3 MAYIS GECESİ .. 2inci — Evet evet, beni evlât NR saz sö | ver... Bu duruşmadan maksat, Hasan Stk Beyin Nahideyi tanıyıp tanr- Madığını anlamaktı. Sorgu başladı. Fakat Hasan Sıtkı Beyin bütün balığı, büütn terbiyesizliği üze * tindeydi... Müstantik adeta şaşa - dı ve için için de kızmağa başla- Hasan Sıtkı Bey, sorulan bazi #üallere cevap yermiyordu.. Her de ağzından Jâfları zorla kap- trmağa gayret ediyor ve maznu- koruyordu. Nahideyi odada, karısının ya - Anda, elinde tabanca ile gördü - li söyletebilmek için haylı güç lük çektiler. Hele Kerime Hanımın ölürken *öylediği sözleri tekrar ettirmek: z beni vurdu,, dedirtmek için © Yirmi dakika uğraştılar. Müstantik bir tabanca uzattı: - — Silâh bu muydu?. Hasan Sıtkı Bey tabancaya bak ve ses çıkarmadı. Müstantik suali tekrar etti. Hasan Sıtkı Bey gene sustu. Üçüncü defa aynı şey sorulun- “a bağırdı: > Silâh bu muydu, yoksa de» l miydi, ne bileyim ben be! abancayı göremiyorum ki... Müstantik Hasan Srtkı iliğine alışmıştı. — Elinize alıp bakınız, dedi. Hasan Sıtkı Bey gene kızdı: —- Tabancanızı alıp ne yapa - Yin! e > Bakınız ve <öyleyiniz, maz- N elinde gördüğünüz taban- tabanca mıydı?. — Bunu nereden bileceğim. Güç belâ tabancayı Hasan Sıt- ka, Beyin eline verebildir. Aldı, Yirdi, çevirdi ve sonra, müsteh- e sordu: — Ben böyle tabanca görme - dim dersem ne yaparsınız?. >— Hasan Srtkı Bey, müstantik huzurunda olduğunuzu unutma - ız. İhtiyar tabancayı bıraktı: - Sahi, yemin ettim!. “r az durdu, sonra ilâve etti: Beyin üm Yemin ettiğim için müsaade | muz da bir şey söylemiye- Yim, belki aldanırım. hususta başka tek kelime Yletemediler. Masanın üstünde duran taban - “Yı Müfit Bey aldı, baktı, mua- korkarak tahmin ettiği gibi Va Sbley, Ratent yazılıydı. pik, ki tabancayı yerine bıraktı. iç itidalini kaybetmedi. Müt-| #ndişesini Cemil Bey farkede-| Medi, Birden, Hasan Sıtkı Bey ona ye ve haykırdı: o Senin burada ne işin var?. Tan Zamana kadar başı önde du- e Nahide başmı kaldırdı, Ha - id, Sıtkı Beyin bu suali kime sor Sivi kanlılıkla cevap! > Nahide Hanımm vekiliyim... R Sen hat... > Müfidi Manik in kafasına vuracaktı! * Vuracaktı da, fakat ta- Magi koltuğuna çöktü. b ere bakıcı sokuldu, hastasile çe yavaş sesle Müfide “ Polis Haberleri dans durmuş ve etraf karışmıştır. İbrahimin bıçağını çı - | i kardığını görenler vakit geçirme- Birden öyle bir heyecana ka .) | bir şeyler dişiler söyledi Sonra istinta - ka nihayet verdi. Bir gün fasıla” dan sonra tekrar devam edecek - ti. Bu ilk sorgudan da hiç bir şey| öğrenilememiş, bir şey meydana | çıkmamıştı. Hasan Sıtkı Bey Na hideyi itham etmemiş, fakat onu zandan kurtaracak bir söz de söy- lememişti. Nahideyi tevkifhaneye götürdü- | ler, O gün, serbest bırakılacağını zanneden genç kız, feci bir inki- sarı hayale uğradı.. Cemil Kâzım, onunla alâkadar olan tek insan, yaklaşıp ta teselli edecek bir söz bile söylemedi... Söyliyemedi. Çünkü ağzımı aça -| cak olsa, ağlıyacaktı. (Devamı Var) 0040 0 vr sü YAREN EE iki barda iki hadise oldu Beyoğlu barlarından ( ikisinde birer hâdise olmuş ve bara eğlen - miye gelmiş olanlar biribirine gir- miştir. Birincisi Roznuvar barında ol - Evvelki gece buraya gelen Be - şiktaşlı İbrahim bir müddet içtik- ten sonra bıçağını çıkarmıştır. İb- rahimin bu vaziyetini (görenler korkudan ne yapacaklarını şaşır mışlar, İbrahim