—10 —VAKIT 13 adedi Mayıs 1933 İnce sazla rakı içilir mi, içilmez mi ? Kabahat ne sazcıda, ne okuyu- cuda... Kabahat şairle bestekâr- da Eğer, şarkıyı düzen şair: ie teskin eyle sakı, ahi ateyzadımı., Pek harabım, gel sevindir halırı naşa- dam, Demese ve bestekâr oda bunu ahenge, makama uydurmamış ol- saydı, hanendei şehir Hanım la üstat Udi oOEfendi,tam Hicaz peşrevini bitirir bitirmez, işkembei kübradan © uydurup or- taya atacak değillerdi ya! Şairin düzdüğü ve bestekârın hicaz faslına eylediği bu şarkı, en çok ne zaman (dile ve sâza gelir bilir misiniz? Düğün- lerde, derneklerde, içkili gazino- larda, hususi sofralı su (o başla- rında tam akşam (muhabbetine girişilirken... Gözünü sevdiğimin mübarek şarkısı ne de hazin, ne de baygın , nede yürek gıcıkla- yıcı bir şarkıdır. mal Elinde ise gel de içme (o baka- Im! İçindeki barlı aşk fırınının ba- casından (ah) şeklinde duman “fışkıran şair, akşamın obu garip saatinde zavallı (o okuyanlarla ça- lanları da kendine acındırmış, kendine uydurmuş; o hazin, bay- gın, yürek gıcıklayıcı bir melodi ile hep beraber ağlıyorlar: “Meyle teskin eyfe sakr, ahe ateşzadımı!,, Artık buna canlar mı dayanır? Zaten meclisi dolduranların i- çinde buaşk derdi lâl olmıyan, yahut önce gençli- ğinde bu derdin, bu illetin ağdalı tadını tatmamış olan kaç kişi var- dır ki? İşte görüyorsunuz, o yeni kurulmuş olan bin bir mezeli ak- şam sofralarının başındaki bü- tün gergin sinirler, ufak bir işaret bekliyor. Buyurun efendim, o beklenilen işaret te verildi: “Meyle teskin eyle saki, ahi steyradımı!,, Makamların en hazin, en bay- gın ve en gicıklayıcısı ile can ve gönülden verilen bu lirik işaret üzerine artık durulur mu? Değil öyle, meyle, neyle olduk- ça tanışmış bir insan; bu vaziyet karşısında hattâ Ebüssuut Efendi- nin torunu bile duramaz! Bu da Nef'inin meşhur ilkba- har kasidesinden: “Esti nesimi nevbahar, açıldı güller sup- kodem, sakı medet sun camlesn ile ma- “Aysın bizim de gözlümüz, Bestesi rasttan olan bu kıv- rak şarkı, hele ilkbahar (o gece- lerinde meclisin kurulmuş — oldu- ğu bahçe, tenhalaşınca (pek sa- rar. Nasıl sarmasın ki, bahar sa- bahlarının o, cana can katan ha- fif rüzgârı esince o güller nasıl açılırsa, bizim (ağa da pirnayi yuvarladıkça gönlü öyle açılacak- tır. Öyle ise dayan karabet ağa sabahlık tarafından bir limonlu! (Böyle sabahlarda — açılmak için limonlu rakı içilir.) Alın bir daha: “Ehli aşkın neşverâhi küşel meyhamedir,, “Sakıya uşgakr drişat eyliyen peyaisedir., Madem ki öyledir, bizim âşık Turlu Efendi, ne diye başka ye- re gitsin, ne diye (akşamlarını, evde dedikodu dinlemekle, temiz hava alacağım diye ağzımı poyra- “za, yahut lodosa (açarak kırda, bayırda fahri mühendislik etmek- büsbütün arttırım? Madem ki le geçirsin de içindeki kasvetini aşk ehlinin neşvegâhı meyhane köşesi ve madem ki âşıkların gön- lünü şenlendiren Barba Nikola- bunu | | nın karafakisi imiş; bizim âşık Garip Efendi de elbette meyhane | 9 Polis Haberleri $ Akaretlerde oturan Celâl minde bir çocuk (evvelki Beyoğlunda Ağacamiinde ran tüccar. Ahmet Behçet Be - yin on dört yaşındaki kızı Zer - i Hanıma bisikletle ( çarp - is- gün otu - köşesine kurulup dertli gönlünü | mıştır. Zerrin Hanım hastaneye biraz şenlendirecektir. Gene uşaktan olan başka bir | şarkıda meyhane için şöyle deni» lir: | "Meyhane gil bu, Dezmi taraphemei cem “Peymane mi bu efseri daratı haşem mi, Ve öyledir. Yani içenlerin ba- zılarına öyle gelir. Balıkpaza- İrmm en izbe, en karanlık, en kö- tü ve en kokmuş bir meyhanesi, | bazan müptelâlarına Cem Padi i şahın şatafatlı musiki salonu gibi gelir; turulan oradaki kirli rakı Jhi ise ona, Cemşidin üzeri inciler, zümrütler, parlak tacı gibi (o görünür. Hele bu koskoca duyuş ve seziş tr, dumanlı kafalara yayla, mız- İ rapla ve kâh yanık, kâh cilveli bir sesle müessir bir talkın seklinde sunulursa | Fakat, önce de dediğim gibi bunun için sazendeler neylesin, hanendeler Onlara, ve raks eline tütuş- zebercet nişlesin? leyin! diye Eğer, onlara söylemek için bun- ları vermeselerdi de meselâ: “Meyle teskin eyle sakı Yerine: süslü; | gala” |” kaldırılmış, suçlu yakalanmıştır. $ Kasımpasada oturan Zehra H.