—s—VAKIT 22 Mayıs 1933 Seyyar Terbiye Stepte Tu mikroskop Uzun bacaklı, sivri gagalı ley- lek halk edebiyatında, nacak Akol li bir hacı baba diye tasavvur edi- lir, Leylek deyince şehir çocukları burunlarında hacıyağı, mis koku- su duyarlar. Çöl, kum, hurma dal- | ları hatırlarlar. Ben diyeceğim ki, leylek İbni Batuta gibi dilenci bir arap seyyahı değildir. Belki biraz Evliya Çelebiye benzer. Fakat Ev-| Jiya Çelebiyle leylek arasında bü- yük bir fark var. Evliya Çelebi ki- bar, hoş, ince, sma boyuna baska-| larının hesabına, başkalarının is - teklerine uyan tatlı dilli, güler yüzlü bir İstanbul çocuğudur. Leyleğe muhakkak gezen, tozan insanlardan bir benzer aramak lâ- zımsa, bunu bizim diyardan değil, uzak iklimlerden aramalıyız. Ley- lek kışın Mısırda, yazın İsviçesdö; | ılık deniz kenarlarında, yüksek! dağ yamaçlarında yaşıyan milyo -| ner bir seyyahtan hiç de farklı de-| gil! Rotasını kendi çiziyor. Keyfini | dern barın duvarındaki çiçek de-| sürüyor. Bugün burası, yarın ora- ar. Dikkat ettim, leylek hiç kötü| bir yerde tünemiyor. Bana stepin | yüksek yamaçlarında işittiğim ley-' lek sesleri yarınki Turing klübün marşı gibi geliyor. Turing klübün idare heyetini leylekler teşkil etse, ne kadar ye- rinde bir iş yapılmış olacak. Ben) leylekleri seyredioyrum, tren Çam. hbele yaklaşıyor. Yani Istanbul sularının üstünden tam 1400 met- | re yüksekteyiz.. | | Tren durdu: Yildizeli!.. Bir ince dere kıvrıla, kıvrıla u- zanıp gidiyor. Kavaklar gürbüz, dere boyunda yepyeşil bir şerit. | Beyaz badanalı evlerin önünde su» | luboya bir resmin zemini gibi çer- . çeveleniyor. Damların arkasından bakan bu ağıklı koyulu, mor, bodur tepele - rim sırtındaki yığın, yığın kar, uf-| ku serinleştiriyor. Step güneşinin kavuramadığı, karartamadığı bu aklığı birkaç adım ilerde Orta A- nadolu yaylâsının ufkunda erimiş bakırdan bir silindir gibi dolaşan | güneş yumuşalıyor. Etrafimızı Oköylüler (aldılar. Köylülere sinema göstereceğiz. Sinema sözü, bir köyü alt üst etmek için kâfi. Akın, akın vago- nun kapısından giriyorlar. İsmail | Hakkı elektrik testibatını hazırlı - yor. Bir köy delikanlısı soruyor: “— İnsan perdede yürürmüş!| Nazap şey ola... Bir başkası cevap veriyor: “— Telgraf direklerine adam - lar nasıl çıkıyorlarsa, buna da öy-| le çıkarlar... Bunları dinliyen bir seslendi: “— Bakınız!. arkadaş Perdeler kapandı. Bizim küçük perdede verem mikropları dolaş - mıya başladı. Doktor Celâl lirik bir şiir okur gibi mikroptan bahse- diyor: Biri soruyor: 0 0 EM REM Sergisinde : 13 ring klüp, ve sinema Yıldızeli : Zata saa “- Bu kadar büyük şey insanın boğazından nasıl girer?. Doktor cevap ver yor: — Büyük değildir, küçücük şeydir. Gözle görülmez. Burada mikroskopla üç yüz defa büyütül- müstür. Film bitti, perdeler açıldı... Köylüler soruyo: “— Şu her şeyi üç yüz defa bü- yüten şeyi bir gösteriverin.. Bir taraftan mikroskop yerin - Bir bir köylü kadın soruyor: den çıkıyor. tarafta yaşlıca “— Oğul, bu makine her * şeyi 300 defa büyütüyormuş, bir lirayı altına koysak 300 lira gösterir de-| ğil mi7: “— Hele bir bak!. Bir sineğin kellesi mikroskopun altındadır. Kadın baktı, baktı. “— Amanın, ayol, burada kara koza var. Amanın ne de güzel, tel, tel ipek gibi, Bir gelincik parçası mikroskobun altındadır. En mo- korlarından biri kıpkırmızı meyda- i na çıkıyor. Kadın hayrette. Ona bir yaprak parçası gösterdik mikros - koptan gözünü kaldırmadan söyle-! di: “- Amanım bu ciğer gibi.. İrice bir köy çocuğu atılıyor: “— Yapraklar da ağacın ciğe- ridir. Onunla nefes alir.. Kadın yanmdakilere söyledi: *“— Bunu Gaziden başkası ya - namaz. Zorlu iş! İnsan görmediğini görüyor. gözünün »#5 Burada kuşlarla hayvanların dostluğu pek yerinde, ; yemyeşil çayırda taze bir merkep başıboş otluyor. Merkebin kırkılma zama- nı geçmiş olacak ki tüyleri ötesin- den berisinden bir zülüf gibi fır - 'amış, çayırdaki bu küçük hanımın başı üstünde bir de kuş var. Kuş #izin bileceğiniz bit. kargadır. E- şeğin uzıyan tüylerini gagasile ok- uyarak koparıyor. Yeşilliğin kü » çük hanımı tatir ve ılık bir aydın - lik altında kuşun okşamalarından hoslanlıkça hoşlanıyor. Arasıra karga kalkıyor, bir dala konuyor. (Damdonör) bir kenar - daki ağacın dalına yuvasını yumu» şak tüyle kuruyor. Küçük hanım | damdonörün manzarasını uzaktan zelen bir kaz yığını “tamamladı. Önde iki kaz, iri, yarı salma, salı” | na, birbirlerile konuşa, konuşa ge- Baştarafı Birinci Sayıfade Macarların takımı değişmemiş - |. Buna mukabil bizim takımın, İ ağır sikletinden başkası tamamile değişmişti. Şunu da işaret etmek lâzım ki, bu takımımız ilk geceki takımımız kadar kuvvetli tahmin | edilmiyordu. Meselâ yarım ağıra İ üle bakır tencereleri yırtarak ilk İ söhretini yapan bu genç adam şim- ye kadar ecnebi bir güreşçile rin üzerinde tutuşmuş (değildi. İ Bugünse birdenbire bir ecnebi hem de bir Macar şampiyonu karşısın- da yer alıyordu. Bunlarla beraber başta Salih ol- duğu halde hemen bütün güreşçi - lerimiz çok muvaffakıyetli ve üs- tat Macarlara aşağı yukarı denk gelen bir güreş yapmıya muvaffak oldular ki Macarlarm ustalığını, beynelmilel kıymetlerini göz önü- ne tutarsak bu muvaffakıyetli kar şı koymamızın güreş aleminde yü- reklerimizi bir kere daha ferahla- tacak bir hâdise olduğunu daha iyi anlamış oluruz. Güreş hocamız Peteri tebrik e - derek güreşlerin tafsilâtını vere » di lim: 56 kilodaBanyaz ile Servet kar- | silaştılar, Macarın teknik faikiy»0 aşikârdı. Servet cesaretle çalıştı ve mühim tehlikeleri köprülerle atlat. dakikada it. Nihayet Macar 9,51 | tusla galip beldi. 62 kiloda Fabyan ile Ömer kar- sılaştilar. İlk gece Abbasa sayı he- sabile galip gelen Macar Ömerin | atılgan ve kafa hareketlerine da- yanan güreşi karşısında çok müş - | kül vaziyetlere girdi. Ömerin bir | hususiyet teşkil eden hareketleri | arasıra çok çetinleşiyordu. Netice- | de Ömer sayı hesabile galip geldi. ve alkışlandı. 65 kiloda Galamboş ile Bedri karşılaştılar. En talisiz güreş bu ol du. Bedri iyi bir güreş yapacak gö- rünüyordu. Fakat ikinci dal a minder kenarındaki tahta üzerine ve sırt üstü düştü, Düşüş şiddetli | olduğu için bir bayılma hali geçir- İ di. Doktorlar muayene ettiler. Fa - i kat Bedrinin devam edemiyecek derecede zedelendiği sonradan i - yice anlaşıldığı için Macar sayı hesabile galip ilân edildi. 