çok vakit geçirme- den bıçağını çalgıcıların oturduk - ları yere fırlatmıştır. Çalgı çalmakla meşgul olan çal- gıcılar önlerine atılan bıçağı gö - rünce hemen çalgıyı? bırakmışlar, biribirine den polise haber vermiş oldukla - rından bir hâdiseye meydan veril meden İbrahim yakalanmıştır. İkinci hâdise de Şanuvarda ol - muştur. Bu, evvelki akşam sabaha karşı 4 te olmuştur. Sıraselvilerde Nazifbey apartı - | manında oturan Mazhar Efendi! barda uzun müddet dansetmiş ve İ bir an dansetmekte olduğu Despi- nayı tokatlamıştır. Tokatlama hâ- disesi herkesi müteessir ettiği için seyirciler ve bar sahibi Burhanet - tin Bey de müdahale etmiştir. Bar sahibi kızı elinden kurtar - mak istemiş, Mazhar üzerinde ta- şıdığı çakısını çıkararak Burhanet- tin Beyi kolundan yaralamıştır. Polis haberdar edilmiş ve Maz - i har yakalanmıştır. $ne etti.. Bu küçük bir lüks ta-| a idi, kabzasında, korktuğu $ Arap Süleyman isminde birinin kapatılan ve mühürlenen ran devu evi Şahende Hanım isminde | biri tarafından açılmıştır, Şahende Hanım polisten gizli mühürlü ka- ! İ pıyı açarak evi temizlediği merkeze çağrılmıştır. $ Adliyedeki dokuzuncu ihtisas İ mahkemesinde evinde kaçak is- kambil kâğıdı o bulundurmaktan muhakeme edilen Kammi Efendi, bu kâğıtların oyuna yarıyacak hal- de olmadığı, çok yıpranmış .bir i balde olduğu tetkikle anlaşıldığın- dan, beraat etmiştir. $ Samatyada hamal Kalosun 8 İ bdeki oğlu Tiyagilos deniz ke- için İ narındaki sürler üzerinde oynar - ken düşmüş, muhtelif yerlerinden | yaralanmıştır. Çocuk hastahaneye tepesini sıktı.. Kaldı! yatmılmıştıf. 8 Yeni camide koşucular cadde sinde kundura boyacısı Hüsnünün dükânında neft şişesi ateşte kızdı rırken neft patlamış, yangın çık - mışsa da sirayet etmeden söndürül müştür. IDilimiz kısmın listesi ANKARA, 19 (A.A) — T.D. T. Cemiyetinden: Karşılıkları aranacak arapça | i ve farsça kelimelerin 93 numaralı | İ listesi şudur: 1 — Aynı İ 9 — Aynı zamanda | 3— Ayniyie — Aynen — 4 — Tıpkı , — Zim 6 — Amma — Faksti — 7 — Asin — Kat'a, Asla ve hat'a — a g — Wntik 10 — Galiba — Ağlebi ihtimal — 14 — Belki — iycimal ki — 12 — Halbuki 15 — HAA — Kün — 14 — Farma — Biter — 15 — Far muhal olarak 16 — Yahat Listelerde çıkan karşılıklardan manaları birden fazla olanlarm her manası için ayrı karşılıklar i- leri sürülebilir, Karşılrk gönderen zatlerin gön derdikleri karşılıklardan duyul - muş ve İşitilmiş olmıyanları hangi kaynaklardan aldıklarını göster - meleri rica olunur. k Muhtelif mektep mual- | limlerinin buldukları karşılıklar 64 üncü liste 49 uncu mektep: Merhem: İâç — Mesafe: Belli yol — Mesa- ha: Ölelül ver — Meslek: Iş — Meskenet: Hoceriksitlik — Meskün; Yerleşmşi — Me - sire: Gezinti yeri — Meşguliyet; Uğraşma — | Meşrep: Revis — Meşru: Yasaya uygun — Meşruhat: Genişletme — Meşruiyet: Bilgi, 5 inci mektep; Merhem: Yora emi — Mesafe: Traklık — Mesahit:, Öleme — Meslek: Yol, gidiş yolu — Meskenet: Becerisi — Menkün: İçinde oturulan, Tapkın — Mesuliyet: Arayerde Jeni- | ma — Mesire: Gezerek yer — Meşguliyet: İş içinde bulunma — Meşrep: Gidiş — Meşru: Yaşaksır, iz — Meşruhat Açıkça ya nlar — Meziyet: Üstünlük. 