LARA EE iz Ebyola kendisine bütün mevcu- böyle insan grupu topladıktan sonra artık istediği eseri o vücuda getirdiğine hükmediyordu. İşte bu suretle (Cizvitler cemiyeti) nin €- sası kurulmuş oluyordu. Yalnız bu cemiyete bir vazife tayin etmek lâzımgeliyordu. Bu vazifeyse henüz tesbit edilmemiş bulunuyordu. Vâkıa Loyola kendisi için bü - yük bir maksat kararlaştırmıştı. Bu maksat hıristiyanlık propagan- dası vasıtasiyle (Kudüs) ü zaptet- mekti. Bunun için filen teşebbüsa- ta girişmişti. Bin bir türlü müşkü- lâtla çarpışarak ta (Filistin) e kadar gitmişti. Fakat bu maksadı temine muvaffak olamıyarak dön- miye mecbur olmuştu. Evvelemirde Cizvitler cemiyeti için de gene ayni maksadı bir €- sasli program olarak kabul etme- yi düşündü. Bir gün etrafma şa- kirtlerini topladı. Onları Parisin Monmartr mahallesindeki (Vier - 'ge) kilisesine götürdü. Orada hep- sine diz çöktürerek yoksulluk için- 'de yaşamak ve muayyen bir tarih- te (Kudüs) e gitmek için yemin ettirdi. Bu suretle (Cizvitler cemi- yeti) vaktiyle Loyolanın kendi ba- şma teşebbüs ederek başaramadı - ğı maksadı kendisine gaye yapmış oluyordu. Bu maksadı bir dini e - mel gibi takip etmek için hepsi de yemin etmiş bulunuyorlardı. , Fakat Loyola bu kararı verdik- ten ve şakirtlerini (Kudüs) ü di- ni propagandayla zaptetmek mak sadma teşrik eyledikten sonra da gene içi rahat etmiyordu. Çünkü b evvelce bizzat bu işi tecrübe et- miş olduğu için muayyen bir ta - rihte bu işin başarılamaması ihti- mali bulunduğunu düşünüyordu. O halde şayet şakirtleri muayyen » olan tarih geldiği ve geçtiği halde (Kudüs) ü hrristiyanlaştıramaz - larsa ne olacaktı?. £ Bu takdirde (Cizvit cemiyeti) — için ikinci bir gaye daha tayin etmek lâzımgeliyordu. İşte bu * sebepten Loyola (Cizvit cemiyeti) için ikinci bit gaye olarak Romaya girip Papaya arzı hizmet maksa « © dımı tesbit etti, Binaenaleyh Lo - © yola şakirtleriyle beraber (Kudü - s) e gidecekler, kendi kendine ya pamadığı işleri yapacaklar, şayet bunda muvaffak olamazlarsa o © vakit (Roma) ya gidecekler, Pa - paya: — Biz hepimiz huristiyanlığın en fedakâr hizmetçileriyiz. Bize büyük bir iş göster ki onu yapa - b lm. © Diyeceklerdi... Filhakika bundan sonra Loyo- la şakirtlerini aldı. (Kudüs) e git- mek için yola çıktı. Hepsi bin tür- lü zorluklarla karşılaşarak (Vene- CİZVİT'lerin SMA diyetleriyle tâbi olmak şartiyle) * Yazan : Fazıl Şemsi devletine karşı hârp açmak hazır- liklarında bulunuyordu. Papa da bu işi el altından biliyordu. Onun için Loyolanm şâkirtlerine şu su - retle cevap verdi: — Sizin (Kudüs) e gitmeniz i- çin müsaade ediyorum. Fakat kor- karım ki, bu seyahate devam için uzun zaman beklemiye mecbur o- lacaksmız.,, Papanın bü sözü çok doğru çık- tı. Pek az zâmân sonra Venedikle | Osmanlılar arasında harp başla - mıştı. Onun için Loyola ile şakirt- leri de Venedikten - ileriye geçe - memişler, (Kudüs) e gidememiş - lerdi. (1537) (Devamı var) sarsan rr e 054 BAE SEN Nere ABE EMEA Ane en Isterlin ve Belediye İngiliz lirasının düşmesi yüzünden büyük bir kâr İstanbul Belediyesi, oumumi harpten evvel köprü resmini kar - Evkafın kiraları Evkaf idaresi dördüncü vakıf hanında borsa acentelerinin işgal ettiği odaların kirasını arttırmış - tır. Borsada işlerin pek durgun olduğu bu devirde, kiraların art - ması, borsacılarm şikâyetini mu - cip olmuştur. Evkaf idaresile borsa acentele - ri arasında, bir aydanberi de- vam eden bu ihtilâf halledilmiş; oda kiralarından üç lira indirmi - ye karar vermistir, Paramızı Korumak Maliye Vekâleti Türk parasini koruma hususunda yeni tedbirler almıştır. Ez cümle sıhhi sebepler veya ticaret için Avrupaya gide - ceklere kambiyo O yetilme işinde daha dikkatli ve sıki davrânıla - caktır. Ali Rıza Bey Düyunuumumiye komiserliğine tayin edilen sabık maliye müste - şarı Ali Rıza Bey Parise hareket etmiştir. Yunanlı misafirler İstanbulda bulunan Yunnan denizcileri dün müzeleri ve şeh - — diğer baz yerlerini gezmişler- ır. şılık göstererek (o Türkiye (Milli i Bankasından bir milyon lira borç almıştı. Bu borç elli senede muayyen taksitlerle ödenecekti. Umumi harpten sonra Banka ile Belediye arasında paranın Os - manlı ve yahut İngiliz lirası olarak verilmesi meselesinden dolayı bir ihtilâf çıkmış ve nihayet İngiliz lirasile her sene (37,000) lira ver- mek suretile söndürülmesi hak - kmda bir itilâf yapılmıştı. Belediye daha otuz sene ve her sene iki taksitte olmak üzere bu parayı ödeyecektir. Yalnız bu arada İngiliz lirası dörtte bir nis - betinde düştüğü (için Belediye bundan istifade etmiştir. Bu yüz- den borcu dörtte bir nisbetinde a- zalmıştır, Para borsasında durgunluk İstanbul para borsasında birkaç gündenberi durgunluk vardır. Bu- nun sebebi Paris ( borsasındaki durgun vaziyettedir. . İstanbul borsası en çök Paris (o borsası ile münasebaltar olduğu için Pariste - | ki durgunluk İstanbul piyasasına ida tesir etmektedir. Bu durgunluğun Londra kon - feransının helicesine kadar de - vam edeceği alâkadarlar tarafın- dan tahmin olunmaktadır. sonia Buz satılmıyor Bir kaç sene evveline nispetle buz satışı çok azalmıştır. o Sıcak günlerde vasati 60 — 70 ton buz sarfedilirken bu sarfiyat çok azal- miştir. Yaptığımız tahkikata na- zaran, buaziş, havaların soğuk | gitmesinden ziyade bir çok büyük | müesseselerin soğuk hava makine leri temin etmelerinden olmuştur. Evvelce günde 600 okka buz sar - feden büyük dondurmacılar bu © dik) e kadar gittiler. (Kudüs) e © gitmek için Papadan emir ve mü- © saade almak lâzım geliyordu. Lo- yola bu müsaadeyi almak için şa- kirtlerinden üçünü papaya gönder- di. O vakit papalık makamında — üçüncü (Paul) bulunuyordu. Löyolarım şakirtleri bir vasıta bularak papayla görüştüler. Mak- satlarını anlattılar. Bu zaman - larda Venedik hükümeti Osmanlı makinelerden edindikten sonra hiç buz almamaktadırlar. Söylendi - ğine göre memleketimize bu ma - kinelerden 200 kadar girmiş ve kullanılmaktadır. Ruşen Eşref Bey Afyonkarahisar meb'usu (ve Türk Dili tetkik cemiyeti umumi kâtibi Ruşen Eşref Bey dün An - karadan İstanbula gelmiştir. Aris kumandanı yüzbaşı Pinot - sis gece saat (o 22 de gemide bir süvare vermiştir. Süvarede Yunan elçisi, Yunan konsolosu, şehrimiz» deki Yunanlılar, vilâyet ve