütün vuzuhile göster | miye yaramıştır. Necati bey kız enstitüsünün ser- gisi, her yıl zevk ve takdirle gör- miye alıştığımız bir omeşherdir. Mektep, gene haklı ve hakiki tak- dirlerimizi topladı. Birçok oda ve salonlari dolduran ince, zarif, bin- | lerce eşya... Türk kadımlığının is - tikbalini gayretli iğnesinin ucu ve zekâsının inceliğiyle kurmıya ça - lışan Türk kızları, bu salonlar do - lusu işleri bir senede nasıl yapa - bilmişler?.. Bu sualin cevabımı on- ların Türk oluşlarında ve cümhu- riyet mekteplerinin çalışma tarzın. da bulmak kolaydır. Bursa kız enstitüsünün bir mazhariyeti de Melek hanım gibi çok değerli bir müdür tarafından idare edilmesi - dir. likmekteplerin sergisine gelin - ce; denebilir ki, gezenler en büyük heyecanı bu esrgide duydular. İlk mekteplerin sergisinde bir çocuk samimiyeti ve şuurlu bir inkılâp mektepçiliği el ele yürüyor. Hocaalizade mektebinin üst kat koridorurun bir ucuna eski bir ma halle mektebi yaşatan ve üstüne çok dikkat toplıyan bir tablo yap- mışlar. Tam bir oda büyüklüğünde i Gemliğin çalışkan ve erleri o Zongulda Sel yüzünden yollar bitti Selin Zonguldak kazalarında yaptığı tahribat hakkında şu yeni malümat gelmiştir: Kumlar altında kalan demiryo- | !lunun bir kilometrelik (o kısmının | temizlenmesine çalışıyor. Bele - diyeye ait tabta köprünün yarısı ve maden ideresinin köprüsünün İ tamamı yıkılmıştır ve muhtelif şir- ketlere ait 300 ton kadar kömürü | su götürmüştür, Kilimli ve Beycuma nahiyeleri köylerinde mahsuller kısmen ha - rap olmuş ve Ücelerden bir sığırı su götürmüştür. Ereğli kaazsının, Kızlarderesi üzerindeki ikinci köprü yıkılmış ve menfezler tıkanmış ve (yolun toprak tesviyesi yıkılmıştır. Ereğ- ilinin Başviran nahiyesi köylerin - İde 400 dönüm kadar mahsul ha - rap olmuştur. Bartın kazasında, Bartın — Zaf- İni öldüreceklerini söylediler ve bi- ranbolu yolunun altıncı kilomet - resinde şöse çökmüş ve seller bu yolun bir kısmını oymuştur. Bu - nunla beraber muvakkat geçit te - min edilmiştir. Amasra nahiyesi (köylerinde 300 dönümlük mısır mahsulü ba - sara uğramışlır, Dürüğün Tefen köyünde mek - tebin bir kısmı yıkılmış ve hayvan zayiati olmuş, şimendifer (hattı sellerin tahribine uğramıştır. Devrek — Çaycuma köprüsünün , istasyon tarafındaki kısmı yıkıl - mıştır. Sellerin tahribatı Son yağmurlar yollarda epeyce tahribat yapmıştır. Bartın — Saf- ranbolu $osesinin 41 zait 500 ki- lometresinde 20 metre uzunluğun- da şoseyi sular oymuştur.. Bu kı- sımda yolun en dar yeri 60 santi- metre kalmış ve şimdilik muvak- kat geçit temin edilmiştir, Amasra yolunda da asker suyu ! deposuna yakın, Bartın tarafın - daki virajda sular mühim tahri - bat yapmış ve yol otomobil geçe - mez hale gelmiştir. Bu kısma der- hal amele gönderilmiş ve hemen | muvakkat tamirat yapılmıştır. Arıza bir kaç gün içinde esas- İr surette tamir edilebilecektir, m —ğş—ğş— m eski mektebi tastamam canlan - dıran bir köşe. Bunun tıpa tıp karşısma, ko - ridorun öteki ucuna da cümhuri - yet ve inkılâp mektebini yaşatan güzel bir tablo yapılmış. İnsan bu otuz metrelik mesafe arasında otuz senelik bir zamanı yeniden yürür gibi şiddetle hatırlıyor, En lâğar muhakemeyi bile tı- kır tıkır işleten, kafada mukaye - seler yaptıran bu tablolar sergi - nin hüviyetini gösteren en kuvvet- li çizgileridir. Yüzlerce konferans | bu kadar şiddetli bir tesir yapa - İ maz. Eski mektep tablosunu yapan san'atkâr muallimi Nedim beyi tebrik eder - ken, bu tablonun Bursada bir ma- arif müzesi tesisine temel taşı ol - masını dileriz. bir yer. Hocası, kalfası, falakası ve hasıra diz çökmüş talebesiyle | SAĞDIÇ K art, *» Bi avgası EZ VAKIT 15 Temmuz 1933 — u, Kartal Muharriri : Ömer Rıza e 2 — — Piskapos etrafa dikkat 'etti. İlerde bir ışık yanıyordu. İkisi İt tarafa doğru yürüdüler, Yerde ya- | tana sonra döneceklerdi. Işıklı w| da İstefanosun odasıydı. Bu oda -| nın da kapısı açıktı. İçerdeki man zara garipti. Duvarın içine gömülü demir « den bir kasa açılmış, içindeki kâ - ğıtlar yere atılmış ve bunların ü - zerine boş bir kese atılmıştı. Oda- nın bütün mefruşatı altüsttü. Bir köşedeki büyük masanın üzerinde eli kolu bağlı