2 inci mektep; Mesafe? Uzaklık, ürüldik — Mesaha: Ölçme, | ölçüm — Meslek: Vol, gidiş, iş güç — Mes kenet; Silnepelik, beceriksizlik —. Mesktin! Tutulmuş — Mesuliyet: Sorgu işi, sorgu al tt — Mesirçi Gezinti yeri — Meşgutiyet: iş ez tığraşma — Meşru: Tanrı buyruğunu uy- — Meşruhat: Açım ve çözümler, Kü, inci mektep: Merbem; Em — Mesaf6: Aralık, uzaklik, a- mah; Ölçek — Meslek: Yol, gi mu — Meskenet: Ayağılık, göç - Meskün; Yerleştirikmiş, oturulan — : Sorumluluk — Mesire: Gezme ye- , gezimlik — Mesguliyet: İş güç, çalışma, ei — Meşrep: Uni, tire, istek — Meş- rut Yerinde yapılabilir, doğru — Meşruhat: Açmalar, daha ugık Söylemeler — Meziyet: Değer. — Askerlik mükellefiyeti Tadil edilen bir madde 111 numaralı (Âskerlik mükel lefiyeti) kanununun otuz dördüncü maddesinin (A) fıkrasının tadili- ne dair kanun: Madde 1 — 1111 numaralı (As kerlik mükellefiyeti) O kanununun otuz dördüncü maddesinin ilk cüm leleri ile (A) fıkrası aşağıdaki şe- kilde tadil edilmiştir; Madde 34 — Aşağıda yazılı şart ları haiz olanlar aşağıdaki fıkralar da gösterilen kısa hizmetlerden bi rile muvazzaf hizmetlerini yapar -| lar: A — Kanunu mahsus mucibin - ce ihtiyat zabiti olacaklar için tah- sil ve askeri ehliyetname derecele" | rine göre hizmet müddeti 6, 8, 10, 12 aydır. İhtiyat zabitliğine liyakat gös - teremiyenlerin kısa hizmet hakla- rı refedilerek muvazzaf hizmetleri işbu kanuna göre tamamlattırilır. Orta mektep ve muaddillerile tâli derecdeki meslek mektepleri ve muadilleri mezunlarından orta as keri ehliyetnameyi haiz olanların sınıflarına mahsus muvazzaflık hiz met müddetleri nihayetinden iki ay tenzil olunur. 2 — Bu kanun neşri tarihinden itibaren muteberdir. 5 — VAKTI 20 Haziran vii Çe Kapalı Hudutları AŞANLAR Er Yazihanesine girer tatlı tatlı söze başlar bu söz — Siz beyazlar hesabına mı! harbettiniz mösyö Kurt?. — Evet.. Bu sözü söylerken içini Sonra sakin bir tavırla: — Dikkat edelim yol bozuktur, dedi. Bu bozuk yolun sonuna varılın- ca otomobil tahtadan bir binanın burada İ önünde durdu. Burası terkedilmiş bir çiftlik evini andırıyordu. Kurt uzanıp giden bir sıra ağacı işaret | ederek mırıldandı: — İşte, kızıl diyarın hududu. Ve müstehzi bir tavırla etti: — Şuradan geçmeyi gönlünüz istemez mi?. — Nasıl geçebilirim?. Öte ta- rafta bir rehber bulamazsam ne yaparım?. — Rehberden çok ne var. Bu bulvardan her gün birçok adamlar hududu aşar. Peypus gölü cenuba doğru yüz kilometre boyunca uza- nır. Böyle bir hududun tarassut e- dilmesi ne mümkün. Rus hafiyele- ri bundan istifade ediyorlar iste - dikleri zaman Estonyaya girebili - ! yorlar. Evceğize girdik içerde bir yemek odası vardı. Ne genç, ne ihtiyar olmıyan bir kadın bizi karşıladı. Bu kadın madam Kurt imiş. Temiz bir yemek ikram et - tiler. Okroşka dedikleri (kremalı ekşi çorbadan yedik. Çorbanın i - | çinde et ve salatalık vardı. Bun - dan başka Peypus'gölü balığından bir kotlet, bir yaban horozu ve bir şişe şarap sofrayı ziynetliyordu. 5 ; s Yemekten sonra bir pipo dol - durduk. Kurt harp ozamanma ait hatıralarını birer birer söylüyor - du: — 1917 den 1920 ye kadar bu- rası Bolşeviklerin elindeydi. O sı- rada beyaz teşkilâtm bir istihbar heyetini idare ettim. Bazan vazife icabı rus hatlarmın arkasma git - mek icap ediyordu. Bir gün, Lenin- gratta ahmakça yakayı ele verdim. Bereket versin yaptığım işi bilmi- |” yorlardı. Beni ehemmiyetli mah « pusların kapatıldığı Krist zinda - nına kapadılar, Buraya girenlerin çoğu kurşuna dizildikten sonra ce- naze halinde çıkardı. Estonyalı