kolor- du erkânr hazır o bulunmuşlar - lardır. Cumartesi Pazar 15 Temmuz 16 Temmuz 22 Rebi.evel (23 Rebi.evel Gün doğuşu “41 po Gün aş 040 0m Sabah namazı 300 3,0 Öğle nimazı 2m 12,10 İkindi mama 1619 16,19 Akşam pamazı 19,40 1049 Yatsı samazi İST 2140 msak 28 205 im Yılın geçen günler 196 kalan, 7 — Lİ HAVA — Yeşilköy askeri rasat mefke - zinden verilen malbinata göre bügün hava açık olnenk, rüzgür hatrdan hafif sürette ese cektir. Dünkü sraklık en fazla 19, en ae 74 de- ftce, hava tazyiki 163 milimetreydi « İL.RADYO. | Bugün ISTANBUL « 18 den 19 « kadar gramofon; 10 dan 20 ye kadar wax (Handan hünm ve Fayda ha- ms); 20 den 20,30 n kadar Osman pehlivan; 20,80 dan 21,80 a kadar Iatımlar heyeti, ÜL KÜ, Eli; İnel hariimilar; 31,30 dün 23 ye kadar gramofon; 23 dön itibaren ajans ha- börleri, saat ayar, VİYANA — 11,89 meşhir Bestekirinrm eserleri, plâklâ, 15 öğle konseri, İ4L0 - 15 devamı, 16,35 mandolin konseri, 18,10 kon - wer, 19 Yev Sezek, komser. Piyano refakn- tiyle şarkerlar, 19,80 edip Peter Rozeggeri hatırlayış. 21 (Kuzkodaki hazine), temsil. 28 akşam kon. #eri, BUDAPIŞTE — 18405 konser. 1430 Kon - ser. 1 masal, IK plâk, 19,30 macar şarkıları, Zİ Yohan Şiravam (Yarma) opcreti, BÜKREŞ — 15 haberler, piâk. 1840 ha- fif musiki, plâkia. 19 keser. 2030 pik. 21 Gabriyel Fopesko tarufından tagannl, 22 Romen kotiseri, YARŞOYA — 13,05 pâk, 15,55 plâk. 16,35 pâk, 17,80 piâkla odu müsikisi, 18,15 Bele könser. 10,5 konsör. 20 taganmi, (o piâkin. 20,40 edehiyat köşesi, 21 hafıf masiki, 2250 Şapen konseri, 25 dans havnlari, BELGRAT — 12 plik, 18,06 komser, 19 Plâk, 7080 milli nağmeler. 2İ kanser. ROMA — 31 haberler, pihla Konser. Son- dü Pussininin (Turandot) operası. Sohbet ve haberler. PARİS — 21 plâk, 21/25 oda musikisi. Şüberi konseri, 22,10 dans musikisi, 24 ha“ bezler. TER-in Ibrahimi deli diye dular, orada izmire, taş ve toprak yiyen bir adam gelmiş. İsmi İbrahim olan bu adamı Karataş mahallesinde ta nımayan yokmuş.. Bir hallaç dü- kânında çalışan İbrahim Efendi - “İyi bir gazeteci ziyaret etmiş ve kendisinderi şu sözleri almıştır: — Iki sene evvel Değirmen da- ğı mahallesinde bir evde oturu- yordum. O vakit evli idim, iki de çocuğum vardı, Amelelik ediyor ve aile halkını geçindiriyordum. Fakat şunu da haber vereyim ki: Benin midemin ifraz ettiği hamızıklorma çok şiddetlidir. Bu bünyeye göre değişir.. Ara sıra ağzıma zehir gibi acı bir su gelir. di.. İşim olmadığı bir gün Tale- be çayırına gittim, orada çimen « ler üzerine yattım. O sırada bir- denbire midemden boğazımı ya « kan acı bir su ağzıma geldi ve nefes alamıyacak bir hale düştüm. Orada taflan otu gördüm, bunla - rm büyük yaprakları vardı. He- men bü yapraklara sarıldım. On- larda acr idi ama bana iyi geli- yordu. Sonra toprağı kazımıya başla- dım, bir avuç toprak alıp ağzıma attım ve yuttum.. Karnım doydu. Hemen eve koştum, avludaki top- rağı bir çapa ile kazdım, taze ve yaş toprak çıkardım. Karım, dik- katle ne yaptığıma bakıyordu. — İşte gıda dedim ve bir avuç alarak gözü önünde yidim.. Ço - cuklarımı da çağırdım, fakat kas rım bağırmıya başladı. Benim de- li