(Baş tarafı 1 iel sayıfada) , bir pastacı ile görüş - , , na biye ö 2 eharririmizle pastacı arasın - hi gib eden konuşmayı oldu - naklediyoruz: hal ririmiz — Usta, işinizde “İn Iğınız şekerleri nasıl ve ka- Baka Ee — Biz şekeri toptan, çu- # Jo lar, Halbuki siz kullandığı - İlleri ucuz olarak tedarik e- Yorsunuz, demek, Küp $€- rn altmış dört kuruşa l Ni sıkmış. A Evet, fakat bizim kullandığı” i çay cinsi âdidir. Dediğim ye cins şekerler çuvalla satı- Ölen malıdır. Halbuki küp $€- İN mayalar gelir. (Bunlar ) ile satılır. Bu şekerler pi - « Zaten yok. Simdi almak i- i anız bulamazsınız. 2 Niçin? İri olacak, saklıyorlar. Tüc h bunları herkese satmıyor . , İs olan bir oraya, bir buraya yer Bulamıyor. Nihayet Yok diyenlerden biri kulağı- Aliyor; “Aradığın şeker var » üç lira fazla fiat verirsen icimi, Diyor. Ve böyle bir Yem Avrupadan gelen se yüz kilosu 45 lira- daha fazladır. Onun i - bu cins şekerler (o piyasada Pahalı olarak satılıyor. . e e işlerinde ihtikâr var mı - hüm mudur? diye şurada bu - Münakaşalar oluyor. Bizim ihtikârm en büyük de- w şeker tüccarları ellerinde şe halde muayyen fiat ü- İle bu pastacının ifadesidir . ğu inden bunu satmak istemiyor - bu ifade gösteriyor ki bir önek ki piyasada hariçten ge- A tekerlerin stoku eritilmitşir . ak şeker getirecek olanlar İ ty Yapmıyorlar, Piyasaya mah - ii a tarda şeker çıkarılıyor. İh- Yün ve şeker mevcudu ib- e azalmca tabii fiat- ; kendi kendine yükseliyor !. , yi şekerin fiatı muhtelif se - Seç tesiri altında yüksele yük Ni (7), nihayet (8) ku 64), (65) kuruşa kadar varı» k . : ; İM geçen sene bu rami perakende fiatı Kiruştu. © zaman hariçte şeke- şimdikinden pahalı idi. Rİ sif İstanbul 9—10 kuruşa Nerde m fiatlar bugün geçen la hisbetle düşmüştür. Simdi ven kilosu 7 niha e olduğu halde şeker daha TN Va, Silabilecek iken nasıl olu- 1 VW 10—15 kuruş fır- : in bu fırlayış bazı taraflar , a görülüyor?. ni la yışın mantıki görülen se- hş eden bir türlü izah edil - e» AM ii o KN alıyoruz. Yüz okkasını, 38 | —Pakaş Piyasada pahalılık var, | e Evet bizim kullan - şekerlerin yüz kilosu 38! Sumer bank p ai İbtikâr ikinci ve üçüncü ellerde imiş Şeker ihtikârı meselesi üzerinde Ticaret müdürlüğünün vilâyete müracaat ettiğini dün haber ver - miştik. Dün vilâyette tahkikat yap- tık. OÖÖğrendiğimize göre ticaret | müdürlüğü ilk toptancıların şeker | alım ve satımlarını tetkik ederek bunların muamelâtında ihtikâr ol madığı neticesine vasıl olmuştur. Müdürlüğün kanaatine göre şe- ker fiatlarında görülen fazlalık i- kinci ve ondan sonra gelen alıcı ve satıcıların muamelâtından ileri- gelmektedir. o Bunlarınsa mik - tarı çoktur. Vilâyet Ticaret müdürlüğünün müracaatı üzerine derhal tahki - kata ve (o ihtikârın önüne geçmek için idari tedbirler almıya başlamıştır. Vilâyetten bu hususta bütün kaymakamlıklara tebliğat yapıl - mıştır. Toz şeker kullanalım Ticaret işleri ile alâkadar bir zat dün bir muharririmize bu işte hal- | kın da rolü olabileceğini, meselâ en çok fiat yüksekliği gösteren kesme şeker yerine toz şeker