RM TA gg a m e ini e Seal . vaffakıyet imkânmı « kalmak 6 — VAKIT 20 Mayıs 1933 “İzmirden esen bir sam yeli!, Hüseyin Rahmi Bey, “Kadınlar Er- kekleşince,, isimli piyesine yapılan hücumlara cevap veriyor (Baş taralı dünkü sayımızda | yin müştereken © iştialinden çıkı- Garazkârlar üst satırlarda yaz - | Yor. dıklarını alt satırlarda tekzip ede- İlk kuvvet piyesten — saçılıyor. cek şaşkınlıklar gösteriyorlar. Ten | Akordu tam hassas bir alete ben- kitçilerin eserimi düşürmek lâkin | ziyen artistin dimağından, asabın- ayni zamanda san'atkârları koru -!dan süzülerek ikinci aksini yapr- | mak için kurdukları bir düzen, yor. Eserden gizli bir radyo gibi! var. Kötü bir eserde san'atkâr ya- radıcılığının bulutlarma yüksele - bilir mi?, Anadolu münekkidinin şu söz - İerini dikkatle okuyunuz: “Diyebiliriz ki dün akşamki pi- yesin bülün yükü Neyyire Nir Ha- nımın . omuzlarına (o yüklenmişti. Gün görmüş, eski terbiye ile büyü- müş haris bir hanımefendi, sinirli bir kaynana ancak bu kadar yaşa- tılabilirdi. Onun üçüncü perde fi - nalindeki muvaffakıyeti bu piyesi sahneye koyan rejisörün bütüp “ günahlarını affettirtecek derecede yüksekti. ; Allah taksiratını affetsin, bu piyesi oynatmakla rejisörün ne büyük günaha girmiş olduğunu gö rüyor musunuz? Münekkit, Neyyir Hanımın muvaffakıyetini hararet- le alkışlıyor. Bu tasdike dikkat e- delim. Cevabını aşağıda verece - izleyiniz: * Tevfik Bey rolünde o Galip Bey yüksek san'atini bütün vuzu - “hile gösterdi. Mahmut, Mesut Ga- “Tip rolünde iyi idi. Şayeste Hanım, Hep artistler vazifelerini pek güzel yaptılar. Bu piyesin o affo- lunmaz bir suçlusu varsâ o da yal- rız müelliftir. — San'atkârlara bu yüksek muvaffakıyet vesilesini ve- ren'kimdir? Muharrir değil mi? Ordan en küçük bir ( takdir şid- detle kıskanılıyor. Bu çok bariz, kıskançlık neden? Efendiler, size elli cildin üzerinden acıyarak ba- kan bu kafa, takdirinize muhtaç zilletinden çoktan kur- bulmuştur. Hep artistlere (o bu derece mu- veren piye- sin şöhretlerine (getirdiği nakisa - nerede kaldı? Sinirlere (o dokuna- © cak saçma işte ancak bu kadar o- olur 'Münekkidin biri piyesin kurta” Ni . rılmış olduğunu O söylüyor. Öteki münakkit (Kadın erkekleşince) ©- yununun İzmir seyircilerini hiç tatmin etmediği iddiasını güdüyor. Bu iki mütenakız (o hükmün ara- sında biz komedinin İzmirde de muvaffakıyet kazandığını seçiyo- TUZ. Yukarıda â marguer'ye bırak - tığım cevabı işte burada © veriyo- rum: Münekkit Beyefendiler, batır- mak istediğiniz piyesi bu men- für kasdınıza rağmen nasıl olup ta aliyyülâlâiya yükseltiyorsunuz? Neyyire Neyyir Hanım kendi ta- rafından bir söz ilâve etmeksizin rolünü piyesteki cümleleri tekrar- lamakla yükseltmiştir. Keza Ga - Tip Bey ve diğerleri... Petrol limbası yanarken depo- daki gazın fitile gıda © verdiğini inkâr ediyorsunuz. Işık bu iki şe- fışkıran heyecan dalgaları san'at- kârın yaratıcı orubunu ihtizaza getiriyor. O cezbe ile rol