olduğumu söyliyor ve ağlıyor - du.. Polisler gelip beni aldılar, gö- türdüler.. İki gün sonra da Mani- sada deliler hastanesinde idim. Beni deli santyorlardı. Halbuki değildim. Oradaki deliler arasın- da çok sıkıldım. Evvelâ beni sım sıkı bağlıyor- lardı. Eğer bağlamakta devam et- selerdi belki delirecektim. Fakat sonra beni serbest bıraktılar. Çünkü kimseye zararım yoktu ve doktorlar da beni görmüşler - di. Her gün bir yemek veriyor - lardı. Bu yemekleri yediğim sıra- da ansızın hastalandım. İki ayas ğım tutmaz ve yürümez oldu Altı ay devam eden bu hasta- ığım sırasında her türlü ilâç vers diler., İyi olmuyordum, bir az iyi liğe yüz tutunca karyolâdan bir givi ele geçirdim. Bu çivi ile ya- tağımın yanından duvarı kaztma» ya ve kireçli kumları yemeğe başladım... Bunu yedikçe iyi- leştim. Nihayet günün birinde dus varda kocaman bir delik açılmış- tr. Doktor tahkikat yaptı. Bunu | benim yidiğim anlaşılınca tekrar bağladilar.. Halbuki doktora be- | nini hastalığımın aricak toprak ve | taş yemekle geçeceğini söyliyor « dum.. Bizi arasıra bahçeye bırakır « lardı. Orada bol bol kum yerdim. Hattâ bir gün cam parçaları da yedim. En çok hoşuma giden be- yaz renkteki çakıl taşları idi. Nihayet hastaneden çıktım. İz- mire geldim.. Karımı ve çocuk- larımı aradım, karım evlenmişti. Çocuklarım da yanmda iki.. Bir prak, hatta c yiyen adam tımarhaneye kof" duvarı yedi ! gün çocuklarımı sevdim, şimdi ra sira kendilerini görüy! | Artık taşla gıdalanma İ nü muntazaman takip edil bunu dünyada ilk keşfeden İsterseniz göstereyim. Bunu söyliyerek cebinde? çük bir taş çıkardı. Bu, ” bir çakıldı, ağzına attı, şek” emdikten sonra yuttu ve eli desinin üstüne götürerek defa vurdu.. Çakıl taşların” birine çarpmasından doğs” sesi orada bulunanlar gayet “İ bir şekilde duydular. — İbrahim Efendi bunlaf zahmet vermiyor mu?. ZzEz> > — Hayır efendim. Hiç tim yoktur. Hattâ taş Yi vakit mülâyemet veriyor. beni berbat ediyor. Hiç istemiyorum, fakat yemek ve severim.. Bilhassa balık *| rasına bayılırım.. f Yalnız siz bu taşla tagaddi selesini yazmayın. Bu, bana keşiftir. Ben istifade ettim diyorum.. Bir az daha istifi deyim de ondan sonra yazım. Kıbrıslı İbrahim Efendi gün balık tutmağa devam ef tedir. Buna çok meraklıdır. disi rüştü derecede tahsil göt tür., ET rm RE İP pi Muharrir kendisine son ol” şu suali sormuştur: — Bu çakıl taşlarını buluyorsun?. i — Bahri baba parkında çok'i Fakat bazan da Karantinanıf” taraflarındaki tarlalardn to rum. ME ği — Cebinde çok var mı?. — Var,. Dedi ve eliyle cebine taş: — Şakır.. Sakır.. Ses verdiler.. —E. Amerika seyahatin? zırlan bakalım Ibrahim — Çok iyi olur. Fakat daha kendimi toplıyayım “© sonra.. İM 7 Pi ii > rek Amerikaya e Shedac, 14 (A.A.) — pe Balbonun idare ettiği İtalya gi filosunu teşkil eden 2 (y* tayyaresinin hepsi de Shed?* manında denize inmişlerdi İlk önce ceneral BalbonU? de bulunduğu tayyare suyu” ne konmuştur. Ondan s00* tayyareler üçer üçer İ i z Bu sırada hafif bir rün" yi yor, her yer güneşin aksiyl€ İ lıyordu. Binlerce seyirci, İtaly9”* recilerini hararetli surett9 muştur. Dr MK ÖR TE,