kul - lanmakla şeker fiatlarını bir kaç gün içinde tabit haline indirme - nin birazda müstehlikin elinde ol- duğunu söylemiştir. Yeni kadro ve me- murlarile işe başladı Sümer bankın teşkiline ait ha- zırlıklar bitmiş ve kadrolar tan - zim olunmuştur.. Banka bugün Sanayi Kredi Bankasının Galata - daki binasında filen muamelâta başlıyacaktır. Sumer bankın sanayi teşkilâtı şemasına göre bünyesi İstanbul ve Ankarada teşkil edilen iki şube ile bankaya merbut beş fabrika - dan ve bu fab:ikalar mamulâtının sürümü ile meşgul satış teşekkül - lerinden terekküp etmektedir. Sümer Bank Müdüriyeti Umu- miyesi, Ankaraya nakledilinciye kadar İstanbulda kalacaktır. Na- kil muamelesinin eylül iptidasın - da yapılabileceği tahmin edilmek- tedir.. Banka Umumi Müdürlüğü kad- rolarında esaslı tahavvüllere lü - zum görülmüştür.. Yeni kadroya nazaran umumi müdürlük iki ana şubeye ayrılmıştır. Banka işleri şubesinde Umumi Muhasebe Mü | dürlüğü, Ticaret ve İştirakler Mür| dürlüğü, Umumi Muhabere Mü - dürlüğü ve Mali Muamelele> ola- rak dört servis ihdas edilmiştir. Servisler lüzumu kadar müte - hassıs ve memuru ihtiva etmekte- dir. Sanayi işleri kısmında — id Sanayii, Yünlü mensucat Sanayii | ve pamuklu mensucat sanayii nam lariyle üç şube ihdas edilmiştir.. | Bu şubelerin müdürleri, Fen işleri Umumi Müdür muavininin riyase- ti altındaki teknik komiteyi teşkil etmektedir. Umumi Müdürlükte bir teftiş İSekerde ihtikâr yokmu?! Mahkeme Mz dikkat edilecek Sözleri: | Boğulan kadın Neden bazı şekerler bulunmuyor? | Suçluların davasına ağır cezanın devamı İstanbul ağır ceza mahkemesi , Beyoğlunda Rumeli hanında Ma - kurtulmak nasip ise onu muhak - dam Antuvanetlayı parasına ta” ma ederek boğmaktan suçlu Sok - | ., onun mesudiyetini diliyerek ratla çalman eşyadan bir kısmını, çalındığını bilerek satım almaktan suçlu Todorinin muhakemelerine i dün devam edecekti, Fakat, Todori, serbest birakıl - mamasına itiraz ettiğinden, Dosya İzmit ağır ceza mahkemesine gön derilmiş bulunuyordu. Bunun için şahitler çağrılamamıştı. Dün, muhakeme şahitlerin çağl rılması için 27 Ağustosa kalmış * tır. Todorinin itirazını gözden geçi- ren İzmit ağır ceza mahkemesi , bu itirazı, redetmiştir. Esrar ve eroin Eroin kaçakçılığından İhsan, esrar kaçakçılığından Neş'et ve | Akif Efendiler, dün akşam geç vakit adliyedeki dokuzuncu ihti - sas mahkemesine gönderilmişler - dir. Sorguları yapılmış, şahitlerin çağrılması için muhakeme kalmış - tır. Müstehcen neşriyat Mahkemenin eski kararında israrı İstanbul ikinci ceza mahkeme - | si, Vâlâ Nürettin Bey o aleyhinde “Rahiplerle rahibeler“ .arasında,, romanından dolayi açılan; ve te- cil edilmiş olarak bir ay, beş gün ceza kararı ile neticelenen müs - tehcen neşriyat davasını, kararı, temyizce ikinci defa bozulmuş o- larak görmüş, tekrar eski kararı vermiştir . Dolandırmaktan suçlu Kendisine, İstanbul Ticaret oda | sına mensupmuş süsünü vererek bazı tacirlerden kayit parası top * lamaktan suçlu Mahmut Saim, dün İstanbul üçüncü ceza mahke- mesinde muhakeme edilmiştir. Mahkemede, Ticaret