72 kiloda Hegedüş ile Yusuf kar sılaştılar. Macarlarm en tehlikeli güreşçisi olan Hegedüş ilk akşam Saime yenilmiş ve Macarlar bun- dan çok müteessir olmuşlardı. Biz zat bu güreşçinin de ne kadar mü- tecessir olduğu ilk dakikada anla- şıldı. Çünkü daha ilk dakikada ya- man ve ezici hamlelere başlamış- tı. Bu itibarla karşılaşma çok sert, | çok sedit oldu. Yusufta bu sayılı İ Salih pehlivan çşkarılıyordu ki,vak | | halkın hoşuna gidiyor ve mücadele | tuşla bu mücadeleyi kazandı Fa- kat halkın bir kısmı bu kararı a - yaklarin: yere vurarak, ıslık çala- rak tenkide koyuldular. Filhakika ! tuşluk vaziyet bir şimşek gibi ge-| lip geçmiş ve lâyiki veçhile görüle- | memiş sayılabilirdi. Güreş federas | yonu reisi ortaya çıkarak izah ets! ti: İ — Hakem kararını kimse de - i bahusus ki, bu karar bir Türk ve bir Macar hakemi tara- fından ve ekseriyetle verilmiş bulu nuyor. Oldu mu, olmadı mı?.. Ar- tık bu mesele tekrar münakşaa e - dilemez. Ahmet Bey tabii bu sözlerinde çok haklıydı, Hakem kararı veril- mişti ve Macar güreşçi bu müsava | ta benziyen mücadelede bu sefer, rakibinden daha talili çıkmıştı! | 79 kiloda Bobis ile Ahmet karşı» laştılar; İlk akşam Nuriye yenilen | uzun boylu Macar genci bu defr,la İ Ahmede yenildi. Ahmet mütedil | ve akıllı çalışıyordu. Bu itibarla gü İ reş evvelki fırtınaya göre tatlı ve| sakin geçti. Birinci devre müsavat | la bitti, İkinci vaziyet ayni sekilde devam ediyordu. Macar gencinin iki defa burnu kanadı, fasılalar geçirdi ve neticede Ah -| met sayı hesabile kazandı. | 87 kiloda Palotaş ile Salih kar - | sılaştılar. İlk aksam rakibi Meh-| medi iki dakikada tuşla yenerek zahmetsiz bir galibiyet kazanan! Macar bu sefer belki hayatında ve hiç tatmadığı zahmetleri tattı. Şid detli, sert, yaman bir mücadele... İki taraf ta birbirine aman verme- meye çalışıyor ve bir ecnebi pehli- vanla ilk defa karşılaşati Salih se- yircilefin çoğuna hayret veren ko- mücadele parıcı ve atılgan güreşiyordu ve herkes görüyordu ki, karşılaşan şe | yi Macarın tecrübesi ve tekniği ile | rakibinin yırtıcı cesareti ve kuvve- | | üdir. Neticede teknik hafif bir fai- kiyet gösterdi ve her tarafından şapır şapır terleri akan Macar şam piyönu sayı hesabile galip ilân e - dildi. Biraz daha gayret edip kuvve - tine biraz daha teknik, biraz daha zekâ katabilse Salih, sikletinde mu i hakkak bir fırtına olabilir. Maçtan sonra dert yanarak: — Ben bu adamla hususi bir kar | sılaşma yapacağım. Bu iş tuşsuz olmaz! diyordu. Ağırda Kout ile gene Çoban Meh met karşılaştılar. Teknik işlerde çok terakki ettiğini bir daha gös- teren Mehmet işi bu sefer sayı he- sabına bindirmeden8dakikada biti riverdi. Üçüncü dakikada rakibini | altına aldı ve hiç aman vermeden / evire cevire yendi ve bir hayli de alkışlandı. etrafındakilere | “.. liyorlar. Biri önde, biri arkada, | fırtmaya pek âlâ karşi koyuyor ve daha arkada da sarı, ipek tüylü! ortada iki fırtınanın çarpışması gi galazlar, dereye doğru tekerlek kol da ilerliyorlar. Biraz ötede gene böyle bir kaz kafilesi mırıldanarak ilerliyorlar. B kafile olunca öne ana geçer. Erkek kaz pek terbiyelidir. Karısının ar - dından gider. Horoz gibi değil - dir. Horoz çok hovarda ve kendini iniz kazlar böyle İ beğensuşlir, Yanımda keylü kadını aklıma geleni sordum. “— Buralarda kocalarınız üstü İ nüze evleniyor mu gene?.. Kadın cevap verdi: “— Evleniyorlar... Onlar ka - lacak, biz ne yapabiliriz. Boğazı tokluğuna tarlasında çalışırız. Er - İbi bir manzara hasıl oluyordu. 