parlı- yor. Şöhrete nakisa getirecek bas bayağı bir piyeste bu keramet bu- lunabilir mi? Eser meydanda, temsilin akis- leri belki İzmir seyircilerinin hâ - lâ kulaklarındadır. Bu müfteriler nasıl oluyor da bu kadar (kişinin idrakini hiçe sayıyorlar... Bunu bir daha soruyorum. Ben düşündüm, — yazdım. On- lar san'atkârlıklarının bütün yara- ıcı intibalarile oynadılar. Bu mu- vaffakıyetten bana hisse ayırma- yınız. Sizin hasis yüreklerinizden kopacak takdirin bence (ozemden hiç farkı yoktur. Fakat O piyesin, niçin sahneye konulduğuna hid - detlenmek ve oynayanların mu vaffakıyetlerini göklere çıkarmak- la beraber şöhretlerine (o nakisa getirdiğini iddiaya kadar teşnide İ ileri varmak ayıptır. Belki ayıp- tan daha öteye bir şeydir. Siz göz karartisile bu gülünç tenakuzla - ra düşerek ulu orta saçmalıyorsu- lala solümdü epik mükem | UZ Fakat okuyucularınızın da mel, Bedia Hahım : Mübahat ro- | © ünde âlâ'idi.. ilhıs, böyle zihin teşevvüşlerine kapılıp ta fikirlerinize iştirak (o ettikleri zannında bulurimak daha büyük hatadır. Yapmaya muktedir olamiyan - ların yıkmaya uğraşmaları da bir meşguliyettir. Herkes ruhunun is- tidadına göre çalışm. Bu taşkın- Irklar masum muhterem İzmir hal- kını piyesten soğutmak için yapı- lıyor. Edep ve san'at namına işle- Bilen bu mübalâtsızlıklara artık bir nihayet vermeliyiz. Bu nevi neşriyatı o edebin mü- barek sınırından dışarı süpürdük - ten sonra ona verilecek Oo edebin zıddı utandırıcı hüviyetini bildi- ren asıl namını plâkla alnma ya - pıştırmalıyız. Herkes görsün, bil - sin, kendini sakınsın. Eserimin İzmir sahnesinde ve- levki sırf san'atkârlarm © yüksek maharetleri sayesinde olsun size bir kaç saat san'at (© zevki vermiş olmasına karşı edilecek teşekkür tarzı bu değildir. Şu müessif satırları (o okurken siz sıkılmasanız da elbette koca İzmirde sizin hesabınıza mahcup olacaklar bulunur. Tabiat sizden eğer bu mevhibe- yi ebediyyen esirgememiş ise vic - danlarınızın huzurunda terlemeniz lâzım gelir. 15 mayıs 1935 Heybeliada Hüseyin Rahmi İsviçreli profesör Darülfünün ıslahı işlerinde ça - lışması için Maarif Vekâleti tara- fından çağrılmış olan İsviçreli pro- fesör M. Malehc dün Ankaradan | Mustafa Kemal doğdu, Mustafa | nümü münasebetile İstanbula gelmiştir. Büyük Türkiye dün 19 Mayısı kutluladı Baştarafı Birinci Sayfada ki kara bulutları nasıl yırtığı tem- sil edilmiş oldu. Parka girilen yerde lisenin son sınıf talebesinden Hikmet Bey cid- den heyecan yaratan ve gözleri yaşartan bir nutuk söyledi. Her cümlesinde alkışlanan bu nutuk eski günlerin heyecanını tamamiy- le canlandırdı. Bilâbhare parkın ortasında bulu- İnan Gazi heykelinin önüne gidil - di .Heykele sayısı yirmiyi geçen çelenkler konuldu. — Bilhassa kız orta mektep, lise, sporcular, tica - İret odası, Dumlupınar ve İnönü mektepleriyle kumandanlığın çe « lenkleri çok zarif ve göze çarpan hususiyetleri taşıyordu. Halkevi bandosu İstiklâl mar - şını çaldı. o Halk namına