ım 7 yaşındaki kızı oTürkâna dün Nusretin bindiği bisiklet çarp- mış başından yaralamıştır. Nusret hakkında zabıtaca taki- bata başlanmıştır. $ Evvelki gece iŞşlide ulgar ma - nastırı dibinde 3 günlük bir çocuk bırakılmıştır. Çocuğa Huriye Ab- ” | dullah ismi verilmiş ve darülâce- zeye nakledilmiştir. Çocuğun ki - Had! min tarafından bırakıldığı belli değildir. Çünkü üzerinde ( vesika mahiyetinde hiç bir kâğıt bulun - mamıştır. “Suyla teskin eyle sak Ve: “EN aşkın seşvegâhi küşei meyhanedir., Yerine: “EB aşkın neşvegâhr bağçel darphanedir.,. Gibi seyler (o verselerdi, onlar da şimdi bunları söyler, (bunları çalar, herkesi bunlarla eğlendirir- bunları vermişler, alın, çalın, söy-| ferdi. Neyse, uzatmıyalım, demem o demek değil, yani ya maksadım yarı ciddi, yarı şaka © tarafından bir yarenliktir. Osman Cemal © | kuvvetle inandığımız bu İnönü vapurunun Türk yumurtaları Türk ban-| dıralı bir vapur nbuldan İş- panya ük bir sövinç- n I U aret Odası tetkikat şubesi müdürü Hak kı Nezihi Beye ihbar ; odanm de derhal tetkikâ tiğini yazmıştık. İstanbul piyasasmda Türk ge - miciliğne ve Türk yumurtalarının satışı aleyhinde yapıldığı çok yianın derhal tekzip edilm vapur hakkmda hakiki malüma - tın verilmesini Ticaret Odasından beklerken dün ayni dairenin idare heyeti kararını gösteren bir mek- tup aldık. Ticaret odası reisi, umumi kâ - tibi ve tetkikat şubesinin imzasını taşıyan bu mektupta vapur hak - kında müsbet rakamlara istinat e- decek cevap yörine parlak kelime- lerle iktisat edebiyatı yapılarak deniliyor ki: TURP KiYE ZIRAAİ BiRiK ihracına yarıyan vap”) bu ilk seferi feY” bir yolun başlangıcı imiş » Muhterem gazetenizi “ yıs 933 tarihli - nüshası Ni günde yumurta götüren başlığı altında bir bent w miştir. Türk majilarının Ti Gi İ purlarile ihracı; o hükün — İ memleket iktisatçılarının. ket münevverlerinin ve "© ? İ senelerdenberi tahakkuki “| dikleri, memleket matbu bu sahada yıllardanberi e yaptıkları, alâkadarlar! ' di ledikleri mühim bir hede | Bu itibarla İspanyays “İnakledecek olan ve hai# ” isürat verdiği emniyet nok” bu işi gören ecnebi gilepl çoğundün daha üstün bir " bulunan (İnönü) vapuru : ilk seferinin iktisadiyatısf, gi ni ve feyizli bir yolun olarak sevinçlerle karşıla ederken bu esasa aykırı © ilk seferin bile yapıln tihdaf eden bir mahiyet bendin teessürle okunma”. bette mümkün olamazdı. ketin yüksek menfaatleri a rada iktisadi meseleler ön“ yerinde ve şükrana değer “4 sasiyet gösteren muhterefİ tenizde çıkmış olan mev? bendin zatı âlilerince de 9 dar teessürle görülmüş b muhakkaktır. Binaenaleyh bu nevi is yapan muharrirlerin daha 1 katli olmalarının teminini © bu yanlış neşriyattan doğ fi neticeler karsısında nin mes'ul tutulmaları icaf” ğinde bizimle hemfikir b ğunuz kanaatini 10 — 5 rihli Oda Meclisi kararile “5 ! bu vesile ile de saygıları eyleriz efendim.,, Gazetemizde iktisadi * ri yazan muharririmiz; sel) piyasadaki şayialardan, TiREN RAHAT-EDER İsinin mes'uliyeti) b dasına yapılan ihbardan * olmuş bunun üzerine deri” £ kikat yapmış ve dünkü $ de neşrettiğimiz gibi yapı” kında hiç bir endişe ka” yazmıştır. 4 Muharririmiz yaptığı 4 derhal neşrettiği için piyt kikat anlaşılmış ve Sad" gili ait olan vapurun bir bd Barselonaya varacağı , vince sebep olmuştur. Ticaret Odası (mu işa” (Dikkat ve yanlış m siyede bulunmadan ei İ nü olan ihbarı o gün te* | kik ederek hakikati dö” İ ciktirmemiş olsaydı is | daha iyi yapar ve dört İçe i kötü şayiaları tekzip e saya hakiki vaziyeti vE lurdu. Bu suretle taciri” nuniyetini de kazanırdı. Mazmafih şunu da € | ki Ticaret odası idar? yi harrirlere tavsiyede ?” gi. müsbet rzkamlara İt “a w malümat verirse taci“. ği yade sevindirmiş olur A