bir erkekle bir kadın yatıyordu. Erkek İstefanostu ka - dın da ihtiyar hizmetçiydi. Buraya katillerin girdiğinde şüphe yoktu. Markus adamına yaklaşarak hem ne olduğunu sordu, hem bağ- larını çözmiye başladı. İstefanos anlattı: — Yüzü maskeli dört adam içe- ri girerek onları Kalip namındaki yahudi tacirinin gönderdiğini, 8€- zi bağladılar. Sonra kasayı açarak | içindeki parayı alıp gittiler. Kur - tulduğuna şükür velinimetim. | Markus lâmbayı alarak dinar çıktı, ayağına takılan cesedin ki «| me ait olduğunu anlamak istedi. Yere serilen vücut “Kalip,, indi. Yüzü gözü yara ve kan içindeydi. Markus adamına döndü: — Baksana, Hangi katiller bu adamın beni öldürtmek istediğini söylemişlerdi. Halbuki işte kendi - si maktul yatıyor. Demek ki kendi | tuzağma düştü. — Kendi tuzağına mı düştü. Yangında | 30 ev ve bir çok | hayvan yandı | AYDIN — Bu civarda bulunan | Işıklar köyünde ani bir (o yangın çıkmış, otuzu mütecaviz ev ve hay | van damı, on dakika içinde kül ha- line gelmiştir. Hâdise etrafında mahallinde edindiğim malümat şu dur: Işıklı köyünde Karaoğlanların Kezban Hanımın çamaşır yıkar - ken açıkta bıraktığı ocaktan bir! kıvılcım sıçramış ve evin saçağını | tutuşturmuştur. Rüzgârın şddetli (o esmesinden yangın büyümüş, zavallı (o kadın bağırmıya, istimdat etmiye başla- mıştır. Komşular yetişinciye ka - dar civarda bulunan otuz kadar ev ve dam kül haline gelmiştir. Yangın esnasında bir çok ta » vuk, bir merkep, ziynet altınları, 1500 kâğıt lira, birçok (zahire yanmıştır. Yangından en fazla zarar gören Çırak oğlu Ahmet a - ğadır. Kayseride Yerli malları Kayseri, 14 (A.A.) — Kayseri Halkevinin hazırladığı yerli mal lar sergisi bugün Kayseri mebus- ları ve kalabalık bir halk kütlesi huzurunda açılmıştır. Sergide Kayseride yapılan ne- fis mallar ve bilhassa halılar dik- kati celbetmektedir. Bunlar ara-| sında Ürgüp halılarç rok beğenil - | miştir. Olabilir. Hairler cezalarını böyle bulurlar. Markusla arkadaşları böyle ko- nuşurken kapı çalındı. İstefanos kapıya gitti ve geldi. Markus te « lâşla sordu: — Kim?. — Bir genç adam. — Ne istiyor?. — Kendisi İskenderyeli tacir Demetriusun kâtibiymiş. Bir mek- tup getirdi. du: “Asil Markusa. Son seneler zarfında işim gü * cüm hep size fenalık yapmak, hep hayatınıza kastetmekti. Fakat ha - ber aldım ki, seni benden fazla sevmiyen Domisyen bir suikast hazırlamış, seni evinin eşinğinde öldürmek için hazırlanmıştır. Ben, sana yaptığım fenalıkları telâfi i- çin kendimi feda ediyorum. Bu mektubum sana varmadan evvel ben ölmüş bulunacağım. Kendimi neden mi feda ediyorum?. Çünkü Meryem öldü. Hayatta onu ta » kip etiğim gibi ahrette de takip et- mek, orada daha bahtiyar olmak istiyorum, Seninle karşı Okarşıya gelerek ölmeyi tercih ederdim. Ka der böyle imiş. Sen bu dünyada ka İryorsun, ben ise Meryeme gidiyo - rum. Elveda! Kalip Ölümüm gecesi Romada yazıl « mıştır,,, — Cesur bir adam! Septimus bir şey demedi: (Devamı var) . : ..Ye. Bir tehdit ve ölüm Bir köylü çocuğunun ölümü sebepleri? Bir kaç gün evvel Arıtın Ka- yacılar köyünden Aavudun 11 ya- şında Mehmet ismindeki torunun tehdit ederek, ve döverek ölümü- ne sebep olduğu ihbar edilmiştir. Iddia edildiğine göre Davut: “Se- ni boğuvereyim mi?.,, diye küçük Mehmedin üzerine yürümüş ve o- nu dövmüştür. Çoçuk on gün son- ra ölmüştür. Yapılan bu ihbar üzerine ad- liye meseleye el koymuş, ve tah - kikata başlamıştır. Çocuğun ce- sedi otopsi (fethi meyit) Yapıl - mak üzere getirilmiştir. Otopsi « den sonra ölümün sebebi anlaşıla» caktır. Halkevleri Çaycuma, 14 (A.A.) — Zongul- dak Halkevinin köycüler ve içti - mai yardım şubeleri (o âzasından beş kişilik bir heyet 85 kilometre mesafede Perşembeye gittiler, Perşembe pazar yeri olduğundan köylerden ve hattâ civar vilâyet - lerden gelen ve çok kalabalık olan bu yerde, heyet arasındaki dok - torlar 160 köylü hastayı muayene etmişler ve meccanen ilâç verimş- lerdir. Bu heyet seyahati esnasında yol / üstündeki yedi sekiz köyde bera » berinde götürdüğü Türk bayrağı - nı çektirdi. Bayrak ve yurt sevgisini izah et- ti. Köylüler bu yardım ve temaş « tan çok memnundurlar, Markus mektubu açarak oku - 1 . x Yi