maarif müdürü nutuk söyledi. Müteaki - ben geçit resmi başladı. Önde a$- ker sonra sırayla jandarma, polis, mektepliler, sporcular muntazam bir yürüyüşle geçtiler. Samsun sporcuları önlerinde bü- yük bir Türkiye haritası üzerinde Samsun noktasında Gazinin güneş saçan resimlerini taşıyorlardr. Bundan sonra esnaf cemiyetleri ile Amasyadan, Bafradan, Çar - şambadan gelen heyetler de geçit resmine iştirak ettiler, Kâzımpaşa caddesini takiben C, H. Fırkası önüne gelindi. Bura - da da fırka namma Süleyman Bey bir nutuk söyledi. Ve Bafra muallimlerinden Yek- ita Bey, Behçet Kemal Beyin bir ' şiirini okudu ve Gazi odası ziya - iretçilera açıldı. Burada siyaretçi - i lere fındık, üzüm ikram edildi. Bugünün şerefine (saat 14 te i spor sahasında Amasya ve Sam - | sun idmancıları arasında müsaba- i kalar yapıldı. Halkevi temsil şu « i besi tarafından Mete piyesi temsil olundu. Gece denizde ve karada fener alayları yapılacaktır . Ankara Halkevindeki merasim ANKARA, 19 (Hususi) — Ga- izi Hazretlerinin Millet ve memle- İketi kurtarmak için mücadeleye başlamak üzere 14 yıl evvel Sam- suna çıktıkları günün yıl dönümü bugün memleketin her tarafında olduğu gibi bu akşam Ankara Hal. kevinde de bir toplantı (yapıldı. Bugünün tarihi kıymeti ve milli mücadele ve inkılâp tarihimizde- ki ehemmiyetinden bahis nutuk- lar söylenildi, bugünün hatıraları gıçla okudu: min örsünde dövdüm. Ona yeni koydum.” “Gazinin ülkü safma bir daha yaklaşalım, Gaziyi inkâr etmeğe yeltenene doğru bir adım daha a- talım.” Çok güzel olan ve çok alkışla- nan manzumenin bilhassa şu par- çası çok beğenildi: gibi Kemal gibi Madam Aseo Mösyö Kısa bir zaman evvel Selânik- | te vuku bulan bir cinayet, her yer- de derin bir merak o uyandırmış, cinayetin muhakeme safhaları her | tarafta dikkatle takip olunmuştu. | Hâdise şudur: 1932 senesinin - 13 olim) Yugoslavyada Skoplje maden iş- leten en büyük zenginlerden biri | olan Muiz Lsei, karısı ve 16 ya" şındaki oğlu Sentoo ile Selâniğe | gelmiş ve Akdeniz o otelinde iki daire kiralamıştı. Biri kendisi, bi- ri de karısı ile oğlu içindi. Seyahatin sebebi, karı kocanın ayrılma meselesini (o konuşmaları ve kararlaştırmaları idi. Karı koca senelerdenberi biri- saygı ile anıldı. Halkevi salonu | Muizin biraderleri, akrabası ge- fevkalâde kalabalıktı. Enver Beh- | lir. Konuşurlar. Fakat bütün ai- nan Bey Gazi Hazretlerinin Sam- |le damadın suna girişini anlattı Behçet Kemal | Muizi tuttuğu yoldan çevirmeğe | Bey bu mevzu üzerinde yazmış ol- | çalışıyorlardı. Fakat Muizidön- in Muiz ona bütün Vi duğu bir şiirini şöyle bir başlan - |dürmek mümkün değildi. Bilâkis tutulmuş, ve bu aşkını Neden sonra bir yıldız, bir hilâl | tarıcısı Gazi Hazretlerinin Samsu- birine (o dargındılar ve adeta ayrı yaşamakta idiler. Darılmalarmın sebebini Muiza Aseve'nin Belgratta o manikürcü- lük yanan 12 yaşında bis kiye tn. tulmasıdır; İlk“önce'Madam; ko» casmın bu macerasına o ehemmi- yet vermemiş, o