olduğumdan istinta- kımı bir Estonyalr deruhte etti. O adam kadar gaddar kimse bile - mem, İsmi Kingisepti. Libauda kat liamı idare eden odur, İstintak e - derken kullandığı usul hem müt - hiş, hem de nazikâne idi. Dipçik- le döğmez, kırbaçla dayak atmaz- dı. Yazıhanesine girdiniz mi si - zinle samimi bir muhavereye giri- şirdi. Yalnız muhavere üç gün devam ederdi. Üç gün devammca yeme- den, içmeden bir saniye bile u - yumadan asabını germek ne müt - hiş şeydir bilseniz. Kingisep uyu - mıya gittiği zaman, muavinleri ye- rine geçerlerdi. Uyuduktan sonra avdet eder, ayni samimiyetle sizi selâmlar, bir sigara ikram eder ve gene başlardı. Arasıra size şöyle bir söz söylerdi: — Teşkilâta mensup filân, baş- ka bir hâkime bütün hakikati söy- lemiş. Ne dediniz?. Yalan mı söy- lemiş?... Demekki o serserinin biri ha.. Hele bak.. çekti, | ilâve | temiz | üç gün sürerdi Bu sözler üzerine Kingisep bis ' tişik odaya geçerdi. Orada bir gü- rültüdür duyulurdu. Sonra ismi söylenilen adam inli yerek bağırır- mi 4 *— Kurt! Beni işkence içind © simie bırakmayınız... Acıyınız ba .. İnatlaşmayınız.. Her şeyi ike rar çoğ, > Bu dalaverelere rağmen Bişr i şey ikrar etmedim. o Kingisep bi tim. Harbin sonunda ( bolşevikler Estonya ordusu önünde ric'at edin. ce Kingisep ahmakçasma yakayı ele verdi. Kurşuna dizdiler. Fakat i halel gelmedi. a Kurt, bir müddet düşündü. Ye mek odasındaki kanape üzerine bana yatak yapmışlardı. Kurt de- idiki: — Belki gece silâh sesleri dü er yar, uyanırsmız. Bunlar kaçakçı - lar ve casuslar üzerine ateş eden Rus ve Estonya askerleridir. Me « raka lüzum yok.. p O gece silâh atılmadı. : şedit bir cenubu şarki rüzgârı es - ti. Bu rüzgâr Urallerden kopar varır. Sabahleyin Kurt beni uyas dırdı, dedi ki: runuz saat onda Revalden hareket edecek. Helsinkide ikinci dereci bir otel olan Hozpitsette kalacak « i sınız. Bu otele inenler nazarı dik-. kati celbetmez. Yeni talimatı ora» da alacaksınız. — Size iki sual sormama müsa ade eder misiniz?. — Ne gibi?. — Evvelâ niçin beni Revalden | bu kadar uzak bir yere kadar ge - bur ettiniz?. Kurt bana oldukça sert bir na - zar fırlattı; sonraher heceüze- rinde durarak cevap verdi: — Aziz mösyö; gazeteciler h yi nedense bir şöhret kazanmışlar - dır. Onları geveze tanırlar. Reval- v delil bulamayınca beni serbest beğ raktı. Hemen mücadeleye avdet et ölünceye kadar metanetine aslâ Yalnız" Rusyayaı tarıyarak Baltık denli e — Haydi yola çıkalım. Vapu » tirdiniz ve burada kalmıya mec » de casus denilen şeyler pek çok - tur. Estonyadan hareketinize ka - dar sizi yanımda alıkoyuşum bazı sözlerinizle kimseye şüphe vi meniz içindir. Şimdi ikinci sualini-. Zi sorunuz. — Bir numaralı mösyö ile numaralı mösyöyü tanıyorum. İki numaralı mösyö siz misiniz?, hayla mukabele etti: — Eğer ben iki numaralı pe i yö olsaydım, öyle kolay kolay yanı ma gelinemezdi!, € | — Kurtun otomobili rıhtıma var i almıya hazırlanıyordu. Geminin tımdan yavaş yavaş uzaklaştı. ll. Mösyö Kurt bu sözüme kai | dığı sırada Viyoletta gemisi demir iskelesi yukarı alınarak artık kim- seyle temasıma imkân kalmadık - tan sonra alman tavırlı adam rıh » wv Kudüs kurbanları gibi Fenlandiyanın merkezi idaresi olan Helsinki (eski ismi Helsing- forstu) Kamçatkanın O bulunduğu arz dairesi ve Yunanistanm bulun duğu tul dairesi üzerindedir. (Devamı Var).