odasını a- vukat Methi Bey ( temsil ediyor - du. Mahmut Saim, suçunu inkâr etti. Dinlenilen bir şahit suçlunun, kendisinden Ticaret odası namı « | t" na on İira aldığını söyledi. Muhakeme, başka şahitlerin de çağrılmasına bırakıldı. Mübaşirin mahkümiyeti Sabik icra mubaşirlerinden Hamdi Efendi, evvelce bir borç- luya ait ödeme emrine ait kâğıt üzerinde değişiklik yaptığı, bu kâ- ğıda borçlunun imzasını attığı noktasından muhakeme edilmiş, | beraet etmişti, Bu karar temyizce botaş ve gene beraat kararı verilmişti. Dün İstanbul ağır ceza mahke- mesi, temyiz umumi heyetinin bozmasına uyarak Hamdi Efendi- yi vazifeyi sui istimal suçundan üç ay hapse, üç ay memurluktan mahrum kalmağa mahküm etmiş, ancak, evvelce başka mahkümiye- ti olmadığı düşünülerek cezası te- İ cil edilmiştir. a heyeti ile Hukuk Müşavirliği ve İstatistik tetkikler servisi bulun -| maktadır. İstanbul şubesi Müdür Vekilli- ğine Muamelât Müdürü olan Mu hip Bey tayin edilmiştir. Ee 9 — VAKIT 11 Temmuz 1933 — Kari, Kuzu, Kartal —— Kavgası Muharriri : Ömer Rıza 2 Markus ta cevap verdi: — Meryeme deyin ki ona kal - bimin bütün sevgisiyle merbutum. kak Tayrada bulacağım. Ölür- İamsizm yumacağım.. Bütün di- leğim, onun beni unutmamasıdır. 9g Lâmba Domisyen, Meryemi bulmaktan ümidi kesmişti. Ümidi kesmiyen biri Kalipti.. Kalip gecesini gün düzüne katarak Meryemi arıyor - du.. Onun için Günlerce Gallo - İ sun izini gözetledi.. Bir sürü ca- suslar kiralıyarak bütün romayı taradı.. Onun casusları, her yere girip çıktıkları halde Meryemin yerini bir türlü bulamamışlardı. Gallos ile karısı Romadan ayrı larak gemiye binmek için Ostia'ya hareket ettiği zaman, Kalip onu takip etti. Fakat onun Suriyeye gitmek üzere olduğunu anladıktan sonra Romaya döndü. Fakat bir tesadüf Kalip'e fevkalâde yardım etti, Kalip bir gün odası için bir lâm- | ba almak ihtiyacını hissetmiş ve bir dükkâna girmişti. Kendisi lâm- balara bakıyorken, bilhassa biri, son derece nazarı dikkatini celbet- mişti, Göğdeleri birbirine (girmiş "iki hurma ağacının tepesinden sar- kan iki zincire iki lâmba asılmıştı. Kalip hurmalara bakarken gözü a- şağı doğru kaydı, ve kaideye bak- tı, Ağaçlar bir çay kenarında idi. Kıyıda, büyük ve suya doğru çıkın tılı bir taş duruyordu. Kalip birden bire hatırladı. Kendisi ile Meryem çocukluklarında nice defalar bu ta şın çıkımtısı üzerinde oturmuşlar ve Erdenin sularında balık avla - mışlardı. l Kalip'in gözleri sislenir gibi ol * du ve önünden çocukluğu geçti. Bir gün Meryemle birlikte ayni yer de balık tutuyorlardı, Derken bir- den bire büyükçe bir balık görün - müş, ikisi de bu balığı yakalamıya uğraşmışlar, tam bu sırada Merye min ayağı kayarak suya düşmüş ve boğazına kadar gömülmüş. Kalip hemen suya dalarak onu kurtarmış Kalip satıcıya yaklaşarak: — Bu lâmbayı alıyorum! Dedi. Bunu kimi yaptı?.. — Bilmeyiz. Biz bunları Septi - mus'tan alıyoruz. Kendisi Hıristi - yanların papasıdır. Şu sokaklarda ikamet eden Hıristiyanlar onun ma iyetinde çalışırlar ve bunları yapar | lar, Bilhassa bu lâmbalar, çok