fakat çok geçme- den vaziyet o değişmişti. Çünkü Mösyö Asco, sevdiği kıza gayet kıymetli omücevherlerden başka ! Belgradın en kibar mahallesinde bir köşk satın almış, onun istedi- ği her şeyi vermişti. Genç kızın adı, Lela Saleviç'ti . Mösyö Müiz bütün O bayatını ona vermiş gibi idi. Karısı, oğlu gö- züne görünmüyordu. Nihayet va- ziyet tahammül ( edilmiyecek bir hale geldiğinden karı koca ayrıl - mak işini görüşmek ve kararlaş- tırmak üzere © Selâniğe gelirler. Mösyö Asseo'nun.maksadı Selâ- nikte bulunan akraba ve avukat- larını topliyarak O karısını boşa- maktı. Çünkü kendisi Lela ile ev- lenmeğe karar vermişti. Selânikte aile içtimar (yapılır. lehinde idi. Hepsi | Muiz çocuklarını bile anaların -| Müzakere geceleyin sabah sa- İmanımı kattım, yeni hıncımı | at dörde kadar devam etmiş, kat'i hapse mahküm o Mikyas tanımıyorum; efsane, mazi gibi Gazi Anadoluya girmiştir, Ga- zi gibi. Malatyadaki merasim MALATYA, 19 (A.A.) Bugün Halkevinde memleketin büyük kur na ayak bastığının 14 üncü yıl dö- bir toplantı yapılmış, nutuklar söylenmiştir. Bir milyoner Yahudi oğlu neden öldürdü Bir milyoner 18 yaşında birkıza aba)" yakmıştı, karısından ayrılacaktı İni anlamış ve Muizin hayat! p mıştı. “— Ben bu mısraları geçen s€-! dan ayırmak istiyordu. Çocuklar | ne bu zaman yazmıştım. Onları! İsviçreye gönderilecek, orada ley- | veren de bu aşkıdır. Misi” . bu sene çeliğe su verir gibi kalbi» ! li mekteplere yerleştirileceklerdi. | hı Semtov muhakeme yi muhakeme neticesinde # ai” Aseo Lela Saleviç | bir karar verilmeden karı © dairelerine çekilmişlerdi. Sabaha doğru duyulan üzerine otel memurları lar, Müizin odasına i ve milyonerin yatağında kı ğını görmüşlerdi. Mösyö Muiz Asseo'yu b neye götürmek üzere sediye rildiği zaman kendisi birka$' söyleyebilmiş ve oğlunun © gelerek büyük bir bıçakla k& sini yaraladığını, kendisini na karşı müdafaa (edem anlatabilmişti. Bunun üzerine Mösyö l ölmüştü. 5 Muizin oğlu Semtov b hücum ederek yaraladıktan ra odasına gitmiş, yatmış ve © muşlu. İ Zabıta onu kolaylıkla bul: gölürmüş, Semtov, kendisini. rulan suallerin (birine de € vermemiş, bütün (| teşebbü”.” rağmen genç çocuk sükütta ” etmişti, Buna rağmen zabıta tahki devam ederek cinayetin seb kında da lâzım gelen miştir. Mösyö Muiz on sekiz sef beri evli idi, Karısını severek” mıştı, Fakat on senedenberi “4 yet değişmiş, Muiz, türlü aşk maceralarına girişmişti.. : sevdiği kadınlara yedirdiği ” nın hesabı yoktu. yi Bununla beraber, Muiz, P* p dınlarla geçen pancoralar iyor, bunları bir kimseye miyor, onlarla gezip do ve bu suretle vaziyeti ider? yordu. ! Karısı bile Oonunbu z habersizdi. o Muizin iç ( meydana vuran son aşkı / tur. z fh Üç sene evvel Lela'ya "| mi Muizin ölümüne de Almanya ve $i meselesi CENEVRE, 19 (AA lâhları azaltma konf: 0 mi komisyonu hiç yan bir mâni çıkmadığ! *, 46” mesaisine yarın tekrar tır. — M. Nadolny ile M. visin bu sabah Cenevre?” © leri beklenmektedir.