1 - kinci devrenin ortasında sunun faresi bile çocuk doğurmalı- İ dır. İşe bir avrat yetişmez.. “— İyi ama, dedim, sen bir ka” rının bir kocası olmasını istemez misin?. “— Benim istediğim olsa, dedi. Ama olmuyor. Kızı, babası, anası İlevesir. Ana baba damattan ne alırsa onların kârınadır. Kız evlen likten sonra koca ocağını terkede- mez. Ana baba onu evine almaz, sen olsan nidersin?. Boğazı toklu- | nun, filân dinlemezler, hem ne o -| ğuna el oğlunun her kahrını çe - kıyet gösteren en kuvvetli uzuvlar kersin... Dan, dan... Macar | i İste dünkü karşılaşmanın da taf silâtı bu. Vakıa ilk karşılaşmadaki gibi dünkü görüşleri de üç galibiyet ve | dört mağlübiyetle bitiriyoruz am-| ma maçın yukarıdaki tafsilâtı ve sekli bu neticelerin mükemmel ol duğunu pek alâ gösteriyor. Macarlarla önümüzdeki perşen- be gecesi saat dokuzda üçüncü ve | son karşılaşmamızı & yapacağız, Dünkü güreşlerin verdiği netice- erden çok memnun olduğunu söy | liyen federasyon reisi Ahmet Fet- geri Bey bu üçüncü karşılaşmada çıkarılacak takımımızın muvaffa - Var Olun Çocuklar! Necip, Abbas, Yusuf Aslan 9 im, Nuri, Salih, Mehmet. Serbest güreş Evvelki güreslerden sonra car güreşçilerinden Galambof Hegedüs on dakikalık bir 36! güreş yaptılar. Bacak kapma; lıklama atlama, kol bacak bü“ j tos vurma gibi garip ve tehi hareketlere bol bol müsaade V€ ve hakikat tuşlarla galibiyet İ7, kânı vermiyen bu güreş tarzı pak tarafından hayretle karışık püyük İbir alâka ile seyredilHi. Bunu” beraber beğenildimi, bunu doğrü” su pek te tahmin etmiyoruz. A.Sır! | Jimnastik bayramındâ || Kadıköy stadında tahribat yapılmamıştır i Geçen cuma günü kadıköy *d dında yapılan mektepler jimnaf , bayramında ahaliden sahaya ©“ i mış bazı kimselerin bazı tahribei* sebebiyet verdikleri işae edilmi Bunu haber alan jimnastik şen leri tertip heyeti Kadıköy kayi” kamlığına müracaatle bu tahrib*” tın hakikat olup olmadığının 1€* bitini rica etmiştir. Kaymakamın emri üzerine katl toprak nahiye müdürü Hayrettir” Kadıköy belediye baş mühendi Şevket, Kızıltoprak polis komis€' Ni rinden Hasan, stadyom müdürü © lip, Kadıköy kız orta mektep mü” dürü Feridun, Kadıköy erkek Vis€” si müdür muavini Kenan Beyle" den mürekkep olmak üzere bir © kik komisyonu teşkil edilmi$ bunlar mahallinde tetkikatta PE lurimüşlardır. Bu komisyon bah$f de hiç bir hasar ve tahribat yapi” madığını tesbit etmiştir. Tri lerin hiv bir tarafının bozulm* ğını görmüşler yalnız federaf”” tarafından inşa edildiği zama” — sulüne muvafık malzeme kulla" madığından ve demir çubuklar" sa konduğundan dolayı her MS” baş tarafları dökülen ve devriler* «mento parmaklık sutunların©. İ eski bozuklara ilâveten dabs” dört tanesinin bozulması sebe, İon kadar çimento sutunu bo” muş olduğu anlaşılmıştır. / Arabacı kavgası! Usküdarda oturan Ali und altı ay evvel Atpazarında z Mustafadan bir beygir salıp mıştır. Fakat bu alış veriş vere$i 4 olmuştur. Aylar geçmiş; Ali bee giri arabasında kullandığı bir türlü parasını vermemişti” İşte bu yüzden dün AraP besi tafa, Alinin önüne çıkmış a?” , nı önliyerek durdurmuştur. “ dan sonra Arap Mustafayls pe rasında kısa bir münakas# Sarap ve bu münakaşa neticesin©* | Mustafa, Alinin arabasmdaki eti? giri sökerek almıştır. Ali # yi “ bulunduğundan zabıta ** başlamıştır. —— ek Bedava otomobile bin istemişler Tophanade Kadirler yea da oturan şoför Rıza dün © met bille Taksime Zeynel, Ali, as! isminde üç kişi getirmiştir. bunlar otomobilden indi ialeri ra para vermek istemen” Kat” Bu yüzden kavga çıkmıştı”. gr pi dan çıkarılacağını söylüyordu. Duy ! duğumuza göre bu kuvvetli takım “keğe çocuk lâzımdır. Rençper kıs -| Sadri Etem | söyle kurulacaktır: di ii ii Hilye gada Zeynel, Ali, Ahmet #9 zayı dövmüştür. Suçlular İznin