müş teri kazanıyor. | İ Kalip, o akşam. lâmbayı taşıya- İ rak Septimus'un ( san'athanesine doğru yürüdü. Fakat burası ka - panmıştı!. Kapıyı henüz örten bir kız, onun şaşkın şaşkın durduğu - na dikkat ederek ne istediğini sor- du: — Kızım, şu lâmbayı yapanı a - rıyorum. Bir kaç lâmba sipariş e - deceğim!. | — Çok güzel lâmba değil mi?! Yarın geliniz efendim.. — Yarm gelemem, kızım. Kızcağız siparişin kaybedilme - İ sinden korkarak kendisine verilen | taltmat hilâfına ona bir ev göster - di! — Şurada otururlar. İsterseniz | siparişinizi onlara veriniz. Kalip | | kıza teşekkür ederek ilerledi ve e- vin kapısından girerek dik dar mer divenlerin önünde durdu. Ortalık karanlıktı. Yukardan sesler geli - yordu. Kalip, ses çıkarmadan din- ledi. Meryem konuşuyordu. Kalbi az kaldı duracaktı, İçerde konuşu yorlardı. — Romada son gecemiz, artık kurtulacağız ve deniz yüzü görece giz. —Yavaşsöyle kızım! Merdiven » de ayak sesleri duyuyorum. — Fareler olacak, buraya kim gelebilir ki, Kalip, bu muhavereyi dinledik - ten sonra merdivenleri tırmandı. Ve odanın içine daldı: — Affedersiniz. Meryem! Nika nor kapısında ayrıldıktan sonra bu rada tekrar buluşacağımızı kim tahmin ederdi. Meryem korkmuştu: . — Senin burada işin ne? — Şu lâmbayı yapanı arıyorum. Manzarayı hatırlıyor musun? Seni bulduğumdan ne kadar memnu * num! , Nu hiddetinden köpürüyordu: — Seni domuz seni! Bizi tekrar felâkete sürüklemek için mi, gel « din?1., i Kalip cevap verdi: — Seni Tayredeki evde çayır ça yır yanmaktan kurtaran ben değil miyim? Seninle birlikte Meryemi ben kurtarmadım mi? Meryem Ni- kanor kapısının üzerinde aç ve su- ME m e Kidiğ'i 0 A : 4 ğ vi ş A3 5 sd LES p Z suzken ona yiyecek ile su atan ben — değil miyim? Hayır, ben sizi felâ - 7 kete sürüklemeğe gelmedim. Sizi Domisyen'den kurtarmıya geldim. — Evet, kurtarmak ve esiret- mek, senin ne kara kalpli bira» dam olduğunu biliyorum. Nu Kalip'e karşı tehditkâr bir vaziyet almıştı, Meryem müdahale etti: İ — Dur Nu. Dedi ve Kalip'e döne dü: v ğ 3 — Kalip. Sen beni sevdiğini söy | | lüyorsun. Biliyorsun ki seni sevmi» yorum. Seninle evlenmiyeceğim. Markosa da varmıyacağım. Buna | rağmen sen beni eline geçirerek | bir esir gibi kullanmıya razı mı* sın? Razı değilsen işine git. Beni halime bırak, Ben de sükünet için: de gideyim... si — Luna gemisile Tayreye mi?. wi Mi — Evet. <3 — Ben de seni muhayyer bıra » " kıyorum, Ya bana var da Ma kurtulsun, yahut beni reddet. Ben ide Markusu öldüreyim. Veya 81 . İ dürteyim. — Böyle bir teklifi ancak il . kak adamlar ileri sürerer. vi Teklifim üzerinde ısrar ediyo ağ rum, — O halde ben de seni reddedi- yorum, Ne istiyorsan yap. Gi — Son sözünüz bu mu? Pudur. — 4 halde Luna gemisinin se: siz gideceğine kani olabilirsin. Kalip kapıya doğru yürüdü ve © rada durdu. Nu ona vahsi gözlerle ” “2 | bakıyordu. Kalip Meryeme baktı, baktı, Ve nihayet ağzından şu “a i ler döküldü: — Dediğimi yapamıyorum! Mert Vi yem, Sen haklısm, Ben hayatımı bana bağışlıyan Markusla bu ka dar uğraşmamalıyım. “ (Devamı var) pe “a gi